Alenen bir casusluk faaliyeti olan misyonerlik neden serbest bırakıldı?

Osmanlı zamanında misyonerlik: 878 Berlin Konferansı’yla iyice serbest bırakıldığı, Hilafetin başkentinde dahi hıristiyanlık propagandası yapıldığı, misyoner dr. koelle’in İstanbul’da suçüstü yakalanmasının, Osmanlı Devleti ile İngiltere arasında büyük bir diplomatik krize sebep olduğu anlatılır. ABD başkanı roosevelt’in misyonerlik okullarının serbest bırakılması konusunda ne kadar ciddi olduğunu göstermek için 1904’te gemilerini İstanbul’a yolladığı, hatta İzmir’in bombalanmasını emrettiği, bunun üzerine Sultan Abdülhamid’in meselenin çatışmaya gerek kalmadan halli için ABD büyükelçisi leishmann’ı çağırıp, “Misyoner okullarının kapitülasyon haklarından yararlandırılacağı” sözünü verdiği de anlatılır.

Fener Rum ve Ermeni Patrikhanelerinin, Milli Mücadele karşıtı faaliyetlerini ise Sevr tutanakları ile Nutuk’ta anlatılır. Lozan’da ülkemizde sadece üç grubun (rum, ermeni, yahudi) azınlık kabul edilmesinin, fener rum patrikhanesinin Türk kurumu sayılıp, patriğin yetkilerinin İstanbul’daki rum azınlıkla sınırlı tutulmasının, misyonerliğin yasaklanması ve okullarının kapatılıp, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun (Eğitimde birlik) benimsenmesinin, Vakıflar hukukunda düzenlemeye gidilmesinin ana sebebi işte gerideki bu acı tecrübelerdir.

Bir vakitler Türkiye’nin “Kırmızı Kitabı” olarak bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgelerinde, “hıristiyan misyonerlik faaliyetlerinin” iç tehditler arasında sayılmasının sebebi de buydu.

Papaz brunson vesilesiyle misyonerlik ve kilise faaliyetlerinin olduğu günlerde;

Vakıflar Genel Müdürlüğü, kendi idaresindeki kilise, sinagog gibi ibadethanelerin azınlık vakıflarına bedelsiz olarak tahsis edilmesini kararlaştırdı ve genel müdürü de, “Azınlıklarla ilgili müspet anlamda yaptığımız bütün düzenlemeler Avrupa’nın Türkiye’ye bakışı anlamında olumlu sonuçlar doğuruyor.” dedi.

Brunson’un “misyonerlik ve casusluk” faaliyetlerinin arkasında ABD, Dini Özgürlükler Raporlarında; “ABD büyükelçisi, İstanbul’daki ABD başkonsolosluğu ve Adana konsolosluğu personeli Müslüman çoğunluk ve diğer dini gruplarla yakın ilişkilerini sürdürmüştür” diye açıkça yazdı.

Hatay’a gidip, alevi dedelerini ziyaret eden clinton döneminin dışişleri bakanlığı müsteşar yardımcısı nicholas burns’ın, “Size haksızlık yapılıyor. Haklarınızı savunun” dedi. Yine papa 16. benedict’in Kasım 2006’daki Türkiye ziyareti öncesinde Vatikan, şu açıklamayı yaptı:

 “Papa öncelikli olarak fener rum patriği bartholomeos’u güçlendirmek amacıyla Türkiye’yi ziyaret etmek istiyor… Bu ziyaret patriği, katolikleri ve inançlarını kolay olmayan şartlarda yaşayan tüm diğer hıristiyanları desteklemek için bir fırsat olacak… Ziyaret, hıristiyan okulları ve kiliseler üzerindeki kısıtlamaların azaltılması için Türkiye’ye baskı yapmada kullanılacak… papanın Türkiye’de bir hıristiyan mirası bulunduğunu netleştirmesi gerekiyor… Vatikan Türkiye’deki hıristiyan mirasını korumaya yardımcı olmak istiyor.”

Sürecek...