O, TEKÂMÜL’LERE ÇOK BÜYÜK EHEMMİYYET VERİRDİ!...
Hazreti Üstaz’ımızın ebediyyete irtihal buyurmasından sonra, ilk Tekâmül Kursu, İstanbul, Zeytinburnu, Taşcamii Kur’ân Kursunda, 1963 Yılı’nın ilkbahar aylarında açılmıştı. Tekâmül Kursunda, Nahiv, İlm-i Kelâm, Usûl-ü Fıkıh ders’lerini, devrin, Fatih Vaiz’i, Merhum, Mehmed Arıkan Hoca’mız, Fıkıh dersini, devrin Bakırköyü Müftüsü, Mustafa Özaltın Hoca’mız okutuyordu. Bu satırların Muharriri de onların yardımcısı ve müzakereci olarak bulunuyordu.Bu İlk Tekâmül Kurs’unda 53 talebe vardı.İkinci Tekâmül Kursu, Beyoğlu, Kasımpaşa, Büyükpiyale Kur’ân Kursun’da açılmıştı. Burada, bütün des’leri, devrin Bakırköyü Vaiz’i, Merhum, Hafız Hüseyin( Hüseyin Kaplan okutuyordu.Buradaki Tekâmül, daha sonraki yıllarda, Beyoğlu, Emincamii’ Kur’ân Kursu’na taşınmıştı.İstanbul Ümraniye’de, Tedrisat, Çarşıdaki Camii’n Sermahfilinde başlamıştı. Bugün, nüfusu, bir milyon’a dayanmış, devâsâ, bir İlçe Merkezi olan, Ümraniye, 1960’lı yılların ortalarında, 250 haneli, Rumeli’den hicret eden, Evlâd-ı Fâtihan’dan, Arnavut Kardeşlrimizin ikamet ettiği bir köydü. Merhum, Mehmed Arıkan Hoca, Zeytinburnu, Taşcamii’nde iki dönem Tekâmül okuttukdan sonra, Ümraniye’ye geçmişti.Zeytinburnu, Taşcamii Kur’ân Kursu ile Çatalca Kur’ân Kursu, 1963 Yılının üçüncü çeyreğinde, artık Tekâmül alt seviyesinde tedrisata devam ediyordu. Zeytinburnu, Taşcamii Kur’ân Kursunda, bu satırların Muharriri, Çatalca’da ise, Seyfeddin Alkan Hoca’mız ders okutuyordu.1963 Yılı’nın son ayında, Beyağabey’in ta’limatı istikametinde “ Becayiş,” yapıldı, Mustafa Akkoca, Çatalcaya, Seyfeddin Alkan, Zeytinburnu, Taşcamii’ne vazifelendirildi.Merhum, Çatalca Müftüsü, Lutfi Devran’ın tek başına himaye ettiği, Çatalca Kursu, bu tarihtein i’tibaren, Tekâmül Kursu haline getirildi, Mustafa Akkoca, burada, 1964 Ocak ayından, 1966 Mayıs ayına kadar 6 dönem Tekâmül okuttu. Yüzlerce hocaefendi, müderris, imam, müezzin ve Kur’ân Kursu muaellimi olarak, Memleketimizin ücra köşelerinde vazife yaptılar. Her dönem, 50-55 kişi me’zun ediliyor, istisnasız, herbiri bir yere vazifeli olarak gönderiliyorlardı. Tekâmül devam ediyorken, devrin Silivri Müftüsü, Mustafa Kemal Malkoç, daha sonraki yıllarda, Beşiktaş ve Eyüp müftülüklerinde de bulundu. Çatalca’da Kursumuzu ziyaret etti , “ Hocam, Silivri’nin, Çanta ve Değirmen Köy gibi büyük köy ve kasabalarına kadrolu olarak ta’yin edeceğim, nisbeten, sesi güzel ve hafızlığını tamamlamış, beş kişiyi bana gönder,” demişti, Hafız olan ve nisbeten sesleri güzel beş Kardeşimizi me’zuniyetlerini ta’kip eden günlerde, Silivri’ye vazifelendirmiştik. Görüldüğü gibi, o yıllarda, Diyanet İşleri Reisliği ve müftülerle tam bir işbirliği halinde çalışıyorduk.
Cum’a ve bayram namazlarının kılındığı ve Cum’a- Pazar sohbetlerinin yapıldığı, Ümraniye’deki Büyük Kurs’un arsası, Merhum’lar, Hafız Hüseyin Kaplan, Kemal Kaplan, Ahmed Kaplan, Süleyman Kaplan ve Yüksel Kaplanın, Merhum Pederleri, Hacı Ahmed Kaplan tarafından hibe edilmiş, Kurs- Yurt binası, Merhum, Hasan Gümüşsoy, Merhume Sevim Gümüşsoy tarafından yaptırılmıştır. Yakınında bulunan Büyük Kız Kursu- Yurdu’nun arsası, Merhum, Hacı Kaptan, Ahmed Kulokur tarafından bağışlanmış, Kurs- Yurt binası, Dağlı’lar, Uzunköprülü, Çeltik tacirleri, Rafet, Kadir ve Abdullah Dağlı Kardeşler tarafından yaptğırılmıştır.Bundan sonra, İstanbul’da Tekâmül Kurs’ları, Emiuncamii ve Ümraniye Büyük Kurs- Yurtta, Kız Tekâümülü de, Ümraniye Büyük Kız Kursu- Yurdunda tertip edilmiştir.
“Ma’rifet İltifata tabidir, Müşterisiz meta’ zayidir,” denilmiştir. 1990’lı yıllara kadar Tekâmüllerden me’zun olanlar, İstanbul’da ve Anadolu’nun muhtelif yerlerinde, İmam- Hatip, müezzen- kayyim, Kur’ân Kursu muallimi ve müderris olarak vazifelendirlirlrdi.Zira, Tekâmülü bitirenler iyi yetişmiş, rüşdünü isbat etmiş kişilerdi. Tekâmül’e alınırlarken, sıkı ve ciddî bir imtihana tabi tutulurlardı.Sonraki yıllarda, sıkı ve ciddi imtihanlar yerine, hocaefendi’den torpilli, dernek mensuplarının yeğenleri, kuzenleri, kursa- yurda külliyetli miktarlarda yardım edenlerin yakınları, hele hele, 2000 binli yıllarda,hayatında henüz daha “ Naesara, yensuru, fi’il çekimi bile görmemiş, alt yapısı sıfır noktada,” Bütün üniversite me’zunları ya da halen üniversite talebesi olan herkes mutlaka Tekâmül okuyacak,” denilerek, bu Tekâmül mes’elesi iyice sulandırılmış, bundan sonra me’zun olanlar ya evlerine gönderilmişler, üniversite me’zunu olan kendi sahasındaki işlerine dönmüşler, hatırlı olanlar, söz sahibi yakınları olanlar ise, talebeden fazla hoca’ların bulunduğu, kurs- yurt’lara müderris olarak gönderilmişlerdir. Öyleki, bilhassa, kız kurs-yurt’larında, 10 kız talebe’nin bulunduğu bir kurs- yurtta, en az, 15 hocahanım vazifelendirilmiştir.