HAARP DEPREM SİLAHI MI?(1) HAARP MERKEZİNİN BAZI DEPREMLERDEN SORUMLU TUTULMASI YENİ BİR OLAY DEĞİLDİR. DEPREMİNDEN ÖNCE OLUŞAN ATEŞ TOPLARI VE HAARP MERKEZİNDEKİ FREKANS ÖLÇME SİSTEMLERİNDE GÖZLENEN YÜKSELMELER NEDENİYLE, 1976 ÇİN’DE (TANGSHAN) MEYDANA GELEN VE 650 BİN KİŞİNİN ÖLÜMÜYLE SONUÇLANAN YER SARSINTILARINA DA DOĞAL OLMAYAN BİR TETİKLEMENİN NEDEN OLDUĞU CİDDİ CİDDİ TARTIŞILMIŞTI. HATTA, 10 ARALIK 1976’DA, BM GENEL KURULUNDA YAPILAN OLAĞANÜSTÜ BİR TOPLANTIDA, “ASKERİ VE DİĞER ÇEVRESEL DEĞİŞİM TEKNİKLERİNİN DÜŞMANA YÖNELİK KULLANILMASI YASAKLANMIŞTIR” KARARI ALINMIŞTI. Tonlarca demir kitlesini, içine koyacağımız bir miktar sihirli sıvı ile gökyüzünde uçan halı gibi gezdirmek mümkün desek, bu sözlerimiz ilk bakışta ‘saçma’ olarak değerlendirebilir. Fakat, uçaktan söz ettiğimizi söylediğimizde, bu açıklama bir saçmalık değil, bilimsel bir gerçeğin yetersiz bir ifadesi olarak algılanır. Van depremi sonrasında internette dolaşan ve tıklanma rekoru kıran bir videoyu ve deprem öncesinde çekilen bulut görüntülerini izlerken, kafamızda dolaşmaya başlayan “söylenenler gerçek olabilir mi, HAAPR Projesi aracılığı ile iklimler kontrol edilebilir mi, deprem oluşturulabilir mi?” sorularına yanıt bulmaya çalıştık. Mutlaka anımsayacaksınız, Gölcük depremi sonrasında da aynı iddialar dile getirilmiş, deprem öncesinde ortalığı aydınlatan ateş topunun normal bir doğa olayı olmadığı söylenmişti. Van depreminin normal bir tektonik hareket olmadığını savunan videoda Alaska/Gakona’daki Haarp merkezi antenlerinden iyonosfere gönderilen radyo dalgaları ile benzer aydınlanmalar, ateş topları oluşturabildiği söyleniyordu. Olabilir ya da olamaz demeden önce, HAARP Projesi’nin ne olduğunu, ne yapmak istediğini bilmek gerekir diyerek, konuyla ilgili yaptığımız araştırma sırasında aldığımız notları okurlarımızla paylaşalım istedik. HAARP NEDİR? Kısa adı HAARP olan “Yüksek Frekanslı Etkin Güneş Araştırma Programı” ( High Frequency Active Auroral Resech Program: HAARP), ABD Ordusu, ABD Donanması, ABD Savunma Sistemleri Geliştirme Ajansı (DARPA), ARCO ile Alaska ve TIM üniversiteleri tarafından ortaklaşa yürütülen ve iyonosferin özelliklerini, davranışlarını incelemeye yoğunlaşan bir bilimsel çalışma. Programın yürütüldüğü Alaska/Gakona’daki merkez, Sırp asıllı ABD’li bilim adamı Nikola Tesla’nın(1856-1943) çalışmalarından ilham alınarak düzenlenmiş. HAARP merkezinde yapılan bütün çalışmaların Pentagon’un kontrolünde olduğunu da peşinen not edelim. Haarp’ın en önemli üyelerinden olan ARCO, 1994 yılında, Patriot füzeleri üreten Raytheon holdingin bir üyesi olan E-Systems’e satılmıştı. ARCO, Prof. Dr. Bernard Eastlund’un, Tesla’nın çalışmalarından esinlenerek iyonosferin ısıtılmasıyla ilgili bir buluşunun patentine sahipti. Tesla,ülkenin çevresinde Çin Seddi gibi bir manyetik alan oluşturulabileceğini, bunu yönlendirerek 250 mil uzaktaki uçakların motorların eritilebileceğini, bunu da 2 milyon dolara mal olacak bir tesiste üreteceği ışınla başarabileceğini söylüyordu. Prof. Eustlund’un icat ettiği iyonosfer ısıtıcısı da bu esasa dayanıyordu. HAARP Projesi de, bu temel bilimsel gerçekler üzerine inşa edilmişti. Alaska/Gakona’daki proje merkezinde yüksek frekansta radyo sinyali yayabilen 20 metre yüksekliğinde 180 adet anten bulunmaktadır. Bu merkezden gönderilen radyo dalgalarıyla iyonosferin ısıtılmakta ve ELF (çok düşük frekans) dalgaları üretilmektedir. Alaska’daki HAARP merkezi, dünyanın en güçlü iyonosfer ısıtıcısına sahiptir. Elektromanyetik dalgaların etkileri konusunda çeşitli deneylerin yapıldığı bu merkez üzerinde uçacak uçaklar için tehlikeli olduğundan, merkeze yaklaşan bir uçak algılandığında, sistem kendini otomatik olarak kilitlemektedir. Alaska/Gakona dünyanın elektromanyetik alan çizgilerinin kesiştiği yerdir. Bu alan, aynı zamanda, auroral dediğimiz ışımaların en yoğun şekilde izlendiği bölgedir. HAARP konusu incelenirken dikkat edilmesi gereken en önemli ayrıntı, dünyanın manyetik alan çizgilerine yapılacak en küçük müdahalenin bile büyük etkiler oluşturabileceği bilgisidir. Sırp asıllı bilim adamı Nicola Tesla, yapay olarak ürettiği manyetik alanın dünya manyetik alanı ile desteklendiğinde çok büyük bir enerjinin ortaya çıktığını bulmuştu. Nicola Tesla, dünyanın kendi kendine elektrik ürettiğini, uygun konumlarda bu “Dünyasal Sabit Dalgalar”a ulaşıp kontrol etmenin mümkün olduğunu da söylemişti. Tesla bu konuda çok önemli çalışmalar yapmış, uygun frekanstaki dalgaları kullanarak 40 kilometre uzaklığa kablo kullanmadan elektrik enerjisi ulaştırmayı başarmıştı. HAARP İKLİMLERİ DEĞİŞTİREBİLİR Mİ, DEPREM OLUŞTURABİLİR Mİ? HAARP Projesi, duyulduğu ilk günlerden itibaren dünya çapında tartışmalara neden olmuş, “iklim değişiklikleri ve deprem silahı olarak kullanılabilir” iddiaları, birçok ülkede karşı gösterilerin yapılmasına neden olmuştu. Depremle iyonosfer bağlantısını doğrulayan bazı bilimsel açıklamalar var. Mesela, NASA’nın Gelişmiş Uzay Araçları Malzemeleri Yöneticisi Minoru Freund, BBC’ye yaptığı bir açıklamada, “Depremler ile atmosfer değişimleri arasında çok yakın bir bağ kurabiliriz” demişti. Stanford Üniversitesi deprem uzmanları, deprem ile enerji değişimleri arasındaki bağlantıya işaret ederek, “Elektromanyetik dalgaları yansıtacak miktarda iyonların bulunduğu iyonosferdeki frekanslar incelenmelidir” diyorlar. MIT Üniversitesi uzmanları, “İyonosfere gönderilen dalgalar ısınmaya neden olduğunu ve fay hattından radon gazı çıkmasını sağlayarak depremi tetiklediğini” savunuyorlar. Yaygın bir iddiaya göre, San Andereas fay hattında oluşacak bir deprem ABD ekonomisine büyük zarar vereceği için, deprem oluşmadan, tektonik katmanlar arasında oluşan basınç, HAARP aracığı ile çeşitli noktalardan patlatılarak, biriken enerjinin küçük yer sarsıntıları şeklinde boşalması sağlanıyormuş. HAARP Projesi ile, önce Avustralya’da, daha sonra da Kafkaslar’da, okyanus tabanlarında, Güney Amerika’daki And Dağları’nda endüktif deprem oluşturma denemeleri yapılmış. HAARP merkezinin bazı depremlerden sorumlu tutulması yeni bir olay değildir. Depreminden önce oluşan ateş topları ve HAARP merkezindeki frekans ölçme sistemlerinde gözlenen yükselmeler nedeniyle, 1976 Çin’de (Tangshan) meydana gelen ve 650 bin kişinin ölümüyle sonuçlanan yer sarsıntılarına da doğal olmayan bir tetiklemenin neden olduğu ciddi ciddi tartışılmıştı. Hatta, 10 Aralık 1976’da, BM Genel Kurulunda yapılan olağanüstü bir toplantıda, “Askeri ve diğer çevresel değişim tekniklerinin düşmana yönelik kullanılması yasaklanmıştır” kararı alınmıştı. Dünyanın çeşitli bölgelerinde meydana gelen depremler öncesinde Alaska’daki HAARP merkezindeki frekans ölçme sistemlerinde oluşan değişimler 1976’daki Çin depreminden sonra dikkatle izlenmeye başlandı. HAARP merkezi frekans ölçme sistemlerinde, 11 Mart’ta Japonya’da meydana gelen 9 büyüklüğündeki depremden birkaç saat önce, 2.5 Hz’lik bir değişim saptanmış. 12 Ocak 2010’da Haiti’de meydana gelen 7 büyüklüğündeki deprem öncesi de, HAARP frekans ölçme sisteminde 2 Hz’lik bir değişim gözlenmişti. VAN DEPREMİ DE BİR “TETİKLEME” OLABİLİR Mİ? HAARP frekans verilerinde, 21 Ekim saat 08.00’den itibaren 1.8 Hz’lik bir hareketlenme saptanmış. Bu hareketlenmenin 22 Ekim’de yaşadığımız Van depremi ile bağlantılı olduğu savunuluyor. You Tube’da yayınlanan ve tıklanma rekoru kıran bir video, Van depreminin doğal bir olay olmadığını, tektonik bir saldırı olduğunu savunuyor. Anımsayacaksınız, Gölcük depremi sırasında oluşan ateş topları, bu depremin tektonik bir saldırı olduğu iddialarını gündeme getirmiş, Ali Kırca’nın Siyaset Meydanı’nda uzun uzun tartışılmıştı. Deprem öncesinde gözlenen ruhsal sıkıntıların, deprem sırasında oluşan ve değişik ışınımlar yayan sonra da kendiliğinden sönen ateş toplarının açıklanamayan nedenleri ile ELF dalgalarının ilgisi var mıdır? Alaska’daki merkez semalarında zaman zaman gözlenen ateş toplarına benzeyen ve auroral denilen gökyüzü ışımaları, çok düşük frekans dediğimiz ELF dalgalarının bir sonucu mudur? Deprem uzmanları, ateş topu denilen ışımaların fay hatlarında meydana gelen enerji boşalmalarının atmosferdeki bazı gazları floresan lambalar gibi parlattığını, kuvars kristali yataklarının bulunduğu bölgelerde bu ışımaların daha net gözlenebildiği savunuyorlar. RADYO DALGALARI İKLİMLERİ DEĞİŞTİREBİLİR Mİ? HAARP projesi, güçlü bir radyo frekansının gök yayılımlarını kullanması esasına dayanmaktadır. HAARP projesi için kimileri saçmalık derken, kimileri bunun bir savaş aracı olduğuna inanıyor. Hangisine inanacağız? Bu konuda kesin bir şey söylemeden önce resmi açıklamaları ve radyo dalgaları konusunda ayrıntılı çalışma yapanların anlattıklarını dinlemek gerekiyor. Resmi kaynakların açıklamalarına göre HAARP projesinin amaçları şöyle: a) Atmosferdeki termonükleer oluşumları kontrol edecek elektromanyetik vuruşlar oluşturmak, b) Denizaltı gemileri ile haberleşmeyi kolaylaştırmak c) Radar sistemlerini geliştirmek, d) ABD Ordusunun çok geniş bir alanda heberleşmesini sağlamak, e) Bazı gelişmiş bilgisayarlar yardımı ile yeraltının tomografik haritasını çıkarmak, f) Petrol, doğalgaz ve maden yataklarının yerlerini saptamak, g) Criuse füzesi gibi alçaktan uçan füze ve hava araçlarını havada imha etmek. Yarın: HAARP karşıtları, “Bu proje kutupları yerinden oynatabilir” diyorlar.