Sokrates ve yanındakiler arasındaki diyaloglardan oluşan Devlet, İslam felsefesini derinden etkileyen bir eserdir. Platon eserinde, ideal toplum düzeninin, adaletli bir devletin nasıl olması gerektiğini anlatır. Doğruluk, her yerde dikkat edilmesi gereken en önemli erdemdir. Kimseye kötülük etmemek, doğruluğun vazgeçilmez yoludur. Kötülere dahi kötülük edilmemelidir. Çünkü kötülük, kötüyü iyi yapmaz. Kötülük etmek, hiçbir durumda doğru değildir.
 Bir görüşe göre doğruluk, güçlünün işine gelendir. Zorbalık, demokrasi, aristokrasi gibi yönetim şekilleri kanunlarını koyarken kendi işine geleni göz önünde tutmaktadır. Bu kanunların yönetilenler için doğru olduğuna inanırlar. Yönetimi ellerinde tutanlar asla işlerine gelenin dışına çıkmazlar. Onlara göre doğru yol, güçlülerin, kanunların emirlerine boyun eğmektir. Bu yöneticiler, yanıldıklarına asla inanmazlar. Oysa her bilgi erbabı kendi altında olanı gözetmelidir. Mesela, doktor hastalarını (kendinden güçsüz olanları) gözetir. Kaptan, yolcularını korumaya çalışır. Onlar, tüccar değillerdir. Yönetici de onlara benzemelidir. İşinde çalıştığı kimselerin işini gözetmelidir. Her yaptığını yönetilenin işine gelmesi için yapmalıdır. Doğruyu, yönetenin işine gelen şey olarak tanımlamak; çobanın, güdülen hayvanların değil sürünün sahibinin ve kendisinin işine geleni yapmasına benzer. Bu görüş yüzünden gerçek anlamda doğru her zaman mağdur olur. Güçsüz olduğu için hep daha çok çalışır ve devlete daha çok vergi vermek zorunda kalır. Eğri olanların yaptığı zorbalıktan başka bir şey değildir. Toplumda pek çok kişi neyin eğri neyin doğru olduğunu bilmemektedir. Bilenlerden bazı insan ise eğri insanların daha kârlı olduğuna inanmaktadır. Yöneticiler gördükleri işten dolayı para ve şeref kazanmaktadır. Onların görevi, zorbalık yapmak değil, yönetilenlerin işini yapmaktır. Bazı HYPERLINK "http://www.edebiyatsayfasi.com/devlet/" devletlere, haksızlık eden devletler de bulunmaktadır. Güçsüz olan devleti köle gibi kullanırlar. Bu işleri yapan devletin bu gücü doğrulukla mı elinde tuttuğu önemlidir. Araştırarak karar vermek, yönetmek gibi işler kafaya özgüdür. Yaşamak, kafanın işidir. Kendisine özgü değerleri olmayan kafa iyi işlemez. Doğru kafa, doğru işler yapar ve mutlu olur. Eğri kafa da mutsuz olur. Dolayısıyla eğrilik asla doğruluktan daha kârlı olamaz. Bu konuda şüphe yoktur. Asıl araştırılması gereken eğriliğin ve doğruluğun ne olduğudur.