O BİR YÖNETMEN, O BİR İDEOLOGDU. ÖMRÜNÜ BİR ULUSAL SİNEMA YARATMAK İÇİN HARCADI. İMZASINI TAŞIYAN FİLMLER YALNIZCA TÜRK SİNEMASININ DEĞİL, "ULUSAL SİNEMA ÖRNEKLERİ" OLARAK, DÜNYA SİNEMA TARİHİNİN ÖRNEK ESERLERİ ARASINDADIR, AMA BUGÜN HALİT REFİĞ'İN TEKNİK YÖNDEN SAĞLAM BİR KOLEKSİYONUNU BULAMAMIZ MÜMKÜN DEĞİLDİR. SİNEMANIN TOPLUMLARIN DÜŞÜNCE DÜNYASINI ŞEKİLLENDİREN ÖNEMLİ BİR PROPAGANGA ARACI OLDUĞUNU BİLEN VE SANATINI ÜLKESİNİN İNSANLARINI BİLİNÇLENDİRMEK İÇİN KULLANAN HALİT REFİĞ'İN YAŞAM FELSEFESİNİN ÖZETİ, "HERŞEY ÜLKEM İÇİN"Dİ. ............................... TÜRK SİNEMASINA PEKÇOK BAŞYAPIT, PEKÇOK ELEMAN KAZANDIRMIŞ OLAN HALİT REFİĞ'İN CENAZE TÖRENİ, BU YILKİ FESTİVALDE ESERLERİ "ULUSAL SİNEMANIN ÖRNEKLERİ" OLARAK GÖSTERİLEN ANTALYA FİLM FESTİVALİ'NİN GÖLGESİNDE KALMAMALIYDI. ANTALYA BELEDİYESİ, FESTİVALİ BİR GÜNLÜĞÜNE DİNLENDİRİP ÖZEL BİR KONVOYLA REFİĞ'İN CENAZE TÖRENİNE KATILMIŞ OLSAYDI, HEM HALİT USTA GİBİ BİR SİNEMA İDEOLOĞUNA VEFA BORCUNU YERİNE GETİRMİŞ, HEM DE FİLM FESTİVALLERİNİN YALNICA BİR ŞENLİK OLMADIĞININ ÇOK GÜZEL BİR ÖRNEĞİNİ SERGİLEMİŞ OLURDU.. UNUTULMAMALIDIR Kİ FİLM FESTİVALLERİ, EKOL OLMUŞ, "ULUSAL SİNEMANIN KURUCUSU" SIFATIYLA ANILMAYI HAK ETMİŞ HALİT REFİĞ GİBİ SANATÇILARIN ESERLERİ SAYESİNDE HAYAT BULMAKTADIRLAR. ............................ Yönetmendi, yazardı, ama o, herşeyden önce bir sinema düşünürü, bir ideologdu. 75 yaşında hayata veda eden Halit Refiğ, Türk sinema tarihine, "ulusal sinemanın örnekleri" olarak anılan 60'ı aşkın film bıraktı. Bu filmler Türk sinemasının, Türk kültürünün önemli belgeleridir. Halit Usta'nın imzasını taşıyan filmler, yalnızca Türk sinemasının değil, dünya sinema tarihinin örnek eserleridir. Hayatı boyunca sinemamıza ulusal bir anlatım dili kazandırmak için çalıştı. Ulusal Türk Sineması denilince ilk akla gelen isim Halit Refiğ'dir. Çünkü o, ulusal sinemanın kurucusuydu. Müzikte Adnan Saygun'un yaptığını o sinemada yapmak istemişti; çağdaş tekniği kullanarak ulusal motifli eserler vermekti hedefi. "Şafak Bekçileri", "Gurbet Kuşları", "Haremde Dört Kadın", "Bir Türk'e Gönül Verdim", "Fatma Bacı", "Vurun Kahpeye", "Karılar Koğuşu" ve "Aşk-ı Memnu" gibi filmleri ulusal sinema yatma düşüncesinin örnekleridir. Sinemanın toplumların düşünce dünyalarını şekillendiren çok önemli bir propaganda aracı olduğunu bilen ve sanatını ülkesinin insanlarını bilinçlendirmek için kullanan Halit Refiğ'in yaşam felsefesinin özeti, "Herşey ülkem için"di. "Herşey ülkem için" derken, çağdaş bir aydın olarak, geçmişle günümüz arasında ufuk açıcı bağlar kurmaya çalıştı, filmlerinde ve kitaplarında. Halit Usta'nın engin bir insan sevgisi vardı, dostluktan vefa duygusundan kaynaklanan. Hayvanlara olan ilgisi, insan olma bilinciyle ilgiliydi. 1934 yılında İzmir'de doğan Halit Refiğ yalnızca bir yönetmen değil, çağın düşünce akımını yakından izleyen bir yazardı. Yüzlerce senaryonun yanı sıra, "Tek Umut Türkiye", "Ulusal Sinema Kavgası", "Doğu Batı ve Türkiye" ve "Gerçeğin Değişkenliği-Kemal Tahir" gibi kitaplara, belgesellere, televizyon dizilerine imza atmıştır. İmzasını taşıyan filmler yalnızca Türk sinemasının değil, "ulusal sinema örnekleri" olarak, dünya sinema tarihinin başyapıtları arasında sayılmaktadır. Halit Refiğ gibi, filmleri dünya sinemasının örnek filmleri arasına girebilmiş bir sanatçımızı, yaşarken layık olduğu şekilde ödüllendiremedik. Amansız hastalığın vücudunu sardığını biliyordu, fakat anestezinin hafızasını silebileceği endişesi ile ameliyat olmaktan kaçınan Halit Usta'nın son sözleri, "Bir vatandaş olarak, ülkemin kaderiyle kendimi büyük bir ortaklık içinde hissediyorum. Sistemimiz ne demokrasiye, ne de sosyalizme benziyor. Uzun vadede demokrasinin Türkiye'de varlıklılar sınıfının ideolojisi haline geldiğini görmekteyiz" oldu. SİNEMA SANATINI KORE'DE ASKERLİK YAPARKEN TANIDI Filmciliğe Kore'de askerliğini yaparken ilgi duymuş, tarihin akışına orada edindiği amatör bir kamera ile tanıklık etmişti. Sinemanın, insanların düşünce dünyalarını etkilemek için kullanılan bir propaganda silahı olarak kullanıldığını ilk orada görmüş, öğrenmişti. Yurda döndüğünde (1956) sinema ile olan ilişkisini film eleştirmeni olarak sürdürdü. Bu sayede Yeşimçam'ın içyüzünü, çalışma koşullarını tanıma fırsatı buldu, düşüncelerini hayata geçirecek bir çevre edindi. Yaşamak Hakkımdır"'da Atıf Yılmaz'a asistanlık yaptıktan sonra ilk filmi olan "Yasak Aşk"ı çekti (1961). 70'li yıllarda televizyon filmlerine yöneldi. Robert Kolej Mühendislik Bölümü'nü yarıda bırakarak hayatını bütünüyle sinemayla birleştirmeye karar verdiğinde yıl 1971'di.. Ailesi onun bu kararını onaylamadı. Sinema uğruna büyük bir acıyı göğüslemek durumunda kaldı; baba mirasını reddetti. 1976 yılında ABD'de Wisconsin Üniversitesi'nde, 1984 yılında da Oho Denisaon Üniversitesi'nde filcilik konusunda eğitim gördü. Halit Usta "Ulusal Sinema Kavgası" vererek Türk sinemasına 60'ı aşkın eser kazandırdı. Yüzlerce senaryo ve kitaplar yazdı. O bir çağdaş aydın olarak toplumuna olan görevini yerine getirmeye çalıştı. "Ulusal Sinema Kavgası"nda akıl almaz eziyetlere katlanmak zorunda kaldı. Mimar Sinan Üniversitesi, Halit Usta'ya 1997'de "Onursal Profesör" ünvanı verdi. ANTALYA FİLM FESTİVALİ BİR GÜNLÜĞÜNE DİNLENDİRİLEBİLİRDİ Halit Refiğ 1964 yılında Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "Gurbet Kuşları" ile "En İyi Yönetmen" ödülünü kazanmıştı. Bu yıl da festivalin "Nostalji" bölümünde Halit Usta'nın filmleri gösterilmişti. Türk sinemasına dünya çapında eserler kazandırmış olan Halit Refiğ'in cenaze töreni Antalya Film Festivali'nin gölgesinde kalmamalıydı. Antalya Belediyesi, her yıl trilyonlar harcadığı festivali bir günlüğüne dinlendirip özel bir konvoyla Refiğ'in cenaze törenine katılmış olsaydı, hem Halit Refiğ gibi bir sinema ideoloğuna olan vefa borcunu yerine getirmiş olacak, hem de film festivallerinin yalnızca bir şenlik olmadığının çok güzel bir örneğini sergilemiş olacaktı. Hak'kın rahmetine uğurladığımız "Ulusal Sinemamızın Kurucusu" Halit Refiğ, bu ayrıntıları görebilen, yansıtabilen bir ustaydı. Nur içinde yatsın..