AHBES’LERİN AKİBETİ!... ( 2 )
Erzurum’an Edirne’ye,Kırklareli’ne, İzmir’e, İstanbul, Ankara ve Pensılvany’a uzanan, garîp- acîp yolculuk. Bu yolculuklardan ba’zılarında kendisine refakat eden, Yaşar Tunagür’ün üzerindeki te’sirleri!.. Fetö, Erzurum’dan Edirne’ye yolculuğunda, görünüşte kimsesi olmayan, garip bir müezzin. Gizli ve kudretli bir el, herhangi bir dînî eğitimi v öğretimi bulunmadığı, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından daha önceleri açılan müftülük-vaiz’lik imtihanlarına hiç katılmadığı, dolaysiyle de bu imtihanları kazanmadığı halde, Yaşar Tunagür’ü, Serhad, Şehr’imiz, Edirne’ye İl Müftüsü olarak ta’yin etmişti. “ Benim Küçük Dünyam,” adlı eserinde anlattığına göre, İl Müftüsü Yaşar Tunagür, Kendisini bizzat, Edirne tren İstasyonundan, Askerlik için uğurlamıştı. Yaşar Tunagür’ün bizzat uğurladığı, asker Fetö er olarak askerlik yaptığı halde, Askerî İstihbarat adına, “ İrticâî Faaliyyetleri ta’kip ve ihbar ile vazifelendirilmişti. Askerlik dönüşü, yine Edirne’ye müezzin olarak gönderildi.Yeri- yurdu yoktu, İki Şerefiyeli Cami’in geniş pençerelerinden birisinde yatıp- kalkıyordu. Cami imamları kendisinin habâsetine dair, ba’zı emareler görünce, Cami’in içinde öldüresiye dayak attılar. Artık, Edirne’de kalamazdı, Komşu İl, Kırklareli’ne yine müezzin olarak ta’yin edildi. Kırklareli’nde, habâseti iyice faş olmuştu.- Kırklareli’nde bu Habîs’in habâsetine şahid olan şahıs, Fetö Terör Örgütü mensupları tarafından ölümle tehdid edildi, belki de cinayete kurban oldu.- Bu arada, Edirne Müftüsü olan, Yaşar Tunagür, Ege Bölgesi, ki, - Aydın, Denizli, İzmir, Manisa, Muğla – Bölge vaizliğine ta’yin edilmişti. Kırklareli’nde müezzin olarak vazife yapmakta olan, Fetö Türkiye’nin üçüncü büyük Vilâyeti, İzmir’e vaiz olarak ta’yin ediliyor.
İzmir’de, Kestanepazarı Cami’i’nin bitişiğindeki, Akseki’li, Ali Rıza Bey’in Bşkanlığı’nı yaptığı, İzmir İlâhiyata öğrenci Yetiştirme Derneği’nin binasına çöreklendi. Cum’a günleri, Kestanepazarı Cami’i’nde va’az ediyor, geniş imkânlarla, mel’anet ve mefsedetine devam ediyordu. Kestanepazarı Cami’i, İzmir Ticareti’nin kalbinin attığı bir yerdedir. Cum’a günleri, Cami’i’n içi müştemilatı tamamen dolduğu gibi, yan sokaklar’da da cemaat Cum’a Namazını kılardı. Fetö, va’az’larında, sürekli cemaate hakaret ediyordu, Cemaatten sık sık, İzmir Müftülüğü’ne şekayette bulunanlar vardı.- Bu tarihlerde, bu satırların yazarı, askerlik vazifesini deruhte etmekteydi ve İzmir’deydi.Tafsilatını, İzmir’li Yıllarım adlı bir seri’de anlatmıştı.- Devrin İzmir Müftüsü, Merhum, Ahmed Karakullukcu, hem hemşehirlim, hem de yakın dostumdu.Bendenizden rica etmişti, “Bir Cum’a, Cum’a namazını Kestnepazarı Cami’i’nde kıl bu adamı bir dinle konuşalamı.”Cum’a günü, namaza bir saat kadar bir zaman önce Kestanepazarı Cami’i’ne gittim, Cami’in direklerinden birisinin arkasına oturdum, bekledim, Fetö, Kürsü’ye çıktı, her zamanki gibi, cinaslı ve teşbihli konuşmaya başladı. Konuşmasının sonlarına doğru, “ Sizin gibi, Cemadâta hitap ederek nefes tüketeceğime, Erzurum’a köyüme gidip, bitli Yorganıma sarlıp Rabbime yalvarmam, daha iyi!...”
Cemaat,cami’i’ lere gelen topluluk, cami cemaati, cinas yapıyor, Cemadât, diyor, cansız, taş.toprak moloz, demektir. Niçin temiz yorgan değil, bitli yorgan?!..Verdiğim rapor üzerine, İzmir Müftüsü’nün teklifi üzerine, Fetö, Diyanet İşleri Başkanlığı’nca, İzmir vaizliğinden alınıp, Bornova vaizliğine verildi. Devrin Bornova Müftüsü, Merhum, Mehmed Ergin, kendisini, Bornova’da, 57. Topçu Tugayı’ndaki Astsubayların kurdukları, cemaati olmayan, bir gecekondu cami’i’nde vazifelendirdi.Bundan sonra, İzmir ve Ege Bölgesinde, kamp faaliyyetleriyle, okullaşmayla meşgul olduğu görülüyor. 12 Mart 1971 Muhtırasından sonra, İzmir Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından Nezarete( gözaltına) alınıyor, sorgulanıyor. Serbest bırıkılıyor, fakat, tevâlî eden ihbar ve şikayetler üzerine, yeniden arnmaya başlanıyor, fakat şehir şehir fing attığı halde ne hikmetse bireleri koruduğu için bir türlü yakalanamıyor. Bu arada, İzmir, Bornova’dan Çanakkale’ye naklen ta’yin ediliyor, fakat gitmiyor, Bornova’da ve Çanakkale’de va’az etmediği, herhangi bir vazife yerine getirmediği halde, Diyanet İşleri Başkanlığı’dan Maaş almaya devam ediyor, vazifesine son verilmiyor.
Bu arada hamisi, Yaşar Tunagür, herhangi bir Yüksek Dinî okuldan, fakülte’den me’zun olmadığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesindeki kıdemi de yeterli olmadığı, esasen, bu vazife’ye ehil ve layık olmadığı halde, bir gizli kuvvet tarafından, Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı’na ta’yin edilerek, Ankara’ya gelmişti.
Fetö, artık, İstanbul(dadır, Ankara’dadır, Bütün Türkiye’de at oynatmaktdır. İstanbul’da, Süleymaniye Cami’i’nde, İzmir’de Hisar Cami’i’nde, Ankara’da Hacıbayram Cami’i’nde ajite edici, heyecanlı daha ziyade siyâsî, mahiyette, konuşmalar yapıyor. Konuşmalarında, hâşâ! “Resûlu’llâh tecessüm ettiği halde buradadır, hatta, kürsüde konuşan bizzat kendisidir,” gibi, hezeyanlarda bulunuyordu.
Bu arada, Ankara’da, Amerika’daki Mon Tarikatinin Türkiye Temsilcisi, C.H.P.’ nin eski Genel Sekreterlerinden Kasım Gülek ile tanıştırıldı.Kasım Gülek, Kendisini, İttihad ve Terakkî bakiyesi, derin devlet mensuplarıyla, bu arada, C.H.P., d.s.p., ileri glenleriyle, Bülent Ecevit, Deniz Baykal ile tanıştırdı. Kasım Gülek’in cenaze namazını, Fetö kıldırmıştı.Fetö’nün ricası üzerine Bülent Ecevit, Kasım Gülek’in kızı, Tayyibe Gülek’i Partisinden miletvekili seçtirmişti.
Fetö, Kısım Gülek tarafından, A.B.D. Mon Tarikati, Dünya Kiliseler Birliği ve Vatikanla yakın münasebetler kurdu ve onların emirleri altına girdi...