KAZAKİSTAN CUMHURBAŞKANI  NURSULTAN NAZARBAYEV'İN
BU YILKİ "ULUSA SESLENİŞ"İNİ SUNARKEN..


Kazakistan, bağımsızlığını kazandığı 1991'den bu yana, "Efsane Lider" Nursultan Nazarbayev önderliğinde, ekonomi ve siyaset alanında gerçekleştirdiği başarılar dizisi, dünya tarihinin altın harflerle yazılan sayfalarını oluşturmaktadır.
Sovyetler Birliği döneminde dışa kapalı bir yönetim altında olan Kazakistan'ın bağımsızlığını kazanmasından sonra, 22 yıl gibi kısa bir sürede çağdaş ülkeler seviyesine yükselmesi alkışlanacak, aynı zamanda ders alınacak destansı bir başarı hikayesidir.
Bu üstün başarının mimarı olan Nursultan Nazarbayev,her yıl yaptığı "ulusa sesleniş" konuşmalarında, Kazak halkına, 2050 yılını hedef alarak, birlik içinde yılmadan çalışmalarını öğütlemektedir.
Kazakistan'ın 22 yılda gerçekleştirdiği göz kamaştırıcı başarılar dizisinin mimarı olan Nursultan Nazarbayev'in "Ulusa Sesleniş" konuşmaları, yalnız Kazak halkının değil, tüm insanların dikkatle okuması ve dersler çıkarması gereken konuşmalardır. Nursultan Nazarbayev'in "Ulusa Sesleniş" konuşmaları, örnek bir devlet adamının, çok zor koşullarda olan bir ülkeyi, 22 yıl gibi kısa bir zaman diliminde, dünya çapında başarılar gerçekleştiren bir ülke konumuna yükseltmesinin destansı hikayesidir.
Kardeş ülke Kazakistan'ın başarılarını yürekten alkışlayarak, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in bu yılki konuşmasını tam metin olarak yayınlıyoruz.
M. KEMAL SALLI


KAZAKİSTAN’IN 2050 STRATEJİSİ:

ORTAK AMAÇ, ORTAK MENFAAT ve ORTAK GELECEK  

Kıymetli Kazakistanlılar!
Sayın Milletvekilleri!

Bir yıl önce, ben, ülkemizin 2050 yılına kadar ki gelişmesinin yeni siyasi programını ilan ettim. Öncelikli maksat; Kazakistan’ın, en gelişmiş 30 devlet arasına katılmasıdır. Bu “Ebedi Kazakistan Planı”, ülke tarihinde, bizim başlattığımız devrin olgunlaşmış vizyonudur.
Kazak halkı geçen 22 yılda sayısız iş başardı. Biz, örnek kalkınmanın kendine has modelini oluşturduk. Her bir vatandaşımızın yüreğine, kendi ülkesine yönelik sınırsız övünç duygusu yerleştirdik. Kazakistanlılar yarınına, ülkesinin geleceğine güvenle bakmaktadır. Halkın yüzde 97’si sosyal şartların istikrarlı olduğunu ve bunun, yıllar geçtikçe iyileşeceğini söylemektedir.
Günümüzde de vatanımızın başarıları, her bir yurttaşın ulusal övüncüdür. Sadece cesur ve kuvvetli devletler uzun vadeli planlar yapmakla ve ekonomik büyüme ile uğraşırlar. “Kazakistan 2050 Stratejisi” bütün alanları kapsayan ve fasılasız büyümeyi sağlayacak olan kalkınma yoludur. Bu, devletliğimiz ile birliğimizin, yiğitliğimiz ile çalışkanlığımızın sınanacağı, sınanarak hakikate ulaşacağı büyük imtihandır. Stratejiyi noksansız gerçekleştirerek, imtihandan duraksamadan geçmek, ortak yükümlülük, itibarlı hedeftir!

Muhterem vatandaşlarım!
21’inci asrın Kazakistan’ı, sadece yirmi yıl gibi kısa bir sürede yetenekli, çalışkan ve hoşgörülü halkımız tarafından sıfırdan yaratılmış bir ülkedir! Bu hepimizin gurur duyduğu ortak eserimizdir! Bu bizim sonsuz bir şekilde sevdiğimiz yüce şaheserimizdir.
Kazakistanlılar ülke istikbalinin dümenini sıkıca ellerinde tutabilsin diye Strateji-2050’yi kabul ettik. Günümüzde Çin, Malezya, Türkiye gibi birçok başarılı ülke uzun vadeli planlar üzerinde çalışmaktadır. 21’inci asırda stratejik planlama bir numaralı kuraldır. Çünkü bir ülke seyrüsefer güzergâhını ve varacağı limanı bilmezse, hiçbir rüzgâr onun işine yaramaz. Strateji–2050, ana hedefimizi şaşırmaksızın, adeta bir deniz feneri gibi insanların gündelik hayatındaki sorunları çözmemize imkân vermektedir. Bu da, 30 yıl, 50 yıl sonra değil, yıldan yıla insanların hayat şartlarını iyileştireceğimiz anlamına gelmektedir.
Strateji, günden güne, yıldan yıla ülkemizi ve Kazakistanlıların hayatını daha iyi hale getirecek pratik işlerin programıdır. Ancak, herkes anlamalı ve bilmelidir ki piyasa koşullarında hiçbir şey gökten zembille inmeyecektir ve etkin bir şekilde çalışmamız gerekecektir. Devletin vazifesi ise bunun için gerekli şartları yaratmaktır. Ben eminim ki vatanımızın layık olduğu yer, dünyanın ileri gelen ülkeleri arasındadır ve bilhassa bu husus, Kazakistanlıların tamamını sonsuza kadar olmak üzere bir araya getirecektir.
Bugün ben sizlere dünyanın en gelişmiş 30 ülkesi arasına girme planımızı takdim etmek istiyorum. Talimatım üzerine Hükümetimiz ayrıntılı bir taslak hazırladı. Ben bu belgeyi, ana hatlarıyla onayladım ve bu Ulusa Sesleniş ile vereceğim talimatlar ışığında gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra nihai olarak onaylanacaktır. Yapılan birçok tahmine göre, Kazakistan’ın topyekûn gelişme hamlesi yapabilmesi için önümüzdeki 15–17 yıl “fırsatlara açılan kapı” olacaktır. Bu dönemde bizim için elverişli dış ortam sürecek, kaynaklara, enerjiye ve gıda maddelerine olan talebin artması ile Üçüncü Sanayi Devrimi’nin olgunlaşması süreci devam edecektir. Bizler bu dönemi iyi kullanmalıyız.
Bizler, 2050 hedeflerine doğru çetin küresel rekabet ortamında ilerleyeceğiz. Önümüzdeki on yıllık dönemler artık bizim bildiğimiz birçok meydan okumaya ve aynı zamanda küresel piyasalarda ve dünya politikasında birçok öngörülemeyen olaya, yeni krizlere gebedir. 21’inci asırda kolay lokma bulunmayacaktır. Asrın ilk yarısının ortalarına yaklaşıyoruz. Dünyanın gelişmiş ülkeleri artık somutlaşan stratejilerini uygulamaktadır. 21’inci asrın üçüncü çeyreği de aynı şekilde çetin geçecektir ve Top-30 küresel listesine aday sayısı son derece sınırlı olacaktır. Defalarca ifade ettiğim gibi, “gelişmiş ülke” kavramı zaman içinde değişen bir kategoridir. Gelişmiş ülkelerde halkın yaşamında radikal yeni vasıflar ortaya çıkmaktadır.
Günümüzde Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkeleri kalkınmışlığın temel göstergelerini sergilemektedir. Bu teşkilata 34 ülke üyedir ve bunlar dünyadaki toplam üretimin %60’ından fazlasını yapmaktadır. Brezilya, Çin, Hindistan, Endonezya, Rusya ve Güney Afrika Cumhuriyeti olmak üzere daha 6 ülke OECD’ye girmek için adaydır. Bütün üye ülkeler ise derin bir modernizasyon sürecinden geçmişlerdir ve yatırımlarda, AR-GE çalışmalarında, iş verimliliğinde, yatırımcılığın ve halkın hayat standardının gelişiminde üstün göstergelere sahiptirler. İstikbaldeki uzun vadeli dinamikleri de dâhil olmak üzere, OECD ülkelerinin göstergeleri, bizim için dünyanın en gelişmiş 30 ülkesi arasına girme yolundaki esas rehberler olacaktır.
Ben OECD’nin bir dizi ilke ve standardının Kazakistan’da uygulanması yönündeki hedefimizi ortaya koyuyorum. Bunlar taslakta yansımasını bulmuştur. Ekonomide yıllık %4’ten az olmamak üzere GSYH artışına ulaşılması planlanmaktadır. Ayrıca, yatırım hacminin de GSYH’nın bu günkü %18 seviyesinden %30’lara çıkması sağlanmalıdır. Ekonomide bilim-yoğun modelin uygulanmasındaki hedef ise Kazakistan ihracat potansiyelindeki hammadde dışı ürünler oranının %70’lere çıkartılmasıdır.  
Ekonomide yeni yüksek teknolojili sektörlerin yaratılması, bilimin finansmanına GSYH’nın %3’ünden az olmamak üzere pay ayrılmasını gerektirecektir. Ulusal üretim sürecinde enerji kullanım yoğunluğunu yarı yarıya azaltmak önem taşımaktadır. Bu gün %20 düzeyinde olan KOBİ’lerin GSYH içindeki payı 2050 yılına doğru %50’lerin üzerine çıkacaktır. Emek üretkenliğini ise 5 misli arttırmak suretiyle bugünkü 25.500 dolar seviyesinden 126 bin dolara çıkartmalıyız.
Sosyal alanın 2050 yılına kadar ana gelişme referans noktaları, somut gösterge rakamlarından ibarettir. Bizler kişi başına milli gelir göstergesini 4,5 misli arttırmalıyız ve 13 bin dolardan 60 bin dolara çıkarmalıyız. Bu şekilde Kazakistan orta sınıfın ağırlıklı olduğu bir ülkeye dönüşecektir. Küresel kentleşme eğilimleri dolayısıyla bugün %55 düzeyinde olan kentlerde yaşayan nüfus oranının %70’e çıkması beklenmektedir. Kentler ve yerleşim birimleri kaliteli yollarla ve her türlü ulaşım vasıtası için hızlı ulaşım sağlayan güzergâhlarla birbirine bağlanacaktır.
Sağlıklı yaşam tarzının benimsenmesi ve tıbbın gelişmesi sayesinde Kazakistanlıların ortalama yaşama süresinin 80’e ve daha üzerine çıkarılmasına imkân bulunacaktır. Kazakistan, sağlık turizminde Avrasya’nın ileri gelen merkezlerinden biri olacaktır. İleri eğitim sistemi oluşturma çalışmaları tamamlanacaktır. Kazakistan dünya insanları için en güvenli ve huzurlu ülkelerden biri olmalıdır. Barış ve istikrar, adil bir yargı sistemi ve etkin hukuk düzeni –kalkınmış ülkelerin temelini teşkil etmektedir.

Muhterem vatandaşlarım!

Kazakistan’ın dünyanın en gelişmiş 30 ülkesi arasına girme planında, ileride yapılacak olan çalışmaların uzun vadeli öncelikleri belirlenmiştir. Bizler aşağıdaki öncelikli istikametlerde birçok vazifeyi yerine getirmeliyiz.
Birincisi: Yenilikçi sanayileşme eğilimlerinin düzenlenip güçlendirilmesi önem taşımaktadır. Ben Hükümete, 2016–2019 Yılları Hızlandırılmış Sınaî-İnovasyon Kalkınması İkinci Beş Yıllık Dönem Planının hazırlanması için talimat verdim. Sanayileşmedeki önceliklerin sayısını sınırlamak gerekir.
Bizim için geleneksel hammadde üretim sektörlerinin etkinliğini arttırmak önem taşımaktadır. Bunlar bizim doğal rekabet avantajımızı oluşturmaktadır. Petrol ve gaz sektörünün ihracat potansiyelini muhafaza etmek suretiyle hidrokarbon kaynaklarının yönetimi, üretimi ve işlenmesi konularında yeni yaklaşımlara ihtiyacımız var. Petrol ve gaz üretimi konusunda muhtemel senaryoları nihai olarak belirlemeliyiz. Elektronik, lazer teknolojisi, haberleşme ve tıbbi donanımlar gibi bilim-yoğun sektörler için önemleri göz önünde bulundurulmak suretiyle nadir metal yataklarının değerlendirilmesine ağırlık verilmelidir.
Kazakistan jeolojik tetkik-araştırma alanında dünya piyasasında yer almalıdır. Mevzuatı sadeleştirmek suretiyle yabancı mühendislik şirketlerinin yatırımlarını bu alana çekmek gerek. Bir bütün olarak geleneksel sektörler için ayrı ayrı kalkınma planlarına sahip olmalıyız. Her bir beş yıllık dönemin somut bir neticesi olarak yepyeni ekonomi sektörleri yaratılmalıdır. İlk beş yıllık dönem için otomotiv ve havacılık, dizel lokomotif, yolcu ve yük vagonları üretimi organize edilmiştir. Bu faaliyetleri genişletip dış piyasalara açılmalıyız.
Bu şekilde 2050 yılına kadar olan süre, yedi beş yıllık döneme ayrılmakta ve bunlardan her biri en gelişmiş 30 ülke arasında yer alma ortak amacına ulaşmak için çözümler getirmektedir.
İkinci ve müteakip beş yıllık dönemler kapsamında mobil ve multimedya, nano ve uzay teknolojileri, robot teknolojileri, genetik mühendisliği, geleceğin enerjisi AR-GE sektörleri kurulmalıdır. Devletin çalışmalarında kilit nokta, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin gelişmesi için olmak üzere Kazakistan özel sektörü için elverişli koşulların yaratılması olacaktır. Önümüzdeki 10–15 yıllık zaman zarfında ileri teknoloji altyapısı kurulmalıdır. Söz konusu altyapı olmadan kalkınmış ülkelerle aynı ligde yer alamayız. Bunun çözümü ise gelişmiş bilimden geçmektedir.
İkincisi: Tarım ürünleri işleme tesislerinin yenilikçilik rayına oturtulmasının sağlanması önem taşımaktadır. Bu bizim geleneksel sektörümüzdür. Küresel gıda talebi artmaya devam edecektir. Bu sektöre daha fazla yatırım yapılacaktır. Bu nedenle bugünkü çiftlik sahipleri üretim artışı konusunda çabalarını arttırmalı ve hava koşullarına bağlı küçük başarılarla yetinmemelidirler. Tarım üretiminde küresel rekabet artacaktır. Tarım sektöründe; öncelikle yeni teknolojileri kullanan, ara vermeden üretkenliği arttıran ve en yüksek dünya standartlarına göre faaliyette bulunan kuruluşlar yer almalıdır.
Öncelikli olarak, şeffaf fiyatlandırma mekanizmaları kurulmak üzere etkin bir arazi piyasası kurulması önem taşımaktadır. Sadece yabancı yatırımların çekilmesi ve ileri teknolojilerin kullanılması şartları göz önünde bulundurulmak suretiyle tarım arazilerinin kiraya verilmesi rekabeti arttıracaktır. Tarımda ekonomik faaliyetin gelişimine, çiftçilik kooperatifleşmesi sürecine, etkin arazi kullanımına mani olan bütün engeller ortadan kaldırılmalıdır.
İstikbal, özellikle tarım sektöründe, küçük ve orta ölçekli işletme şeklinde yeni tarım ürünleri işleme işletmelerinden bir ağ oluşturulmasındadır. Burada bizler işletmeleri kredilerle desteklemeliyiz. Çiftlik sahiplerinin uzun vadeli finansmana erişimi ve aracılar olmaksızın satış pazarlarına doğrudan çıkma imkânı bulunmalıdır. Güncel sorunlardan bir tanesi de tarım üreticilerinin borçlarına teminat verilmesi ve bunların sigortalanmasıdır. Kazakistan et, süt ve sair tarım ürünlerinin en büyük bölgesel ihracatçılarından biri olmak zorundadır. Bitki yetiştirmede fazla su isteyen düşük verimli kültürlerin üretiminin azaltılması ve bunların sebze, yağlı tohum ve hayvan yemi ile ikamesi yoluna gidilmelidir. Tarım kimyasallarının etkin bir şekilde kullanımı ve kurak bölgelerdeki arazilerde modern işlemesiz tarım teknolojilerinin ve sair yeniliklerin kullanımının yaygınlaşması konusunda tedbirler manzumesine ihtiyaç vardır.
Kabul edilen Yeşil Ekonomiye Geçiş Planı’na göre, 2030 yılına kadar, ekim alanlarının %15’inde suyu tasarruflu kullanan teknolojilere geçilmiş olacaktır. Bizler ziraat bilimini geliştirmeliyiz, pilot tarım inovasyon birimleri oluşturmalıyız. Zamanın gerisinde kalmamak için organik gıda maddeleri üretimi yanı sıra genetik olarak modifiye edilmiş kuraklığa dayanıklı ürünlerin de geliştirilmesi son derece önemlidir. Hükümete, sıralanan vazifeler de göz önünde bulundurulmak suretiyle, tarım sanayi alanındaki gelişme planlarını gözden geçirme görevi veriyorum.
Üçüncüsü: Bilim-yoğun ekonominin yaratılmasıdır. Bu her şeyden önce Kazakistan biliminin potansiyelini arttırmak anlamına gelmektedir. Bu istikamette olmak üzere; risk finansmanı, fikri mülkiyet haklarının korunması, araştırma ve yenilikçiliğin desteklenmesi ve ilmî buluşların ticarileştirilmesi konusundaki mevzuatın geliştirilmesi gerekmektedir. Hükümeti, bu yılın Eylül ayına kadar, ilgili yasa tasarıları paketini hazırlayarak Parlamentoya sunması konusunda görevlendiriyorum. Ülke menfaatine olacak şekilde, somut üretim ve icatlar için bilimin kademeli olarak finanse edilmesi konusunda somut bir plan bulunması gerekmektedir. Bu alandaki finansmanın da gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarılması gerekmektedir.
Yabancı yatırımların ülkeye çekilmesini, tamamen bilgi ve yeni teknolojilerin ülkemize transferi için kullanmalıyız. Yabancı şirketlerle ortak proje ve mühendislik merkezleri kurulması gerekmektedir. Dünyanın en büyük petrol, gaz ve madencilik-metalürji tesislerinde faaliyette bulunan ve bu alanlarda önde gelen çok uluslu şirketleri, kendi ihtiyaçlarını karşılamaları ve hizmet sunmaları için burada üretim yapmak üzere ülkemize çekmeliyiz. Ben bazı büyük şirketlerin bunu yapmaya hazır olduğunu biliyorum. Hükümet bu konuyu ele almalı ve gerektiğinde bunun için gerekli bütün koşulları yaratmalıdır. Kendi ülkemizde imal etme imkânımız bulunan makine ve donanımları yurt dışından ithal etmemeliyiz.
Milli inovasyon sisteminin ve temel kurumlarının etkinliğini arttırmamız önem taşımaktadır. Bunların etkinliklerini start-up şirketlerin ve riskli girişim işlemlerinin başlangıç aşamalarını desteklemeye yöneltmeliyiz. Teknoloji parklarının çalışmalarını her şeyden önce özellikle Astana ve Almatı gibi büyükşehir statüsündeki kentlerde canlandırmak gerekmektedir. İlk entelektüel-inovasyon kümesi artık Astana’da Nazarbayev Üniversitesi bünyesinde başarıyla çalışmaktadır. Almatı’da ise Alatau Bilişim Teknolojileri Parkı faaliyete geçmiştir. Büyük Kazakistan şirketlerinin ilave üretimlerini teknoparklara kaydırma sürecini teşvik için tedbirler düşünülmelidir.
Dördüncüsü: Altyapının sacayağı olan kentsel yığışım, ulaşım ve enerjinin dinamik bir şekilde gelişimi sağlanmalıdır. Kentsel yığışım, Kazakistan’ın bilim-yoğun ekonomisinin gövdesini oluşturmaktadır. Toplu yerleşim alanlarının kurulup gelişmesi, özellikle ülkemizin çok geniş arazisi ve düşük nüfus yoğunluğu göz önünde bulundurulduğunda, önemli bir konudur. Büyük kentlerimiz olan Astana ve Almatı Kazakistan’ın ilk çağdaş kentleşme merkezleri olacaktır, daha sonra da Şımkent ve Aktöbe bu statüye kavuşacaktır. Bunlar aynı zamanda birer bilim merkezi olmalı, yatırımcılar ve halk için birer cazibe merkezi haline gelmeli ve kaliteli eğitim ve sağlık hizmetleri ile sosyo-kültürel hizmetler sunmalıdır.
Ulaşım altyapısı, sanayileşen ekonomimizin ve toplumumuzun dolaşım sistemidir. Kaliteli, modern otoyollar olmaksızın gelişmiş ülke olunamayacağını ben birçok defa ifade ettim. Ayrıca, Avrupa ile Asya ve Kuzey ile Güney arasındaki konumundan dolayı Kazakistan için ulaşım yolları özel bir önem taşımaktadır. Ülke içindeki yol ağını oluşturmak için “Astana-Karaganda-Almatı”, “Astana-Pavlodar-Ust Kamenogorsk” ve “Almatı-Kapçagay-Ust Kamenogorsk” otoyollarının yapımını başlattık. Bu güzergâhlarda çalışan trenlerin hızı artık iki katına çıkarılmıştır.
Lojistik hizmetler sektörünün geliştirilmesi gerekmektedir. Her şeyden evvel, kendi yüklerimizi nakletmek için Gümrük Birliği topraklarının azami ölçüde kullanılması mevzubahistir. “Doğu Avrupa – Batı Çin” koridorunun yapımında sonlara gelinmektedir. Basra Körfezi’ne açılacak şekilde Türkmenistan’a ve İran’a giden demiryolu inşa edilmiştir. Gelecekte Kazakistan denize çıkışı olan ülkelerde lojistik merkezler kurmak için yatırım yapmalıdır. Malların gümrük işlemlerini gerçekleştirme sürelerini kısaltmalıyız. Sınır geçiş kapılarının kapasitelerini arttırmalıyız. Aktau Limanı’nın kapasitesini arttırmalıyız. İthalat-ihracat işlemleri prosedürlerini basitleştirmeliyiz.  
Biz hâlihazırda 1200 km uzunluğundaki yeni “Jezkazgan-Şalkar-Beyneu Demiryolu’nu” inşa ediyoruz. Bu demiryolu ülkenin doğusuyla batısını doğrudan birbirine bağlayacak ve merkezdeki birçok bölgeyi canlandıracaktır. Bu devasa eser 2015 yılında tamamlanacaktır. Bu ana hat Hazar ve Kafkaslar üzerinden Avrupa’ya çıkış sağlayacaktır. Doğuda ise Pasifik Okyanusu’ndaki Lianyungang Limanı’na açılacaktır ve bunun için de Çin Halk Cumhuriyeti’yle anlaşma yapılmıştır.
Enerjiyi geleneksel türleriyle geliştireceğiz. Termik elektrik santralleri atıklarının temizlenmesi konusundaki araştırma ve buluşları desteklememiz gerekiyor. Yeni teknolojileri hem üretimde, hem de gündelik hayatta kullanmak suretiyle topyekûn elektrik enerjisi tasarrufu sağlamalıyız. Kısa bir süre önce Avrupa Birliği’nin ilk on büyük şirketi, malûm yeşil ekonomi planına göre kabul edilen AB enerji stratejisine alenen karşı çıkmıştır. Bu stratejinin dört yıllık uygulaması neticesinde AB’nin kaybı 51 Gigawatt enerji kapasitesi olmuştur. Yeşil ekonomi programı üzerinde çalışırken bizler de bu hataları göz önünde bulundurmalıyız.
Astana’da yapılacak EXPO-2017 Dünya Fuarı’nı, geleceğin enerjisi ve yeşil ekonomi araştırmaları ile uygulamaları konusundaki en iyi dünya tecrübeslerini incelemek ve uygulama merkezini kurmak için kullanmalıyız. Nazarbayev Üniversitesi himayesinde bir grup uzman bu çalışmaya başlamalıdır. Bizler toplu taşıma araçlarının çevre bakımından temiz yakıtlara geçmeleri için gerekli koşulları yaratmalıyız, elektrikli otomobillerin kullanımını yaygınlaştırmalı ve bunun için gerekli altyapıyı hazırlamalıyız. Ülkenin büyük miktarlarda benzin, dizel yakıtı ve jet yakıtına ihtiyacı bulunmaktadır. Yeni bir rafinerinin kurulması gerekmektedir.
Aynı zamanda nükleer enerjinin gelişme perspektiflerini de unutmamak lâzım. Dünyamızın yakın gelecekteki kalkınmasında ucuz atom enerjisine olan ihtiyacı artmaya devam edecektir. Kazakistan uranyum üretiminde dünya lideridir. Bizim kendi başımıza nükleer güç santralleri için yakıt üretimini geliştirmemiz ve nükleer santraller kurmamız gerekmektedir.
Beşincisi: Küçük ve orta ölçekli işletmelerin gelişmesi, Kazakistan’ın 21’inci asırda sınai ve sosyal modernleşmesinin esas aracıdır. Bu konuda benim tutumum bilindiği gibi hiç değişmemektedir ve ben bunu defalarca dile getirdim. Ekonomimizde küçük ve orta ölçekli işletmelerin payı arttığı ölçüde Kazakistan’ın kalkınması daha istikrarlı hale gelecektir. Ülkemizde 800 binden fazla küçük ve orta ölçekli işletme faaliyette bulunmaktadır ve bu işletmelerde 2,4 milyon Kazakistanlı çalışmaktadır. Bu sektörün üretim hacmi dört yıl zarfında 1,6 misli artmıştır ve tutarı 8,3 milyar Tengeyi aşmaktadır.
Küresel derecelendirmeye göre Kazakistan, girişimcilik için en elverişli koşullara sahip ülkeler grubuna dâhildir ve bizler bu eğilimi arttırmalıyız. Küçük ve orta ölçekli işletmeler müşterek emek toplumumuzun sağlam ekonomik temellerini oluşturmaktadır. Bunun gelişmesi için de özel mülkiyet kurumunun mevzuatla güçlendirilmesi konusunda kapsamlı çözümler gerekmektedir. Girişimciliğin önünü tıkayan bütün atıl hukuk normları kaldırılmalıdır. Küçük işletmeler, nesilden nesile aktarılan bir aile geleneği haline gelmelidir.
Küçük işletmelerin ileride orta ölçekli işletmeler haline gelmelerine imkân sağlayacak şekilde ihtisaslaşmalarını geliştirme konusunda tedbirlerin alınması önem taşımaktadır. Bu sektördeki işletmeler için sarih bir icra-iflas mekanizmasının uygulamaya sokulması gerekmektedir. Küçük ve orta ölçekli işletmeler yeni inovasyon işletmeleri çevresinde gelişmelidir. Ben Hükümete İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı ile “İş-2020 Yol Haritası”nı birleştirme konusunda görev verdim. Hükümet, Milli İşadamları Odası ile birlikte yeni faaliyete başlayan işadamlarına sistemli bir şekilde destek verilmesi için mekanizmalar oluşturmalıdır.
Altıncısı: Bizi geleceğe götüren yol, Kazakistanlıların potansiyelini ortaya çıkartmak için yeni fırsatların yaratılmasıyla ilgilidir. 21’inci asırda gelişmiş ülke demek; aktif, eğitimli ve sağlıklı vatandaşlar demektir.

Bunun için bizler ne yapmalıyız?
İlk olarak, bütün gelişmiş ülkelerde benzersiz, yüksek vasıflı eğitim sistemleri bulunmaktadır. Milli eğitimin her seviyesinin kalitesini daha iyi hale getirmek için kapsamlı çalışmalar yürütmeliyiz. 2020 yılına doğru 3-6 yaşındaki Kazakistanlı çocuklarının % 100’ünün okul öncesi eğitimden yararlanması planlanmaktadır. Bunun için modern eğitim programları ve yöntemleri ve ihtisas sahibi personelin yetiştirilmesi önem taşımaktadır. Orta öğretim düzeyindeki genel eğitim okullarını Nazarbayev Aydın Okulları seviyesine yükseltmek gerekmektedir. Okuldan mezun olanlar Kazak, Rus ve İngiliz dillerini bilmelidir. Öğrenim neticesinde öğrenciler eleştirel düşünme, bilgiyi kendi başına arayabilme ve derinlemesine tahlil edebilme yeteneklerine sahip olmalıdır.
Önümüzdeki 3 yıl içinde, yani 2017 yılına kadar derslik yetersizliği sorunu ortadan kaldırılmalı ve gerekli olan bütün yerlerde sabahçı ve öğlenci sistemi kurulmalıdır. Bu sorunun çözümü konusunda Hükümet ve Valiler gerekli bütçe kaynaklarını tahsis etmelidir. Önümüzdeki 2–3 yıl zarfında, ikili teknik ve mesleki eğitim alanında milli eğitim sisteminin çekirdeği oluşturulmalıdır. Gelecekte gençlerin teknik eğitim alması konusunda devletin güvence vermesi sağlanmalıdır. Hükümete 1 Haziran 2014 tarihine kadar bu konuda somut öneriler hazırlaması için görev veriyorum.
Önde gelen üniversitelerin peyderpey akademik ve idari özerkliğe geçişi konusunda sistemli bir şekilde çalışmalıyız. Üniversite ve diğer okullardaki üstün başarılı öğrencilerin desteklenmesi konusunda etkin bir sistem kurulmasını gerekli görmekteyim. Hükümete 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren burs miktarlarının %25 arttırılması konusunda görev veriyorum.
İkinci olarak, sağlık alanındaki esas önceliğimiz, birincil medikal ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesidir. Zorunlu sağlık sigortası uygulamasının başlatılması konusu incelenmelidir. Çalışanların sağlığı konusunda devletin, işverenlerin ve bizzat çalışanın müteselsil sorumluluğu bütün sağlık hizmetleri sisteminin ana ilkesini teşkil etmektedir. Spor yapmak, sağlıklı beslenmek ve düzenli önleyici hekimlik muayeneleri hastalıkların önüne geçebilmenin temelini oluşturmaktadır.
Üçüncü olarak, genel Kazakistan kültürünün gelişmesi için yeni ivmeler yaratmak gerekir. Uzun vadeli Kültür Politikası Anlayışı hazırlamak gerekir. Bunda da Kazakistanlıların rekabet gücü bulunan kültürel mantalitenin oluşumuna ve çağdaş kültürel kümelerin gelişimine yönelik bütün tedbirler belirtilmelidir.
Kazak dili, günümüzde, bilim ve eğitimin, internetin diline dönüştü. Kazak dilinde eğitim alanların sayısı yıllar geçtikçe artmaktadır. Ülkemizde, devlet dili eğitimi veren 57 merkez çalışmaktadır. Buralarda binlerce yurttaş Kazak dili öğrendi ve daha hala öğrenmektedir. Geçen yılla karşılaştırıldığında, bu yıl Kazak dilini biliyorum diyen diğer halk temsilcilerinin sayısı yüzde 10 arttı. Bu da pek çok durumlar hakkında bilgi vermektedir. Yalnız son üç yıl içinde, devlet dilinin geliştirilmesi amacıyla, ülke düzeyinde 10 milyar Tenge ödenek ayrıldı. Artık hiç kimsenin değiştiremeyeceği bir hakikat var! Ana dilimiz Ebedi Yurdumuz ile birlikte Ebedi Dil oldu. Bunu, davaların konusu değil, ulusun mayası edebilmemiz doğru olur.
Dördüncü olarak, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik sahalarında çalışan görevlilerin sosyal imkânları gözden geçirilmelidir. Hükümete 1 Temmuz 2015 tarihine kadar sivil personel için yeni ücret modeli hazırlanıp uygulanması için görev veriyorum. Bu model kapsamında sağlık alanında çalışanların maaşlarında %28’e, eğitim alanındakilerin maaşlarında %29’a ve sosyal güvenlik alanında çalışanların ücretlerinde %40’a varan artışlar sağlanmalıdır.
Beşinci olarak, engelli vatandaşlarımıza daha fazla ilgi göstermeliyiz. Onlar için Kazakistan engelsiz bir saha haline gelmelidir. Sayısı pek az olmayan bu insanlarla ilgilenmek bizim kendimize ve topluma karşı olan borcumuzdur. Bütün dünyada bununla ilgilenilmektedir. Engelli insanlar kamu hizmeti sunan kuruluşlarda, gıda sanayinde ve tarımda görev yapabilirler. Ben bir kez daha iş camiamızdan engellilerin işe girmesi konusunda yardımcı olmalarını rica ediyorum. Aynı şekilde 5–10 kişilik özel bir kota getirilmesi konusu da ele alınabilir.  
Biz bu insanları aktif yaşama dâhil edeceğiz. Onlar sadece maaş almakla kalmayacak, kendilerini toplumun bir üyesi ve faydalı bir çalışanı olarak idrak edeceklerdir. Bütün sosyal kurumlarımız, gönüllü kuruluşlar, Nur Otan Partisi bu çalışmaya başlamalıdır. Gerek duyulması halinde Hükümet bu konuyu bütün şirketlerle ele almalı ve ihtiyaç duyulan kararları almalıdır. Hükümete 1 Temmuz 2015 tarihine kadar malul ve yetim aylıklarını %25 arttırma görevi veriyorum. Engelli teşkilatlarının faaliyetlerinin hukuki altyapısını geliştirmek gerekmektedir.
Hükümetten yerel valiliklere kadar bütün devlet mercilerinin engellilerle ilgili çalışmalarını güçlendirmek gerekmektedir. İleride yoksulluk oranını daha da düşürmemiz ve işsizlik oranını frenlememiz gerekmektedir. Bu arada sosyal yardımlarla geçinme mantalitesinin yayılmasına yol açmamalıyız. Devletten sosyal yardım ve aylık alan herkes için istihdam ve sosyal adaptasyon programlarına zorunlu olarak katılma kuralı getirilmelidir.
Yedincisi: Devlet kurumlarının çalışmaları daha iyi hale getirilmelidir. Dünyanın en gelişmiş 30 ülkesi arasına katılma hareketimizde dürüst rekabet, adalet, yasanın üstünlüğü ve yüksek hukuki kültür için elverişli ortama ihtiyacımız bulunmaktadır. Devletin özel sektörle ve iş alemiyle işbirliği için yenilenmiş araçlara ihtiyacı vardır.
Yasa karşısında eşitlik, hukuk düzeninin gerçek temelini teşkil etmelidir. Yargı sistemi, uygulamada şeffaf ve erişilebilir olmalı ve bütün ihtilafları basit ve süratli bir şekilde çözümlemelidir. Bütün yasa koruma sisteminin kalitesi arttırılmalıdır. Büyük yetkilerle donatılmış apoletli insanlar kusursuz hal ve hareketleriyle, yüksek profesyonellikleriyle meziyetlerini göstermelidir.
En önemli vazife ise, yepyeni bir yolsuzlukla mücadele stratejisinin hazırlanması ve gerçekleştirilmesidir. İdari reform, hantal bir gereksiz bürokratik yazışma ve evrak akışı sürecine dönüşmemelidir. Yerel yönetim mercilerine daha fazla kendi başına karar alma imkânı sağlanmalı ve bunu yaparken de yapılan işlerin neticesi konusunda sorumlulukları ve halka karşı hesap verme yükümlülükleri arttırılmalıdır. Hükümete, Devlet Başkanlığı idaresiyle birlikte, bu yıl 1 Temmuz tarihine kadar, bu konularda gerekli teklif paketini hazırlaması için talimat veriyorum.
Devlet işletmelerinin, milli şirketlerin ve bütçe kuruluşlarının kadro politikalarında meritokrasi (vasıflarına ve liyakate göre görev verme) ilkelerinin uygulanmasına devam edilmelidir. “B” Grubundaki kamu görevlilerin maaşlarına 1 Temmuz 2015 tarihinden itibaren %15, 1 Temmuz 2016 tarihinden itibaren ayrıca %15 zam yapılması konusunda hükümete görev veriyorum.
Dünyanın en gelişmiş 30 ülkesi arasına girme yolunda devletimizin ve toplumumuzun önünde duran somut vazifeler bunlardır. Bizler bunları yasaların lafzında ve somut kararlarda ortaya koymalıyız.

Sayın Milletvekilleri ve Hükümet Üyeleri!
Dünyanın gelişmiş 30 ülkesi arasına girme hareketimizi iki merhalede gerçekleştirmeliyiz.
Birinci etap 2030 yılına kadar olan dönemi kapsamaktadır ve bu dönemde, 21’inci asırdaki “fırsat pencerelerini” kullanmak suretiyle modernizasyon sıçramasını yapmamız gerekecektir. Bu zaman zarfında gelişmiş ülkelerin geçen asırda sanayi patlaması döneminde yaptıklarını Kazakistan’ın da yapması gerekecektir. Bunun yapılması gerçekten mümkündür. Güney Kore ve Singapur da benzer yollardan geçti. Bu aşamada ekonomimizin geleneksel sektörlerinde dinamik bir büyüme sağlayacağız ve ürün işleyen güçlü bir sanayi sektörü yaratacağız.
2030–2050 arasındaki ikinci etapta ekonominin bilim yoğunluk ilkeleri temelinde ülkenin sürdürülebilir kalkınmasının sağlanması gerekmektedir. Ürün işleyen güçlü bir sanayi yaratacağız. Geleneksel sektörlerde yüksek katma değerli ürün üretimine geçiş sağlanacaktır ve bilim–yoğun ekonomiye bir altyapı olmak üzere mühendislik hizmetleri geliştirilecektir.
Birçok şeyin, iyi bir başlangıç yapılmasına bağlı olduğunu göz önünde bulundurarak, şimdi, bu yıl içinde somut olarak ne yapılacağı konusu üzerinde durmak istiyorum.

Bu yıl için Hükümete ve Merkez Bankası’na somut talimatlar veriyorum.

Birincisi: Hükümet cari yıl içinde %6-7 oranında ekonomik büyüme sağlamalıdır. Bu arada bu yılın neticelerine göre kişi başına düşen GSYH en az 14.500 dolar olmalıdır.
İkincisi: Merkez Bankası’na ve Hükümete enflasyonun orta vadede %3-4’lere düşürülmesi için 1 Mayıs 2014 tarihine kadar tedbir paketi hazırlamaları görevini tevdi ediyorum.
Üçüncüsü: Hükümet, finansman sektörünün 2030 yılına kadar geliştirilmesi konusunda kapsamlı bir programı Merkez Bankası’yla birlikte 1 Haziran 2014 tarihine kadar hazırlamalıdır.
Dördüncüsü: Hükümet, Samruk-Kazına Fonu’yla birlikte kamu iştiraki bulunan bütün şirketlerin tahlilini yapmalı ve özel sektöre devredilmesi gereken işletmelerin listesini hazırlamalıdır. Benzer bir çalışma da diğer devlet sektörü kuruluşları için yapılmalıdır. İçinde bulunduğumuz yılın birinci çeyreğinde 2014–2016 yılları arasındaki dönem için kapsamlı bin özelleştirme programı kabul edilmelidir.
Beşincisi: Hükümet, bu yılın sonuna kadar, 2030 yılına kadar olan dönemde Astana ve Almatı kentlerinde kentsel yığışım (toplu yerleşim bölgeleri) oluşturmak için strateji tasarıları hazırlamalıdır.
Altıncısı: Hükümet 1 Eylül 2014 tarihine kadar uluslararası ticaretteki engellerin ortadan kaldırılması konusunu da öngörmek suretiyle 2030 yılına kadar olan dönem için Kazakistan’ın transit potansiyelini geliştirme programını hazırlamalıdır.
Yedincisi: Hükümet, cari yılın birinci çeyreğinin sonuna kadar dördüncü rafinerinin ve nükleer güç santralinin yerinin, yatırım kaynaklarının ve yapım sürelerinin belirlenmesi konularını çözmelidir.

Muhterem Kazakistanlılar!
Mücadele Arkadaşlarım!

2050 Stratejisi’nin ana amacına ulaşılması konusundaki bütün faaliyetleriniz, sarih ilkeler doğrultusunda olmalıdır.
İlk olarak alınan bütün kararlarda yararlılık ve gelişimcilik ilkesine uyulmalıdır. Ekonomide, politikada ve sosyal hayatta hiçbir sapmaya, sonu nereye varacağı belli olmayan denemelere ve maceralara imkân verilmemelidir. Ülkemiz ve toplumumuz da, bizi çevreleyen bütün dünyanın süratle değiştiği gibi, değişmelidir.
İkinci olarak karşılıklı yarar temelinde açıklık ilkesidir. Yabancı yatırımları, teknolojileri ve inovasyonları yaygın bir şekilde ülkemize çekeceğiz. Yatırımcılar için çalışma konusunda elverişli koşullar sağlayacağız. Bu arada, dünyanın kalkınmış ülkeleri Top–30 listesine dâhil olmanın bir mekanizması olarak ekonomimizin, bölgesel ve küresel ekonomik sistemlerle bütünleşmesinin derinleştirilmesi olduğunu açık bir şekilde görmekteyiz. Bu her şeyden evvel Avrasya Ekonomik Birliği’nin kurulmasına katılmamızla ve Dünya Ticaret Örgütü’ne girmemizle ilgilidir.
Üçüncü olarak, Kazakistanlıların refah seviyesinin güçlendirilmesi ilkesidir. Sade vatandaşların sosyal geçim düzeyi, bizim ana amaca doğru ilerleyişimizde en önemli gösterge olmalıdır.
Dördüncü olarak, halk desteğine sahip olma ilkesi özel bir önem taşımaktadır. Benim bu Ulusa Seslenişim de kendi başına amaçlarımızı ve vazifelerimizi izah eden bir ana belgedir. Her bir bakan, vali, işletme yöneticisi çalışmaları izah etme ve herkesi dahil etme konusuna önem vermelidir. Seslenişteki amaç ve vazifelerin hayata geçirilmesi konusunda öngörülen somut tedbirler hakkındaki bilgi her bir Kazakistanlıya ulaştırılmalıdır. Eminim ki bu şekilde bilgilendirme, Nur Otan Partisi’nin faaliyetinde esas konulardan biri olacaktır. Bunun için her şeyden önce kamu görevlilerinin kendileri stratejimizin içeriğini bilmeli ve onları özümsemelidir.
Devlet Başkanlığı idaresinin, bütün Hükümet Üyelerinin, her seviyedeki valiliklerin çalışmaları bütün bu vazifeleri yerine getirmeye yönelik olmalıdır. Bir bütün olarak, devlet mercilerinin yapısı önümüzdeki konuların çözümüne uygun olmalıdır ve 2050 Stratejisi amaçlarının gerçekleştirilmesini sağlamalıdır.

Değerli vatandaşlarım!
Biz Kazakistanlılar tek bir halkız! Bizim kaderimiz de birdir. Bu bizim “Ebedi Devlet’imiz” bizim saygıdeğer yüce Kazakistan’ımızdır. “Ebedi Devlet” bizim ortak Kazakistan evimizin milli ülküsüdür ve atalarımızın hayalidir. 22 yıllık bağımsızlığa dayalı kalkınma sürecinde bütün Kazakistanlıları bir araya getiren ve ülkemizin istikbalini oluşturan ana değerler oluşturuldu. Bunlar afakî teorilerden alınmadı. Bu değerler, zamanın sınavından geçmiş Kazakistan Yolu’nun tecrübesidir.

İlk olarak
bu, Kazakistan’ın ve Astana’nın bağımsızlığıdır.
İkinci olarak toplumumuzdaki milli birlik, barış ve uyumdur.
Üçüncü olarak bu, laik toplum ve yüksek maneviyattır.
Dördüncü olarak sanayileşme ve inovasyon temelinde ekonomik büyümedir.
Beşinci olarak Ortak Emek Toplumudur.
Altıncı olarak tarih, kültür ve dil birliğidir.
Yedinci olarak milli güvenlik ve ülkemizin, bütün dünyanın ve bölge sorunlarının çözümüne küresel katılımıdır.

Bu değerler sayesinde bizler her zaman muzaffer olduk, ülkemizi güçlendirdik ve büyük başarılarımızı katladık. Yeni Kazakistan Yurtseverliği’nin fikrî temeli de işte bu devlet kurucu genel milli değerlerde yatmaktadır.
Devlet Başkanlığı idaresine, Hükümete ve Kazakistan Halk Meclisi’ne “Kazakistan–2050” Umum Milli Hareketiyle birlikte “Ebedi Devlet” Yurtseverlik Bildirgesi’ni hazırlama ve kabul etme çalışmalarını gerçekleştirme görevi veriyorum. Halkımızın hayrına olmak üzere bizler önümüze büyük hedefler koymaktayız ve bu nedenle ben; bütün siyasi partileri, sivil toplum örgütlerini ve bütün Kazakistanlıları 2050 Stratejisi ana amaçlarına ulaşma konusundaki çalışmalara aktif bir şekilde katılmaya çağırıyorum! Özellikle de gençlerimize sesleniyorum. Bu Strateji sizler içindir. Sizler bunun hayata geçirilmesine katılmalısınız ve sizler bunun başarılarının meyvesini toplamalısınız. Her biriniz kendi çalıştığınız yerde çalışmaya dâhil olunuz. Kayıtsız kalmayınız. Bütün halkla birlikte ülkenin kaderini siz tayin ediniz!

Saygıdeğer halkım!
Ebedi Devlet; atalarımızın nice bin yıllardan beri asıl ülküsüdür. Bu ülkü, dünya devletleri ile eşit düzeyde ilişki kuran, dünya haritasında nakşedilmiş yerini alan Bağımsız Devlet olmak idi. Bu ülkü, hali vakti yerinde, ocağında yemek kaynayan, nesilleri yarınına güvenle bakan mutlu halk olmak idi. Biz ülküleri gerçeğe dönüştürdük. Ebedi Devlet’in temelini kurduk.
Ben, toplumun, “Kazak halkının ulusal ülküsü nasıl olmalıdır(?)” şeklindeki soru etrafında sıklıkla tartıştığını görüyorum. Bizim için geleceğimize yol açacak, ulusu bir araya getirerek, yüce maksatlara yöneltecek bir ülkü var. Bu “Ebedi Devlet Ülküsü’dür”. Bağımsızlık ile birlikte halkımız Ebedilik Muratlarına ulaştı. Biz ülkemizin yüreği, bağımsızlığımızın direği olan Ebedi Başkentimizi kurduk. Kazak’ın Ebedi Hayatı, nesillerin Ebedi Geleceğini istikrarlandırmaya adanmıştır. Şimdiki nesil; Ebedi Kazak’ın Başlangıcı’dır. Şimdi, Kazak Halkının Ulusal Ülküsü – Ebedi Devlet’tir.
Ben, Ebedi Devlet kavramını, ulusumuzun yüce programı “Kazakistan 2050 Stratejisi’nin” temel kazığı yaptım. Bağımsızlığı elde tutmak, ona ulaşmaktan daha zor. Bu, dünya üstünde ömür süren nice halkın başından geçen tarihi hakikattir. Kendi içinde kavgalılık ile her yöne çekilen dağınıklık nice halkın kaderini Cehennem’in dibine atmıştır. Hayatın sorgulamasına dayanamayıp, ulus olarak yeryüzünden silinip giden nice halklar var. Biz, başkalarının hatalarından, geçmişin öğrettiklerinden ders almaya mecburuz. Bu dersin sadece bir düğümü var; Ebedi Devlet bizim kendi elimizde. Bunun için kendimizi sürekli teşvik ederek, hiç durmaksızın ileri atılmamız gerek. Hem zenginliğimiz, hem de mutluluğumuz olan Ebedi Bağımsızlığımızı, göz bebeğimiz gibi koruyabilmemiz gerek.
 “Kazakistan 2050” Ebedi Devlete adım atan en itibarlı, en saygıdeğer yoldur. Bu yoldan dönmeyelim, sevgili halkım! Her bir günümüz kutlamalı, her bir işimiz bereketli olsun! Kalkınmamız hızlı, geleceğimiz mükemmel olsun! Parlak işlerle bütün dünyayı şaşırtarak, yaşayıversin, Devletimiz İlelebet!