“SARIKAMIŞ’A VARAMADAN”
M. Kemal SALLI
ALLAH-Ü EKBER DAĞLARINDA DONARAK CAN VEREN VATAN EVLATLARINA OLAN VEFA BORCUMUZU ÖDEMEK ADINA DÜZENLENEN “SARIKAMIŞ’A VARAMADAN” KONULU GÖRKEMLİ GECEDE, SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİMİZ İÇİN BEŞ DİLDE YAKILMIŞ AĞITLAR SESLENDİRİLDİ.
BİR KÜRT ANANIN SARIKAMIŞ’TA ŞEHİT DÜŞEN OĞLU İÇİN YAKTIĞI AĞIT SESLENDİRİLİRKEN, PROF DR. BİNGÜR SÖNMEZ SANATÇILARA BALABANIYLA EŞLİK ETTİ.
Prof. Dr. Bingür Sönmez.. Dünya çapında ün yapmış bir kalp cerrahımız; ülkemizin gurur kaynağı.
Gerçekleştirdiği 10 bin 500’ü aşkın kalp ameliyatı ile bir rekortmen.
Pekçok kalp cerrahı yetiştirmiş eli öpülesi bir hoca.
Ekibiyle birlikte yaptığı başarılı ameliyatlarla ülkemiz insanlarının ömürlerini uzatmış, yaşam kalitelerini yükseltmiş, benim de aralarında bulunduğum binlerce kalp hastasına ülkesinde şifa bulma imkanı sağlamış idealist bir bilimadamı.
“Ömür boyu neşeyle çalışan bir kalbe sahip olmak istiyorsanız, ona sık sık aşkınızı ilan edeceksiniz” diyen bir bilge kişi..
“SARIKAMIŞ BİR DESTANDIR” diye kükreyerek 90 bin vatan evladının canına malolan bir dramın üzerindeki kalın buz tabakalarını kırıp atan, Sarıkamış gerçeğini büyük bir sabır ve emekle topladığı belgelerle gün ışığına çıkaran bir tarihçi..
Ve.. “SARIKAMIŞ’A VARAMADAN” konulu gecede, Sarıkamış şehitleri için beş dilde yakılmış ağıtları seslendiren sanatçılara eşlik eden bir balaban ustası..
SARIKAMIŞ FACİASI KARANLIKTA BIRAKILMIŞTI
Doktorluğu boş kalan zamanlarında yapan bazı üstün yetenekli tıp adamımız gibi, Porf. Dr. Bingür Sönmez Hocamız da koltuğunun altına dokuz karpuzu sığdırabilenlerden. Bingür Hocamız, bugüne kadar karanlıkta bırakılmış çok önemli bir tarih sayfasını, Sarıkamış faciasını belgeleriyle aydılatan bir tarihçimizdir.. Bugün Sarıkamış denildiğinde, haklı olarak, o destanla özdeşleşmiş olan Prof. Dr. Bingür Sönmez anımsanıyor.
Bingür Hoca ele almadan önce, ‘Sarıkamış Savaşı’, üzeri kalın kar ve buz tabakaları ile örtülmüş, karanlıkta bırakılmış bir tarih sayfasıydı. 90 bin vatan evladının şehit olmasına neden olan Sarıkamış faciası, okul kitaplarında birkaç satırla geçiştirilen bir önemsiz (!) bir askeri harekattı.
Evet, 90 bin vatan evladına buzdan kefenler giydirdiğimiz Sarıkamış Savaşı, Bingür Hoca ele alıncaya kadar, “SARIKAMIŞ BİR DESTANDIR!” diye kükreyinceye kadar, gerçek boyutlarıyla bilinmiyordu.
Sarıkamış Savaşı boyunca yaşananlar sansürlenmiş, yıllar yılı karanlıkta bırakılmıştı. Sarıkamış Savaşı’nın nedenlerini, nasıllarını, tarihimizn akışını ne yönde, ne ölçüde etkilediğini bilmiyorduk, bilemiyorduk. Vatanın en doğu ucunda en batı ucunu, Osmanlı’nın başkenti olan İstanbul’u savunmak için yazlık elbiselerle ölüme yürüyen gencecik fidanlarımızın terleyen bedenlerinin nasıl buzdan heykellere dönüştüğünden haberimiz yoktu. Tarihimizde benzeri bir facia yaşanmamıştı..
Vatan uğruna, bu topraklar uğruna, bizlerin hür ve özgür yaşayabilmesi için hayatlarının baharında gözünü kırpmadan ölüme yürüyen vatan evlatları hatırasına düzenlenmiş bir şehitliğimiz bile yoktu. Sarıkamış faciası o kadar kötü koşullarda yaşanmıştı ki, uzun bir süre, şehit düşen evlatlarımızı bir mezara koyup başlarına bir taş dikememiştik. O karda kışta Allah-u Ekber Dağları’nın geçit vermeyen zirvelerine ulaşmak mümkün değildi. Ulaşılsa bile buz kesen, taşlaşan toprağa kazma kürek işlemişyordu..
Dağlarda kurtlar aylar boyu insan etiyle beslenmişlerdi. Sarıkamış /Köprülü’den Şerif İlden, anılarını anlattığı kitabında (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / Anılar Dizisi), "Buradan o dağlara baktığımızda, üzerine kar düşmüş çalılıklar görürdük. O çalılıkların, kurda kuşa yem olmuş askerlerimizin kemikleri olduğunu ancak oraya gidince anladık" diyordu.
Bingür Hoca ‘Sarıkamış Dosyası’nı açana kadar, bu yiğit insanlarımız adına düzenlenmiş resmi bir şehitliğimiz bile yoktu. Bingür Hoca başkanlığında biraraya gelen Sarıkamış Gönüllüleri, bir Sarıkamış Şehitlikleri oluşturabilmek için yıllardır çalışıyorlar.
Sarıkamış Savaşı’nda Ruslara esir düşen asker ve sivil halkın Azerbaycan’ın ‘Yılanlı Ada’ olarak ünlenen Nargin Adası’nda ne sıkıntılar yaşadıklarını, bu çekilen sıkıntıların Ruslar tarafından çekilen propaganda filmleriyle nasıl çarpıltıldığını, Azerbaycanlı kardeşlerimizin Nargin Adası’ndaki kardeşlerine nasıl yardım ettiklerini de hep Bingür Hoca’nın anlatmasıyla öğrendik.
SARIKAMIŞ’A YARDIM GÖTÜRÜRKEN BATIRILAN GEMİLER
2007 yılından beri, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, her 7 Kasım sabahında, Sarıkamış’a yardım götürürken Kandilli-Ereğli açıklarında Ruslar tarafından batırılan üç kuru yük gemimizde şehit düşen askerlerimiz için bir tören düzenliyor. Bezm-i Alem, Bahr-i Ahmer ve Mithat Paşa adlı yük gemilerimizin batıkları da Bingür Hocamızın yönlendirmesi ile bulundu.
Enver Paşa’nın emriyle hazırlanan ve yazlık elbiselerle Allah-ü Ekber Dağları’na gönderilen askerlerimize kışlık elbise, 3 bin asker, 3 keşif uçağı, Kafkasya’daki Türkleri örgütleyerek isyanlar çıkartmak üzere eğitilmiş Teşkilat-ı Mahsusa elemanları taşıyan 3 kuru yük gemisi, 6 Aralık sabahı gizlice yola çıkarılmıştı. Kuraldır, askeri personel taşıyan yük gemilerine, herhangi bir saldırı olasılığına karşı, savaş gemileri eşlik eder. Nedendir bilinmez, Enver Paşa, İstanbul’dan Trabzon’a askeri personel ve malzeme taşıyan 3 yük gemisini Donanma Komutanlığı’na haber vermeden yola çıkarmıştı. 6 Kasım 1914’te yola çıkan 3 yük gemimiz 7 Kasım 1914 sabahında Kandilli-Ereğli açıklarında Rusların savaş gemileri tarafından batırıldılar.
Bu olay, Sarıkamış Savaşı’nın kaybedildiği, Osmanlı İmparatorluğu’nun kaderinin döndüğü tarihti.
Enver Paşa bu 3 gemiyi Donanma Komutanlığı’ndan niçin saklamıştı? Gemilerin yola çıktığını kim, neden, nasıl Ruslara duyurmuştu? Bu can alıcı sorular da bir gün gerçek yanıtlarını bulacaktır. Her 7 Kasım sabahında, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nca, Kandilli-Ereğli açıklarında Bezm-i Alem, Bahr-i Ahmer ve Mithat Paşa gemilerinde hayatlarını kaybeden şehitlerimizin ruhunu şadetmek adına düzenlenen törenlerde de Bingür Hocamızın imzası vardır.
“SARIKAMIŞ BİR DESTANDIR”
Tarihimizin çok önemli bir sayfası olan Sarıkamış Savaşı, yıllar yılı Allah-u Ekber Dağları’nın karları ve buzları altında örtülü kaldı; birinin gelip 90 bin şehidin üzerini örten bu kalın buz tabakasını kırıp kaldırmasını bekledi.
Tarihimizin bu çok önemli derslerle dolu sayfasını bir tarihçi değil, bir tıp adamımız aydınlattı. Yıllarca çalıştı, didindi, Sarıkamış ile ilgili bilgiler, belgeler topladı. Kitaplar yazdı, “SARIKAMIŞ BİR DESTANDIR” ve “SARIKAMIŞ ESİRLERİ – KARDEŞ BAKÜ HALKININ KÖMEĞİ” başlıkları altında konferanslar verdi. Prof. Dr. Bingür Sönmez Sarıkamış şehitlerine gerçekten gönül vermişti; konferanslarında hem ağladı, hem ağlattı. Gözlerden gönüllere akan gözyaşları Allah-u Ekber Dağları’nda donarak can veren 90 bin vatan evladının üzerini örten buz tabakalarını eritti, Sarıkamış Destanı gün yüzüne çıktı. Bingür Hoca, ders kitaplarında iki üç satırla geçiştirilen olayın, aslında, tarihimizin ders almamız gereken çok önemli bir sayfası olduğunu ortaya koydu.
Bugün 7’den 70’e herkes Sarıkamış’tan söz ediyor, Sarıkamış şehitleriyle kucaklaşabiliyorsa, bunu, gerçekleştirdiği 11 bin kalp ameliyatı ile bir dünya rekortmeni olan bir bilimadamımıza, Prof. Dr. Bingür Sönmez Hocamıza borçluyuz. Prof. Dr. Sarıkamış konusunda kendi yaptığı çalışmalarla yetinmedi; Sarıkamış konusunda onlarca kitabın yazılmasına, Sarıkamış konulu ağıtların derlenmesine, piyasaya çıktıklarında da tanıtılmalarına destek verdi.
Bingür Sönmez Hoca, geçtiğimiz Pazartesi gecesi, Sarıkamış Gönüllüleri ile birlikte, Cemal Reşit Rey salonlarında Sarıkamışlı değerli sanatçı Recep Ergül’ün “Sarıkamış’a Varamadan” adlı albümün tanıtılmasına destek veriyordu. Sarıkamış Dayanışma Grubu’nun üstlendiği bu etkinlikte, Sarıkamış konusunda çeşitli dillerde yakılmış ağıtlar okundu. Bir Kürt ananın Sarıkamış’ta şehit olan oğlu için yaktığı ağıtın seslendirilmesi sırasında, Prof. Dr. Bingür Sönmez Hocamız, sanatçılara balabanı ile eşlik ederek bir başka yeteneği de ortaya koydu; alkışlandı.
Bu anlamlı konsere katılmak, herşeyden önce, Allah-u Ekber Dağları’nda vatanı savunurken donarak can veren 90 bin vatan evladına olan vefa borcumuzun bir ifadesi olacaktı. Salona yağdırılacak yapay kar altında o ağıtları dinlemek, bugünlerin, bu cennet vatanın değerini anlamamız açısından çok anlamlı bir etkinlikti. Fotoğraflarda da görüldüğü gibi, Sarıkamış şehitlerine vefa borçlarını ödemek isteyenler, Cemal Reşit Rey salonu tıklım tıklım doldurmuşlardı. Ağıtlar eşliğinde gerçekleştirilecek bu etkinlik, şehitlerimizin ruhlarını şadetmek adına güzel bir fırsattı.
SARIKAMIŞ’A VARAMADAN
Recep Ergül’ün “Sarıkamış’a Varamadan” adlı albümü’nün tanıtıldığı etkinlik davetlilere yiyecek ve içecek ikramı ile başladı. Bilimadamlarının, sanatçıların ve Sarıkamış şehitlerine olan vefa borcunu ödeyebilmek için koşup gelenlerin katılması ile görkemli bir anma gecesi gerçekleştirildi.
Sunuculuğunu İkbal Gülpınar’ın yaptığı Recep Ergül’ün “SARIKAMIŞ’A VARAMADAN” konulu albümündeki ağıtların seslendirildiği geceye, başta İzzet Altınmeşe, Adnan Şenses, Ali Rıza Binboğa olmak üzere pekçok sanatkar destek verdi.
Gecede, Türkçe ile birlikte Sarıkamış şehitleri adına beş dilde yakılmış ağıtlar seslendirildi.
Maçka Ağıtı: Maçkadan gidip dönmeyen 2000 genç için yakılmıştı.
Çerkez Ağıtı: Uzunyayla'dan atlarıyla gidip dönmeyen 1200 genç için
yakılmıştı.
Gürcü ağıtı (ilk defa seslendirildi): Enver Paşanın harbi başlatması
üzerine çok sevinen Batum’un yerli Türk-Müslüman halkı, savaşın felaket
ile bitmesi üzerine, bu ağıt Gürcüce yakılmıştı.
Gecenin sonunda, etkinliğe destek veren sanatçılar ve Sarıkamış Gönüllüleri sahnede biraraya gelerek “Yemen Türküsü”nü seslendirdiler.
Bingür Sönmez Hoca, gün ışığına çıkardığı Sarıkamış’ı, “SARIKAMIŞ BİR DESTANDIR” ve “SARIKAMIŞ ESİRLERİ ve KARDEŞ BAKÜ HALKININ KÖMEĞİ” başlıklı dizi konferaanslarla anlatmaya devam ediyor.
“SAĞLIKLI BİR ÖMÜR İÇİN, KALBİNİZE ‘SENİ SEVİYORUM’ DİYECEKSİNİZ”
Kalp sağlığımız açısından çok önemli olduğundan Bingür Hocamızın önerdiği kalp yogası konusunda kısa bir not düşelim..
Bir koltuğa dokuz karpuz sığdırabilme becerisi gösterebilen bir örnek insan olan Prof. Dr. Bingür Sönmez, ömür boyu neşeyle, tıkır tıkır çalışan sağlıklı bir kalbe sahip olmanın ancak ‘aşk’la mümkün olduğunu savunan bir bilge kişi; “Sağlıklı bir kalbe sahip olmak istiyorsanız, ona sık sık aşık olduğunuzu söyleyeceksiniz” diyor. Sağlıklı bir ömür sürdürmek istiyorsanız, vücudunuzun o vefakar, o cefakar mötorüne belli aralıklarla aşkınızı ilan edeceksiniz..
Nasıl mı?
İki elinizi kalbinizin üzerine bastırıp; “Seni seviyorum” diyeceksiniz.
Kalp yogası yaparak bunun mümkün olabileceğini söyleyen Bingür Hocamız, kalp cerrahı olmanın ötesinde, gerçek bir ‘kalp uzmanı’dır, bir psikologdur, bir toplum eğitmenidir. Tıkır tıkır çalışan neşeli bir kalple sağlıklı bir ömür sürdürebilmek için kalp yogası yapmak isteyenlere, her Salı ve Cuma günleri, MEMORİAL HASTANESİ’nde ücretsiz ‘kalp yogası’ dersleri veriliyor. Kalbinize inandırıcı bir dille “Seni seviyorum” demesini beceremeyenlerin işi zor, hayatları büyük risk altında. O nedenle, ilk fırsatta MEMORİAL HASTANESİ’nin yolunu tutmalı, kalp yogasını öğrenmelisiniz.
Yorumlar