Epey bir zaman önce Kovanağzı ziyaretinden dönerken yol kenarında bekleyen bir vatandaşla tanışmıştık. Mahallenin yenilerinden olduğu belliydi. “Lalebahçe’deki kendi evimi kaptırınca buraya kiraya geldim” dedi. Parayı, telefonu, hatta arabayı kaptırmayı anlamak mümkün de, evi kaptırmak nasıl oluyordu! Yol boyunca başından geçenleri tafsilatıyla dinledik. Geçen hafta da telefon edip ‘Benim maruzatlarımı yazmadınız’ diye sitem etti.

Abdullah Çavdar’ın mahallesinde kentsel dönüşüm uygulanmış. Bu çerçevede, evinin bulunduğu arsaya talip çıkmış, fakat biçilen değeri çok düşük bulup kabul etmemiş ki haklı; bahsettiği mevki ve üzerine marketli bina inşa edilen arsanın bedeli 40 bin liranın çok çok üzerinde olmalı, diye düşünmek mümkün. Uzatmayalım, Abdullah Bey adına bankaya 40 lira gibi bir para yatırılıp ‘Evi tahliye etmesi için’ yazı gönderilmiş. “Bankadaki paraya hiç dokunmadım ama evi mecburen terk ettim” diyor.

“Mahkemeye müracaat etmedin mi?” diye sorunca daha bir dertleniyor. “Mahkemeye de gittim ama sonuç alamadım. Benim arsayı alanlardan (…), FETÖ’cülükten kaçak olan Ali Akın ile Soner Cesur’un emanetçileriymiş” diyor. Kendisine ‘Bu insanlarla uğraşmaktan vazgeç’ diye telkinde bulunan Cumhuriyet Savcısının daha sonra FETÖ’cülükten görevden alındığını, önceki dönemde Belediye’de bütün kapıların yüzüne kapandığını da anlattı.

Tebrik ziyaretimizde aklımıza düşünce Çavdar’ın anlattıklarından Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş’a da kısaca bahsetmiştik. “Kapımız herkese açık, gelirse görüşür, bizim yapabileceğimiz bir şeyse de yardımcı oluruz’ demişti. Abdullah bey geçen hafta arayıp mağduriyetini yazmadığımıza sitem edince henüz görüşemedikleri kanaati hasıl oldu. 

**

KÜTAHYA’DA FETÖ RÜZGÂRI

Önceki hafta kaleme aldığımız ‘FETÖcüler geri dönerken’ başlıklı yazımızın ertesinde Kütahya ile ilgili önemli iddiaları bizimle paylaşan bir okurumuz, Dumlupınar Üniversitesi’ndeki kadro yapısına dikkat çekiyordu. AK Parti ve MHP’ye yakınlığıyla bilinen idarecilerin bir bir görevden alındığına işaret eden okurumuz, yeni görevlendirilen birçok ismin FETÖ ile irtibatlı olduğu iddiasında bulunuyor. İdari birimleri ve bölümleri tek tek sayan Şahin, bazı Rektör Yardımcılarından dekanlara ve idari personele kadar çok sayıda FETÖ’cü ismin göreve getirildiğini, atamaların ‘FETÖ ile mücadeleden vazgeçildi’ izlenimini doğuracak boyuta ulaştığını söyledi.

Atamaların şehirde FETÖ rüzgarı estirdiğini iddia eden okuyucumuz, “ Türkiye’de FETÖ’nün emrinde olmuş, Amerika’da FETÖ evlerinde kalmış insanların görevlendirilmesi ancak fütursuzluk olarak açıklanabilir” diyor.

Haklarında istihbarat birimlerinden “FETÖ ile iltisaklıdır” şeklinde bilgi notu gelen bazı isimlere yakın tarihlerde kadro verilmesinin “eski raporların sümen altı edildiği” izlenimi verdiğini anlatan okur,  YÖK’ün daha önce onay vermediği isimlerin göreve getiriliyor olmasının Başkent’te de bu konuda ters rüzgârların estiği şeklinde değerlendiriyor. Bu tür gelişmeler kamuoyunda endişeye sebep oluyor.

**

KUDÜS MÜSLÜMANLARIN İMTİHANIDIR

Onlarca yıldır İsrail zulmü altında inleyen Kudüs üzerindeki oyunlar giderek açığa düşüyor. Amerika Başkanı Trump’un geçen hafta yaptığı, “Gelecekte, Filistin devleti olacak bir toprak da yaratacağız ve burada terörizmi katı bir şekilde reddedecek olan bir Filistin devletinden bahsediyoruz. Burada Kudüs, bölünmeden İsrail'in başkenti olacak” şeklindeki açıklamasına en sert cevabı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan verip, planı kabul etmeyeceklerini duyurdu.

Kudüs başta olmak üzere Osmanlı’dan Filistin halkına kalan diğer topraklar, İslam Dünyasının ilahi imtihanıdır. Esasen ‘Suriye’den Yemen’e, Kafkasya’dan Macaristan’a kadar” demek gerekiyor da, güncel gereklilik icabı Filistin önceliklidir. Tarihten bize miras kalan Filistin derdi için gayretsiz kalamayız.

**

TÜRKİYE’YE SALDIRILARA KİM YÖN VERİYOR?

Türkiye ile Yunanistan yıllardır iki düşman komşu olarak ‘birbirine karşı teyakkuzu elden bırakmadı. Dünyanın sözde süper güçlerini Türkiye’ye karşı kışkırtmada her zaman her fırsatı değerlendirmenin gayretinde olan arsız komşu Kıbrıs meselesinden Ege Adalarına kadar pek çok huzursuzluğun maşası olmayı yeğlemiştir.

Avrupa Parlamentosu'nda, Yunan Adalarındaki göçmenlerin durumu konuşulduğu oturumda Yunan Altın Şafak Partisi'nin eski milletvekili, bağımsız parlamenter Yannis Lagos Türkiye'yi Yunanistan'a sürekli göçmen yollamakla suçladıktan sonra cebinden çıkardığı Türk bayrağını yırtma edepsizliğini de gösterdi. AP tarafından hakkında soruşturma başlatılan Yunanlı parlamenterin tavrına AK Parti ve MHP’den gelen ilk tepkiler milli vicdanı rahatlatan tonda olsa da her fırsatta Yunanistan’ı şirin gösterme gayretkeşliğindeki güruhun tepkisiz kalması dikkatlerden kaçmadı!

Birinci soru şu: Yunan parlamenter bu cesareti kimden, nereden alıyor?

İkinci soru da şu: İçimizdeki Yunan aşıkları neden sus pus?

Haftanın ilk günü üzüntüye vesile olan bir diğer gelişme Suriye’de yaşandı. İdlib'de Esed rejimi güçleri yoğun topçu atışı yaparak 4 askerimizi şehit ederken 9 askerimiz de yaralandı. Bunun üzerine devreye giren Fırtına obüsleri ve F-16'larımız belirlenen hedefleri ateş altına alarak gereken karşılığı misliyle verdi. 

Bu konuda da zihinlerde tek soru var: Kudüs’ü topyekün siyon toprağı yapma planlarının da ifşa edildiği bu kritik süreçte Esed’i Türk askerine karşı kim kışkırttı?

**