Yaşanası bir dünya dileği, insanların sıkça dile getirdiği ama gerçekleştirmek adına azıcık da olsa çaba göstermek gerekliliğinden hep kaçındığı bir gerçekle iç içedir çoğu kez. Etrafımıza şöyle bir göz gezdirdiğimizde, çoğunlukla koşuşturmalı bir yaşantı örnekleriyle beraber, tanıdık ya da tanımadık insanların ortak noktalarının paydasında, genellikle kaygılı bir gelecek korkusuyla yarına hazırlık yatar. Bu hazırlık aşamasında ise çoğu kez ruhumuzu okşayacak güzellikleri unutur, vicdanımızı hatırlatacak iyilikleri es geçer, maneviyatımızı güçlendirecek sevgilere omuz silkeriz. Oysa yaşamın asıl anlamı bunlarda yatar ve bizler bu değerlere yürekten sahiplendikçe farkında olmadan güçlenir ve o güçle de zorlukları kolaylarız. Her zaman söylediğim gibi hayat bize iyi ya da kötü yaşamaya mecbur sürprizler sunmada oldukça usta. Bizler ise yüzlerce kere deneyimli olsak bile, yine de her kapımızı çalışta kabullenme adına hep acemiyiz. Önce insan olmak gerekliliğinin her şekilde şart olduğu bir toplumda acılar da sevinçler de bizler için. Bizler ise insanlığın artık gökte arandığı bir ülke de, numunelik olarak bulunan ve insanlığını ne olursa olsun kaybetmemişlere öylesine açız ki, bulduğumuz yerde bulamayanların umutlarını da yeşertmek adına hatırlatmak istiyoruz. Tıpkı, uzun yıllar tanıdığım ama bir çok insani özelliklerinin yanında bazılarını daha yeni yeni öğrendiğim uzman doktor Levent Kazak gibi… Adeta insanları olduğu kadar, güzellikleri de yaşatmak için programlanmış özel ve güzel insanlardan biridir Levent Kazak.. İnsanlık etnik köken aramaz. Aynı coğrafyayı paylaşan ve aynı bayrak altında yaşayan bir ulusun evlatları olarak dil, din ve ırk ayrılığı gerçek anlamda insan olan her canlının önemsemediği bir gerçektir. Bizler de bu ülkede etnik köken ne olursa olsun yaşayan her insanı kardeş bilerek yaşamaktayız. Bunun en gurur verici örneğine tesadüfen şahit olduğum Doktor Levent Kazak, etnik kökeninin Kürtlükle alakası olmamasına rağmen Türkçe bilmeyen hastaları için iyi iletişim sağlamak adına Kürtçeyi öğrenerek onlarla bu şekilde diyaloğu sağlıyor. Yakın bir hastamı ziyaret amacıyla gittiğim Kars Devlet Hastanesi’nde akşamüzeri viziteye çıkan Levent Kazak’ın, Türkçe bilmeyen hastalarıyla Kürtçe iletişimini hayretler içerisinde izledim. Yıllardır Kars halkına büyük bir özveri içerisinde yaklaşan, mağdur hastalarına hiçbir maddi çıkar gözetmeksizin ve ayrım yapmaksızın hizmet veren, bu nedenle de çok sevilen Doktor Levent Kazak, hizmetleriyle övünmeyecek kadar da mütevazi… Bu nedenledir ki yıllardır tanıdığım halde bire bir şahit olmadan öğrenememişim bu özelliğini. Onu gururla izlerken, etnik köken yaygarası çıkararak, insanları birbirine düşürmenin yollarını arayan ve izlerinden götürmeye çalışanlar için bu bir insanlık dersi olmalı bence. Bu ülkede 70 milyonu aşkın insan yaşar ama ne yazık ki, özünde insanlığı barındıran insan sayısı 70 bini aşmaz belki de. Bir yerlere çekilmeye çalışılan insanlar için yaşam gelgitlerle zorlaşır çünkü yaşamın en zor yanlarından biridir arada kalmak. Bu ülke yeterince geniş ama önemli olan gönüllerin geniş olması. Kardeşlik türküleri çalınırken, cenaze marşını daha cazip gibi göstermeye çalışanların Levent Kazak’lardan öğrenmesi gereken çok dersleri olmalı. Bana ne lazımcılık edenlerin olduğu gibi… Hayat birçok noktada ansızın durduruyor insanı. Ve o noktada hayatınızda size çok şeyler katacak birilerini tanıyor, ya da tanıdığınız birilerinin yaptığı güzelliklere şahit olarak anlıyorsunuz ki hayata gülümseyerek bakabilmek adına işte yeni bir fırsat. Bu yeni fırsat aynı zamanda, yakınınızda bir yerlerde hissetmekten mutluluk duyacağınız insanlığın da var olduğunun ayrı bir kanıtı… Çünkü gerçek anlamda insan olmak insanlık için bir ayrıcalıktır… Hele yaşatmaya programlı insanlar için bambaşka bir ayrıcalık… Teşekkürler Doktor Levent Kazak…