Kazakistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev her yıl Kazakistan halkına ülkenin refahını artırmak, siyasi hedeflerini belirlemek, güçlü bir ekonomi yaratmak için ulusa sesleniş konuşmaları yapar. Ülkenin bağımsızlığından beri 23 ulusa sesleniş konuşması yayınlandı. Bu konuşmalar önümüzdeki yıllar için stratejik planları özetlemektedir. Bu konuda Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarih Bölümü’nde 10 Aralık 2018 tarihinde bir panel düzenlendi. "Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in Ulusa Sesleniş Konuşmalarında Ekonomik Stratejileri" konulu panelde konu beş bölümde ele alındı. Kazak tarihi ve kültürü üzerine araştırmalarıyla tanınan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Abdulvahap Kara’nın yönettiği panele Kazakistan’ın Astana şehrindeki L.N. Gumilev Avrasya Ulusal Üniversitesi'nin tarih ve gazetecilik uzmanlık alanlarındaki beş doktora öğrencisi konuşmacı olarak katıldı.

Açılış konuşmasında Prof. Dr. Abdulvahap Kara Nazarbayev’in bağımsızlıktan günümüze 23 ulusa sesleniş konuşması yaptığını ve bunların sadece Kazakistan değil, tüm Türk dünyasında yankılar uyandırdığını söyledi. Bu sebeple bu paneli düzenlediklerini söyledi. İlk konuşmacı Nurzhan Konurbaev,  KAZAKİSTAN CUMHURBAŞKANI NURSULTAN NAZARBAYEV’İN TÜRK DÜNYASINDAKİ YERİ başlığı altında özetle şunları söyledi.

16 Aralık 1991’de Kazakistan’ın Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in liderliğinde bağımsızlığını kazanması sadece Kazakistan’ın kaderini değiştirmedi, Türk dünyasındaki bazı gelişmelerin olmasına da etki yaptı. Kazakistan bağımsızlıktan sonraki 27 yıllık dönemde Avrasya’nın yükselen yıldızına dönüşürken, Türk dünyasında de işbirliği gelişiminde daha önceki tarihi dönemlerde olmadığı kadar somut adımlar atılıyordu.

30 Ekim 1992’de Ankara’da tarihte ilk defa altı bağımsız Türk devletinin liderleri bir araya geldi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Askar Akayev, Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov, Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Türkmenistan Cumhurbaşkanı Saparmurad Niyazov’un katıldığı zirve toplantısı Türk dünyasındaki işbirliği tarihinde önemli bir adım olarak tarihe geçti.

Bundan sonraki zirve toplantıları da çeşitli sebeplerle düzenli bir şekilde gerçekleştirilemedi. Ayrıca toplantılara tüm devlet başkanlarının hepsinin de katılmadığı görülmektedir. Çünkü, bu zirve toplantılarının çalışmalarını düzenleyecek uluslararası bir teşkilat yoktu. Bu teşkilat, yani Türk Konseyi 2009’da Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in önerisiyle 2010’da hayata geçirildi.

Ne yazık ki, Türk Keneşi’nin kurulmasından sonra düzenli yapılan zirve toplantılar 2015 Astana Zirvesinden 2018’de kadar üç yıl kesintiye uğradı. Bunun önemli sebepleri vardır. İlk olarak, 10-11 Eylül 2015 tarihinde gerçekleşen Astana'daki zirveden iki ay sonra, 24 Kasım'da Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerde bir Rus askeri uçağının Türk ordusu tarafından düşürülmesiyle kriz oluştu. Daha sonra 15 Temmuz 2016'da ise, Türkiye’de iktidara karşı bir askeri kalkışma meydana geldi. Tabii ki, bunların sonuçları Türk Cumhuriyetleri Devlet Başkanlarının zirve toplantılarının düzenlenmesini olumsuz bir şekilde etkiledi.

2015’te Türkiye ile Rusya arasındaki uçak düşmesiyle ortaya çıkan krizin düzeltilmesinde Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev özel bir rol oynamıştır. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında arabuluculuk yaparak iki ülkenin bir yıldan kısa bir süre içinde uzlaşmasına vesile oldu.

Dünya barış diplomasisi açısından bakıldığında, Astana'daki görüşmeler sıra dışı bir gelişme olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü, Astana Görüşmeleri yakın dönem tarihinde ilk defa bölgesel bir kriz ABD'nin katılımı olmadan, bölge ülkelerinin katılımıyla yürütülen müzakereler olarak uluslararası diplomaside önemli bir iz bıraktı. Bu durumun, Astana’nın uluslararası diplomasideki itibarını yükselttiği bir gerçektir.

Bundan sonraki Assel Taşkarayeva söz aldı ve KAZAKİSTAN CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANI NURSULTAN NAZARBAYEV'İN BAĞIMSIZLIKTAN BUGÜNE ULUSA SESLENİŞ KONUŞMALARINDAKİ TEMEL EKONOMİ STRATEJİLERİ başlıklı konuşmasında 21. yüzyılda stratejik planlama en önemli unsurlardan biri olduğunu ifade ederek özetle şunlara temas etti: Ülke kendi hedefini ve ulaşacağı limanı bilmiyorsa, o zaman hiçbir rüzgar onun için doğru esmez. Bugün, Kazakistan gelişmiş ilk 30 ülke arasına girmek için çaba vermektedir. Bu amaç doğrultusunda belli başarılara da imza attı. Bunun temel sebebi, her yıl planlanan hedeflerin gerçekleşmesi için gösterilen çalışmalardır. Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev iç ve dış politikalarının ana hedefleri ile ekonomik stratejik planlarını her yıl “Ulusa Sesleniş” konuşmalarıyla düzenli olarak kamuoyuyla paylaşmaktadır. Bugüne kadar, yani Kazakistan’ın bağımsızlığından bu güne geçen sürede 23 Ulusa sesleniş konuşması yaptı.

Bu seslenişlerde ülkedeki sosyo-ekonomik ve politik durumun objektif analizini yapmakta, ülkenin karşı karşıya geldiği en önemli sorunları ele almakta ve belirli sorunların üstesinden gelmenin yollarını göstermektedir. Amaç, ülkeyi kalkındırmak ve halkın refahını arttırmak konusundaki düşüncelerini ve stratejilerini toplumla paylaşmak ve onların bu stratejilerine desteğini kazanmaktır.

Kazakistan’ın gelişmiş ve müreffeh bir ülke yolunda güçlü ve emin adımlarla ilerlemektedir. Bunda Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in bağımsızlıktan bu yana düzenli olarak yaptığı ulusa sesleniş konuşmalarının rolü büyüktür.

Panelde üçüncü konuşmayı yapan Rima Şakuvova ise KAZAKİSTAN BÖLGESİNDE ULUSLARARASI FİNANS MERKEZİ OLMA YOLUNDAKİ ÇALIŞMALARI konulu bizim pek önemsemediğimiz ama dünyadaki siyasi gelişmelere yön veren finans meselesine değindi. İleri görüşlü Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in de bu önemli konuya el attığını herkesin dikkatlerine sunarak şunları ifade etti:

Kazakistan son yıllarda Kazakistan milli gelirde enerji bağımlılığından kurtularak çeşitlilik için harcadığı çabaların başında bu finans merkezi geliyor. Hem Batılı, hem de İslam ülkelerinden uzmanlar Kazakistan’ın bu çabasından övgüyle bahsediyorlar. Örneğin bu konudaki fikirlerini beyan eden Bahreyn ve İngiltere'den uzmanlar, Astana Uluslararası Finans Merkezi'nin Orta Asya, Orta Doğu, Transkafkasya cumhuriyetleri, Avrasya Ekonomik Birliği, Batı Çin, Moğolistan ve Avrupa ülkelerinin ülkeleri için bir finansal kesişme noktası olduğunu söylemektedirler. Uzmanlara göre, bu merkezin faaliyetinin ana alanları sermaye piyasasının gelişimi, varlık yönetimi, sermayeye sahip bireylerin kazancı, yeni finans teknolojileri ve İslami finansdır.

Astana Uluslararası Finans Merkezi'nin öncelikli hedefleri arasında, yerel finans piyasası uzmanlarının insan kaynakları potansiyelinin geliştirilmesi, uluslararası mesleki sertifikaların yaygınlaştırılması, merkezin ekosisteminde ve ötesinde daha fazla çalışma için profesyonel düzeyde personel rezervinin oluşturulması yer almaktadır.

Kazak yetkililerin ön tahminlerine göre Astana Uluslararası Finans Merkezi, ülke ekonomisine yaklaşık 2 milyar ABD doları çekebilecek. Kazak makamlarının planları iddialı ve oldukça yapıcıdır. Yatırımcılar için rekabet daha da zorlaşmakta ve sadece modern gerçeklerin gereksinimlerini karşılayan ürün yatırım alabilmektedir.

Sonuç olarak Kazakistan’ın ülke gelirlerinin petrole bağımlılığından kurtulmak için sunduğu projelerden biri 2018'de faaliyetlerine başlayan Uluslararası Finans Merkezi "Astana"dır. Uluslararası Astana finans merkezininAvrasya'nın finans kapısı olması amaçlanmaktadır. Dünya yatırımcılarına kapılarını açan uluslararası merkez, aynı zamanda Orta Asya'daki en büyük uluslararası finans merkezi olacaktır. Astana aynı zamanda Avrasya'da İslami finans merkezi haline gelmeyi de amaçlamaktadır.

Dördüncü konuşmacı Erkejan Ahmetjan ise KAZAK CUMHURBAŞKANI NURSULTAN NAZARBAYEV’İN SON İKİ ULUSA SESLENİŞ KONUŞMASINDAKİ EKONOMİ STRATEJİLERİ VE MİLLİ TARİH VE KÜLTÜR ORYANTASYONU gibi önemli konuda görüşlerini ortaya koydu:

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev bu sene yani 2018 yılında iki önemli Ulusa Sesleniş konuşmasını yapmıştır. Ekonomi ağırlıklı olarak 5 Ekim 2018'de yaptığı konuşma "Kazakistan'ın refahının artışı: gelir ve yaşam standartlarının iyileştirilmesi" ismini taşımaktadır. 21 Kasım 2018’de yayınlanan bu seneki ikinci ulusa seslenişi ise "Büyük Bozkırın Yedi özelliği" başlığını taşımakta ve milli tarih bilincine vurgu yapmaktadır. Bu da bize cumhurbaşkanının ulusa sesleniş konuşmalarında yeni bir aşamaya geldiği göstermektedir. Artık ekonomi stratejilerinden sonra milli kültür ve tarihin geliştirilmesine ağırlık vereceğini göstermektedir.

“Kazakistanlıların Refahının Artması: Yaşam Kalitesinin ve Refahın İyileştirilmesi” adlı 5 Ekimdeki halkına mesajı altı bölümden oluşmaktadır.

Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in 21 Kasım 2018’deki "Büyük Bozkırın Yedi özelliği" isimli ulusa seslenişi milli tarih ve kültür ile alakalı olup, onun daha önceki ulusa sesleniş konuşmalarındaki “Bengü Ülke” ve “Manevi Yenilenme”  hedeflerinin devamı ve açıklayıcı niteliği gibidir. 

Kazakistan Cumhurbaşkanı. Büyük Bozkır Lideri'nin “Büyük Bozkırın Yedi Özelliği” programı şüphesiz Kazak topluluğunun gelişimine yeni bir ivme kazandıracak ve tarihimizin yeni yönlerini keşfetmeye fırsat tanıtacaktır.

Sonuç olarak bu sene yayınladığı iki ulusa sesleniş konuşmasıyla Cumhurbaşkanı Nazarbayev ekonomi ve milli tarih ve kültürün iç içe gelişmesinin gerekliliğini ön plana çıkarmış ve bunun yollarını göstermiş bulunuyor.

Panelin son konuşmacısı Tolqın Erişeva, KAZAKİSTAN CUMHURBAŞKANI NURSULTAN NAZARBAYEV’İN TARİH BİLİNCİNİ ARTTIRMAYA YÖNELİK ÇALIŞMALARI başlığını taşıyan konu da çok önemliydi. Çünkü, çağımızda savaşlar artık askeri alanda değil, kültür alanındadır. Nitekim oturum başkanı Prof. Dr. Abdulvahap Kara bu konuya vurgu yaparak kültür savaşlarının yaşandığı günümüzde özellikle gençlerin milli tarih ve kültür bilincini arttıran çalışmalar yapılmasının hayati önem taşıdığını söyledi. Erişeva konuşmasında özetle şunları söyledi:

Bağımsızlığın ilanından sonra Kazakistan’da milli tarih bilincinin oluşturulmasına büyük önem verildi. Bu hususta öncelikli olarak Kazak tarihini yeniden yazma ve yeni tarih araştırma metodolojilerini geliştirme gibi konuları ele almıştır.

Çünkü, Sovyet döneminde Kazak halkının gerçek tarihi hiç konuşulmadı, yazılmasına da izin verilmedi. Tarihçiler sadece Sovyet döneminin başarılarını incelemekle uğraştılar. Kazak halkının Ekim Devrimi'ne kadar sadece göçebe, barbar olarak hayvancılıkla uğraştığı dile getirmekteydi. Bu yüzden tarihteki Kazak halkının hanları ve hakim, sultanları ve ülkenin kahramanları unutulmaya başladı.

Cumhurbaşkanının talimatıyla 2015 senesi ülkede ve yurtdışında Kazak Hanlığı'nın 550. yıldönümü olarak geniş çaplı kutlandı. Nazarbayev Kazak Hanlığı'nın 550. yıl dönümünde toplanan katılımcıları kutlayarak şöyle seslendi: Bugünkü kutlama, esas olarak, atalarımızın asil ruhuna bağlılık ve hayatlarını ülkesi için tehlikeye atılmış olan cedlerimizin tarihinden ibret almak için düzenlendi. Sovyet döneminde, Kazak Hanlığı'nın şanını yükselten hanlar, baturlar ve diğer kahramanlarımızın isimleri unutturulmaya çalışıldı. Hatta Kazak hanlarının isimlerini söylemek bile suç sayıldı ve yanlış yorumlandı.Cumhurbaşkanı bu konuşmasında yazar Gafu Kairbekov’un "Başkaların kralları hep güzeldir. Ama niçin bizim hanlarımız kötü oluyor?" sorusuna da dikkat çekti.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev bağımsızlıktan sonra yürüttüğü reformlar sadece ekonomik ve siyasal reformlar değildir. Sovyet döneminde tahrip edilmiş milli kültür ve tarih bilincinin de yerine gelmesi için önemli programlara öncülük etmektedir ve bu programlar günümüzde meyvelerini vermektedir.

KAPANIŞ KONUŞMASINI PROF. DR. FATMA ÜREKLİ YAPTI

Panel’in sonunda MSGSÜ Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fatma Ürekli kapanış konuşması yaparak bu değerli bilgileri sunan başta Prof. Dr. Abdulvahap Kara olmak üzere tüm konuşmacılara teşekkür etti. Panel hatıra fotoğraflarının çekilmesi ve ikramdan sonra sona erdi.