Yandaşıyla karşıtıyla bütün dünya, ikinci kez ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın neler söyleceğini, neler yapacağını izlemeye çalışıyor.

Seçimden önce Kanada’ya çengel atan, “Ukrayna savaşını bitireceğim” diyen Trump, başkanlık koltuğuna oturduğu ilk günden itibaren, “Grönland’ı, Panama Kanalı’nı istiyorum, Gazze’yi satın alıp Akdeniz’in sayfiye kenti yapacağım, Meksika Körfezi’nin adını değiştireceğim” şeklindeki açıklamalarıyla bütün ülkeleri tedirgin etti.

Time dergisinin kapağında da görüldüğü gibi, Trump kendini “KRAL” ilan etti. Trump’ın araka planında Beyaz Saray değil de, New York gökdelenleri var. Bu “küreselcilere” verilmiş açık bir mesajdır; “Ben yalnızca ABD’nin değil, dünyanın kralıyım” mesajıdır.

Trump’ın istekler listesi giderek genişliyor; Suudi Arabistan’ın Başkenti Riyad’da  yapılan “Ukrayna savaşının geleceği” konulu görüşmelerde yalnızca ABD ve Rus heyetleri vardı. Bugüne kadar Rusya ile Ukrayna arasında denge unsuru olarak rol oynayan Türkiye olmadığı gibi, Ukrayna temsilcileri de yoktu. Olan biteni anlamak amacıyla, Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky Ankara’ya uçmuştu, ama kapalı kapılar arkasında neler konuşulduğunu bilemiyoruz.

“UKRAYNA’YI PUTİN’E VEREN TRUMP, KARŞILIĞINDA NELER İSTEMİŞ OLABİLİR?” 

 ABD ve Rus hayetleri arasında Riyad’da gerçekleştirilen “Ukrayna’nın geleceği” konulu toplantıda neler konuşulduğu net olarak bilinemiyor, ama kulislerden bilgi sızdırma konusunda becerikli olan uzmanlar, ortaya, “Ukrayna’yı Rusya’ya veren Trump, bunun karşılığında Putin’den neler istemiş olabilir?” gibi soru attıklarına göre, sanıldığının aksine, ABD ile Rusya arasında bir savaş yaşanmıyor; iki ülke ilişkileri arasında yaşanan git-gelleri çıkar pazarlıkları olarak değerlendirmek pek de hatalı olmayacak gibi..

Anlaşilan o ki, II. Dünya Savaşısonrasında Stalin- Rousewelt ve Chirchill arasında imzalanan Yalta Anlaşması, henüz tam olarak tedavülden kalkmış değil.

Biden döneminde de ABD Rusya ilişkilrinde bir kopukluk yaşanmamıştı. Başkanlığının ilk günlerinde İsviçre’nin Leman Gölü kenarındaki bir villada Putin ile saatlerce başbaşa görüşen Biden’ın Rusya devlet başkanıyla neler konuştuklarını bilemiyoruz, ama bu görüşmeden birkaç ay sonra ABD’nin Ukrayna’ya giren Rusya’ya beklenen tepkiyi göstermediğini gayet net biliyoruz. 

Başta ABD olmak üzere, Ukrayna’yı işgal eden Rusya’ya bir dizi ekonomik yaptırım uygulamıştı. Fakat bu yaptırımlar sürecinde yaşanan gerginlikler petrol fiyatlarını artırdığı için Moskova’nın kasasının gelirleri de artmıştı. Ukrayna savaşının Rusya’nın askeri ve ekonomik gücünü zayıflattığı söyleniyor, ama Ukrayna işgali öncesinde 120 ruble olan dolar bugün 90 ruble!

Bu gerçekler, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin yeniden NATO yörüngesine grmelerini sağlayan ve Çin’in “Kuşak ve Yol Projesi” önüne güçlü bir set çeken Putin’e ABD’nin bir armağanı olarak değerlendiriliyor.

“YENİ YALTA ANLAŞMASI” DEVAM EDİYOR

Trump ile Putin henüz biraraya gelmediler, ama başkanlığının ilk günlerinde  Leman Gölü kıyısındaki bir villada biraraya gelen Biden ile Putin arasında imzalandığı anlaşılan “Yeni Yalta Anlaşması”nın, başkan değişimine rağmen, yürürlükte olduğu anlaşılıyor. Rusya’nın Ortadoğu’da bayrak göstermesini istemeyen ABD’nin, bunun karşılığında Putin’e ne gibi “armağanlar” verdiğini yakında öğreneceğiz.

Rusya’nın, Ukrayna’nın nükleer santralini hedef alan sınırlı füze saldırısı, Zelensky’ye silah yardımı yapmaya devam eden Avrupa ülkelerine verilmiş net bir mesajdır; “canımı yakmaya devam ederseniz, sonucuna katlanırsınız” deniyordu.

Ortadoğu merkezli hedeflerini hayata geçirmekte kararlı olan Amerika’nın Batılı dostları İngiltere ve Fransa ile ciddi ciddi mücadele ederken, tarih boyunca hiç savaşmadığı Rusya ile olan sorunlarını görüşmeler, gizli-açık anlaşmalarla çözmeyi tercih etmesinin arka planında “küreselciler” ve küreselcilerle işbirliği yapan Çin’in hayata geçirmeye çalıştığı “Kuşak ve Yol Projesi” var. Hepsinden önemlisi, “ABD’yi yeniden en büyük yapma” vaadiyle ikinci defa başkanlık koltuğuna oturan Trump’ın, ABD’nin 36 triyon doları aşan dış borcunu bir şekilde sıfırlama operasyonu hazırlıkları var..

Dünyanın yeni kralı bir Noel Baba değil. Geleceğe ilişkin hesaplarımızı bu gerçeğe göre yapmalıyız.

ABD-RUSYA DOSTLUĞUNUN TEMELİNDE HANGİ KONULAR VAR?

“Küreselciler” Çin’i küresel ekonominin lideri yapmaya çalışırlarken, “Kuşak ve Yol”u bir beka sorunu olarak gören ABD, bu projenin önüne Doğu Avrupa’da (Ukrayna’da),  ve Doğu Akdeniz’de (İsrail’de) barikatlar kurarken Rusya’yı ve İsrail’i yanında görmek istiyor. ABD-Rusya dostluğunun temelinde bu konular var.

Küreselci ekip, ilk başkanlık döneminde Putin ile yakın dostluklar kuran Trump’ı bitirmek için hukuku kullanıyorlardı. Putin’in ABD seçimlerine müdahale ettiğini iddia ediyorlardı. Hedeflerine daha çabuk ulaşabilmek için şiddeti de kullandıkları oluyordu. Mineopoli’te George Floyd adlı siyahinin polis tarafından katledilme görüntüleri televizyon ekranlarına yansıtılıca sokaklar karışıveriyordu. Bu aslında Trump’a verilmiş bir mesajdı, “Putin’e fazla güvenme, Rusya’da biz güçlüyüz” deniliyordu.

 Putin, Sovyetle Birliği’nin, Perestroyka ve Glassnost kurgularıyla dağıtılmasında, Rothschildler ve Macar kökenli ABD’li işadamı Soros ile işbirliği yapan Mihail Borisoviç Hodorkoski gibi Rus oligarkların olduğunu biliyordu. Biz de, gazete sayfalarına da televizyon ekranlarına da yansıdığı için, Putin’in bir dizi kimyasal darbeyle Rus oligarkları nasıl etkisizleştirmeye çalıştığı oldukça ayrıntılı olarak biliyoruz.

“KÜRESEL KRAL” NELER YAPACAK

Kendini dünyanın kralı ilan eden Trump’ın neler yapacağını yakın zamanda göreceğiz. Bizi ençok etkileyecek olan, Trup’ın 36 trilyon doları aşan borcunu bir şekilde sime operasyonu olacaktır. Bu operasyonun ayrıntılarını tam olarak bilemiyoruz, ama dolar ve altın fiyatlarını çok dikkatlice izlemekte yarar var.