Genç bir delikanlı İstanbul Boğazında denize atlıyor. Çıkıyor. Kenarına koyduğu kıyafetlerine ulaşmak üzere elektrik direğine yöneliyor ve direkte kaçak olduğu için elektriğe kapılıp ölüyor- Elektrikçi Hatası
İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Saffet Sancaklı’nın kullandığı tuvaletin girişine asılan “Dekan WC” yazılı tabela espri konusu oldu- Seçim Hatası
İsrail’de Yahudi dindarlar kendi geleneklerine uygun giyinmeyen kadınları bulanık gösteren bir gözlük geliştirdi- Ben gençken çıplak göstereni vardı bunlar bilmiyorlar mı- Teknoloji Hatası
Cinayetler böceklere emanetmiş. Her bölge ve şehirdeki böcek yapısı farklı olduğu için, kişinin nerede ve hangi bölgede öldüğünü, cesedin üzerindeki böceklerden anlaşılabiliyormuş. Cesedin ölümden sonra bozulma derecelerine göre böceklerin cins ve gelme zamanları farklılaşıyormuş. Bu da cesedin ne kadar süre önce öldüğünü tesbit ediyormuş - Hata yok böcek takdiri var.
Akıllara durgunluk veren yaralama... Manisa’da iki arkadaş keklik avına çıkmış. Ormanda ayrılıp ava başlamışlar. Biri cebine kayıtlı keklik melodisiyle keklikleri çağırıp vurmayı planlarken, diğeri ormandan ateş edip arkadaşını yaralamış. Ava giden avlanır mı desem, Kekliği düz ovada avlarlar mı desem bilemedim. Kesin, Zeka Hatası...
Adana’da banyo yaparken kayıp, şişenin üzerine düştü. Şişe makatına giren karpuzcu, çıkaramayıp bağırarak yardım istedi. Tam rezillik. Fıkra gibi... Bu karpuzcu mu sucu mu pek anlamadım -Dikkat Eksikliği Hatası...
Kırklareli’nde çiftçilik yapan bir adam ahırdan garip sesler gelince oraya gitmiş bir de ne görsün... Ahırda bir adam ineğinin kolunu hayvanın cinsel organına sokuyor. Garip bir tecavüz- Cinsel Eğitim Hatası
Alanya’da bir otelin plajında düzenlenen köpük partisinde 15 yaşındaki Danimarkalı kız fenalaşıp öldü. Elektrik çarpmasından şüpheleniliyor. Kimbilir belki de karbondioksit gazı mıydı ne bileyim lisede kimyadan da kopya çekmeseydim size doğru bir gaz atardım - Organizasyon Hatası...
Böyle algılamakta zorluk çektiğimiz bir sürü haberle günler gelip geçiyor. Ben ne mi yapıyorum. Roman...
Neden mi?
Romanların tarihi acının ve sefaletin tarihidir; ama aynı zamanda insan ruhunun kaderin darbeleri karşısındaki zaferinin de tarihidir- İndra Gandi- Ve bu tarihi çoğu zaman danslarıyla yazarlar...
Dünyanın dört bir tarafına yayılmış Romanlar yaşadıkları her türlü coğrafyalarda her türlü baskıya maruz kalmış topluluklardan biridir.
Ancak en büyük varoluş dayanaklarından biri, her koşul altında eğlenmekten, müzik yapıp dans etmekten vazgeçmemeleridir.
Ben adım ve figürlerini yapmaya çalışırken içinde bulunduğumuz kaosu protesto ettiğimi farkettim. Dans ederek içimdekileri ifade edip, yanıp, tutuşup, kahkaha atıp, ağlayıp eğleniyorum.
Bu dansı izleyin- yapın- deşarj olun.
Vivaldi gibi Mevsimler’i yazacak potansiyelimiz yoksa Roman yapalım bari... Yoksa bu ortamda hunileri takacağız... Hadi eyvallah.
