Bir sabah güne başlarken, mutfağınızın penceresinden bakıyorsunuz. Akşam duran arabanız yok!
Çalındığını düşünüp, ağlayarak, kendinizi dışarı atıyorsunuz…
Arabanın yerinde kocaman bir çukur var epeyi derin.
Anlıyorsunuz ki arabayı doğa çalmış…
Bu olay geçtiğimiz hafta İngiltere’de olmuş. Fotoğrafını gördüm. 3-4 metrelik dev bir obruk. KAPKARA…
Arabanın tavanını, derin çukurda zor seçebilmişler.
Paranormal aktiviteler hep ilgimi çekmiştir.
Sizce bu çukur bir gece de nasıl oluştu?
BIRRRRR…
Halka filmi gibi…
Düşündüm,
Herhalde bizim toprağımızda da böyle çukurlar oluşuyor ki, kuru fasulye, patates diğer  bakliyatlar aldı başını gitti. Fiyat artışı olayının, ürün azlığında oluştuğunu düşünürsek. Topraklarımızda koca koca halkalardan da bol bol oluyor demek ki…
Aha bu gece de patates tarlasında…aha fasulyelar da gitti.
Fakirin ekmeği fasulye, artık tarihi bir laf olarak kaldı.
FAKİRİN EKMEĞİ…
Uzmanların söylediği gibi,  ülkemizde yılda yaklaşık 80 milyar lira değerinde 28.5 milyon ton sebze ve 18.5 milyon ton meyve üretimi gerçekleşiyorsa neden fiyatlar uçuyor?
Üretilen 47 milyon ton meyve ve sebzenin yaklaşık 4 milyar kısmı ihraç edilebiliyormuş.
Asıl üzücü yanı ise büyük kayıbın, iç piyasaya verilen sebze ve meyvenin 20 milyarlık kısmı, nakliye, paketleme, ambalajlama ve depolama gibi yerlerde zayi olması…
İşte bizim kara deliklerimiz.
Bakan; “20 milyar liralık israf içimi acıtıyor. Ekmek israfı için gösterilen hassasiyet meyve ve sebze için de gösterilmeli” demiş.
Ama Sayın  Bakanım, kuşlar, börtü böcek, köpekler, kediler meyve-sebze yemiyorlar. Yoksa biz poşetlere koyup koyup, dilek ağacı gibi asacağız sağa sola, parklara…
Hatta artık ekmekler de ,israf oluyor. Onlar da sosyete oldu Kuru Mama yiyorlar…
Eeee çözüm?
Bu israf nasıl kontrol altına alınacak?
En basitinden akşamları bir marketin, manavın önünden geçerken o öbek öbek saçılan meyvelerin içinde öyle sağlamlarını görüyorum ki. Şaşırıp, üzülmek bi yana alıp eve götüresim geliyor.
Konu birden israfa geldiği için ifade ediyorum ki; Yaşadığım ilçe de kapı önlerinde gördüğüm sağlam mobilyaların ve hatta antika değeri olanların, sırf değişiklik uğruna kapı önüne konduğunu görmek beni deli ediyor.
Sokaklar da bir de bu israfın tam dışında yaşayanlar var. El arabasıyla çöp karıştırıyorlar. Gece faresi gibi…Kağıt topluyorlar, plastik topluyorlar, metal topluyorlar…Ve geçimlerini sağlıyorlar. Yaşlı bir teyze eline eldiven giymiş.
“Teyze naaapıyon?” dedim.
“Torunuma çocuklara çok güzel şeyler bulup giydiriyorum” dedi.
Demek birinin kafasızlığı, diğerinin geçim kaynağı…
Düzensizlik düzeni…
Anladım ki Kara Çukur var Kara Çukurcuklar var.
Çözüm ise tabii ki; Bilinçlenme de…