Ömrümüzün en kıymetli yıllarını yaşadığımız Kovanağzı’nda kim hangi tahsili yapmış hangi vazifededir, diye bir çetele tutmamıştık ama hatırladıklarımız ve hatırlatılanları alt alta yazınca ortaya bir övünç tablosu çıktı.

Aşağı Kovanağzı Caddesinin beyefendisi Mehmet Dikkaya oyuna zaman ayırmak yerine çoğunlukla dersleriyle hemhal olmayı yeğlerdi. Bu gayreti onu Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde lisans eğitimine götürdü. İstanbul Üniversitesi’nde Yüksek lisans, Marmara Üniversitesi’nde doktora yaptı, Profesör oldu. Kafkas Üniversitesi İktisat Bölümü’nde öğretim üyeliği yaptı. Indiana Üniversitesi’nde TÜBİTAK’ın da desteklediği bir projeyi yönetti. Türkiye ekonomisi, küreselleşme, bölgeselleşme, Avrupa Birliği ve Avrasya’nın Ekonomi Politiği konularında ulusal ve uluslararası çalışmalar yaptı, kitaplar yazdı. Halen Kırıkkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde görev yapıyor. Mehmet hocanın kızı Yasemin Hanım da Ankara Hukuk Fakültesinden mezun oldu, Avukat cübbesini giyerek hukuk dünyasına katıldı.

Evliya Tekkeli Bayram Ali dedenin oğulları gibi torunları da mektep aşığıydı. Aile, Karaailer Caddesini yurt edinmişti.  Alparslan İlkokulu’nun meşhur öğretmenlerinden Ali Yavaş hoca okula gidip gelirken eğri bacak Skoda’sının kasasına öğrencileri doldurur, adeta gönüllü servislik yapardı. “Aman ne büyük risk” dediğinizi duyar gibiyim de başka çare mi vardı o yıllarda? Karda kışta her gün git-gel en az dört kilometre yol teperdik. İvriz Öğretmen Okulu mezunu olan Ali hoca tasavvufi yönü güçlü olan insanlardandı.

Ali hocanın büyük oğlu Bayram Ali Yavaş Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümünü bitirdikten sonra Konya Vergi Dairesinde İdari ve Mali İşler Müdürlüğü yaptı. Daha sonra Aksaray Üniversitesinde Genel Sekreterlik yaparak emekli oldu. Diğer oğlu Yusuf Ziya Yavaş Mersin Üniversitesi Fizik Bölümünden mezun olup öğretmenliği seçti. Ailenin üç numaralı evladı Abdülkadir Yavaş Kayseri Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesini bitirip öğretmenliğe başladı ve idareci oldu. En küçükleri olan Hamza Yavaş Niğde Üniversitesinde Makine Mühendisliği okudu ve özel sektörde Mühendis olarak görev aldı.

Bayram Ali dedenin diğer oğlu Talip Yavaş Anadolu Üniversitesi iktisat Fakültesi Muhasebe Bölümü mezunuydu ve Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesinde Döner Sermaye Saymanlığı yaparak emekli oldu.

Talip Hocanın büyük oğlu Bilal Yavaş bir yandan tahsil yaparken diğer yandan da profesyonel futbol oynadı, Konyaspor’da top koşturdu. Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulunu bitirdikten sonra da öğretmenliğe başladı. Halen Konya Gençlik ve Sor İl Müdürlüğünde Spor Müdürü olarak görev yapıyor. Bilal’in küçüğü Ahmet Yavaş da ağabeyi gibi Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda okudu ve halen Vali Necati Çetinkaya Ortaokulunda Beden Eğitimi Öğretmenliği yapıyor.

Bayram Ali dedenin oğullarından Akif Yavaş hoca Konya Yüksek İslam Enstitüsünü bitirerek Konya İmam Hatip Lisesinde öğretmenlik yaparak emekli oldu.

Karaaliler de meskun Kilistralı İbrahim emminin oğlu Mehmet Saatçi, Anadolu Üniversitesi işletme Bölümünü bitirdi ve Konya Büyükşehir Belediyesi kuruluşu olan KOSKİ’de Yazılış Şube Müdürlüğü yapıyor.

Çalmandalı Mümin dede ileri yaşına rağmen uçsuz bucaksız tarlasında çalışıp yeşil ve kırmızılahana üretmekte çok mahirdi. Karaaliler Camiinin imamı olan İhsan hoca da babası gibi bağ bahçe işlerinden geri durmadı. Onun şiire meraklı olan büyük oğlu Mümin Ünlükaçar Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesinde Sınıf Öğretmenliği okudu, aynı fakültede Eğitim Yönetimi alanında yüksek lisans yaptı. Öğretmenlikten sonra farklı okullarda Müdür olarak görev aldı. Hayat Boyu Örenme ve Gönülden Dökülen İnciler adlı iki de kitabı yayınlandı.

İhsan Hocanın küçük oğlu Mücahit Ünlükaçar’da Selçuk Üniversitesi Türkçe Öğretmenliğinde okudu. Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesinde Eğitim Programları ve Öğretim alanında Yüksek Lisans yaptı. Öğretmenlikten sonra Müdür yardımcılığına atandı.

Denizköy Sokak’tan arkadaşımız Hüseyin Kömürcü memuriyeti gereği uzun yıllar farklı şehirlerde görev yaptıktan sonra Başkent Ankara’da ikamete karar verdi. Kızlarından Fatma Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Uluslararası İlişkiler tahsilini tamamladı. Ailenin dördüncü evladı Hafize de Hacettepe Üniversitesi’nde Biyoloji okudu.

İlkokulda okuduğu yıllarda biz onu Haydar ismiyle biliyorduk ama nüfus kâğıdında Tuna Uysal yazıyordu. Ele avuca sığmayan, kolay celallenen bir tabiatı vardı. Bu enerjisini Şahin Gençlik’in yıldız futbol takımında tüketmesini çok istedik ama mahalleden erken taşındılar. Selçuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji bölümünden mezun olan Tuna mezun olduğu Fakültede akademik kariyerini geliştirip Profesör oldu.

Almanyalı Osman ağanın torunu, Ayşe ablanın oğlu Arif Dinç Hacettepe Üniversitesinde Harita Mühendisliği okuduktan sonra yetinmeyip ikinci dal olarak Selçuk Üniversitesinde Jeoloji Mühendisliği tahsili yaptı.

Çetin bir kış yaşadığımız 2016 yılının 17 Kasım günü Meram Tıp Fakültesinde beyin tümörü ameliyatına alınmıştım. Narkozdan çıktığım anda doktorum Prof. Dr. Yalçın Kocaoğullar ekibiyle birlikte başucumdaydı. Ameliyatla ilgili bilgiler verirken, “Bizim hastanede ama başka bir serviste görevli sizin yakınınız bir hemşire hanım varmış. Çok üzüldü, sizinle ilgilenmek istedi, biz de başka serviste olmasına rağmen ameliyat ekibine aldık. İsmini unuttum, siz hatırlıyor musunuz?” diye sormuştu. Hatırlamak için unutmak lâzım, değil mi?  Tebessüm etmeye çabalayarak, “Yasemin’dir o” dedim. Yalçın hoca mutlu oldu, gülümseyip, “Evet, evet Yasemin’di” diyerek tasdik etti.

Yasemin Mermer Kaya, Gülsüm halamın torunu, Kanıt sokakta oturan Fati ablamın büyük kızıydı. Büyüdü, Selçuk Üniversitesinde hemşirelik okudu ve Meram Tıp Fakültesinde ölümle hayat arasında olduğum saatlerde en yakınımdaki yardımcılarımdan biri oldu.

Yasemin’in küçüğü Ayşegül Özlü Selçuk Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesini bitirerek ana sınıfı öğretmeni olurken, ailenin üçüncü kızı Merve Gülsüm Sebahattin Zaim Üniversitesi Eğitim Fakültesini bitirerek dershanelerde Türkçe öğretmenliğine başladı.

Konya Anadolu Lisesi sınavını kazanmak gibi Gazi Lisesinde okuyabilmek de ayrıcalıktı. Hacı Haydar Efendi Camii civarında büyüyen Kamil Karataş Gazi Lisesini bitirdikten sonra Selçuk Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Harita Mühendisliği Bölümünden mezun oldu. Sona Niğde Üniversitesi Aksaray Mühendislik Fakültesinde Araştırma Görevlisi olarak çalıştı. Kamil Hoca, Karadeniz Teknik Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölümünde yüksek lisans eğitimi yaptı, doktora derecesini aldıktan sonra da Aksaray Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Harita Mühendisliği Bölümünde çalışmaya başladı. Akademik çalışmalar için Amerika Birleşik Devletlerine gitti. TÜBİTAK Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezine bağlı Yazılım Teknolojileri Araştırma Enstitüsünde görev yaptı.

Kovanağzı Caddesi sakinlerinden Ulukapı sülalesi Kovanağzı’nın yerlilerindendir. Prof. Dr. Ömer Ulukapı Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığı yaparak emekli oldu. Kızı Emine Hanım ise Eczacılık Fakültesinden mezun olup Numune Hastanesi civarında Eczane açtı.

Merhum Ahmet Kamil Ulukapı Konya’da Asliye Ceza Hâkimliği yaptı. Onun oğlu Mehmet Zühtü Ulukapı Aile Hekimi olarak Taşrakaraaslan Semtinde hizmet veriyor.

Eczacılıktan söz açılmışken… Sağlık Ocaklarının ve semtlerde eczanelerin yaygınlaşmadığı yıllarda Musa emminin oğlu bizim Ramazan Topraklık İmam Hatip Lisesini bitirince Eczacı Teknikeri olarak hizmet vermeye başlamıştı ve mahallede pek çok insanın derdine deva oldu.

İnliceli Mali Müşavir Mehmet Ören’in büyük oğlu Yunus Emre Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesini bitirip Aydoğdu’da Eczane açtı. Diğer oğlu İsa Furkan, Hacettepe Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümünü bitirip ASELSAN’da Uzman olarak çalışmaya başladı. Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimler ve Kamu Yönetimi Bölümünü tam burslu olarak okuyan üç numara Muhammet Ören Ziraat Bankası Genel Müdürlüğünde müfettiş oldu. Dördüncü evladı Ömer Faruk ise Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesinde geleceğe hazırlanıyor.

Eczacılık İnliceliler için öncelikli meslek gibiydi. Komşularımızdan Mehmet Şahin de Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesini bitirip Nakiboğlu semtinde mesleğini icra etmeye koyuldu.

Aşağı Kovanağzı Caddesinde Erzurumlu Kocakürt namıyla bilinen Abdulbaki amca Almanya’da çalışan iki oğlunun sayesinde varlıklıydı ve motorlu vasıtaya sahip ender ailelerden biriydi. Mahalle maçlarında aramızda olmasına rağmen evlerine daha yakın olduğu için Selçuk İlkokuluna giden oğlu Müslüm Kandemir Ankara Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra Konya’ya dönmeyip Başkentin gözde semtlerinden Kavaklıdere de hukuk bürosu açtı okudu.

Müslüm’ün kardeşi İbrahim ise Hacettepe Tıp’ı bitirmesine rağmen ticari zekâsını kullanmak üzere, hekimlik yapmadı. İstanbul’a yerleşip medikal şirketi kurdu ve pek çok tıbbi cihazın Türkiye’ye girişini sağladı. Ancak genç yaşta tutulduğu hastalık sebebiyle vefat etti.

Koskoca bir coğrafya iken bünyesinden Arif Bilge, Ladikli, Yenice, Hacı İsa Efendi gibi mahalleler üretilen Kovanağzı’nın bütün gençleri hakkında bilgi sahibi olmamız mümkün değil tabi ki. Yıllarca aynı sektörde çalıştığımız bizim mesleğin önemli ustalarından Nurettin Özkan ağabey, uzun bir aranın ardından Ali Rıza Taşıtlı ve Hüseyin Karabaş’ın ev sahipliğinde İdeal Fotokopi’nin selvi gölgesinde buluşup zamanı hatıralara tevdi ettiğimiz gün unuttuğu bir bilgiyi hatırlamış gibi irkildi. “Güden, hani bizim Etnoğrafya Müzesinde senin mahallede oturan bir komşun vardı…” deyip sustu ve çehresine hüzün yerleşti. Ben, “Evet, İsmet Dinç ağabeydi, taşınmışlardı bizim oralardan, çoktandır görmüyorum” diye karşılık verince, “Haberin olmadığını tahmin ettim; İsmet’i üç-dört ay evvel kaybettik. Komşunun komşuda hakkı olur, bir Fatiha oku da vazifeni yap” dedi.

Zihnimde gelinmez yola gidenler bir bir canlanmaya başladı. İsmet abi kaçıncıydı acaba? Ben düşüncelere dalmışken Nurettin ağabey anlatmaya devam etti: “İsmet emekli olunca Mersin’e yerleşti. Hanımı Ayşen hoca halen orada yaşıyor ama Kovanağzı’ndaki evleri duruyor, ara sıra gelir gider. Kader rüzgârı herkesi farklı yerlere savurur ya... Onların kızları da başka şehirlere tayin olup evlendiler. Kızlarından biri Ankara Hacettepe Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi oldu ama isimlerini hatırlamıyorum.”

Ben üç kardeşin isimlerini de hatırlıyordum; “Duygu’dur o” diye karşılık verdim. Nurettin ağabey gazeteciliğin sorgulayıcı özelliklerini iyi uygulayan bir ustamızdı; “Biliyor musun, tahmin mi ettin?” diye sordu. Duygu’nun Konya Anadolu Lisesi mezunu olduğunu söylediğimde tebessüm edip, “Evet, temel eğitimini bildiğin için doğru tahmin edebilirsin” diye karşılık verdi.

Bu konuşmadan yola çıkarak sosyal mecrada bir arama yaptım. Evet, mahallemizden Konya Anadolu Lisesini ilk kazanan öğrenci olan Duygu Dinç Kurtul Hanım Hacettepe Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu İngilizce Bölümünde Öğretim görevlisiydi.

Fakat her yüksek tahsil yapan insan hedefine vasıl olmayabiliyordu. Dişçi Mehmet Efendi Camii civarında bakkallık yapan Kilistralı Ahmet ağa ile Bahar teyzenin oğlu Durmuş Ünüvar, bir döneme damgasını vurup romanlara konu olan, birçok gencin hülyası Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun olmasına rağmen eğitimiyle ilgili bir işe intisap etmedi. Halen de ömrünü dolmuş şoförlüğü yaparak idame ettiriyor.

Herkesi bilmemiz ve ulaşmamız elbette mümkün değil. Ama şu gerçek; bir zamanlar Konya’nın kuytusu olan; gecekondu, varoş diye tanımlanan Kovanağzı mümbit topraklarında tarım ürünleri yetiştirmekle kalmadı, memlekete yüzlerce nitelikli insan kazandırdı.