Dünya nüfusu büyük bir hızla artmaya devam ediyor. Ancak her geçen gün insanoğlu daha çok yalnızlaşmakta. Sayıca 7 milyara yaklaşıyor olsak da, herkes kendi dünyasında yalnız ve kendi derdiyle baş başa… Bu yalnızlıktan en çok nasibini alanlar ise çocuklar… Büyük çelişkilerin yaşandığı bir çağdayız. Köyler, şehirler büyüyor. Eskiden ıssız olan yerleri güya insanlar imar ediyor, şenlendiriyor. Ama buna rağmen yalnızlaşıyoruz. Bilgimiz artarken cehaletimiz derinleşiyor. Zira dünyadaki bilgi miktarı katlanarak çoğalıyor ama bilge insan sayısı yok denecek kadar azalmış durumda. Zenginler zenginliklerini kat kat çoğaltırken, yüz milyonlarca insan açlığın pençesinde. İnsanoğlu uzayın derinliklerini keşfettikçe kendinden uzaklaşıyor. Bütün dünya global bir köye dönerken, kapı komşularını tanımayan insanların sayısı artıyor. Sanal ortamlarda arkadaşlıklar kurulurken, aynı işyerinde çalışanlar birbirleriyle konuşmaya gerek görmüyorlar. “Oyuncak Tamirhanesi” adeta içinde yaşadığımız bu çelişkiler yumağına ayna tutan bir kitap. Metin Karabaşoğlu’nun çok güzel bir üslupla kaleme aldığı kitabın önsözünde yer alan şu cümle her şeyi özetliyor aslında: “Kardeşini Yusuf gibi kuyuda bırakmayı tercih edenlerin de bulunduğu bir dünyada….” Evet böyle bir dünyada yaşadığımız doğru. Ama bizim ülkemiz de maalesef her geçen gün daha çok bu dünyaya benziyor. Oysa Yusuf kıssasını Kuran-ı Kerim’de sıkça okuyan bir toplum olarak bizim buradan bazı dersler çıkarıyor olmamız gerekmez miydi? Son yıllarda ülkemizde ne yazık ki bolca yaşanan aile içi şiddete ve akraba cinayetlerine dikkat çeken Karabaşoğlu, şöyle diyor: “Şiddeti, bir şiddet hedefi olarak akla hayale gelebilecek en son kişiye, kendi annesine-babasına yönelten insan bozması canavarlara dair haberler bunlar. Kendisini aşağıladı diye annesini, istediği kadar para vermedi diye babasını; istediği: kızla veya erkekle evlenmesine izin vermiyorlar diye annesini ve babasını öldürebilen kızların ve oğulları haberleri bunlar. Dahası da var: annesini, babasını, kardeşlerini, kardeşlerinin çocuklarını topluca öldürebilen canavarlar…” Eskiden sadece Batı’da meydana gelebilen bu vahşetlerin ülkemizde yaşanıyor olması, ister istemez insanımızda panik hali uyandırıyor ve kendimize sormadan edemiyoruz: “Bize ne oldu, neden bu haldeyiz?” İşte “Oyuncak Tamirhanesi” bu sorunun cevabını arayanlara önemli ipuçları sunuyor. Metin Karabaşoğlu arkadaşımızı bu güzel çalışmasından dolayı tebrik ediyor ve kitabı herkese tavsiye diyorum.