MÂİDE SÛRESİ 51. ÂYETİ'NİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ!.. (2)
Mustafa AKKOCA
Kur'ân-ı Kerim'deki bâzı âyetler diğer bâzı âyetleri tefsir, beyan ve izah eder. Bu bakımdan Mâide Sûresi'nin 51. Âyet-i Kerimesi'ni de bu mevzuudaki diğer pek çok âyetten ayrı, müstakil düşünmek bizi başka yanlışlara düşürür. Ehl-i Kitap kimdir? Günümüzde Ehl-i Kitap var mıdır? Bütün bunlar derinlemesine tahlil edilmeden öyle ceffelkalem, "İslâmiyet Müslümanların Ehl-i Kitapla evlenmelerine izin vermiştir, evlilik sevgi üzerine bina edilen bir ilişkidir, Ehl-i Kitaptan eşi olan onu sevme durumundadır" denilemez.
İnceleyelim:
"Ey Ehl-i Kitap! Resûlümüz size kitap'tan gizlemekte olduğunuz pek çok şeyi açıklamak üzere geldi; pek çok kusurunuzu da affediyor. Gerçekten size Allah'tan bir nûr, apaçık bir kitap geldi. (İlk Hıristiyanlar da Yahûdilerin amansız tâkipleri ve işkenceleri karşısında darmadağınık yaşamışlar. Allah tarafından Hz. İsâ'ya vahyedilen İncil'i muhafaza edemeyip kaybetmişlerdi. Milâdî üçüncü asrın başlarında Roma İmparatoru Kostantin'in Hıristiyanlığa meyletmesinden sonra rahatlayan Hıristiyanlar mukaddes kitaplarını (İncil'i) yazmaya teşebbüs etmişler, bunun neticesinde ortaya, birbirini tutmaz yüzlerce İncil çıkmıştır. Hz. İsâ'nın yolundan çıkan, Allah'a verdikleri sözde durmayan Hıristiyanlar böylece ihtilâfa düşmüş ayrı dinlermiş gibi (doğrusu inançlar olacak) mezheplere bölünmüş asırlarca birbirleriyle didişmişlerdir.)
"Şüphesiz Allah, Meryem oğlu Mesih’tir" diyenler andolsun ki kafir olmuşlardır. De ki; Öyleyse Allah, Meryem oğlu Mesih'i, anasını ve yeryüzündekilerin hepsini imha etmek isterse Allah'a kim bir şey yapabilecektir? (O'na kim bir şeyle engel olabilecektir)! Göklerde, yerde ve ikisi arasında ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah'a aittir. O dilediğini yaratır ve Allah her şeye tam manasıyla kadirdir." (Mâide 5/17)
"Yahûdiler, Uzeyir Allah'ın oğludur, dediler. Hıristiyanlar, Mesîh (İsa) Allah'ın oğludur, dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan batıla) döndürülüyorlar!" (Tevbe 9/30)
"(Yahudiler) Allah'ı bırakıp bilginlerini -hahamlarını; (Hıristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i (İsa'yı) rabler edindiler. Hâlbuki onlara ancak tek Allah'a kulluk etmeleri emrolundu. O'ndan başka Allah yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır." (Tevbe 9/31)
Yahûdilerin Mukaddes Kitaplarını taşıyan sandık bir kaç kez düşmanlarının eline geçmiş, Mukaddes Kitap tecâvüze uğramış ve bizzat Hz. Mûsa'ya verilen levhalar kaybolmuştur. Yahûdi din adamları hâfızalarında kalan bâzı âyetleri parça parça yazmışlardı. Bâbil esâretinde iyi bir yazıcı olan kâhin Ezrâ şifahî ve kısmen yazılı olan rivayetleri bir araya toplayıp Yahûdi Mukaddes Kitabını meydana çıkarmıştı. Bu hizmetinden dolayı Ezrâ, İsrailoğullarının saygısını kazanmış bu saygı zamanla o kadar aşırı bir noktaya ulaşmış ki, Yahûdiler, Ezrâ'yı Allah'ın oğlu saymışlardır. İşte yukarıdaki âyette buna işaret edilmektedir." (Tevbe 9/31)
"Andolsunki, "Allah kesinlikle Meryem oğlu Mesîh'tir" diyenler kâfir olmuşlardır. Hâlbuki Mesîh "Ey İsrailoğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk ediniz. Biliniz ki, kim Allah'a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram kılar, artık onun yeri ateştir ve zalimler için yardımcılar yoktur" denilmiştir. (Mâide 5/72)
"Andolsun" Allah, üçün üçüncüsüdür" diyenler de kâfir olmuşlardır. Hâlbuki bir tek Allah'tan başka hiç bir Tanrı yoktur. Eğer diyegeldiklerinden vazgeçmezlerse içlerinden kâfir olanlara acı bir azap isabet edecektir." (Mâide 5/73)
"Meryem oğlu Mesîh ancak bir resûldür. Ondan önce de (pekçok resûller gelip geçmiştir. Anası da çok doğru (dosdoğru iffet ve nâmus sahibi) bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak, nasıl (haktan) yüz çeviriyorlar." (Mâide 5/75)
(Yahûdiler Hz. İsâ'nın, namuslu ve bâkire bir hanımdan doğduğuna inanmayıp, onun anasına iftira eder, gayrimeşrû bir birleşmeden doğduğunu ileri sürerler. Kur'ân-ı Kerim daha önce Hz. İsâ'nın mûcizevî bir şekilde nasıl yaratıldığını anlatıp burada da anasının doğru-dürüst ve namuslu olduğunu zikretmek suretiyle Yahûdilerin bu iftiralarını reddetmektedir. Ayrıca, Hıristiyanların ona ve anasına tanrılık (rablik) vasfı vermelerini de elle tutulur, gözle görülür bir delil ile reddedip çürütmektedir. Zirâ her ikisi de yemek yerlerdi rap olsalardı yemeye, içmeye ihtiyaç duyarlar mıydı?
"İçlerinden zulmedenleri bir yana, Ehl-i Kitapla ancak en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki; Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim Allah'ımız da sizin Allah'ınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuzdur."
"Resûlüm! İşte böylece sana (önceki kitapları tasdik eden) bu kitab'ı indirdik. Onun için, kendilerine kitap verdiklerimiz ona iman ediyorlar. Şunlardan (Araplardan) da ona iman eden nice kimseler vardır. Âyetlerimizi ancak kâfirler (inatları yüzünden) bile bile inkâr eder." (Mâide 5/46, 47)
(Pek çok tefsirde Mâide Suresinin 47. Âyet-i Kerimesiyle Abdullah bin Selâm ve Übey bin Ka'p gibi Kur'ân'a ve Hz. Muhammed'e iman eden Ehl-i Kitap'a işaret olunduğu belirtilmektedir.)
"Bizim âyetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremeyeceklerdir! Suçluları işte böylece cezalandırırız." (A'raf 7/40)
(Kur'an-ı Kerim'in eşsiz belâgat ve fesahatî mûcibi burada çok güzel bir edebî tasvir vardır. Sebeplere bağlı imkân âleminde, bir devenin bir iğnenin deliğine girmesi muhal ve imkânsızdır. Dolayısıyla Allah'ın âyetlerini yalanlayan, inkâr eden kâfirlerin cennete girmeleri muhaldir, imkânsızdır. Ayrıca, Kur'ân-ı Kerim'de müşriklerin ve kâfirlerin cehennemde müebbed kalacaklarını, asla cennete girmeyeceklerini nâtık pek çok âyet-i Kerime vardır. Mâide Sûresinin 51. âyet-i Kerime'sini diğer âyet-i Kerime'leri de müvâcehesinde tahlile devam edeceğiz. İnşa Allah!..)
Yorumlar