Bugünkü Taksim ve Gezi Parkı'nın, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında,  Atatürk'ün burs vererek Macaristan'da okuttuğu bir ziraat mühendisi tarafından düzenlendiğini biliyor muydunuz?
Gezi Parkı ve Taksim Meydanı, geçtiğimiz Haziran ayında sahne olduğu direniş ve mitingle artık tüm dünyanın adını ezberlediği gösteri alanlarından biri oldu. Gezi Parkı eylemleri sosyologlarımız tarafından henüz tam olarak değerlendirilip tanımlanamadı. Fakat, Taksim de Gezi Parkı da, "Avrupa protesto kültürünün sergilendiği, buna karşılık polisin orantısız güç kullandığı" alanlar olarak dünya tarihindeki yerini aldı.
Gezi Parkı eylemleri ilk başladığında, eylemcilerin gerekçesi çevre duyarlılığı idi. Eyleme katılan, Gezi Parkı'nda sabahlara kadar nöbet tutan gençler "Ağaçlarımızı kesmeyin. Buraya kışla, AVM yapmayın" diyorlardı. "Parkım yeşil kalsın" diye haykırıyorlardı.  
Gezi Parkı eylemlerinin 13. gününde Taksim Meydanı'nda, çok değişik görüşteki grupların katıldığı ve yanyana slonganlar haykırabildiği miting, dünya miting  tarihinde bir başka benzeri olmayan bir eylemdi. Sonradan gaza toza bulandı, başlangıçtaki özelliğini kaybetti.
Günler öncesinden kokuyu alan ve Taksim'i kuş bakışı gören noktalarda mekanlar kiralayan dünya televizyonlarının baştan sona canlı yayınlarla dünyaya aktardığı o miting,  Avrupa protesto kültürünü aşan bir demokratik olgunluk örneği olarak tarihe geçebilirdi. Ustaca uygulanacak bir toplum mühendisliği ile, Türkiye için çok güzel bir propaganda motifi olabilirdi.
Bu girişten sonra gelelim Taksim'in, Gezi Parkı'nın kimin tarafından düzenlendiği hikayesine.. Bugünkü Taksim ve Gezi Parkı'nın , Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında,  Atatürk'ün burs vererek Macaristan'da okuttuğu bir ziraat mühendisi tarafından düzenlendiğini biliyor muydunuz?
Ben de bilmiyordum, Yalova'nın kurtuluş törenleri için gittiğim Yalova'da bir rastlantı sonucu öğrendim. Taksim Parkı'nın hikayesini, parkın mimarı  Mehmet Ali Uluçam'ın oğlu Aydın Uluçam'dan dinledik.

ATATÜRK,"BURANIN YÖNETİCİSİ YOK MU?" DİYE SORAR VE...
Aydın Uluçam'ın babası olan Mehmet Ali Uluçam harp yıllarında Ziraat Okulu'nu güçlükle bitirebilmiş ve bir devlet fidanlığına müdür olarak atanmıştır.
Günün birinde, Mustafa Kemal Atatürk, çeveresindekilerle birlikte Mehmet Ali Uluçam'ın müdürlüğündeki devlet fidanlığına sürpriz bir ziyaret yapar.
O sırada fidanlıkta olan müdürün annesi hemen bir kahve yaparak Atatürk'e ikram eder. Gazi kahvesinden bir iki yudum aldıktan sonra merakla sorar: "Buranın yöneticisi yok mu?"
O dönemde, her resmi kuruluş ziyaretinde yöneticilerin aşırı ilgisine tanık olan Atatürk, kendisine gösterilenbu  ilgisizliğe bir anlam verememiştir. Atatürk'ün celallenmesi üzerine kahve ikram eden yaşlı kadın tarlada kan ter içinde çalışan birini gösterek, "Müdür aha orada, çalışıyor" der. Müdür kendini öylesine işe vermiştir ki, gelenin gidenin farkında bile değildir.
Atatürk bir süre uzaktan çalışmasını izlediği müdürü yanına çağırtır ve fidanlık hakkında bilgi alır. Uluçam'ın işine gösterdiği ilgi duyarlılıktan çok memnun olan Atatürk onu ödüllendirmek ister ve ne istediğini sorar.
Devlet memurunun isteyeceği şeyler bellidir; terfi ister, tayin ister.. Ortamı uygun bulursa zam ister, ikramiye ister..
Mehmet Ali Uluçam'ın isteği Ataürk'ü şaşırtır; müdür bey Macaristan'a gitmek, kendini bu konularda geliştirmek istemektedir. Atatürk merak eder, "Neden Macaristan?" diye sorar.. "Paşam, Macaristan tarım alanında çok ileri gitmiş bir ülkedir. Macaristan'dan öğreneceğimiz çok şey var. Deneme yanılma yöntemiyle sonuç almaya çalışıyoruz ve zaman kaybediyoruz. Zaman bizim için çok önemlidir. Macaristan'ın tecrübelerinden yararlanabilirsek, zaman kazanmış oluruz" cevabı, Uluçam'a Macaristan yollarını açar.
Mehemt Ali Uluçam, Atatürk bursuyla üç yıl botanik vr bahçe mimarisi okur Macaristan Üniversitesi'nde.
M. Ali Uluçam Macaristan'da üniversiteyi bitirip döndüğünde görev yeri hazırdır: İstanbul Bahçeler Müdür Yardımcısı.
O tarihte İstanbul Valisi Lütfi Kırdar'dır; Hem vali hem de belediye başkanıdır, o zamanki yönetim uygulamasına göre.. Kırdar birgün Uluçam'ı makamına çağırır ve ilk görevini bildirir; Taksim Gezi Parkı'nı düzenleyecektir.
Genç Müdür Uluçam, Atatürk bursuyla okuduğu için kendini vatanına borçlu hissetmektedir. Günlerce proje üstüne proje çizer. Vali Kırdar'ın da onayını aldıktan sonra hummalı bir çalışma başlar ve tahmin edilenden de kısa bir sürede Taksim Gezi tamamlanır. Uluçam'ın, vatan borcunu ödemek için hayata geçirdiği ilk ve ençok sevdiği eseri olmuştur Taksim Gezi Parkı..
Uluçam en çok, Taksim Gezi Parkı'nın, ortasındaki süs havuzu bulunan kademeli bahçesi ile gurur duyarmış. Macaristan'da öğrenmiş bu düzenleme tekniğini; o tarihlerde Türkiye'de bir eşi benzeri yokmuş.
Uluçam'ın Taksim Gezi Parkı'ın düzenlenmesinde gösterdiği olağanüstü başarı kendisine bir dizi görev yüklemiş. Taksim'den sonra Yıldız ve Emirgan parklarını da düzenlemiş Uluçam, başarıyla..
Mehmet Ali Uluçam Oğlu Aydın Uluçam'a anılarını anlatırken, "Lütfi Kırdar'dan aldığım onay üzerine, hiç oyalanmadan ekibimi kurup işe giriştim, yoksa oaraları binalar yapılacaktı" diyormuş.
Rahmetli o günden bugünleri görmüş olmalı..