Merter’i tepeden gören bir camide Cuma namazı kılmıştık.
Yaşı benden ileri,engin hayat tecrübesine sahip,özellikle tasavvufi konulara meraklı ve aşina Mehmet amca koluma girerek:
-Mezarlığı görüyor musun?
Gösterdiği istikamete sorusuna cevap yoktu.
-Hayır!
-İyi bak! Ne görkemli mezar taşları var,görmüyor musun?
Dikkatle baktığımda 1990’ların boz renkli ucube binalarla kaplı Keresteciler Sitesi namıyla maruf Türkiye’nin önemli tekstil merkezini ifade ettiğini anladım.
-Bak insan oğlu hiçbir ölçü tanımadan hayatı nasıl tahrip ediyor.Bu bir gaflettir,aynı şeyleri daha güzel yapabiliriz ama biz kolayı ve aceleyi tercih ediyoruz.
-Peki şu anda bu sitede kaç kişi çalışıyor ve evine ekmek götürüyor.En az 30 bin değil mi?.
-İşte gör gaflet bile Allah’ın merhametiyle rahmet olmuş.Birde işin hakkını versek ne güzel olacak.
Ben o ders veren manzarayı görmek için defalarca Hz.Ömer Camiinde Cuma kılmaya gittim.Tepeden Merter’i içim sızlayarak çok seyrettim.Orada gaflet hususunu düşündüm.Gerçekten devasa mezar taşları misali o binaları dikip içlerinde yüzlerce insana iş veren insan ölümü bir yana koyup hayata ölmeyecekmiş gibi sarılmasa yani bu gaflet olmasa işler nice olur.
Ya sabah veda edip evden çıktığımız sevdiklerimizin bize veya bizim onlara kavuşamama ihtimalimizin hayat kadar bize yakın olduğunu aklımızdan çıkartmasak ne yapardık?
Sevdiklerimiz,gülün gölgesinin yüzlerine aksetmesine bile razı olamayacağımız gül yüzlülerimiz,yüzlerine bakarken ölüvereceklerini düşünsek nasıl dayanabiliriz.
Lakin bu bizi buz kesen haller olur,olmaktadır.
Çünkü “bütün canlar ölümü tadacaktır.”
Ben bu gerçekle çoğumuz gibi Şubat ayının ilk on gününde üç kere yüz yüze geldim.
Çocuklarımızla birlikte büyüyen,hanemizin bir ferdi kabul ettiğimiz UMUD’UMUZ, pırıl pırıl Hz.Yusuf yüzlü yavrumuzu rahmet Peygamberi Hz.Muhammed’in dünyamızı teşrif ettiği saatlerde HAKK’a uğurladık.
Allah’ın takdirine boynumuz kıldan ince lakin Hz.Yunus’un şu mısraları yüreğimde dönüp duruyor:
“Bu dünya’da bir nesneye
Yanar içim,göyünür özüm
Yiğit iken ölenlere
Gök ekini biçmiş gibi”
Bazen densizlik derecesine getirdiğim bir halim var. Kimsenin sigara içmesine razı değilim özellikle dostlarımın.Bu hususta onların sabırlarını taşırdığım da olur.
Bu kötü huyumdan vazgeçmek niyetinde de değilim.
İşte bu hususta bana en çok tahammül gösteren 30 yılık dostum kardeşim Lütfü Filinta bey bir gün ziyaretime geldi.
Her zamanki gibi güleç yüzlü ve her zamanki gibi dikkat çekecek derecede yakışıklı.
-Arkadaş sana iki haberim var biri iyi biri kötü.
-Hayırdır inşallah kardeşim?
-Sigarayı bıraktım!Bu iyisi,geçen gün genel kontrolde ak ciğerimde bir kiste rast gelindi bu da kötüsü.Fakat benim bacanak endişeye mahal olmadığını tedaviye cevap verecek bir kitle olduğunu söyledi.
Doğrusu içime ateş basmıştı hep onu dinledim.Daha sonra bir kere daha bir araya geldik.Sonra telefon konuşmaları.Dirençli ve metindi.Lakin son görüşmemizde o içimi saran ateşi tekrar hissetim.
Nihayet 15 gün geçmeden hayatın yok eden hay-huyu içinde onun vefatı ve defnini geç baktığım telefon mesajından öğrendim. “İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raci’un” Şüphesiz Allah’tan geldik ve yine dönüşümüz O’nadır.
İçimden yine Hz. Yunus’u duydum.
“Bir korku düştü canıma, acep n’ola benim halim
Derman olmaz ise bana acep n’ola benim halim.”
Her gün selamlaştığım,her daim fikrine müracaat ettiğim lakin bir kere görüşmek naip olmayan bir alim terk-i beka etmişti.Yılmaz Öztuna Hakk’a yürümüştü.Oysa O’na yazdığım; bir konferans için himmetlerini arz ettiğim mektuplar taslak olarak bilgisayarımdaydı.
Türkiye Gazetesinde dilimizin ifade gücünün güzel örneği sadece bilgi sunan o baş yazılar artık yok.Her hafta yapılan o tarih dersleri de olmayacak.Lakin eserleriyle yaşayacak ve Peygamberimizin “Alimler Peygamberlerle hasrolunacaktır” müjdesine mazhar olacaklardır.
Biz yeni Öztuna ‘lar lütfetmesi için Allah’a niyaz edeceğiz ve O’nu daima rahmet ve minnetle anacağız.
Aziz dostlar, “Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için,yarın ölecekmiş gibi ahret için çalışın” diyen Allah’ın resulü muininiz olsun.Bütün geçmişlerimize rahmet olsun.
“Vaktinize hazır olun,ecel vardır, gelir bir gün
Emanettir kuşça canın,issi vardır,alır bir gün”
“Sana ibret gerek ise, gel göresin bu sinleri
Ger taş isen eriyesin, bakıp görücek bunları.”
Diye yüzyıllar ötesinden gönlümüze nüfus eden Hz.Yunus yoldaşınız olsun.