Tarihte ençok soykırıma uğramış olmakla birlikte soykırım yapmakla suçlanmak, akıl almaz bir garabet olduğu kadar, uluslararası hukuk arenasındaki dövüş tekniklerini bilememek gibi bir eksiklikten kaynaklanıyor olmalı. Bir milletin çok haklı olduğu bir konuda, her yılın 24 Nisan'ında, "Acaba ABD Başkanı 'soykırım' diyecek mi?" krizine girmesi anlaşılır bir durum değildir. Tarihimizi, arşiv varlığımızın zenginliğini bilmememiz, bu konuda yabancı arşivlerde yapılan çalışmalara gereken önemi vermememiz de en haklı olduğumuz bir konuda suçlu gibi gösterilmemize neden olmaktadır.
Geçtiğimiz Cumartesi günü, Avrasya Bir Vakfı’nın geleneksel hafta sonu konferansları dizisinin konusu, asılsız Ermeni soykırım iddiaları ile ilgiliydi. Bu konuya ömrünün büyük bir bölümünü vakfetmiş iş adamlarımızdan Şükrü Server Aya, Osmanlı’nın değil, yabancı kaynaklarda, özellikle de Ermeni diyasporasının etkili olduğu ABD kaynaklarında yaptığı araştırmalar sonunda yazdığı kitaplarından söz etti ve bu kitaplarında hangi gerçekleri ortaya koyduğunu, Ermeni soykırım masalının kimler tarafından, ne maksatla, nasıl kurgulandığını kronolojik bir anlatımla özetledi.
Oturum başkanlığını Prof. Dr. Alaeddin Yalçınkaya’nın yaptığı konferansta konuşan Türkiye Azerbaycan Dostluk Grubu Başkanı Sefer Karakoyunlu da, barkovizyon gösterimi eşliğinde Ermenilerin Karabağ soykırımını anlattı.
Soykırımın (genocide) tanımı belli değil mi; soykırımda, "bir etnik grubu, yalnızca bu etnik grup oldukları için yok etme" kastı aranmaz mı? 1949 Cenevre Sözleşmesi ve 1948 Soykırım Sözleşmesi'ndeki "ağır suçlar" ile "soykırım suçu", 8 Ağustos 1945 Nurnberg Askeri Mahkemesi tarafından tanımlanan ve BM Güvenlik Kurulu'nun 13 Şubat ve 11 Aralık 1946 kararlarıyla onaylanmış insanlık suçlarıdır.
Peki, 1915'de Ermenilerin yaşadıkları, kökü uzun yıllar öncesine uzanan bir kin, nefret ya da intikam duygusundan değil, yalnızca ve yalnızca o günün savaş koşullarından kaynaklanan bir durum olduğu tarihi bir gerçek değil midir? Bu gerçek, yani Ermenilerin yüzyıllar boyu kanatları altında yaşadıkları Osmanlı'yı tahrik ettikleri, hatta ihanete varan uygulamalarla tehcire ortam hazırladıkları gerçeği, bizzat Ermenistan'ın ilk Başbakanı Kaçaznuni tarafından dile getirilmemiş midir? Dünyanın neresinde olursa olsun, "Ermeni soykırımı" dendiğinde, önce Kaçaznuni'nin itiraflarını sonra da Şükrü Server Aya’nın yabancı kaynaklardan yararlanarak yazdığı “The Genocide of Truht” (Gerçeklerin Soykırımı), “Soykırım Tacirleri ve Gerçekler”, “Preposterous Paradoxes of Ambassador Morgenthau” gibi kitaplarını suratlarına çarpmamız gerekmez mi?
Ermenistan'ın ilk Başbakanı Kaçaznuni'nin 1923'te Taşnaksutyun Partisi Kongresi'nde sunduğu rapordaki itirafları, 1915 olaylarının bir soykırım olmadığı konusunda başkaca bir delile gerek bırakmıyor: "Önce biz silahlandık, Ruslarla birleşerek Türkleri arkadan vurduk. Öldük. Öldürdük. Türkiye'nin tehcir kararı doğruydu."
Kitabı yayınlandığı günlerde, Milliyet’te yazdığı tanıtım yazısında Güneri Civaoğlu konuda önemli çağrıda bulundu, "Bu raporu yansıtan kitabın İngilizce baskısını ABD Temsilciler Meclisi üyelerine ve senatörlere dağıtılmasını önerdi. Milliyet'le Civaoğlu'nun saygınlığı birleşince, öneriye toplumun her kesiminden, özellikle de işadamlarından çığ gibi büyüyen yanıtlarlar geldi; hepsi "Biz hazırız", diyorlardı, "Kitabın çoğaltılıp dağıtılmasında her türlü desteği vermeye hazırız". Bu girişim, Ermeni soykırım tasarısının ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi'nde oylanmasından önce yapılsaydı, Amerikan gazetelerine verilen çarşaf çarşaf ilanlardan ve 'dost' yazarlara yazdırılan makalelerden daha etkili olabilirdi. Aynı şekilde, Şükrü Server Aya’nın 30 binden fazla yabancı belgeyi tarayarak yazdığı kitaplarını konuyla ilgili yabancı ülkelerin diplomatlarının önüne koyabilseydik, o ülkelerin parlamentolarından sözde Ermeni soykırımını tanıyan yasalar çıkabilir miydi?
ŞÜKRÜ SERVER AYA’NIN KİTAPLARI KAÇAZNUNİ’NİN İTİRAFLARI KADAR ÖNEMLİ BELGELER İÇERİYOR
Ermeni soykırımı iddialarının, belli bir amaca yönelik olarak kurgulanmış, gerçek belgelere dayanmayan masallar olmasına rağmen tepemizde Demokles'in kılıcı gibi sallandırılması, biraz da bizim ihmalimizin eseridir. "Ermeni Soykırımı" masalının ne amaçla, nasıl, kimler tarafından ve hangi asılsız belgelere dayanılarak ortaya atıldığını bilirsek, belgelersek, "soykırım tacirleri"nin oyunlarını kolayca boşa çıkarabiliriz. Hem bu konuda fazlaca bir zahmete girmemize de gerek yok; Şükrü Server Aya gibi bu konuyu iş edinmiş, servetini, yıllarını "soykırım tacirleri"nin maskelerini yabancı kaynaklardan derlediği belgelerle alaşağı etmiş kahraman iş adamlarımız ve onların yazdığı kitaplar var elimizde.
Şükrü Server Aya'nın bu konuda yazdığı kitaplardan biri olan "SOYKIRIM TACİRLERİ VE GERÇEKLER" (Türk Aleyhtarı ve Tarafsız Yabancı Belgelerle Diaspora Yalanlarının İçyüzü) adlı kitabı bile, Ermeni soykırımı iddialarını çürütmeye yeter. Şükrü Server Aya yıllarını vermiş bu kitapta ortaya koyduğu Amerikan belgelerine ulaşabilmek için. 30 bine yakın belgeye ulaşmak, incelemek, sınıflandırmak Aya'nın yıllarını almış. Fakat o, bu konuda harcadıklarından değil, ortaya koyduğu gerçeklerin gerektiği gibi değerlendirilmemesinden şikayetçi. "SOYKIRIM TACİRLERİ VE GERÇEKLER (Türk Aleyhtarı ve Tarafsız Yabancı Belgelerle Diaspora Yalanlarının İçyüzü) adlı kitabım, Türkleri Ermeni soykırımı yapmakla suçlayanları ebediyen susturacak belgeler içeriyor" diyor. Eski Bakanlarımızdan Bülent Akarcalı, Şükrü Server Aya'nın bu kitabı için yazdığı tanıtım yazısında şunları söylüyor:
“Şükrü Server Aya 78 (şimdi 82) yaşında. Çılgın Türklerimizin günümüzde yaşayan bir örneği. Robert Kolej Mezunu! İlk Kültür Bakanımız Talat Halman ve soykırım iddialarına en etkin akademik cevaplar veren Prof. Dr. Türkkaya Ataöv'ün sınıf arkadaşı ve 65 yıllık can arkadaşı! Esas işi dış ticaret, fakat, "ana dilim İngilizce'dir" diyenleri, kızınca kalemi ile yontabilecek çılgın bir insan!
Amerikan ve Fransız Ermeni Diasporasının kurduğu cani terör örgütü ASALA'nın Paris Hava Alanı Orly'de patlattıkları bombayla öldürdükleri 7 kişinin davasından, yani 1985'ten bu yana, (hayatta birçok Ermeni arkadaşı olması nedeniyle de) konuya daha yakın ve fiilen eğilmeye başlamış. Ortada dolaşan bilgilerin "seçilmiş kaynaklar"dan olduğunu sezinleyerek, kimsenin el atmadığı taraflı-tarafsız ve daha ziyede Türkiye leyhdarı denemeyecek kaynaklardan derlemeler ile internet aracılığı ile duyurmaya ve "işin doğrusuna ışık tutmaya çalışmış."
Bülent Akarcalı, onca yıllık dostluğuna dayanarak Şükrü Server Aya'yı bu çalışmalarını kitaplaştırmaya ikna etmiş. 3-4 yıllık bir çalışma sonunda, "SOYKIRIM TACİRLERİ VE GERÇEKLER (Türk Aleyhtarı ve Tarafsız Yabancı Belgelerle Diaspora Yalanlarının İçyüzü) adlı kitabın İngilizce versiyonu olan "The Genocide of Truht" yayınlanmış. Şükrü Server Aya, çalışmaları boyunca, herhangi bir resmi kurum ve yayıncının adının karışmasından, çalışmasının "sipariş-devletin resmi görüşü" etiketinin yapıştırılmasından kaçınmış. Kitabın ilk basımını da, Bülent Akarcalı'nın okul arkadaşı olan İstanbul Ticaret Üniverisitesi Rektörü Ateş Vuran gerçekleştirmiş. Kısıtlı sayıda ve İngilizce olarak basılan kitap dünyadaki ilgili kişi ve kurumlara gönderilmiş.
Bülen Akarcalı, kitabın tanıtım yazısının devamında da şunları söylüyor:
"Bu kitap, milletimizin bilgilenmesi yanı sıra, belki de, eğer bir özür dilenecekse, başta Vatikan olmak üzere, kimi çevrelerin önce nereden özür dilemeye başlamaları gerektiği hususunda mantığı ve vicdanı olanları uyandırmaya yarayabilir. Hristiyan dünyasının Haçlı seferleri ile başlayıp dört kıtada; Kuzey ve Güney Amerika'da katledilen yaklaşık 60 milyon yerli, Afrika'da 20 milyonu katledilen ve bir o kadar da esir olarak yakalanıp Amerika'ya götürülen zenci, Hindistan, Çin, Vietnam, Avustralya, Cezayir, Bosna Hersek dahil katlettikleri "yüz milyonlarca insan için neden özür dilemediklerini ve dileyemeyeceklerini", bu kitabı okurken anlayacaksınız! Bu suçlardan kendilerini arındırma yerine, başkalarını da suçlayarak temize çıkabilmelerini çabalarını farkına varabileceksiniz.
Türkler ve Anadolu Ermenileri arasına esas fitneyi, Osmanlı hoşgörüsünü istismar ederek topraklarımıza yayılmış 2 bine yakın Amerikan, İngiliz, Fransız, Alman vs Hristiyan misyonunda çalışan 30 bine yakın misyonerin, nasıl soktuğunu da okuyacaksınız. Bütün bu konuları, topladığı binlerce yabancı kaynaklı belge ile kitaba dönüştüren 78 yaşındaki Şükrü Server Aya'ya hem teşekkür ederek hem de bu yaşta böyle bir eseri ortaya koyan insanlara sahip olduğumuz için gurur duyacaksınız. Bakarsınız 'halkın sesi olarak' Şükrü Bey'i televizyona çağırmaya ve gerçeğin ne olduğunu Türk milletine duyurmaya ‘cesaret edecek bir kanal’ dahi çıkabilir!”
ṢÜKRÜ S. AYA’NIN ‘ PREPOSTEROUS PARADOXES OF AMBASSADOR MORGENTHAU ‘ ADLI KİTABININ TANITIM TOPLANTISI
Sözde Ermeni Soykırım konusunda hem Türkçe hem de İngilizce 5 kitap ve yüzlerce makale ve bildiriler yayınlayan Şükrü Server Aya’nın İngilizce olarak yayınladığı son kitabının adı: Preposterous Paradoxes of Ambassador Morgenthau. Kitap, 1915’te İstanbul’da ABD’nin Büyükelçisi olarak görev yapmıṣ olan Henry Morgenthau’nun Amerika’ya döndükten sonra yazdığı ve sözde Ermeni soykırımına ait yalan yanlıṣ haberlerle dolu. Şükrü Server Aya’nın, Morgenthau’nun yazdığı “Ambassador Morgenthau’s Story” adlı kitabın yazılış nedenini, amacını, kimlerin maddi desteği ile kime yazdırıldığını tarihi dokümanları ortaya koyan son kitabı “Preposterous Paradoxes of Ambassador Morgenthau”nun tanıtımı, uluslararası bir toplantı şeklinde, 30 Mart Cumartesi Günü İstanbul’da, Rahmi Koç Müzesi’nde yapıldı.
Kuzey İrlandalı Athol Books Yayınevi tarafından basılıp satılması üstlenilen “ Preposteroues Paradoxes of Ambassador Morgenthau “ adlı kitabın tanıtılması için İrlanda’dan gelen Prof. Dr. Pat Walsh da dahil olmak üzere, toplantıya yerli ve yabancı tarihçi, akademisyen, yazar ve düşünürler katılmışlardı.
Yukarıda ismi geçen kitabı satın almak isteyenler [email protected] adresine müracaat edilebilir.
ŞÜKRÜ SERVER AYA TANER AKÇAM’I NASIL YALANLAMIŞTI..
Şükrü Server Aya’nın Ermeni soykırım iddialarını boşa çıkaran çalışmaları, yayınladığı 5 kitapla sınırlı değil, elbette. Şükrü Server Aya, Taner Akçam’ın, Ermeni soykırımı konusunda Osmanlı belgelerine dayanarak yazdığını belirttiği ve Osmanlı’yı suçlayan The Young Turks’ Crime Against Humanity: The Armenian Genocide and Ethnic Cleansing in Ottoman Empire (Genç Türklerin İnsanlık Şuçları: Ermeni Soykırımı ve Osmanlı İmparatorluğunda Etnik Temizlik) adlı kitabında öne sürdüğü iddiaları da tek tek ele alarak maksatlı ve kurgulanmış saptırmalar olduğunu ortaya koymuştu.
Taner Akçam tanıtım yazısında, “kitabının, Ermeni soykırımının bugüne kadar ele alınmamıṣ boyutlarını açığa çıkarttığını, bu özelliği ile yeni bir dönemi başlatabileceğini düşündüğünü” söylüyordu, ama Şükrü Sever Aya, “Bay T.A. otantik belgelere ve mantığa göre değil, kendi yarattığı faraziyeleri gerçek gibi anlatarak güya bilimsel yazar! Bilindiği gibi “cinayetlerin SOYKIRIM sayılabilmesi için, devlet veya hükümetin bunu tertip ve emretmesi” şartı aranır. Böyle bir belge yoktur, fakat “cinayetlerin merkezi hükümet otoritesinin dışındaki çeteler tarafından yapıldığı” League of Nations Genel Sekreteri tarafından yazılı beyan edilmiştir. Bu önemli belgeyi bulsun veya gene League of Nations’un 1929 tarihli gazetesini zahmet edip okusun” diyordu ve gazetenin link bağlantısını veriyordu: http://armenians-1915.blogspot.com/2010/06/3099-if-armenians-fight-with-us-against.html
“TEK KİŞİLİK ORDU”
Şükrü Server Aya’yı “Ermeni fanatiklerine karşı savaşan tek kişilik ordu” olarak niteleyen Tufan Türenç, yazarın soykırım gerçeğini ortaya çıkarabilmek için nasıl çalıştığını anlattığı Hürriyet’teki yazısında, Şükrü Server Aya’yı “Tek kişilik ordu” 0larak tanımlıyor ve şöyle diyordu:
“Bugüne kadar ikisi İngilizce 3 kitap yazdı.
Son kitabı “The Genocide of Truth Continues”u (Gerçeğin Kırımı Sürüyor) geçtiğimiz günlerde, bütün parasal sıkıntılarına rağmen kendi olanaklarıyla bastırdı.
Kitabını gerçekleri savunanlara adadı.
81 yaşındaki Şükrü Server Aya sağlığı iyi olmamasına rağmen bulduğu gerçekleri belgeleriyle birlikte bütün dünyaya açıklıyor.
Son kitabında Anadolu’da yaşayan Ermenilerin bir bölümünün nasıl kandırılarak Osmanlı’ya karşı savaştırıldığını belgelere ve dış kaynaklardan topladığı bilgilere dayanarak anlatıyor.
Fanatik Ermenilerin olayları nasıl saptırdığını, dünyaya yaydıkları belgeleri çeşitli kaynaklardan bulduğu belge ve bilgilerle çürütüyor.
Amerika’daki soykırım müzesinin nasıl politize edildiğini ortaya çıkarıyor.
Amerikan Büyükelçisi Morgenthau’nun gerçek yüzünü, yaptığı rezillikleri sergiliyor.
Fanatik Ermenilerin kilise ile birlikte parasal kaynak sağlamak amacıyla dini nasıl kullandıklarını yine yabancı kaynaklardan bulup çıkarıyor.
Aya bütün çalışmalarının ışığında şu soruyu ortaya atıyor:
“Soykırım iddialarını ileri süren fanatik Ermeniler yüz yıldır topladıkları paraları savaşabilmek için mi toplamaktadırlar, yoksa para toplamak için mi savaş ve şimdiki inanılmaz düşmanlığı devam ettiriyorlar?”
Tarihte en çok soykırıma uğradığı halde soykırım yapmakla suçlanan bir millet olmaktan kurtulmanın bir yolunu bulmalıyız artık! En başta Ermenilerin ilk başbakanları olan Kaçaznuni, 1925'de, "Biz de öldürdük, onlar da karşılık verdi" dedi, dünyanın gözü önünde. Bu itiraf da gösteriyor ki, 1915'te Türklerle Ermeniler arasında bir çatışma yaşanmıştır, bu olay bir soykırım olarak nitelenemez. Prof. Kemal Karpat da, işadamı ve yazar Şükrü Server Aya da yabancı belgelere dayanarak bu gerçeği ortaya çıkarmışlardır. Bize düşen görev, bu gerçekleri duyurmaktır. Tarih de, belgeler de, ististikler de bizden yana. Hiç kimsenin Ermeni soykırım masalını tepemizde Demokles'in Kılıcı gibi sallamasını istemiyorsak, Ermeni soykırımının bir kurgulama, bir yalan olduğunu ortaya koyan kitapları alıp okumamız ve okutmamız ve de bizi soykırım yapmakla suçlayan ülkelerin parlamenterlerinin önüne koymamız gerekir.
Yukarıda ismi geçen kitapları satın almak isteyenler, [email protected] ve [email protected] adresine müracaat edilebilir.
TÜRKİYE AZERBAYCAN DOSTLUK GRUBU BAŞKANI SEFER KARAKOYUNLU NELER SÖYLEDİ?
Avrasya Bir Vakfı’nın geçen haftaki konferansında Şükrü Server Aya ile birlikte Ermeni soykırımını anlatan Türkiye Azerbaycan Dostluk Grubu Başkanı Sefer Karakoyunlu, barkovizyon eşliğinde yaptığı konuşmada, Ermenilerin işgal ettikleri Azerbaycan toprağı Karabağ’da yaptıkları soykırıma varan mezalimi anlattı. Karakoyunlu, yeni bulunmuş bir toplu mezar görüntüleri eşliğinde yaptığı konuşmasında, yüzyıllardır bir Türk toprağı olan Karabağ’da, Birleşmiş Milletler kararlarına ragmen işgali sürdürmekte olan Ermenilere uluslararası yaptırım uygulanması gerektiğini belirtti.
“TEK KİŞİLİK ORDU”
Şükrü Server Aya’yı “Ermeni fanatiklerine karşı savaşan tek kişilik ordu” olarak niteleyen Tufan Türenç, yazarın soykırım gerçeğini ortaya çıkarabilmek için nasıl çalıştığını anlattığı Hürriyet’teki yazısında, Şükrü Server Aya’yı “Tek kişilik ordu” 0larak tanımlıyor ve şöyle diyordu:
“81 yaşındaki Şükrü Server Aya sağlığı iyi olmamasına rağmen bulduğu gerçekleri belgeleriyle birlikte bütün dünyaya açıklıyor.
Fanatik Ermenilerin olayları nasıl saptırdığını, dünyaya yaydıkları belgeleri çeşitli kaynaklardan bulduğu belge ve bilgilerle çürütüyor.”