Akkan Suver

Yıllar önce, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şavkat Mirziyoyev göreve geldiğinde ve programını açıkladığında; “bu bana rahmetli Özal’ın göreve başladığındaki konsepti hatırlattı” diye yazmıştım. Geride bıraktığımız 20 Haziran günü, Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in ortaya koyduğu felsefi ve çağdaş düşünceleri görüşümdeki haklılığı bir kez daha gösterdi.

 Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev, temel insan hak ve hürriyetlerinin garanti altına alınması, sosyal devletin inşası, mahalle sistemi çerçevesinde yerinden yönetimin güçlendirilmesi ve yönetimin güçlendirilerek halk iktidarının kurulması olmak üzere dört ana önceliğe önem verdiğini geçen hafta gündeme getirdi.

Gene Şavkat Mirziyoyev; aynı konuşmada güncellenen anayasa, Özbekistan’ın uzun vadeli kalkınma stratejileri ve genel olarak ülke ile insanlarının gelecekteki refahı için sağlam bir yasal temel olan “İnsan, Toplum, Devlet” yaklaşımını ve “İnsan Onuru” anlayışını anayasanın içeriğine sindirilmesini ve günlük hayatta temel değer yapılmasının gerekliliğini vurguladı. “İnsan onuru, haysiyeti ve gururu her alanda ilk sırada olmalıdır” diyerek insan hayatı, hürriyeti, onuru, dokunulmaz hak ve menfaatleri meselesine öncelik verileceğini ve insan onurunu yükseltmenin aslında kamu yetkililerinin anayasal bir görevi olmasının ve öncelik taşımasının şart olduğunu belirten Cumhurbaşkanı, bu ilkelerin yeni Anayasada net bir şekilde belirtilmesini ve mükemmel bir hukuki çözüme kavuşması gerektiğini de belirtti. Cumhurbaşkanı yaşam hakkının her insanın vazgeçilmez bir hakkı olduğuna dikkat çekti ve anayasaya “Özbekistan’da ölüm cezası yasaktır” hükmünün getirilmesini önerdi.

Sosyal devlet düşüncesine de görüşlerinde yer veren Özbekistan Cumhurbaşkanı; sosyal devletin, herkes için insana yakışır yaşam koşulları yarattığını, kimseyi sahipsiz veya sorunlarıyla baş başa bırakmadığını belirterek bu doğrultuda konut sağlanması, ailenin ekonomik ve manevi temellerinin güçlendirilmesi, çocukların çıkarları ve tam gelişimi için tüm koşulların yaratılması, engellilere destek, insan sağlığı ve çevrenin korunmasına yönelik önerilerde de bulundu.

Halkın iktidarını güçlendirmeyi amaçladığını da belirten Cumhurbaşkanı Mirziyoyev, devletin kadın ve erkek, aile ve çocuklar, gençler ve yaşlılar, engelliler, yurt içinde veya yurt dışında olmasına rağmen tüm insanlara yönelik kaygısı anayasa’da yer almalıdır diye düşüncelerini özetledi. Mahallenin anayasa’daki statüsünün ve devlet organlarının bu konudaki sorumluluklarının açıkça tanımlanmasını da gündeme getiren Cumhurbaşkanı, mahallenin devlet kurumları sisteminin bir parçası olmaması, yerel sorunları bağımsız olarak ele alması ve devletin onlara bu konuda yardımcı olması gerektiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı özetle, halkın kaygılarıyla yaşayan bir halk devleti kurmak istediğini ve bunun da devletin, kurumlarının ve yetkililerinin halk için çalıştığı, onlara hizmet ettiği anlamına geleceğini dolayısıyla halkın devlet gücü üzerindeki denetiminin kurulacağını söyledi. Devlet organlarının faaliyetlerinde açıklık, şeffaflık ve hesap verebilirliğin yanı sıra bu mercilerin küçük ve tasarruflu olmasının sağlanmasına yönelik hükümlerin anayasa’ya dahil edilmesini de öneren Cumhurbaşkanı Mirziyoyev: “Emsali bulunmaz ülkemizde istikrarlı bir toplum ve sürdürülebilir kalkınma sağlamak hepimizin temel amacıdır! Tüm halkımızı bu büyük hedefe ulaşmak için dayanışma ve birlik göstermeye çağırıyorum” diyerek konuşmasını tamamladı.

Evet yaklaşık altı yıl önce söylediklerimin doğruluğunu ve tespitlerimdeki haklılığımı görmenin güzelliğini yaşıyorum.

İnanıyorum bu felsefe modern, çağdaş Özbekistan’ı yeni ufuklara taşıyacaktır.