CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, YEŞİLAY’IN ZÜMRÜDÜANKA ÖDÜL TÖRENİ’NE KATILDI

"Yeşilay Haftası" dolayısıyla Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen "Yeşilay Zümrüdüanka Ödül Töreni"nde konuşan Erdoğan, “Daha önce imkansızlıklarla boğuşan bir Yeşilay vardı. Bugün Avrupalı kuruluşların mükemmeliyet belgesi verdiği bir Yeşilay var. Ondan dolayı Yeşilay’ı kutluyor ve tebrik ediyorum” dedi. 

Mülteciler konusuna da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin kuzey bölgesinde, Türkiye’ye yakın bir yerde, yaklaşık 4 bin 500 kilometrekarelik bir şehir kuralım; biz biliyorsunuz inşaat sektöründe iyiyiz, başka ülkeler de buna girebilir. Dolayısıyla Suriye'den çıkacak olanları orada iskan edebiliriz, Türkiye'dekileri de, aynı şekilde, orada iskan etme imkanımız olabilir” dedi.

Yeşilay 1920’de kurulmuş. Demek ki, o günlerde de toplumun tütün ve alkol bağımlılığına bağlı sorunlar böyle bir derneğin kurulmasını zorunlu kılmış. 

Günümüzde de tütün, alkol ve özellikle uyuşturucu, toplum sağlığı açısından, dolayısıyla ülkemizin geleceği açısından çok ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Alkol, sigara ve uyuşturucu kullanma yaşı, giderek ilkokul seviyelerine kadar inmiştir. Bu nedenle alkol, sigara ve uyuşturucu bağımlılığı konusu ivedilikle ele alınması gereken bir sorundur. Ülkeler yalnız ateşli silahlarla işgal edilmez; yeni nesil savaşlarda alkol, sigara ve uyuşturucu da etkili bir silah olarak kullanılmaktadır. Terör örgütleri gençlerimizi uyuşturucu oltasıyla avlayıp dağlara çıkarmakta, beyinlerini yıkayıp, iradelerini dumura uğratarak birer canlı bombaya dönüştürmektedir. 

O nedenle Yeşilay’ın, Sağlık Bakanlığı’nın, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bu konudaki çalışmalarını izlemeye ve okuyucularımıza duyurmaya çalışıyoruz. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez de özeleştiride bulunarak dillendirdiği gibi, Diyanet mensuplarımız bu konuda daha bilinçli bir çalışma gerçekleştirmiş olsalardı, alkl, tütün ve uyuşturucu sorunu bu kadar büyük bir toplum yarasına dönüşmeyebilirdi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, toplumumuzun sağlığını sigaranın, alkolün ve uyuşturucunun zararlı etkilerinden korumak amacıyla Türkiye Yeşilay Cemiyeti tarafından düzenlenen Zümrüdüanka Ödül Töreni‘ne katıldı ve “geçen yıl ödül tevdi edilmiş birisi olarak”, sorunun boyutunu ve bu konuda yapılan çalışmaları anlattı.  

"Yeşilay Haftası" dolayısıyla Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenen "Yeşilay Zümrüdüanka Ödül Töreni"nde konuşan Erdoğan, Türkiye'nin en çok yardım eden ülkeler arasında ilk üç sırada yer aldığını söyledi.

Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen törene, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu,Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Yeşilay Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk olmak üzere bilim, sanat ve siyaset dünyasından çok sayıda davetli katıldı.


Yeşilay Başkanı Mücahit Öztürk’ün yaptığı açılış konuşmasının ardından kürsüye davet edilen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeşilay’ımızın değerli başkan ve yöneticileri, çok kıymetli Yeşilay gönüllüleri, değerli misafirler. Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle, hürmetle selamlıyorum. 1-7 Mart tarihleri arasında kutladığımız Yeşilay haftamızın ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlı olmasını temenni ediyorum. 

Bu yıl Zümrüdüanka ödüllerinin 3’üncüsünü tevdi ediyoruz. Ödüle layık görülen sporcularımızı, sanatçılarımızı medya mensuplarımızı, akademisyenlerimizi, siyasetçilerimizi, kurum ve firmalarımızı cani gönülden tebrik ediyorum. Yeşilay’ın görev alanına giren konular sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın, tüm insanlığın mücadele ettiği sorunlardır. Bu konuda uluslararası dayanışma ve işbirliği olmazsa başarı da sağlanamaz. Bu sebeple ödüller ülke sınırlarımızı aşarak uluslararası bir boyut kazanmasını son derece anlamlı ve değerli buluyorum. Geçen yıl ödül tevdi edilmiş birisi olarak şunu samimiyetimle ifade etmek istiyorum; Yeşilay ödülleri bir şahsın veya kurumun alabileceği en müstesna en anlamlı ödüllerdendir. Bu ödüller hem özveri hem hassasiyetin, hem de ağır bir sorumluluğun sembolüdür. Ödülü almak kadar alınan ödülün üzerimize yüklediği mananın bilincinde olmak da önemlidir” dedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Toplumu bilinçlendirme, farkındalık oluşturma ve bağımlılığı önleme mücadelesine daime güçlü destek verdim ve bundan sonra da vermeye devam edeceğim. Türkiye’nin son 14 yılı her alanda ihmallerin ortadan kaldırıldığı, yıllarca ikinci plana itilen, halının altına süpürülen konuların tekrar gündeme alındığı bir dönem olmuştur. Yeşilay gönüllüleri ve mensupları olarak, sizler bu sürecin en yakın şahidisiniz. Daha önce imkansızlıklarla boğuşan bir Yeşilay vardı.Bugün Avrupalı kuruluşların mükemmeliyet belgesi verdiği bir Yeşilay var. Ondan dolayı Yeşilay’ı kutluyor ve tebrik ediyorum. Neden böyleydi? Mücadelesinde yalnız bırakılmış bir Yeşilay’dan çalışmaları en üst düzeyde himaye edilen, desteklenen bir Yeşilay’a kavuştu. Biraz destek ve biraz cesaret ile teşvikle kurumlarımızın neler başarabileceklerini Yeşilay’a bakınca bunu görebiliyoruz.”


Batı Afrika
 izlenimlerini de aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda şunları söyledi:  “Son 5 gündür Batı Afrika bölgelerinden Fildişi Sahili, Gana, Nijerya ve Gine’deydik. Yanımda 150’yi aşkın işadamımız vardı. Bu işadamlarımızla birlikte bu dört ülkeyi dolaştık. Bu ülkelerin durumu, bunlar emperyalist batının geçmişte sömürdüğü ülkeler. Aslında bunlar fakir, fukara, garip filan değil, bunlarda o madenler, petrol vesaire korkunç. Ama bunları kendileri alamamış ki. Bunları hep onlar almışlar. Gelmişler elmasları, altınları götürmüşler. 

O garipler bunların ne olduğunu bilmiyorlar. Sanıyorlar ki taşları alıp götürüyorlar. Fakat bu gidişle hele hele o Gine’yi görünce bizim 50-60 yıl önceki Türkiye’yi yansıtıyor. Fakat öyle bir coşku öyle bir heyecanla havalimanında bizi karşıladılar. Tabi bu tabloyu görünce arkadaşlarıma söyledim; sorumluluğumuza bakın burayı gördük ya bugün çok daha fazlasıyla arttı dedim. Bizim dedelerimiz buralara geldi ama bizim dedelerimiz emperyalist Batı gibi gelmedi. Bizim dedelerimiz o şefkat kollarını açarak kucaklamaya geldiler. Ama bunlar onu yapmadı. Hala da yapmadılar. 

Kendilerine birçok şeyleri söyledik, bazı adımları atacağımızı söyledik. Zaten kanal ve kanalizasyon diye bir şey yok. Her şey akıyor. Çöpler aynen ben İstanbul’u devraldığım zamanki gibiydi. Ve o çocuklar çöp dağlarıyla haşır neşir oluyorlar. İki tane Batılı ülkeyle anlaşmışlar ama yapamamışlar. Ama biz bu adımları atarız, yaparız, yeter ki siz yetkiyi verin dedik. Sağolsun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımızla da yola çıkarken anlaşmıştık. Bazı hizmetten çıkaracakları otobüsler onları o ülkelere söz verdik ve son bakımlarını yaptırıp boyayıp sizden de bir ekibi alıp İstanbul’da onları yetiştirip, ondan sonra da onları yedek parçalarıyla beraber bu otobüslerden bu 4 tane ülkeye verelim diye söz verdik. İnanın bu kararımız üzerine o parlamentodakiler ayağa kalkarak alkışladılar. Çünkü toplu taşıma araçları yok. Bu noktadalar.”


 FİLDİŞİ VE GANA’YA CAMİ YAPACAĞIZ
Batı Afrika kıtasındaki gezisi sırasında Fildişi ve Gana’ya cami yapımı sözü veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in de konuyla yakından ilgilendiğini söyledi.   


“SURİYE’NİN KUZEYİNDE BİR ŞEHİR KURALIM”

Mülteciler konusuna da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: 


" Bizim medeniyetimizde, bizim değerler silsilemiz içerisinde olay farklı. 'Veren el alan elden hayırlıdır.' Bize Batı ne diyor? İşte size yılda 3 milyar avro vereceğiz. Bakınız bu sözü vereli 4 ay oldu, hala verecekler, hala verecekler. Bugün AB Konseyi Başkanı ziyaretimdeydi. 'Bakın, verseniz de vermeseniz de biz bu mültecilere kapımızı kapatmadık Batılılar gibi, açık tuttuk, yine açık tutacağız ama biraz da vicdan' dedik. 'Bunu beraber paylaşalım istiyoruz sizinle ama siz, 'Türkiye kapıları Batı'ya açıyor, oraya yönlendiriyor' gibi bir yanlışın içerisindesiniz, bakın bunu bırakın, gelin el ele verelim.' 

Ben size bir şey söylüyorum; formül nedir? Suriye'nin kuzeyine biz bir şehir kuralım. Yaklaşık 4 bin 500 kilometrekarelik bir şehir kuralım ve bu şehirde biz alt yapısıyla, üst yapısıyla her şeyi uluslararası camia paylaşalım. Biz biliyorsunuz inşaat sektöründe iyiyiz, başka ülkeler de buna girebilir. Yerel mimari ile biz Suriye'nin kuzeyinde,Türkiye'ye yakın bir bölgede bu şehri kuralım. 

Dolayısıyla Suriye'den çıkacak olanları orada iskan edebiliriz, Türkiye'dekileri de aynı şekilde orada iskan etme imkanımız olabilir. Bunu karşılıklı konuştuğumuz zaman 'haklısın' diyorlar. Bunu Sayın Obama ile de konuştuk, hatta koordinatlarını bile belirledik ama uygulamaya gelince hala ses yok. Mesele karar meselesi... Karar verici olmak, irade koymak bu... Maalesef bunu da koymayınca iş gecikiyor ve iş kapıya dayanınca da feryat başlıyor."


Dış politikada tarihi adımlar attıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarına şöyle devam etti: "Bizler bu tarihi adımları atarken muhalefet başta olmak üzere Türkiye’deki belli çevreler, tüm enerjilerini bizi engellemek için harcıyor. Hayatlarını parti genel merkezleri, meclis ve evleri arasında geçirenler bizim kıta kıta dolaşıp yatırımcılarımızın işadamlarımızın önünü açtığımızı idrak edemiyorlar. 

Gazetelerdeki köşelerini, ekranlardaki söz haklarını daha da ötesi zihinlerini yabancı başkentlerin Türkiye karşıtı lobilerin emrine verenler, Ankara’nın bağımsız ve özgüven sahibi dış politika iddiasından çok ciddi rahatsız oluyorlar. Zira bunlar için Afrika köklü ilişkilerimizin olduğu, fırsatları bünyesinde barındıran bir yer değil, sadece açlık, sefalet, iç savaşlarla dolu kriz ve kaos bölgesi. 

Onlar Türkiye’nin güneyine bakınca “bataklık”, doğusuna bakınca “sorunlar yumağı”dır. Yine bunlar, ‘Türkiye’nin ekseni kayıyor, Türkiye yönünü Doğu’ya çeviriyor’ diye feveran etmeyi dış politika yorumculuğu zannediyor. Ama şundan eminiz olunuz, Türkiye hangi hayırlı işe imza atmışsa, hangi açılımı gerçekleştirmişse, bunlara rağmen yapmıştır. Bunların amacı yol açmak değil, tıkamak, engellemek, yola mayın döşemektir."

“ALKOL YASAKLARINI ELEŞTİRENLER İNSANIMIZI SEVMİYORLAR”
Alkol yasakları ve alkollü araç kullanan sürücülere verilecek para cezalarına yönelik eleştirilere de yanıt veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılan eleştirilerin yersiz ve haksız  olduğunu belirterek, “Bunlar insanımızı sevmiyorlar. Bunların insanımızın rahatsızlığında, hastalığında, vücudundaki olumsuz gelişmelerde kendilerine hayat arıyorlar. Biz ise diyoruz ki biz insanımızı seviyoruz. Sağlıklı nesil için ne gerekiyor ise biz onu yapmaya çalışıyoruz. Trafik kazalarının, kadına şiddet olaylarının en önemli müsebbibi alkoldür. Hal böyle iken niçin bir siyasetçi 18 yaşından küçüklere alkol satışının kısıtlanmasından rahatsızlık duyuyor. 

Batıya bak oralarda böyle bir şey yok. Satamazsın onlara alkolü ve sigarayı. Milletin menfaatini düşünen bir milletvekili neden alkollü araç kullananlara verilecek idari cezanın arttırılmasından rahatsız olur. Evlatlarımızı alkol ve zararlı alışkanlıklardan korumanın özgürlükle, yaşam tarzına müdahale ile ne ilgisi olabilir” dedi.

 ÖDÜLLER SAHİPLERİNİ BULDU
Erdoğan’ın yaptığı konuşmanın ardından ödül törenine geçildi. Medya alanında Ayşenur Asuman Uğur, spor alanında Basketbolcu Semih Erden, Sosyal Sorumluluk Projesi alanında Ebebek Firması, Sanat alanında Son Çıkış Dizisi, Akademi alanında Prof. Dr. Recep Erol Sezer, Siyaset alanında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Uluslararası Dayanışma alanında Dr. Gülberto Gerra, iki özel ödülünden biri Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, bir diğeri ise Turkuaz Medya Grubu’na verildi.