İNŞALLAH SONU GELİR...
M. Kemal SALLI
Başbakanın son zamanlarda yaptığı konuşmalarda sık sık çelişkiyle düşmesi, endişe uyandırıyor. Başbakan Erdoğan, ya sorumlulukları dağıtmada doğru kararlar alamadığından çok yoruluyor, ya da danışmanları ve konuşmalarını yazanlar görevlerine yeterli ilgiyi ve özeni göstermiyorlar.
Başlangıçta dış politikada çizilen zigzagları bir kenara bırakalım. Son zamanlarda, YÖK konusunda profesörlere laf yetiştirme yarışına giren Başbakan'ın çelişkili cümleleri dikkatlerden kaçmadı. Hocaları eleştirirken, "Koskoca Profesörler kandırılır mı?" dedikten az sonra, aynı konuşmasında, "Profesörler beni 4 kez kandırdı." deyiverdi.
Koskoca başbakanın, bir kaç cümlelik aralıklarla, böylesine can sıkıcı çelişkilere düşmesinin nedeni nedir, bilemiyoruz.
Endişe ediyoruz.
Bitmedi...
Pazar günü, Türkiye'nin en büyük kuruluşlarından biri olan TOBB'un Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada da, "Uçak küçük bir türbülansa girince paniğe kapılıp ortalığı velveleye verenler var; Oysa uçak sağlam, tecrübeli pilotların elinde..." dedikten sonra ekliyor:
"Ekonomik programımızdan asla sapma ya da taviz söz konusu olmayacak.
Ekonominin ne kadar tecrübeli kaptanların elinde olduğunu biz bilemeyiz, fakat sosyal yönden oldukça özürlü olan IMF programlarına bağlı kalacağını, asla taviz vermeyeceğini Başbakanın ağzından net bir şekilde ifade eden hükümet, borç ve faiz ödemeleri dışında, halkının mutluluğu için hiç bir yatırım yapmayacağını ya da yapamayacağını, tüm dünyaya, davul zurna ile ilan etmiş olmuyor mu?
IMF'nin dayattığı yüzde 6,5'luk faiz dışı fazla hedefi ile ekonomiye, ülke insanına rahat bir nefes aldırmak mümkün mü?
ÇELİŞKİLER, ÇELİŞKİLER...
Çarşamba günü, Başbakan, AKP Grubu'nda yaptığı konumasında, "krizden söz edenleri anlamadığını, ekonominin rayında gittiğini" söyledikten sonra, "Eleştirenler gelsinler, neler yapılabileceğini söylesinler, alkışlayalım" anlamına gelen şeyler söyledi.
Bu sözler "Kafaları karıştıracak yorumlar yapmayalım, ekonomide yapılabilecek pek fazla birşey de yok" anlamına da gelmiyor mu?
Başbakan'ın konuşmalarındaki çelişkiler hayra alamet değil. Başbakanın da kafası karışık. Anlaşılan, söylediklerine inanmakta kendi de güçlük çekiyor. "Uçak tecrübeli kaptanların elinde" diyor, ama uçak dış kaynaklı türbülansların etkisinden bir türlü kurtulamıyor.
Mali piyasalardaki dalgalanmalar bir türlü durgunlaşmıyor. Mali piyasaların gözü kulağı dış kaynaklı siyasi gelişmelerde. Türkiye AB sularına dümen kırmakta ısrar ediyor, ama stratejik müttefikimiz ABD bu yakınlaşmadan oldukça rahatsız. Verdiği muhtıra gibi istek listesiyle Türkiye'yi bütünüyle bir üs olarak kullanmak istediğini açığa vurdu.
Bu gelişmeler mali piyasaları elbette etkiliyor. Önemli ölçüde borç yükü altındaki Türkiye dış politikada bağımsız hareket etmekte zorlanıyor. IMF dişlerini gösteriveriyor, piyasalar dalga dalga dalgalanıveriyor.
NEŞTER DOĞRU ŞEKİLDE VURULMUŞTUR
Mali sektördeki dalgalanma ya da kırılma, zincirleme tepkime ile ekonomideki diğer sektörleri olumsuz yönde etkiliyor. Ekonomi tarihindeki bütün önemli krizler mali sektör kaynaklıdır. Mali sektör ve özündeki bankacılık sektörü ödemeler sisteminin atom çekirdeğidir. Reaksiyon başladığında toplumun tüm katmanları etkilenir. O nedenle ekonomide kırılganlığın düzeltilmesine mali sektörden, onun çekirdeğini oluşturan bankacılık sisteminden başlamak gerekir. BDDK tarafından hazırlanan ve yeni adı "Kredi Kuruluşları Kanunu" olacak olan Bankalar Yasası'ndaki değişiklik tasarısı, bu amaçla hazırlandı. AB ülkelerindeki düzenlemelere paralel değişiklikler yapıldı.
Ekonomide kırılganlıktan söz edildiğinde ise mali sektörden başlamamız gerektiğini birileri hatırlatmadan, zorlamadan kendiliğimizden yapmayı bir türlü beceremiyoruz. Kredi Kuruluşları Yasası'nı bankalar hortumlanmadan önce çıkarsak olmaz mıydı? Milletin sırtına milyarlarca dolarlık bir kambur koymakla ne kazandık ki?
Yeni Kredi Kuruluşları Yasası inşallah banka hortumlamalarının önünü keser.
Bankalar Birliği Başkanı Özince'nin de dediği gibi, "Ekonomik ve yapısal reformlara ihtiyacımız var. Konu Türkiye'nin gelirini giderini kamusunda da, ekonomi genelinde de dengeleyebilmesidir. Kamu maliyesinin düzelmemesi halinde, ekonomi ciddi bir şekilde kamuya bağlı etkilenecek, ülkenin ödemeler dengesinin düzelmemesi halinde de Türkiye seviyesini arttıramayacaktır.
Bankacılık sistemini düzenleyecek olan "Kredi Kuruluşları Yasası" ciddi bir adımdır. İnşallah sonu gelir.
KÜPE: Geçinmenin en iyi yolu, ne bir düşmanı bağışlamak, ne de bir dostu unutmaktır.
Walter Winchell
Yorumlar