Myammar size neyi hatırlatıyor? Ya buzların ve beyaz ölümün diyarı Vetluga, St. Petersburg? Peki Sibirya’nın Vladivostok şehri? Hazar Denizindeki yılanlı ada Nargin? İtalya’nın lanetli adası Azinora? Mısır’ın kızgın çöllerinde yaralan Seydibeşir kampı? İngiltere yakınlarındaki “Man of Island”? Buralarda unutulmuş veya elimiz uzanmadığı için yok saydığımız 300.000 vatan evladından söz ediyoruz. Mehmet Çetinkaya’nın “Vatan Yıldızlardan Uzak mı” kitabıyla gündeme getirdiği esirlerden söz ediyoruz. Osmanlı İmparatorluğu 1914 yılında kendisini 1. Dünya Savaşının ortasında buldu. 3 milyona yakın askerle girilen savaştan, 4 yıl sonra çok büyük kayıplarla çıkıldı. 500.000 şehit, 1,5 milyon kayıp ve yaralı. Dünya tarihinde çok az benzeri bulunan bu felaketin sonucunda 300.000 askerimiz esir düştü. Bunlardan uzun zaman haber alınamadı. Hatta çoğunun varlığından bile haberdar değildik. Bunlardan sadece 135.000 kadarı uzun süren esaretten sonra, çileli maceralar neticesinde vatanlarına dönebildi. Ya geride kalanlar? İngilizlere esir düşen 134 bin Mehmetçikten 22 bini, Ruslara esir düşenlerin ise 45 bin kadar ya oralarda ölmüş ya da kaybolmuştu. Aslında memleketlerine dönme imkânı bulanları da pek toz- pembe bir manzara beklemiyordu. Zira uzun süre onlardan haber alınamadığı için çoğu öldü sanılmıştı. “…Eve dönenler he zaman kapıda yolunu gözleyen sevdikleriyle karşılanmıyordu. Şehadet haberi gelenlerin veya kayıp olmasına rağmen aynı cephede bulunan başka kişilerin şahitliğiyle şehit kabul edilenlerin eşlerinin bir başka kişiye nikâhlanması sıkça yaşanan bir hadiseydi. Bir gün çıkıp gelen eski eş de böyle bir durumla karşılaştığında istenmeyen çatışmaların faili oluyordu.” Yitik Hazine tarafından yayınlanan bu kitap, Osmanlı esirlerinin bilinmeyen trajedisini belgeleriyle ortaya koyarken, aynı zamanda tarihimizin gizli kalmış önemli sayfalarına da ışık tutuyor.