Olaylar Türk Milletine iki ehemmiyetli kuralı yeniden hatırlatıyor: Yurdumuzu ve haklarımızı müdafaa edecek kuvvette olmak... Barışı koruyarak arsıulusal çalışma birliğine önem vermek.- Gazi Mustafa Kemâl Atatürk- (1935) 

                9 uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in ülkemize armağan ettiği büyük siyasetçi Sayın Tansu Çiller 3 Kasım 2002 seçimlerine gelinceye kadar tam 10 yıl ülke gündemini belirleyen vazgeçilemez bir isimdi. Robert Kolejli ve ABD eğitimli bu ekonomi profesörü cesur çıkışları ile koalisyon dönemlerinin parlayan yıldızı idi.

                Her ne kadar Türk Ekonomisi en kötü dönemini Sayın Çiller döneminde yaşadı ise de anarşi ve terörün önlenmesinde gösterdiği büyük gayretle sağlanan başarıda önemli katkıları oldu. Sayın Çiller Türkiye'yi Avrupa Birliği üyesi olmadan Gümrük Birliğine sokarak ve bunu büyük başarı olarak göstererek ülkemizi Avrupanın sömürgesi haline getirmeyi başardı.

Sırf Gümrük Birliğinden dolayı her yıl kaybımız on milyar dolara yaklaşırken, yönetiminde söz sahibi olmadığımız AB'nin kurallarını eksiksiz uygulayarak tarım ülkesi olan devletimiz dışarıdan buğday, et, süt, şeker, meyva, sebze ve buğday ithal etmeye başladı. Sırası ile çiftçilerimiz, madencilerimiz, tekstilcilerimiz ve sonunda bankacılarımız batarak ekonomimiz tamamen dışarıdan borç alıp ve faizlerini dahi ödeyemez durumda getirildi.

Aslında Sayın ÇİLLER'i yalnız başına bunların oluşumunda suçlamak mümkün değildir. Ama bu oluşumlardaki katkısı oldukça önemlidir.

                Tansu Hanım 3 Kasım seçimleri sonrasında Türk siyasi hayatında bir ilki gerçekleştirdi. Genel Başkanlığı yaptığı DEMİREL'in Doğruyol Partisi ülke barajını aşamayıp  %9.5 oy ile meclis dışında kalınca, "Bu başarısızlığın sebebi benim" diyerek hem Parti Genel Başkanlığını ve hem de siyaseti bırakarak makamlarını bırakmamakta direnen erkek liderler arasında  erkekçe bir tavrın nasıl olacağını gösterdi.

Tansu Hanım siyasetten tamamen çekilerek siyasete geldiği yer olan üniversite hocalığına geri döndü. Basının karşısına çıkmadı ve kendini unutturmayı başardı. Bir bakıma kendini Türk halkına özletti.

3 Kasım seçimleri sonrasınde iki yıla yakın sessiz kalan eski DYP Genel Başkanı ve Başbakan Tansu Çiller sonunda sessizliğini bozdu. Avrupa Birliği Komisyonun İlerleme Raporunun açıklanmasını müteakip dayanamadı, ve bilhassa azınlıklar konusundaki tutarlı ve çarpıcı fikirlerini açıklamak üzere basının karşısına çıktı.

Tansu Çiller; Haber Türk Televizyonundaki proğramında eski performansından hiçbir şey kaybetmediğini, ülke meseleleri ile bire bir ilgilendiğini sorulan her soruya çok detaylı cevaplar vererek gösterdi.

                Sayın Tansu Çiller; AB ile ilgili son gelişmeleri değerlendirdi ve yeni azınlık iddialarının Türkiye'nin temeline bomba koymak olduğunu savundu.

 Gelinen noktanın "Türkiye'nin 41 yıllık hayalinde önemli bir dönemeç" olduğunu bildiren Çiller, "medeniyetlerin çatışmasının değil uzlaşmasının gündemde bulunduğunu" belirtti.

Çiller, "AB Komisyonu'ndan tavsiye kararı çıkmasaydı, Çin Seddi ile bütün Avrupa'yı ayırırdınız. Avrupa global bir güç olmaktan çıkardı, yeni Berlin Duvarı gelirdi. Onu da yıkmak hiç kolay olmazdı" diye konuştu.

Hükümetin AB ile ilgili inanç ile uğraş verdiğini belirten ve başta Başbakan Erdoğan olmak üzere kutlayan Çiller, bugünkü AKP'lilerin AB'ye bakışını ise "Refahyol" ortaklığının değiştirdiğini ima etti. Yani bu gelişmede kendisinin ve Doğruyol'un katkıları olduğunu vurguladı.

Türkiye ile ilgili nihai kararın verileceği 17 Aralık öncesi Milli Takım ruhuyla seferberlik gerçekleştirilmesini öneren Çiller, Avrupa kamuoyunun Türkiye'nin nüfus büyüklüğü, coğrafyası ve Müslüman oluşu nedeniyle tereddüt- korku içinde olduğunu, bu seferberlikle bunun aşılması gerektiğini ifade etti.

AB İlerleme Raporu'nda Kürtler ve Alevi'lerden azınlık olarak bahsedilmesi konusunda da uyarılarda bulunan Çiller, "Türkiye buna mutlaka set çekmeli. Azınlıklar meselesi Türkiye için felakettir. Türkiye'nin temeline büyük bomba koymaktır. Türkiye'nin ulus, üniter devlet yapısı hiçbir şekilde zedelenmemelidir" dedi.

Türkiye'nin AB'ye girişinin asimilasyon değil, entegresyon olacağını ifade eden Çiller, bardağın boş tarafı bulunduğunu da işaret ederek şöyle devam etti: "Bardağın boş tarafı var. Boş tarafın önümüzdeki dönemde doldurulacağına inanıyorum. Bu doldurulma süreci 17 Aralık'a kadar süratle devam etmeli. 17 Aralık'tan sonrası değil." dedi.

Tansu Çiller, siyasete dönüp dönmeyeceği sorulunca; heyecanının "Siyaset için değil, Türkiye için" olduğunu özellikle vurguladı. Bundan sonraki günleri konusunda ise "Galiba konferanslara başlayacağım" dedi ve bir kitap yazabileceğini söyledi.

Sonuç olarak; iyi ve kötü günleriyle ülkemizin yakın geçmişinde çok önemli görevler üstlenen Tansu Çiller bu ülkenin yetiştirdiği önemli beyinlerden biridir. Milletimizin aydınlık, modern ve batıcı kanadını temsil etmektedir. Bilgisi, tecrübesi ve devlet adamlığı vizyonu ile siyasetçi kimliği ile olmasa dahi beyninden istifade edilmelidir. Avrupa Birliğine doğru gidişte AB ile koordinasyonun sağlanmasında yetkili kişi olarak Sayın Çillerin vizyonuna ve kişiliğine şiddetle ihtiyacımız vardır.

AB ile işlerin koordine edecek bir temsilcinin arandığı bir dönemde Tansu Çiller bu iş için mevcut en ideal adaydır. Avrupa Birliğini hedef alan Ak Parti yönetiminin böyle bir beyinden istifade etmemesi ve bu yetişmiş insanı şimdiye kullanmaması çok yanlıştır.

Sayın Çiller'in basın toplantısının zamanlaması kendisinden istifade edilebileceğini hatırlatmak için olduğunu değerlendiriyorum. Ve Sayın Başbakanı milli göreve hazır olduğunu belirten Sayın Çillere görev vermeğe davet ediyorum...