Terör,Türkiye’nin halen en önemli meselesi.
Konunun hal çaresinde; nano teknoloji, gen teknolojisi, uzay fiziği, beyin cerrahisi kadar ilme, bilgiye güvenilirliğe ve tecrübeye ihtiyaç vardır.
Bu idrakten yoksun olarak yapılacak önleme tedbir ve hareketleri,terörü semirtmekten, azgınlaştırmaktan, enerji israfından başka mana taşımaz.
Zira terörist,zaman zaman söylendiği gibi, zavallı, başı bozuk bir çetenin tayfası değildir.O zavallı dediklerimiz de terörün kurbanlarıdır.
Burada teröristin ve terörün bir tanımını yapmak gerekir:
Terör;siyasal maksatlı,resmi bir yapıya karşı (genellikle devlete) yöneltilmiş,mutlaka dış destekli, hedef yapıdan güç ve bilgi alınarak planlanan, sistematik, sürekli ve şiddetli
vuruşlar organizasyonudur.
Bu tanımla terörizm; bombanın patladığı anda değil karar ve organizasyon anından o noktaya kadar ki bütün tali ve ana unsurları kapsayan siyasi mesajları olan eylemeler bütünüdür.
Milletler ve devletler için ihmale gelmez bu belanın bir vücutta  kansere benzetilmesi yanlış olmaz.Bunun için mücadele mutlaka merkez noktasına ve bütün müspet kuvvetlerin fen ve teknik usullerle sevk ve idare edildiği esaslarla yapılmalıdır.
Terörle mücadelenin devletin güvenlik güçleri bakımından asimetrik bir karakter taşıması ilk başlangıçta terörist açısından bir avantaj meydana getirse de mücadelede devlet güçlerinin inisiyatif alması düzenli ve ısrarlı meşru mücadele tekniklerini uygulaması bu avantajı teröristin elinden alır ve devlet güçlerine verir.
Özetle bu durumu devlet  açısından; tartışmaya meydan vermeyecek bir kararlılık,sürekli bilgi ikmali,asla tereddüt yaratmayacak bir adalet anlayışı ve sonuna kadar açık sevgi ve şefkat kapısı olarak ifade edebiliriz.
Bu mücadelede iki önemli hususa daha işaret etmek gerekiyor:
1-Terörizmin kullandığı bireylerin aile yapılarını iyi bilmek ve mücadelede ailelerin güven ve desteğini sağlamak.
2-Terörist hareketin her anını izlemenin yanı sıra bütün geçmişinde devlet açısından hiçbir karanlık nokta bırakmayacak şekilde yapıya nüfus edecek çalışmaları yapmış olmak.
ŞUBAT 2012
Önümüzdeki Şubat ayından itibaren terör örgütü bir var olma yok olma mücadelesi başlatacaktır.Psikolojik üstünlük hali hazırda güvenlik güçlerimizin elindedir.Henüz bütün detaylarıyla ortaya çıkmamış 34 kaçakçının öldürülmesi olayında devletin PKK ve BDP ve rağmen bu inisiyatifi koruması büyük bir başarıdır.Bilinenin aksi bazı ihtimaller kuvvet kazansa bile devletin vatandaşına karşı ortaya koyduğu müşfik ve belirleyici tavır doğru olmuştur.
BDT’nin yansıyan psikolojisi ve dağdan şiddetli bir çözülme temayülünün de habercisidir.Devletimiz için esas olan yok etmek,öldürmek değil kazanmak ve kurtarmak olduğuna göre özellikle bu yönde ailelerin desteğini yanına almalıdır.
Başta Apo olmak üzere hiçbir terör baronu ile konuyla ilgili pazarlık sayılacak görüşme yapılmamalıdır.
Devletin, teröristlerin para kaynaklarına karşı yoğunlaştırdığı çalışmalar çok önemli,bu bütün lojistik destek alanlarına uygulanmalıdır.Mali kaynaklarda ve maddi kaynaklarda ciddi bir kontrol PKK için dağda ölüm veya kayıtsız şartsız teslim olma sonucunu doğurur.Bu noktada uluslar arası ilişkilerin de önemi meydandadır.
Arazide,dağda ve mezralarda güvenlik güçleriyle mücadele yeteneği dumura uğrayan PKK’nın ve KCK’ nın şehirlerde akla gelebilecek her türlü eylemi yapma yoluna gideceği malumdur.
Bu hususlarla ilgili şehir halkı usulüne uygun bir şekilde bilgilendirilmelidir.
Bunun usul ve esasları güvenlik güçlerince çok iyi bilinmektedir.Bu konuda boşluğa meydan verilmemelidir.