Büyükşehir Beldiyesi ile toplantılar yapılıyor, “ODTÜ olarak yolun açılmasına itirazımızın olmadığını ama itirazı olan başka çevrelerin bulunduğunu, çatışma olmadan bunu çözmenin yollarını aramamız gerektiğini anlattık.”
“ODTÜ’nün mülkiyetinde olan ve üniversitenin diktiği ağaçların üniversiteden izin almadan kesilip yok edilmesi, hem İmar hem de Orman yasalarına aykırı. Ayrıca iznimiz olsa bile herhangi ağacın kesilmesi için Orman Bakanlığının izni gerekiyor, bakanlık yetkililerinin gelip ağaçları damgalaması gerekiyor, kesilecekler ve nakledilecekler olmak üzere. Bu süreç tamamlanmadan ağaçların kesilmesi Orman Yasası’na da aykırıdır” şeklinde beyanatlar yapılıyor. Ayrıca yerleşke yetkilileri;
“Ankara Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin, bayram tatilinin sürdüğü 18 Ekim Cuma günü saat 21.15 civarında bir gece baskınıyla çitlerimizi yıkarak yerleşkemize girmesi, onaylanan plana yasal itiraz süresi tamamlanmadan bir oldu bittiyle yol inşaatına başlayarak güzergahtaki 3 binden fazla ağacı bir gecede yok etmesi art niyetli bir davranış ve hukuksuzluk örneğidir. Üniversitemizin hak ve hukukunu hiçe sayarak yapılan bu tecavüz, koruma amaçlı imar planının kesinleşmesi sürecini ciddi şekilde sekteye uğratmış ve muhatap olduğumuz kurumların inandırıcılıklarını zedelemiştir. Bu tutumu sergileyen bir kurumun bundan sonraki ilişkilerimizde de iyi niyet ve hukuk kuralları içinde hareket edeceği konusundaki ümitlerimiz de ortadan kalkmıştır.”
“Yerleşkemizde bulunan bu fiziki şiddeti kınıyoruz”diyor...
Tüm bu yorum ve beyanatlar bana yakın bir tarihte yaşadığımız Gezi Parkı Olaylarını anımsattı... Bir sabah...la başlayan olaylar... Yine konu yol, yine konu ağaç, yine şiddet, yine gaz, yine bedensel ve ruhsal travmalar...
Anlayıp anlamayan her kafadan çıkan yorumlar ve tabii ki bu durum anlayan beyinlerin yorumlarını da yakıp gidiyor- Kuru- yaş meselesi babından...
Ben de yazamadan edemedim. Yoruldum, huzurum kaçtı...
ODTÜ gibi bir mirası korumak ve kollamak hem bir eğitimci hem de bir iç mimar hem de bir çevreci olarak beni de coşturdu. Soruyorum..
Bu 50 yıl içinde kaç tane ODTÜ yaratabildik?
Bu memleketin şehir planlamacıları değerli hocaları niçin bu yolun başka güzergahı olabileceğini tasarlamıyor... Leb-i Derya Ankara... Başka yer mi yok?
Niye illaaa ağaçlar yaaaa...
Gören görmeyenlere bu yerleşkeyi biraz anlatayım..
Mimarlık Tarihinin ilk planlı ve geniş kapsamlı kampüs projesi ODTÜ (Ortadoğu Teknik Üniversitesi) dir. Meltem Cansever tarafından Türkiye’nin Kültür Mirası 100 Mimari Şaheser arasında gösterilmiştir
Bu da kampüsü özel kılar.
1961 yılında Mimar Behruz ve Altuğ Çinici tarafından tasarlanmış ve çıplak beton tekniği kullanılmıştır... Brütalist bir eğilim sergiler... Brütalizm, adı üstünde, brüt betondan çağrışır, kaplamaya sıvaya karşı bir duruş...
Çıplak beton herhangi bir sıva, kaplama vb. gereksinmeyen bir biçim ve yüzey düzgünlüğüne sahip bir beton demektir. Doğal koşullara içindeki malzeme ve yapım tekniği sebebiyle doğal koşullara dayanıklıdır...
50 yıl öncesinde kullanılıp günümüzün mimari ve iç mimarisin de “İn” olan bir teknik. Ancak günümüzde mimari de kullanırken şartnameleri aşması gerek.
Üniversitenin merkez yerleşkesi, Ankara –Eskişehir yolu üzerinde bulunur. Yapım yılına başlandığı tarihten itibaren ağaçlandırılmaya başlanmıştır. Yarım yüzyıllık ağaçların renk ve çeşidi gerçekten görülmeye değer bir doğa harikasıdır...
50 yılı deviren tarihiyle ODTÜ çok değerli kişiler mezun etmiştir. Ve etmeye devam edecektir.
Kampüste ilk tasarlanan ve inşa edilen komplekslere bakarsak;
Kapalı ve Açık Yüzme Havuzları (1961), Kreş (1961), Teleskop Binası (1961), Öğrenci Merkezi (1961), Bilgisayar Mühendisliği Binası (1980), Mühendislik Fakültesi Laboratuvarları (1980), Fen - Edebiyat Fakültesi (1980), İdari İlimler Fakültesi (1980) ve Mimarlık Fakültesi (1980) ni görürüz.
Kampüşte 6000 öğrencilik yerleşimler, alışveriş için çarşı, bankalar, postane ve yiyecek-içecek temin edilebilecek alanlar vardır. Ayrıca, çeşitli spor etkinlikleri için kapalı spor salonları, tenis kortları, futbol sahaları, koşu yolları bulunmaktadır.
Spor olanakları sınırsızdır kampüste... Kendini geliştirmek isteyen her öğrenciye danışman desteği verir ve çeşitli dallarda eğitir. (Yeğenimin bu yerleşke de eğitim gördüğü sürece eğitmenleriyle düzenli olarak serbest dalış yaptığını gizli bir kıskançlık içinde izlerdim. Burada aldığı mükemmel eğitimi O’nu İsveç Üniversitesi’nde akademisyenliğe taşıdı.)
Ayrıca yerleşke içinde yer alan Eymir Gölü ve çevresi, öğrencilerin kürek, balık avlama, piknik yapma gibi etkinlikleri için çok uygundur. 30 km. uzaklıktaki Elmadağ ODTÜ Kayak Tesisleri’nden ve Uludağ Eğitim, Spor ve Dinlenme Tesisleri’de ayrıca diğer bir spor aktivitesi olarak öğrencilere açıktır.
Her bir toprağı kıymetli topraklarımızın. Tarihi ise başka planetlerden gelseler, pertavsızla arasalar, bir eşi benzerini bulamazlar.
Napıyoruz arkadaşlar, silkelenip kendimize gelelim bu ne hırs bu ne celal? Şunun şurasında hepimiz geçiciyiz zaten...