Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden’ın Roma’da neler konuştuklarını bilemiyoruz, ama şu sorulara verilecek yanıtlar, kapalı kapılar ardında konuşulanlara ışık tutacaktır: 

ABD, 11 Eylül 2001 İkiz Kuleler şoku sonrasında başlattığı yeni bir dünya düzeni oluşturma hedefinden, kendisi açısından bir beka sorununa dönüşen Çin’in Yeni İpekyolu’nun önünü kesme çabalarından vazgeçmesi mümkün müdür?  

Bizimle ilgili olarak, PKK terör örgütünü ve Suriye uzantısı YPG’yi eğitip donatma, ülkemizi güney sınırlarımız boyunca kuşatacak bir terör kuşağı oluşturma planından vazgeçecek midir? 

Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi aldığımız için, parasını peşin ödediğimiz F-35 uçaklarımızı vermeyen, Savunma İşbirliği Anlaşması imzalayarak silahlandırdığı Yunanistan ile sınırlarımızın dibinde ortak askeri tatbikatlar yapan ABD neyin peşindedir? 

Yunan kültürüne olan hayranlığından dolayı “Bidenopulos” olarak anılan ABD Başkanı, iki NATO üyesinden biriyle, diğerine karşı imzaladığı stratejik ortaklık anlaşmasının gerekçesini açıklayabilecek midir?  M. KEMAL SALLI

Günlerdir G-20 Zirvesi’nde aynı çatıda biraraya gelecek olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden’ın görüşüp görüşmeyeceklerini merak ediyorduk. Yalız biz değil, dost-düşman yayın organlarında da aynı konu gündemdeydi. Washington’dan, Roma’da yapılacak G-20 Zirvesi’nde iki liderin görüşüp görüşmeyecekleri konusunda net bir açıklama yapılmamış, “Roma’da değil, ama Glaskov’da görüşebilirler” denilmişti.

Son zamanlarda Türkiye’nin, Doğu-Batı eksenlerine eşit uzaklıkta durmaya çalışarak izlediği denge politikasının tökezlemesini bekleyen “dostlarımızın” sayısı oldukça arttı. Her iki cephedeki dostlarımız da Türkiye’nin zor duruma düşerek kendi yanında yer almasını istiyor. Planlar, hazırlıklar, gizli-açık tuzaklar bu yöde..

Pazar günü Roma’da yapılan G-20 Zirvesi’nin bir bölümü televizyon ekranlarına canlı olarak yansıtıldı. Yayının ana konusu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden’ın görüşmesiydi. 20 dakika olarak planlanan görüşme 1 saatten fazla sürünce de meraklar iyice mayalandı. İçerde neler konuşulduğunu bizim kadar bütün dünya da merak ediyordu, ama görüşme sonrasında basın toplantısı yapılmadı. Neler konuşulduğunu iki tarafın ayrı ayrı yaptıkları açıklamalardan anlamaya çalıştık. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda konuşma yapmak için gittiği New York’ta, aynı çatı altında olmalarına rağmen ABD Başkanı Biden ile görüşememişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu durumdan duyduğu rahatsızlığı dönüş yolunda gazetecilere yaptığı açıklamada şöyle dile getirmişti: 

“Ben oğul Bush ile iyi çalıştım, Sayın Obama ile iyi çalıştım, Sayın Trump ile iyi çalıştım ama Sayın Biden ile iyi başladık diyemem…” 

ROMA GÖRÜŞMESİNDE NELER KONUŞULDU?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı açıklamada görüşmenin olumlu geçtiğini,  dışişleri bakanları ile savunma bakanlarının daha sık bir araya gelmelerinin konuşulduğunu, Suriye'de PKK, PYD ve YPG'ye verilen destekle ilgili üzüntülerini ilettiğini söyledi ve "Sayın Biden'ın olumlu yaklaşımını gördüm. Bunun diğer bir boyutu Temsilciler Meclisi ve Senato. Biden'a 'Sizin buralarda artık ağırlığınız var, sizden bu noktada ihtimam bekliyoruz' dedik. Bugüne kadar olan süreç böyle devam etmeyecektir" dedi.

Görüşmede F-16'lar konusunun da gündeme geldiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda şunları söyledi:

"F-35'ten kaynaklanan ödememizi nasıl daha iyi bir konuma taşırız bunun üzerinde durduk. F-16'lar gündeme geldi. Elimizdekilerin modernizasyonu ya da yeni F-16'ların Suriye'de PKK, PYD ve YPG'ye verilen destekle ilgili üzüntülerini ilettiğini alınması gündeme geldi. Savunma bakanlarımız süreci takip ediyorlar.”

Cumhurbaşkanlığı açıklamasında da özetle şöyle deniyor: 

"İki lider Türkiye-ABD ilişkilerini daha güçlendirmek ve geliştirmek için müşterek irade beyanında bulundu ve bu doğrultuda ortak bir mekanizma kurulması konusunda mutabık kaldı."

"İkili ticaret hacminin artırılması yönündeki ortak perspektif doğrultusunda karşılıklı olarak atılacak adımların müzakere edildiği görüşmede, NATO ittifakı ve stratejik ortaklık zeminine vurgu yapıldı."

Yapılan açıklamada iki tarafın da ortak çalışma iradesi olduğu anlaşılıyor. Sözü edilen ortak mekanizmanın da diyaloğu ve ortak süreci kolaylaştıracak bir ortam oluşturacağı değerlendiriliyor. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı biden çok sık görüşen liderler değiller. O nedenle, bu gibi görüşmeler, iki ülke ilişkilerini “10 Elçi Krizi” gibi aşılması zor duvarlar arasına hapsetmeden diyaloğu kolaylaştıran ortak mekanizmalar olarak değerlidir. Ebette karşılıklı iyi niyet hepsinden önemlidir. 

BEYAZ SARAY YAPICI İLİŞKİLERİN SÜRDÜRÜLMESİNİ İSTİYOR

Beyaz Saray'dan Roma’daki görüşmeye ilişkin yapılan açıklamada, Biden'ın "yapıcı ilişkilerin sürdürülmesi, işbirliklerinin artırılması ve görüş ayrılıklarının daha etkili yönetilmesi" isteği belirtildi ve görüşmenin ana başlıkları şu şekilde açıklandı: 

"Liderler, Suriye'deki siyasi süreci, ihtiyaç halindeki Afganlılara insani yardım iletilmesini, Libya seçimlerini, Doğu Akdeniz'deki durumu ve Güney Kafkasya konusundaki diplomatik çalışmaları konuştu. Başkan Biden, savunma ortaklığımızı ve Türkiye'nin NATO müttefiki olarak önemini yeniden vurguladı ancak Rus S-400 füze sistemi alımı konusunda da endişelerini dile getirdi."

Açıklamada, Biden'ın Erdoğan ile görüşmesinde, "demokratik kurumların önemini, insan haklarına saygıyı, barış ve gelişme için hukukun üstünlüğünün öneminin altını çizdiği" özellikle vurgulanıyordu ki, bu vurgu bize “10 Elçi Krizi”nde kullanılan dili anımsattı. Biliyorsunuz ABD Büyükelçisi ile yörüngesindeki 9 büyükelçi, sömürge valisi edasıyla kaleme alıp yayınladıkları zincirleme tweetlerle Türkiye’yi, insan haklarına, hukuka ve demokrasiye saygılı olmaya ve Osman Kavala’yı derhal serbest bırakmaya çağırmışlardı. 

Büyükelçilerin Türkiye’nin içişlerine karışmaya yönelik bu davranışları büyük bir tepkiye neden olmuştu. Elçilerin “istenmeyen adam” ilan edilerek ülkelerine gönderilmeleri Dışişleri Bakanlığı’nın başarıyla uyguladığı arka kapı diplomasisi sayesinde uykuya yatırılmıştı. 

“F-35’LERE KARŞILIK F-14 VERİN” 

Türkiye'nin, proje ortağı olduğu F-35 programından çıkartılması nedeniyle, parasını ödediği F-35’lere karşılık F-16'lar verilmesini istemesi görüşmenin en sıcak başlıklarından biriydi. ABD’nin Suriye’deki PKK uzantısı terör örgütü YPG’ye ve Yunanistan’a bol keseden silah yarımı yaparken bunca yıllık dostu, müttefiki olan Türkiye’ye parasını ödediği F-35 konusu aslında, iki ülke ilişkilerinde ABD’nin samimiyetinin test edildiği bir konudur. 

Parasını ödediğimiz F-35’ler yerine F-16 verilmesi teklifimiz, iki liderin görüşmesi öncesinde, Biden’ın Türk bayrağı önünde durduğu o fotoğrafların çekilmesi sırasında, bir medya mensubu tarafından Biden'a iletildiğinde, "İyi bir görüşme yapmayı planlıyoruz" yanıtını vermişti. 

Bu konuda iki ülke arasında uzlaşma sağlansa bile, ABD Kongresi'nin sipariş değişimine onay vermesi gerekiyor.

Türkiye, NATO üyesi olmayan Rusya'dan S-400 uzun menzilli füze savunma sistemi satın aldığı için, 2019’da, ortağı olduğu F-35 programdan çıkarılmış, parasını peşin peşin ödediği uçaklar verilmemişti.. Şimdi Türkiye, programdan çıkarılana kadar ödediği 1,4 milyar doların tazmin edilmesini talep ediyor. Türkiye, alamadığı F-35’ler yerine ABD'den, 40 F-16 savaş uçağı verilmesini ve 80'e yakın uçağın modernizasyonu için istekte bulunmuştu. 

Roma’daki G-20 Zirvesi’nden birkaç gün önce, ABD Temsilciler Meclisi'nin 11 üyesi, Biden ve Dışişleri Bakanı Blinken'a bir mektup göndererek, Türkiye'ye parasını ödediği F-35 yerine F-16 savaş uçakları verilmemesi çağrısında bulunmuştu.

İKİLİ GÖRÜŞMELERİN GELECEĞİ 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden’ın Roma’daki buluşmalarında, iki tarafın da dişişleri bakanlarıyla ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Cumhurbaşkanı Baş Danışmanı İbrahim Kalın’ın da hazır bulunmaları, iki tarafın da görüşmeye önem verdiklerinin göstergeleriydi. 

Roma görüşme gündeminin, ikili anlaşmazlıklardan bölgesel, hatta küresel sorunlara ilişkin geniş yelpaze oluşturduğu anlaşılıyor. Bu kadar geniş yelpaze oluşturan sorunların 1 saatlik bir görüşmede sonuca bağlanması elbette mümkün değildir. 

Roma buluşmasında, Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir sayfa açma açabilmek için kurumsal bir mekanizma oluşma iradesinin öne çıktığı görülüyor. Kurumsal bir mekanizmanın devreye girmesi, iki ülke ilişkilerinin liderlerin kişisel kaprislerine bağlı olarak kesintiye uğramasını önleyecektir. Fakat, bütün bu çabaların ortak bir noktada buluşması, yani heriki tarafı da memnun edecek sonuçlar üretmesi beklenebilir mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden’ın Roma’da neler konuştuklarını bilemiyoruz, ama şu sorulara verilecek yanıtlar, kapalı kapılar ardında konuşulanlara ışık tutacaktır: 

ABD, 11 Eylül 2001 İkiz Kuleler şoku sonrasında başlattığı yeni bir dünya düzeni oluşturma hedefinden, kendisi açısından bir beka sorununa dönüşen Çin’in Yeni İpekyolu’nun önünü kesme çabalarından vazgeçmesi mümkün müdür?  

Bizimle ilgili olarak, PKK terör örgütünü ve Suriye uzantısı YPG’yi eğitip donatma, ülkemizi güney sınırlarımız boyunca kuşatacak bir terör kuşağı oluşturma planından vazgeçecek midir? 

Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi aldığımız için, parasını peşin ödediğimiz F-35 uçaklarımızı vermeyen, Savunma İşbirliği Anlaşması imzalayarak silahlandırdığı Yunanistan ile sınırlarımızın dibinde ortak askeri tatbikatlar yapan ABD neyin peşindedir? 

BIDEN’A NE KADAR GÜVENEBİLİRİZ?

 

Daha açık bir söyleyişle; Biden, “Erdoğan’ı, muhalefeti destekleyerek yeneceğim; Kürtleri yedirtmeyeceğim” söylemini unutturacak bir adım atabilecek midir? 

Yunan kültürüne olan hayranlığından dolayı “Bidenopulos” olarak anılan ABD Başkanı, iki NATO üyesinden biriyle, diğerine karşı imzaladığı stratejik ortaklık anlaşmasının gerekçesini açıklayabilecek midir?  

ABD, terör örgütü PKK’yı ve Suriye uzantısı YPG’yi desteklemekten, eğitip donatmaktan ve Türkiye’yi güney sınırları boyunca uzanacak bir terör kuşağı oluşturmaktan vazgeçecek midir? 

Proje ortağı olduğumuz ve parasını ödediğimiz F-35 uçaklarının yada F-16’ların verilmesini sağlayacak mıdır? 

Obama’nın yardımcısı olduğu dönemde, Türkiye’ye 15 Temmuz deneyimi yaşatan ekibin önde gelen elemanlarından olan Biden, 15 Temmuz sonrasında, mahcup bir tavırla ve yüzüne iliştirdiği sahte gülücüklerle geldiği Ankara’da, gözümüzün içine baka baka, “YPG militanları Menbiç’i terkedecek, Fırat’ın doğusuna çekilecektir. NOKTA!” demişti. Sözünü tutması için uzun zaman beklememiz gerekmişti. 

Roma’da görüşme bağlamında oluşturulacak ortak mekanizmaların uzlaşı sağlayacağı konularda Biden’ın tutumu ne olacaktır? 

Roma’daki G-20 Zirvesi’nden ekranlara yansıyan umutlandırıcı görüntülere rağmen, Biden’a ne kadar güvenebiliriz? 

İki eski müttefik arasında diyalog kurulması sevindiricidir, ama önümüzde zorlu bir sürecin uzandığını da görmemiz gerekiyor.