Yarın hakkın divanına varınca

Süleyman’dan hakkın alır karınca.

Kanuni Sultan Süleyman Topkapı sarayının bahçesinde gezerken, meyve ağaçlarına zarar verdiğini düşündüğü karıncaların itlaf edilmesi için Şeyhülislam Ebussuud Efendiye sorar;

Dırahta ger ziyan etse karınca

Günahı var mıdır anı kırınca?

(eğer karınca, ağaca zarar verip kurutuyorsa onu yok etmenin günahı var mıdır?)

Şeyhülislam şirin görünmek derdinde değildir. Mesleğine saygılı, şahsiyetli dosdoğru biridir. İnce bir nükteyle cevap verir cihan padişahına

Yarın hakkın divanına varınca

Süleyman’dan hakkın alır karınca.

Koskoca cihan padişahı Kanuni bir karınca yuvası için şeyhülislama danışmış ve mesleğini hakkıyla yapan Ebussuud Efendi, kula isteğine göre değil Allah’ın emri gereğince cevap vermiştir. Zira Kanuni korkmaktadır karıncanın hakkına girmekten.

Merhaba dostlar, bu kıssadan hisseyle başlamak istedim söze.

Hepimizim bildiği gibi günlerdir ülkenin dört bir yanından dumanlar durmaksızın tütüyor. Cayır cayır yanan ormanlarımız bir yandan ciğerlerimizde is kokusunu bırakırken, öte yandan doğuda yaşanan sel felaketi ve dahası sapık zihniyetin katlettiği gencecik kızlar!

Hangi acıya yüzümüzü dönelim, hangi yaraya merhem olalım bir cinnet hali içerisinde seyre daldık her birimiz.

Birçoğunuz gibi izlediklerim gördüklerim karşısında dehşete kapıldım. Fakat  ortada bir düşünce eğrisi vardı. Yine bilinç şekil almış derinliğince, sistematik bir şekilde  kirli oyunlar devreye sokuluyordu. Kendilerine güya  “ateşin çocukları” diyen bir gurup ağaç yakmaca oyununa soyunmuş! Yine aynı sahne TÜRT-KÜRT ayrıştırma algısını incelikle empoze ediyor. Bir olay dinmeden başka bir olay gündemi sarsıyor.

Doğuda sel felaketi, batıda kahpe tuzağı yangınlar ve daha goncasında henüz alfabenin yirmi beşinci harfindeyken öldürülen Azra ve aniden kaybolan beş gün sonra bir ağaçta asılı bulunan başka bir kadın. Kadınlarımız!

Küçücük çıkarlarının kurnazlığıyla, bir güruh sessizlikle, rutin hayatlarının sahte pozlarıyla sunumlarına devam ederken, diğerleri öfke patlaması yaşıyor anlamlandıramadıkları olaylar silsilesi karşısında.

Sahi ne zaman unuttunuz insan olmayı!

Hesaplı kitaplı alışverişlerinde insanlığını satanlar, o ucuz korkularınız sizi öte tarafta kayırmayacak bilin isterim!

Sahi hiç korkmuyor musunuz PASİF KATİLSİNİZ olmaktan!

Suyu bulandıran eller maharetli sevgili dostlar!

İçimize kini, nefreti, öfkeyi, ayrıştırmayı ve de duyarsızlığı sindiren kirli eller amaçlarına da ulaşıyorlar bu anlamda.

Gözümün önünden gitmeyen kareler var. Yangınlarda küle dönerken ormanlarımız yiten canlarımıza mı üzülelim, o ormanlarda yaşayan ve katledilen binlerce canlıya mı?

Sırtında taşıdığı evi alev alan kaplumbağa!

Kanatlarında ki alevle uçmaya çalışan kuşlar!

Yanan patilerini acısı dinsin diye insanlar tarafından konulan yoğurt kabındaki suya koyan köpek yavrusu! ( ölmüş maalesef)

Ateşler içinde kaçışan, küle dönen binlerce hayvan!

Oysa İsra suresi 70. ayette; ”insanları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık ”diyordu.

Eşref-i mahlûkat yani yaratılanların en şereflisi!

Ey insan algınıza çeki düzen verin artık!

AĞAÇLARIN İNSANLARDAN FARKI HAREKET EDEMİYOR OLMALARI

HAYVANLARIN FARKI DÜŞÜNEMİYOR OLMALARI

KADINLARIN ERKEKLERDEN FARKI DOĞURGANLIĞI

ÇOCUKLARIN İNSANLARDAN FARKI SAVUNMASIZLIĞI

HEPSİNİN ORTAK YANI CAN TAŞIYOR OLMALARI.

“insan yüreğini neyle beslediyse gerçek ona öyle görünür. Mayan da ne varsa hakikatinde odur” Cihan padişahı karıncanın hakkına girmekten korkarken, İnsanlığı, doğayı, hayvanları, kadınlar ve çocuklarımızı katleden vicdan yoksunu o kirli eller kimlere ait?

Kimlere aitse bizden değildir!

Bu vebal, bunca vebal kimin, kimlerin soruyorum size?

Siyasetin, saçma sapan ideolojilerin olmadığı bir dünya hayal ettim hep; “insan bu dünyanın başına gelmiş en büyük felakettir” sözü çınlarken kulaklarımda.

İnsan insanı yaralarken, yakarken, bıçaklarken, ötekileştirirken, birbirlerine kurşun olup saplanırken kirli ağızlarından akan sözlerle

-REDDEDİYORUM İNSAN OLMAYI-

Cehennemi yaşatan insanın kibrini,

Katliamlara seyirci kalan ahmaklığı,

Pişkinliğe alkış tutanları,

Tecavüzcü, sapık zihniyeti baş tacı edenleri,

Cehaleti kurnazlıkla karıştıran aymazlığı,

Bu güruhla aynı yüzyılda yaşıyor olmayı,

Aynı gökyüzü altında soluk almayı,

En önemlisi aynı türde olmayı REDDEDİYORUM!

Evet, REDDEDİYORUM ONLARDAN OLMAYI

ZİRA

PASİF KATİL DEĞİLİM!