TECDİD,   İHDA   VE   İRŞAD’IN    HORASAN  ERLERİ!...

Anadolu’yu   İslâm  ile  şerefyab  edip,ebedî   Türk- İslâm  Yurdu  haline   getirmek  için,  Anadolu’ya  hicret  eden  Horasan  Erleri  gibi, Anadolu’da, Tecdid,  irşad  ve  ihda  erlerine  ensar’lık  yapan,  ya  da, Tecdid   hareketini  Anadolu’nun  en  ücra  köşelerine  kadar  ulaştırmak  iiçin, bütün  Anadolu’yu  dolaşan,  Horasan  Erleri  gibi  irşad, ihda  ve  tecdid  edleri  vardı. Burnada,  Hayat  Hikayesini  anlakmaya  çalıştığım, Hacı  Ramo  bunlardan  birisiydi. Ömrü’nün  büyük  bir  kısmını,Saraybosna’da, kominizm  rejmi  altında  nice  çilelerle  geçirmişti. Hicret  ettiği  Anavatan’da  da  ferah  fehur  bir  hayatı  yoktu.  İlerlemiş  yaşına  rağmen, her  şeyini  orada  bırakıp,  sadece  ailesini  yanına  alarak,  Türkiye’ye  gelmişti. Burada  hayata  sıfırdan başlamıştı  Tabi’î, dir,ki,  hiç  de  kolay  olmamıştı. Azmi  ve  iradesiyle  bütün bu  zorlukları  yenmesini  bilmiş, bunun  da  ötesinde  hicret  ettiği  yerde, Sakarya’da,  yaptırdığı  camii’ler,  Kur’ân  Kurs’ları-  yurtlar  ve  fakirlerin  babası,  melce-i – sığınağı  olması  hasabiyle  de  bir  efsane  olmuştu. Horasa’dan  değil  ama, Rumeli’den  geilen, Evlâd-ı  Fâtihân’dan,  hakîki   bir  Er. Hacı  Ramo,  sadece  Sakearya’daki   ve  yakın  coğrafyadaki  kurs’ların  iaşe  ve  ibatesiyle  alakadar  olmuyor,  Sakarya  halkından  kendisine  getirilen,  kamyon,kamyon  soğan,  patates  ve  diğer  sebze  ve  meyveleri, İstanbul’daki  kurs’lara  da  gönderiyordu. Çatalca’da  Tekâmül  Okuttuğum  yıllarda, kamyon-  kamyonet’lerle  bize  soğan, patates  gönderiyor,  biz  de  aynı  kamyon  ve  kamyonetlerle,  Çatalca  köylerinden  bize  gönderilen,  tarhana,bulgur,  kuru  gıda, bakliyat  gönderirdik.

Yaşı  90’a  yaklaşmıştı.  Yılların  yıprattığı  vücudu,  artık ondaki  coşkun  ruhu  taşıyamıyordu.Kanser  hastalığı’na  mübtela   olmuş,  kanser’in  son  evresindeydi. Çapa’daki  İstanbul  Üniversitesi,  İstanbul  Tıp  Fakültesi,  Onkoloji  Enstitüsü’ne  yatırılmıştı,  hergün  kendisini  ziyaret  ediyor,  hastalığı’nın  seyri  hakkında  bilgi  alıyordum. Son  ziyaretimde,  ağırlaştığını,  kimseyle  görüştürmediklerini söylediler. Kapısı  önünde bir  müddet  bekledikten  sonra,  nâçâr  aşağıyaindim,  bir  de  ne  göreyim, Üçüncü kat  pençeresinden,  el  sallayarak bana  veda  ediyordu.Son görüşme  ve  veda böyle  oldu.Ebediyyete  intikal  etti. Cenaze  namazı  Sakarya’da,    on bin’lerin   katılımıyla  kılındı, uzun  bir  konvoy  refakatinde  onbinlerce   müslümanın  iştirakıyle  Sakarya  Emirdağ  Mezarlığı’na   defn’edildi.

Rabbim,   kendisine,   Vâsî   rahmetiyle  muameile buyursun, mekânı  cennet,  makamı  âlî,   ruhunu,  Mele-i  âlâ’da   ferehnâk  eylesin....

ANAMUR’LU,   HACI  YUSUF  BEY,( Yusuf  Kaplan..

Kısaca, Hacı  Yusuf  Bey  Amca,  diye  yâd  ettiğimiz,  Anamur’lu,  Hacı  Yusuf  Bey,(  Yusuf  Kaplan),  Hazreti  Üstaz’ımızın    hal-i   Hayatında,   dünyevî,  Zâhirî,    tasarruf  günlerinde,  Anadolu’yu  kearış karış,  dolaşır  o  yıllarda  varolan  Kurs’larımızı  ziyaret  eder,  Hazreti  Üstaz’ımızın   ta’limatını  ve  du’a’larını  getirir, bildirirdi. O  yıllarda,  Memleket  çapında  yaygın  bir  Telefon  haberleşmesi  bulunmuyordu.  Mektup  yazarak  bir  yerlere  haber  göndermek,  tam  da  Tâgûtî   Devletin  işine  yarardı. En  salah  yol,  canlı    ve    sır   tutmasını  bilien ,birsinin  ulak  olmasıydı. Bu  iş  için,  Hacı  Yusuf  Beyamca,  tam  da  biçilmiş  bir  kaftandı. Zira, bu  işler  için, Hacı  Yusuf  Beyamca’yı  seçen  Tasarruf’un  hakîkî,    Sahibi, feraset  Sahibi,  Mürşid-i  Kâmil   ve  Mükemmil,  Medâr  Mürşid   ve  Müceddid,  Süleyman  Hilmi   Silistrevî,(K,S,)  Efendi  Hazret’leriydi.  Hacı  Yusuf  Beiyamca,  Anadrolu’da  Tecdid  ve  Tedrisat  Hizmetlerinin  verildiği  köy  ve  kasabalar  geldiğinde,  ilk  önce    hoca’lara, Efendi  Hazret’lerinin  selâm  ve  ta’limatını  tebliğ  eder, talebe’ye  sohbet  eder, Yatsı  namazından  sonra  da,  köyün-  kasaba’nın  en  büyük  camii’nde  Köy-kasaba  halkına  sohbet  ederdi.Bu  sohbetlerde,   Efendi  Hazretlerinden  ve  onun   hizmetlerinden  bahs’ederdi. Bu  sohbetler  öylesine  feyizli,  bereketli  ve  ruhânî   olurdu  ki,Gece’nin  geç  vakitlerine  kadar,  devam  eder,”  Yoruldunuz,  artık,  sohbete  son  verelim,”  dediğinde,  “ Hayır,  hayır,  hiç  yorulmadık,  lütfen  sohbetinize  sabah  ezanı’na  kadar  devaem  ediniz,”  nidası  yükselir, sohbetler,  Teheccüd  Namazı’nın  son  vaktine  kadar  devam  ederdi.

Hacı  Yusuf  Beyamca’nın  halka  açık  bu  sohbetleri  te’sirini  öylesine  gösterirdi,ki, Tedris  ve  Tecdid   hizmetlerinin  devam  ettiği  köy  ve kasabalarda, daha  önceleri,  faaliyyetlere  muârız  olanlar,  bu  sohbetleri  dinledikten  sonra,  “ Biz,  şimdiye  kadar  yanlış  biliyomuşuz.  Bundan  sonra,  üzerimize  düşeni  yapacağız,  emirlerinizi  bekliyoruz,”  derlerdi.  Diğer    taraftan,  Hacı  Yusuf  Beyamca’nın  sohbetleri,  hoca’ların,  talebe’nin  gayretini  irtibatını  ve sadakatini  artırıyordu.

Anamur’lu  Hacı  Yusuf  Beyamca, (  Yusuf  Kaplan)  Anadolu’yu  karış  karış  dolaşan,  Hakîkî,  bir  Tecdid,  ihda   ve  irşad  Eriydi. Rabbim’den  kendisine  Vâsî   rahmetini  niyaz  ederim.  Mekânı  cennet,  Makamı  âlî  olsun,Rabbim,  ruhunu  Mele-i  âlâ’da  Ferahnâk  eylesin....