NUREDDİN NEMANGÂNİ HOCAMIZ!.
Mustafa AKKOCA
Yaklaşık bir ay kadar önce gecenin ilerleyen bir saatinde televizyon kanalları arasında zap yaparken, bir kanalda Merhum Dr. Bay Mirzâ Hayt hakkında bir sunuma rastladım. Programı sonuna kadar ta’kip ettim. Program Almanya’da vefat eden Bay Mirzâ Hayt’ın hatırasına yayınlanıyordu.
Bu programdan aldığım bilgileri başka kaynaklardan da te’yid ettirmeye çalıştım. Bu programda edindiğim bilgiler ve daha sonra te’yid ettirdiğim bilgiler ışığında, Dr. Bay Mirzâ Hayt ve Nureddin Nemangânî Hocamız hakkında bir yazı yazıp, Aziz hatıralarını yâd etmek üzerimize vâcip olmuştur.
Dr. Bay Mirzâ Hayt ve Nureddin Nemangânî Hocamız, Ortaasya Türkî Cumhuriyetlerinden Özbekistan’ın Nemangan şehrinde doğmuş, Özbek Türk’üydüler. Bilindiği gibi Orta Asya’daki Türkî Cumhuriyetler 1917 Rus İhtilâlinden sonra Sosyalist Sovyetler Birliği’ne dâhil olmuşlardı, daha doğrusu zorla dâhil edilmişlerdi.
1941’de Alman Nazi Ordularının Moskova’nın Varoşlarına kadar girip bütün Sovyetler Birliği topraklarını istilâ tehlikesi karşısında Sovyet Birliği Cumhuriyetlerinde seferberlik ilân edilmesi üzerine diğer Müslüman-Türkler gibi, Özbekistan Cumhuriyetinde yaşayan Müslümanlar da silah altına alınmışlardı.
Zorla silah altına alınanlar arasında Bay Mirzâ Hayt ve Nureddin Nemangânî Hocamız da vardı.
1941 yılında Volga Irmağı civarındaki muharebeler sırasında pekçok Sovyet askeriyle birlikte Dr. Bay Mirzâ Hayt ve Nureddin Nemangânî Hocamız da Alman Nazi Ordularına esir düştüler.
Alman Nazi Ordularına esir düşen Sovyetler Birliği askerleri arasında kimler yok ki, Komünistler, Hristiyanlar, Yahûdiler, Müslümanlar, her ırktan din ve meşrepten insanlar..
Alman Nazi subayları zâhirî beden muayenesinden sonra sünnetli olan subay ve erleri “Yahudî ırkına mensupturlar” gerekçesiyle derhal kurşuna dizerler. Tabiîdir ki, esir edilen Sovyetler Birliği askerleri arasında sünnetli olanlar yalnız Yahudiler değildi. Esir düşenler arasında bulunan Müslümanlar da sünnetliydiler. Yahudî olmadıklarını, Müslüman olarak, İslâm inancına göre kendilerinin de sünnetli olduklarını bir türlü Alman Nazi subaylarına anlatamadılar. Yahudî oldukları gerekçesiyle pek çok Müslüman-Türk esir de Yahudilerle beraber kurşuna dizildiler. Kurşuna dizilmek üzere Bay Mirzâ Hayt, Nureddin Nemangânî, Veli Kayyum, Nusret Erkilet, Mustafa Çokay ve diğer sünnetli Türk-Müslüman asker de saf olurlar.
Dr. Bay Mirzâ Hayt esir edildiğinde Sovyetler Birliği Ordusunda Tank Subayı olarak vazife yaptığı için öncelikle kendisini kurşuna dizmek üzere, ölüm mangalarına komuta eden Nazi Subayının önüne getirirler. Alman Nazi subayı, diğer idam muhkûmlarına sorduğu gibi, Dr. Bay Mirzâ Hayt’a da, son bir arzusunun olup-olmadığını sorar.
Dr. Bay Mirzâ Hayt, izin verilirse iki rek’at namaz kılmayı ister. Tam bir teslimiyet içerisinde abdest alır, bütün ihlasıyla kıbleye döner, iki rek’at namaz kılar. Namazda Fâtiha sûresinden sonra ne okuduğunu pek hatırlamaz ama, namaz esnasında kendisinden-dünya’dan, Mâsivâ’dan (Allah’tan gayri herşeyden geçmek) sıyrılır, Rabbiyle başbaşa kalır. İhlas ve haşyetten sapsarı kesilir, hayattan bütün iplerini kopartmış, sadece nefes almaktadır.
Dr. Bay Mirzâ Hayt’ın namaz kılarken bu fevkâlâde durumunu yakından ta’kip eden, üst rütbeli bir Alman Nazi Subayı, ölüm mangalarının komutanına, “Durun! Sakın! Bu adamı ve arkadaşlarını kurşuna dizmeyin! Bu adam namaz kılarken o kadar samîmî idi ki, ölümü hiçe saydı, Allah’ı ile başbaşa kaldı, kendinden geçti. Bu subay ve onun arkadaşları aslâ Yahûdî olamazlar.”
Dr. Bay Mirzâ Hayt ve arkadaşları, diğer Müslüman-Türkler, geri çekilen Alman Nazi Ordularıyla birlikte Avrupa içlerine çekilirler.
Cesâretleri, fedâkarlıkları, kültürleri, askerî taktik bilgileri dikkate alınarak Almanların müttefiklerle çarpıştıkları muhtelif Avrupa cephelerinde Alman Ordusunda vazife alırlar, kahramanlık gösterirler, Alman Ordularının, Nazi Subayların takdirini kazanırlar..
Alman Nazi Orduları, müttefikler karşısında mâlup olurlar.
Dr. Bay Mirzâ Hayt, Nureddin Nemangânî ve diğer arkadaşlarının bu sefer Müttefik Ordularıyla başları derde girer.
Müttefikler, Alman Ordusu içinde, müttefik ordularına karşı savaştıkları için, Nazi subaylarının, Hitlercilerin muhâkeme edildikleri Nürenberg mahkemelerinde yargılamak üzere harekete geçerler. Allah’ın rahmeti, inâyeti yine yetişir, “Harp hiledir” fahvasınca Alman makamlarından “Mütefiklere karşı zorla savaştırıldıklarına dâir” birer belge alırlar, Dr. Bay Mirzâ Hayt’ın kıldığı iki rek’at namaz ve Cenab-ı Hakk’a yalvarması neticesinde, ilâhî rahmetle kurtuldukları gibi, yine Allah’ın inâyeti ve rahmetiyle bu kerre de müttefiklerin ta’kibinden kurtulmuşlardır.
Sanayii bütünüyle çökertilmiş, muhteşem şehirleri birer harâbeye döndürülmüş olan Almanlar, müttefiklere teslimlerinden hemen sonra, disiplinleri, çalışkanlıkları ve fedâkârlıkları ile kısa zamanda toparlanmışlar, harâbeye dönen şehirlerini restore etmişler, utanç duvarı ile bölünen memleketlerinin batısında sür’atle sanayileşmişler, çok kısa bir zaman zarfında dünya ticaret ve siyâsetinde yeniden söz sahibi olmuşlardı. Sosyalist Sovyetler Birliği’nin boyunduruğu altında inim inim inleyen özvatanlarını yeniden hürriyetine kavuşturma ümidiyle, Alman Ordularında misli görülmemiş kahramanlıklar, fedakârlıklar gösteren bu kahraman insanları, Alman Devleti unutmadı, bir kenara itmedi, onlara sahiplendi, Almanya’da ikâmet ve çalışma imkânları hazırladı. Almanya’nın kendisi için hazırladığı imkânlarla Bay Mirza Hayt ülkenin en saygın üniversitelerinde ders verdi, Almanya’nın en saygın bilim adamları arasına girdi.
Diğerleri de vefatlarına kadar hem rahat bir hayat sürdürdüler, hem de muhtelif sahalarda Alman Devletine katkı verdiler.
Merhum Nureddin Nemangânî Hocamız da, “Müslüman Mülteci’ler Teşkilâtı Başimamlığı” vazifesiyle vazifelendirilmiş, Münih’te kayd-ı hayat şartıyla iskân imkânı sağlanmıştı.
(Gelecek yazı, Nureddin Nemangânî Hocamızın Sâhib-i Zamanı bulması ve Almanya’daki hizmetleri)
Yorumlar