Sovyetlerin son başkanı “Dünyada Neler Oluyor” isimli eserinde şu hususların altını çiziyordu: —Eğer finans politikanız başarılı olmazsa her radikal reformunuz başarısızlığa mahkûmdur. —Sol eğilim derecesi ne olursa olsun, bir sol iktidar için her politikanın çözümü hızlı kalkınmadan geçer. —Üzerinde ısrarla durulması ve ilerleme kaydedilmesi öngörülen hususlar: - Zarlar - Lazer + Süper yüksek basınç + Nabız yükselmeleri + Robotlar + Rotor hatları + Rotor konveyörleri + Esnek otomatik üretim hatları Burada bizim için düşünülmesi gereken bir devlet başkanının üzerinde durduğu konuların netliği ve ileri görüşlülüğüdür. Hemen hemen aynı yıllarda batılı fikir ve siyaset adamlarının gündemlerinde de şu başlıklar yer almaktadır. + Evrensel ekonomik patlama + Refah devletinin özelleştirilmesi + Sanatta yeniden doğuş + Serbest piyasa sosyalizminin doğuşu + Pasifik kuşağının yükselişi + Kadın liderlerin on yılı + Biyoloji çağı + Üçüncü bin yıldaki dinsel yeniden doğuş. + Bireyin zaferi Bu tarihlerden 10 yıl kadar önce de Pakistanlı bir bilgin şu hususlara dikkati çekiyordu: “20.Yüz yıl ilimde büyük bir sentez asrıdır. Fizikteki; kuantum, izafiyet, birleştirme teorileriyle astronomideki; Bib Bang fikrinin, biyolojideki genetik şifrenin, jeolojide teknotiklerle ilgili fikirlerin temsil ettiği büyük sentez, aynı şekilde bu sentezde uzayın fethi ve atom enerjisinin yoğun olarak kullanımı gibi teknolojik ve bilimsel hamler de vardır. Biz de bu konuların zamanında algılanamamasının önemli bazı sebepleri var. Bunların başında dar görüşler, saplantılar ve sonunda ilmi kifayetsizlik gelmektedir. 20. yüzyılın başında atomu parçalayınca, insanlık işin sonuna gelindiği gibi bir duyguya kapıldı. Bu rüyadan insanlığı bizzat bu buluşları sağlayan insanlar uyandırdı; önümüze keşfedilmeyi bekleyen yeni âlemler sıralandı itirafında bulundular. Yani varılan nokta okyanusun suyundan bir bardak doldurmaktan ibaret sayılmıştır. Günümüzde ise bilim ve ona bağlı olarak teknoloji baş döndürücü bir hızla ilerlemeye devam ediyor ve “nanobilim,nanoteknoloji” yeni bir çağı haber veriyor. Tabirimi mazur görün biz ise; “karga olmadan kuş kapıyoruz” halen daha pozitivizmin etrafında dönmeyi ilim, tepeden inmeci hâkimiyeti demokrasi, kendi sefamızı insanların haklarının gaspını insanlık sayıyoruz. İleri ülkelerle yarışmamız ülkemizin bekası ve de mutluluğu için; yeterli sayı ve kalitede ilim adamlarına ihtiyacımız bunmaktadır. Bu sayı ve kaliteye bir defa ulaşıldığında daha olumlu neticeleri doğuracak, ilim hayatımızı zenginleştirecek zincirleme reaksiyonlar meydana gelecektir. Bu gerçekleşmedikçe adı ve eseri uluslararası planda kabul edilen birkaç bilim adamımızın olması bir vaha hükmünde olsa da bilimsel hayatımızı çölleşmekten kurtaramaz. Akıl almaz bir konu da; uzmanlık alanlarının esiri gibi gözüken bilim adamlarımız kendi bilim dallarına komşu alanlardaki sorulara “benim uzmanlık alanımın dışında” cevabını verirken özellikle dini konularda ulema kesilmeleridir. Türkiye artık fakirlikle mücadeleyi kazanıp ileriye bakmak zorundadır. Bunun için de milletimizin top yekûn harekete geçirilmesi hırsızlığın her nevine, israfa, tembelliğe son verilmesi gerçek sanayileşmenin sağlanması şarttır. Unutmayalım ki; “İnsanlar kendilerini değiştirmedikçe Allah bir kavmi değiştirmez”