Geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen Tahıl Koridoru konulu Soçi zirvesinde Erdoğan ile Putin neler konuştular? İki liderin Soçi buluşması öncesinde yanıtı ençok merak edilen soru buydu. 17 Temmuz’da Karadeniz Tahıl Anlaşması, “Verilen sözler tutulmadı” gerekçesiyle, Rusya Devlet Başkanı Putin tarafından askıya alınmıştı. O nedenle bütün dünyanın gözü kulağı Soçi’de gerçekleştirilen Erdoğan-Putin zirvesindeydi. Gelişmiş, gelişmemiş bütün ülkeler, Tahıl Koridoru’nun geleceğini belirleyecek olan bu buluşmaya odaklanmıştı.

“Erdoğan Putin’i ikna etmeye çalışıyor” başlığı altında Soçi zirvesini değerlendiren The Guardian gazetesi Tahıl Koridoru’nu öne çıkarıyordu, fakat, buluşmanın hemen öncesinde Ukrayna’nın liman kentlerinde meydana gelen patlamalarla verilen mesajlardan da anlaşıldığı gibi, Tahıl Koridoru’nun arka planında çok boyutlu bir başka mücadele yaşanmaktaydı. Tahıl Koridoru, görüşülecek konuların yalnızca biriydi.

4 Eylül Pazartesi günü gerçekleştirilen Soçi zirvesinde Erdoğan ile Putin neler konuştular? İki liderin Soçi buluşması öncesinde yanıtı ençok merak edilen soru buydu. 17 Temmuz’da Karadeniz Tahıl Anlaşması, “Verilen sözler tutulmadı” gerekçesiyle Rusya Devlet Başkanı Putin tarafından askıya alınmıştı. O nedenle bütün dünyanın gözü kulağı Soçi’de gerçekleştirilen Erdoğan-Putin zirvesindeydi. Gelişmiş, gelişmemiş bütün ülkeler Tahıl Koridoru’nun geleceğine odaklanmıştı.

Soçi zirvesi öncesinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Azerbaycan, Libya, Kıbrıs, Irak, Ukrayna ve Rusya’nın yanı sıra İran’ı da ziyaret etmesi, Soçi zirvesinin Tahıl Koridoru’yla sınırlı olmadığının işaretleriydi. Soçi’de bir takım bölgesel ve küresel sorunların da masaya geleceği anlaşılıyordu.

Irak ve Suriye’deki hareketlenmelerin de, Rusya’ya uygulanan yaptırımların da, Kuşak ve Yol projesinin Kafkasya kavşağının da masaya yansımaları olacaktı. ABD’nin, başlangıçta, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline göz yumarak başlattığı süreç nedeniyle, Soçi zirvesinin yalnızca Tahıl Koridoru’yla sınırlı kalması mümkün değildi. ABD’nin de Tahıl Koridoru’na ilişkin çok önemli hedefleri olduğu biliniyordu.

Nitekim, Soçi’de Erdoğan’ı güler yüzle karşılayan Putin, “Tahıl Koridoru konusunu da konuşacağız, ama bazı sorularımız var” diyordu.

Neydi o, Putin’in ”bazı sorular” parantezi içinde ifade etmeye çalıştığı sorular ya da sorunlar?

“TAHIL KORİDORU” MASADAKİ GÜNDEM MADDELERİNİN  BİRİYDİ, AMA...

“Erdoğan Putin’i ikna etmeye çalışıyor” başlığı altında Soçi zirvesini değerlendiren The Guardian gazetesi Tahıl Koridoru’nu öne çıkarıyordu, fakat, buluşmanın hemen öncesinde Ukrayna’nın liman kentlerinde meydana gelen patlamalarla verilen mesajlardan da anlaşıldığı gibi, Tahıl Koridoru’nun arka planında çok boyutlu bir başka mücadele yaşanmaktaydı. Tahıl Koridoru, görüşülecek konuların yalnızca biriydi.

Erdoğan-Putin buluşmasına internet sayfasında geniş yer veren New York Times, Erdoğan’ın Putin’i ikna etmeye çalışacağını ifade ederken, Putin’in Türkiye’de Ortadoğu’nun doğalgaz merkezi oluşturma girişimine de dikkat çekiyordu. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle başlayan enerji krizi, gıda krizini de tetiklemişti. Enerji ve gıda krizi birlikte büyümekteydi.

“KISSINGER: “PETROL VE GIDAYI KONTROL EDERSENİ DÜNYAYI KONTROL EDERSİN”

Enerji ve gıda sorunları tarihin her döneminde tarihin akışını yönlendiren konular olmuştur. ABD’nin eski Dışişleri bakanlarından “kurt politikacı” olarak anılan Henry Kissinger, “Petrolü ve gıdayı kontrol edersen dünyayı kontrol etmiş olursun” diyordu, yıllar önce..

Yeni bir dünya düzeni kurma peşinde olan ABD, petrol sahibi ülkelerin petrolü, dolar dışında bir başka para birimiyle fiyatlandırma/satma girişimine karşı, şimdi insanlığın bir başka vazgeçilmezi olan gıda konusuna çengel atmıştı. Ne diyordu Kissinger: “Petrolü ve gıdayı kontrol edersen dünyayı kontrol etmiş olursun.”

2022 yılının Mart ayında BM Genel Sekreteri Guterres, de bu konudaki kaygılarını şöyle dile getirmişti: “Tedarik zincirlerinin bozulmasıyla gıda, yakıt ve gübre fiyatları hızla arttı. Bu, ençok yoksulları vuruyor. Küresel çapta siyasi istikrarsızlık ve huzursuzluğun tohumlarını ekiyor.”

The Economist’in Mayıs 2022 kapağını hatırlıyor musunuz; kurukafa ve buğday başaklarıyla birşeyler anlatılmak isteniyordu.

Savaşlar, tarih boyunca enerji ve gıda krizleriyle elele yürümüştür. Her savaş, gıda maddelerinin üretiminin azalmasına, dolayısıyla gıda krizinin yaşanmasına neden olmaktadır. Savaş, hedeflere ulaşabilmek, dünyayı yönetebilmek için kullanılan bir yöntemdir.

SAVAŞ ZİNCİRİ KARADENİZ’İN KUZEYİNE NEDEN TAŞINDI?

Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında, I. Körfez Savaşı ile başlatılan ve  Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren savaşlar zinciri, ABD’nin, Rusya’nın arka bahçesi saydığı Ukrayna’yı karıştırmasıyla Karadeniz’in kuzeyine taşınmış oldu. Sovyetler Biriği’nin dağılması sonrasında, Rusya ile Avrupa’nın arasına NATO’yu konuşlandıramayan, eski Varşova Paktı üyesi ülkeri NATO şemsiyesi altında toplayamayan ABD’nin, Kissinger’ın önerileri doğrultusunda bazı hedefleri vardı

İlk bakışta Rusya- Ukrayna savaşı gibi görünen çatışmanın arka planında ne gibi hesaplar vardı? ABD, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesine yeşil ışık yakarken neler planlamıştı?

Önce, “Rusya Ukrayna’nın bir bölümünü işgal edebilir” müjdesi veren ABD Başkanı Biden, savaşın kızıştığı bir dönemde, Ukrayna’ya yaptığı silah yardımını neden artırıyordu?

Rusya korkusuyla AB ve Varşova Paktı üyesi ülkeleri yeniden NATO şemsiyesi altına toplamayı başaran ABD, “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” diyen Fransa Cumhurbaşkanı Macron’u da ekisiz eleman durumuna sokmuş, Avrupa Ordusu’nun kurulmasını önlemişti, ama bunlar dışında başka hedefleri de vardı. Çin’i küresel ekonominin lideri yapabilecek olan Kuşak ve Yol projesinin Türkiye ve Rusya üzerinden Avrupa’ya ulaşmasını engellemeli, enerji ve gıda konusundaki fiyatlandırmada doların egemenliğini sürdürmeliydi.

PUTİN, TAHIL KORİDORU’NU NEDEN ASKIYA ALMIŞTI?

22 Temmuz 2022’de, Ukrayna tahlının uluslararası piyasalara, özellikle az gelişmiş ükelere ulaştırılabilmesi için Kiev ve Moskova ile iki ayrı tahıl anlaşması yapılmıştı. Bu anlaşma sayesinde Ukrayna, Temmuz ayına kadar, Odessa, Chernomorks ve Yuzhny lmanlarından uluslararası piyasalara 33 miyon ton tahıl (yüze 8.8 milyon tonu buğday) satmıştı. Bu ihracat sayesinde, hızla yükselmekte olan hububat fiyatları aşağıya çekilebilmişti.

Ukrayna memnundu, fakat Rusya anlaşmaya uyulmadığından, tahıl ve kimyasal gübre stoklarını uluslararası piyasalara ulaştıramamaktan şikayetçiydi.

Rusya’ya yaptırım uygulamakta olan AB üyesi ülkeler ve ABD, Rus tarım ürünlerinin yaptırımlar kapsamı dışında olduğunu söyleseler de, Moskova, uluslararası şirketlerin Rus gemilerine sigorta sağlamadıklarından, tarım ürünü yüklü gemilerin Avrupa limanlarına sokulmadıklarından şikaetçiydi. Rusya ayrıca, Rus Tarım Bankası’nın uluslararası para transfer sistemi olan SWIFT’e geri alınmasını ve tarım makinelerine ait yedek parçaların ithaline izin verilmesini istiyordu.

Moskova’nın Tahıl Koridor’nu askıya almasının nedenlerinden biri de, Rusya’nın bu kordordan yararlanarak bazı Afrika ülkerine ve az gelişmiş ülkelere tahıl bağışı yapamamaktan şikayetçiydi.Moskova, Tahıl Koridoru’nun ticari bir hatta dönüştüğünü, tarım ürünlerinin neredeyse tamamının Batı ülkeleri bandıralı gemilerle zengin ve orta gelirli ülkelere taşındığını savunuyordu.

Kayıtlara göre, koridordan geçen tarım ürünlerinin yüzde 40’ı Avrupa’ya, yüzde 30’u Asya’ya, Yüzde 13’ü Türkiye’ye, yüzde 12 Afrika’ya ve yüzde 5’i de Ortadoğu ülkelerine taşınmıştı.

Ukayna, başka alternatifi olmadığından, Tahıl Koridoru’nu tek başına canlı tutma kararında olduğunu açıkladığı günlere, Ukrayna’nın tahıl ihraç eden limanlarında büyük patlamlar yaşandı. Büyük bir tahıl üreticisi ülke olan Rusya, dünya tahıl pyasasından soyutlanmayı kabul etmiyordu.

Dünyanın yıllık tahıl ticaret hacmi, 205.6 milyon tonu buğday olmak üzere, toplam 422.4 milyon tondur. Burada, Ukrayna’nın buğday payı yüzde 5, Rusya’nın ise yüzde 20’dir. Rusya ve Ukrayna tarım ürünlerini dünya pazarlarına ulaştıran 300’ü aşkın geminin sahipleri kimlerdir, yüzlerce milyon ton tarım ürünü kimler tarafından alınıp satılır net olarak bilinmiyor. Hafızlarda yankılanan, yalnızca ABD’li ünlü politikacı ve ideolog Kissinger’in öğüdü: “Petrolü ve tarım ürünlerini kontrol eden dünyayı da kontrol eder.”

Tahıl ve tahıl ürünlerinin üretim ve dağıtımını kontrol eden devleri olan Cargill, Viterra, Bunge Ld. Lus Dreyfus Co. ,Archer-Daniels Midland Co. Ve Olan International Ltd., aynı zamnda ABD istihbarat teşkilatının uluslararası sularda yüzen birimleri olarak görev yapıyorlar.

KÜRESEL ÇAPTA HUZURSUZLUK TOHUMLARI EKİLİYOR

BM Genel Sekreteri Buterres, “Tedarik zincirinin bozulmasıyla, gıda, yakıt ve kimyasal gübre fiyatları çok hızlı artmıştır. Bu artış ençok yoksulları vurdu. Küresel çpta huzursuzluğun ve istikrarsızlığın tohumları ekiliyor” diyor.

Belki istenen de bu. Dünyada hala petrol ve tarım ürünleri dolarla fiyatlandırılıyor. ABD bu düzenin bozulmasını kesinlikle kabul etmek istemiyor.

4 Ağustos 2020’de Beyrut limanında yaşanan büyük patlama sorasında çıkan yangın gülerce söndürülememişti. Dünya çapında büyük yankılar oluşturan atlama ve yangında 200’den fazla kişi hayatını kaybetmiş, binlerce kişi de yaralanmıştı. Dün Bayrut limanı, bugün Ukrayna limanları ve buğday tarlaları ile dünyanın çeşitli ülkelerindeki tahıl siloları “tozlaşma” nedeniyle yanıyor ya da patlıyor.

Dünyanın sayılı tahıl ambarlarından olan Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın, tarihte olduğu gibi, günümüzde de gıda krizine yol açabileceğini düşünemedik ya da düşünmek istemedik. “ABD’nin, Sovyetler Birliği’nden sonra Avrupa Birlği’ni parçalama operasyonu” olarak değerlendirmek kolayımıza geldi. “Putin bazı yaptırımları aşma konusunda Türkiye’ye muhtaç, o nedenle buğday sıkıntısı çekmeyiz” dye avuttuk kendimizi. Fakat, işin o kadar da kolay olmadığını yaşayarak öğrendik.

ABD’NİN HEDEFLERİ VE PUTİN’İN RİCALARI

ABD, Kissinger’ın öğüdü doğrultusunda petrol ve gıda ürünlerinin üretim ve dağıtımını kontrolü altında tutmaya çalışırken Putin de Soçi’de önümüze bir demet istek listesi koydu.

Putin, Agrobank’ın SWIF sistemine dönmesine, Rus gübre şirketlerinin Avrupa bankalarıda bloke edilmiş hesalarının serbest bırakılmasına, Rus tarım ürünlerini taşıyan gemilere uluslarası sigorta sağlanmasına ve bu gemilerin Avrupa limanlarına koşulsuz girmeleine, Ukrayna’ya amonyak pompalayan boru hattının tamir edilmesine ve de, Katar’ın mali dsteği sağlanarak, Türkiye’de işlenecek 1 milyon ton Rus tahılının Afrika ülklerine ulaştırılmasında yardımcı olmamızı rica ediyor. 

Kolay mı? Elbette değil, ama bölgesel bir güç olduğumuzu ispat edebilmemiz için, küresel hakemler huzurunda bazı önemli sınavlardan geçmemiz gerekiyor.

Türk milleti olarak nice sınavlardan geçtik; Soçi sınavı da bizi ürkütmemeli.

Soçi’de Putin’in Türkiye’yi Ortadoğunun doğalgaz terminali yapma girişiminden ve Türkiye’nin artık bir nükleer güç olduğundan söz etmesi birilerinin kulağına kar suyu kaçırmış olmalıdır. Bu noktada bizim aklımıza takılan soru, “Toryumlu nüklleer güç mü, uranyumlu nükleer güç?” sorusudur.

Tahil Koridoru’nu daha çok konuşacağız.. Kafkasya’daki hareketlenmeye dikkat!