TÜRKİYE KİMLERİ, NEDEN ÜRKÜTÜYOR?

Türkiye’nin tarihin omuzlarına yüklediği sorumluluk gereği, Irak ve Suriye’deki terör yuvalarına operasyonlar gerçekleştirmesi, Doğu Akdeniz’de sondajlar yapması, Libya ile yaptığı anlaşmalara dayanarak iki ülke arasında bir “Mavi Vatan” kuşağı oluşturması, bazı dostlarımızın planlarını altüst etmişti. Gizli açık anlaşmalarla Türkiye’yi çevreleme çalışmaları başlattılar. 

Libya’da yaşanan gelişmeler bağlamında yanıtı merak edilen bir soru da şuydu: “ABD, Türkiye’nin, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile anlaşmalar imzalamasına, Libya’ya “askeri danışmanlık” desteği vermesine, Hafter’in önünü kesmesine neden ‘sessiz onay’ vermektedir?”

ABD’nin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni, “Uluslararası Askeri Eğitim ve Talim” programına dahil ettiğini açıklaması, yukardaki sorunun yanıtı olmuştur. Anlaşılıyor ki, İsrail’in boru hattı projesinden umudu kesen Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi ABD’nin yörüngesine girmeye karar vermişler. Doğu Akdeniz’de yeni dengeler, yeni cepheler oluşmaktadır. Doğu Akdeniz’deki ve Libya’daki son gelişmeleri bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. 

M. KEMAL SALLI

Türkiye, küresel konjonktür ve tarihinin omuzlarına yüklediği sorumluluk gereği, kültür ikliminde bayrak göstermeye başlamasından bu yana, çevresinin bir ateş çemberiyle sarılmakta olduğunu görüyoruz. Türkiye, “Ortadoğu’da, Doğu Akdeniz’de de, Kuzey Afrika’da varım, uluslararası hukukun bana tanıdığı haklarımı savunuyorum” dedikçe, düşmanlarımızın sayısı artıyor.  

Yeri geldikçe savunduğumuz gibi, Kırım Savaşı (1853-56) henüz tamamlanmadı, yeni aktörlerin de eklenmesiyle Kırım Savaşı’nın devamını yaşamaktayız. I. ve II. Dünya savaşları da Kırım Savaşı’nın devamıydı. Kırım Savaşı da bir küresel egemenlik ve Osmanlı mirasını paylaşma kavgasıydı, bugün, dünya egemenlerinin cepheleri netleşirken görülüyor ki, ABD ile Çin ve yandaşları arasında yaşanmakta olan mücadele de yarım kalmış olan Osmanlı’nın mirasını paylaşma savaşının devamıdır. 

Dönemin ünlü düşünürü Volter, “Osmanlı’yı parçalayabilmek için, Kırım ve Mısır’ı kontrol altına almak gerekir” diyordu. Kırım Savaşı’na konu olan Osmanlı coğrafyası ile bugünkü çatışma bölgeleri birebir örtüşmüyor mu? 

Günümüze gellince…

YUNANİSTAN’DAN BAŞLAYALIM..

Kimlerle çatışıyoruz? 

Yunanistan ile.. Yunanistan’ın yeni Cumhurbaşkanı’nın ilk işi, Türkiye’nin sahillerinden dürbünsüz görülebilen Eşek Adası’nı ziyaret etmek olmuştu. Komşu, aklı sıra Türkiye’ye gözdağı veriyordu.

Ne Yunanistan ne de Kıbrıs Rum Yönetimi tek başlarına Türkiye’nin karşısına çıkamayacaklarını bildiklerinden, Türkiye’ye gösteri yaparlarken, yanlarına ya BM ya da AB temsilcilerinden birini almaya özen gösteriyorlardı. 

Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’ni ziyaret eden Dışilişkiler Yüksek Komiseri Josep Borrell, 13 Temmuz’da yapılacak AB Konseyi öncesinde Türkiye ile Yunannistan/Rum Kesimi arasında arabuculuk yamak hevesindeydi. Ankara, Borrell’in Rum tezini desteklemek amacıyla iki tarafın dışişleri bakanlarını biraraya getirecek bir toplantı teklifine “hayır” dedi. 

AB Yüksek Komiseri’nin derdi başka; Avrupa ülkelerini Rus doğalgazına bağımlı olmaktan kurtaracak İsrail’in Girit ve Yunanistan üzerinden uzatacağı yeni bir boru hattı hayata geçirme çabasında.. 

Bu arada Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Derdios ani bir kararla gittiği Libya’da, Halife Hafter’in müttefiki Tobruk Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ile görüştü. Yunan Bakan, Türkiye’den aldığı ilhamla, Tobruk Temsilciler Meclisi ile bir deniz yetki alanları anlaşması imzalama çabasında. Doğu Akdeniz’deki düşleri boşa çıkan Yunanistan, Halife Hafter’in, Libya ‘da yönetimi ele geçirdiğinde, Türkiye’nin UMH ile yaptığı deniz yetki sınırlarına ilişkin anlaşmayı geçersiz sayacağını söylemesinden büyük mutluluk duymuştu. Buluşma sonrasında Yunanistan’ı ziyaret eden Hafter,  Atina’da bir devlet başkanı gibi karşılanmıştı. 

Yunanistan, İsrail’in, Doğu Akdeniz’de çıkaracağı doğalgazı, Girit ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya pompalama hazırlıklarına çok sevinmişti. Fakat Türkiye, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile imzaladığı anlaşmadan yararlanarak Doğu Akdeniz’de bir “Mavi Vatan” barikatı oluşturması Yunanistan’ın düşlerinin suya düşmesine neden olmuştu. Dimyat’a pirince giden Yunanistan, şimdi evdeki bulgurdan olma tehlikesiyle karşı karşıya; Türkiye ilk fırsatta Girit konusunu gündeme getirmeye hazırlanıyor. 

Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasidiadis, “İkinci bir Libya ya da Suriye olmak istemiyoruz” derken, Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, “AB’nin uyarılarını dinlemeyen Türkiye, sondaj çalışmalarını sürdürürse, sonuçlarına katlanır. Yunanistan’ı bir Türk Gölü içindeki bir adaya dönüştürmeyi hedefliyorsa, bunu unutsun” diyor. 

Belli ki komşular, Türkiye’nin Akdeniz’de bir “Mavi Vatan” barajı oluşturmasından oldukça kaygılı..

İSRAİL İLE ABD YOLLARINI AYIRDI MI?

ABD’nin beka sorununa dönüşen Yeni İpekyolu’nun hayata geçirilmesi konusunda baştan beri Çin’e destek veren İsrail, Doğu Akdeniz’den çıkaracağı doğalgazı Girit ve Yunanistan üzerinden döşeyeceği bir boru hattıyla Avrupa’ya pompalamayı, bu yolla AB ülkelerini kendisine bağımlı kılmayı planlıyordu. ABD derin devleti ile küresel egemenlik konusunda çatışan İsrail kökenli finans baronlarının da hedefi buydu. 

Türkiye’nin imzaladığı anlaşmayla Libya ile Türkiye arasında oluşturduğu “Mavi Vatan” kuşağı, İsrail’in önünde, aşılması Türkiye’nin rızasına bağlı bir barikat oluşturdu. 

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, Temmuz ayında, Filistin’e ait olan Batı Şeria’nın büyük bir bölümünü ilhak edeceğini duyurması, AB ve bölge ülkelerinden önce, Türkiye’yi tedirgin etmeye yönelik bir hamleydi. 

ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, babasının öldürülmesinin hemen ardından İsrail’e gelmiş ve Çin’e verdikleri desteği kesmelerini istemişti. “Hayır” yanıtı alan Pompeo’nun ülkeden ayrılmasının ertesi günü Çin’in Tel Aviv Büyükelçisi evinde ölü bulunmuştu.

FRANSA DA RAHATSIZ

Libya Lideri, “Kıvırcık Kafa” Kaddafi’nin 42 yıllık birikimine el koyabilmek için, NATO’nun kararını beklemeden Libya’yı bombalayan Fransa da Türkiye’nin Libya atağından son derece rahatsız. Yüzyıllardır sömürdüğü Afrika’nı zenginliklerinden vazgeçemeyen Fransa, Libya’nın “tatlı petrollerinden” de vazgeçemiyor. Afrika’nın kapısı sayılan, sıfır kükürtlü petrol servetiyle ünlü Libya konusunda ABD ile yıllardır büyük bir mücadele yaşayan Fransa, Amerika’nın Bingazi Büyükelçisi’nin katledilmesinden de sorumlu tutulmuştu.

Türkiye’nin, 500 yıl yönettiği Libya’daki varlığından son derece rahatsız olan Fransa, 10 Haziran günü, Türk fırkateyni Oruç Reis’in, Libya açıklarında görev yapan Couert adlı Fransız firkateynine radar kilitlemesi yaptığı gerekçesiyle NATO’ya şikayet etmiş ve tatbikattan çekilmişti. Fransa, 13 Temmuz’da yapılacak AB dışişleri bakanları zirvesinden Türkiye’ye yaptırım kararlarının çıkacağını savunuyor. Fransa’nın, Yunanistan’a iki yeni nesil fırkateyn “satmaya” hazırlandığını da, bu arada not düşelim. 

RUSYA NE DİYOR?

ABD’nin güney sınırlarımız boyunca oluşturmayı planladığı terör kuşağına birlikte karşı çıktığımız Astana Süreci ortağımız Rusya, Türkiye’nin eski arka bahçesi Suriye’de olduğu gibi, Doğu Akdeniz’de ve 500 yıl yönettiği, derin tarihi ve kültürel bağları olan Libya’da da bayrak göstermesinden memnun değil. 

Önceleri gönderdiği Wagner paralı askerlerle Halife Hafter’e güçlü bir destek vermişti. Türkiye’nin eğitim desteği verdiği Libya UMH askerlerinin Hafter’i tepelemeleri Rusya’nın da hesaplarını bozmuş olmalı. Bozgun sonrası Mosko’ya giden Hafter destekçisi Tobruk Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ile görüşen Rus Dışişleri Bakanı S. Lavrov, Mısır Devlet Başkanı Sissi’nin Hafter ile birlikte açıkladıkları ateşkes planını desteklediklerini ve Türkiye ile acil ateşkes için çalıştıklarını söyledi. 

Türkiye’nin, bu aşama sonrasında, Hafter ile ateşkes konulu bir görüşme yapması çok zor. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Vattiye saldırısını Hafter tarafının yaptığı biliniyor. Libya’da kimin barış, kimin çatışmaların devam etmesini istediği ortada. Libya’da bölünme yıkıcı olur” açıklaması yaptı. Libya Ordusu Sözcüsü Albay Muhammed Kanunu da, “Rus paralı askerlerinin Sirte ve Cufra’yı işgal ettikleri, Libya’nın en önemli ekmek kapısı olan petrol alanlarını ele geçirdikleri bir dönemde ateşkesten söz edilmesi asla kabul edilemez” diyor. 

Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, 2013’te kapattıkları Libya Büyükelçilği’ni yakın bir zamanda Tunus’ta açacaklarını duyurdu.  

Rusya, Türkiye’nin UMH’ne askeri destek vermesinden de, petrol fiyatlarını daha da aşağılara çekebilir kaygısıyla, şu dönemde, Libya petrolünün uluslararası piyasaya girmesinden de rahatsız.

Libya konusunun, Astana Süreci ortakları olan Türkiye-Rusya ilişkilerini ne yönde ne oranda etkileyeceği merak ediliyor.  

ALMANYA’NIN DERDİ NE?

Almanya Türkiye’nin ekonomisini zora sokabilmek, en önemli gelir kaynaklarından biri olan turizmini baltalayabilmek için elinden geleni yaparken, sözü geçen ülkelerin Türkiye ile ticaret yapmasını da engellemeye çalışıyor. 

1.Dünya Savaşı’ndaki müttefikimiz Almanya Türkiye’nin Libya’daki ataklarını, Doğu Akdeniz’de bir “Mavi Vatan” oluşturmasını neden kıskanıyor? 

ABD’nin, beka sorununa dönüşen Yeni İpekyolu konusunda Çin ile derin bir mücadeleye girdiği bir dönemde Almanya, Pentagon’un yörüngesinden kurtulmayı düşlüyordu. Fransa ile elele vererek, nükleer gücü de olan bir Avrupa Ordusu (Pesco) oluşturmayı düşlüyordu. Çin, İsrail ve küresel finans baronları da bu oluşumu destekliyorlardı. Türkiye’nin de, yaşadığı deneyimler sonrasında bu yeni orduya destek vermesi bekleniyordu, ama olmadı. İngiltere’nin de Brexit operasyonuyla AB’den koparılmasıyla bu düş de suya düşmüş oldu. 

Almanya ve Fransa’nın Türkiye’ye karşı olmalarının en önemli nedeni, Türkiye’nin Avrupa Ordusu’na umulan desteği vermemesinden kaynaklanıyor.  

ABD SESSİZ VE DERİNDEN GİDİYOR

ABD, Libya konusunda sessiz ve derinden gitmeyi tercih ediyor, ama konuya ilgisiz olduğu söylenemez. Ayrıntılarını, ABD’nin Türkiye’nin Libya operasyonlarına sessiz kalmasının nedenlerini, “Libya’da neler oluyor?” başlıklı yazımızda anlatmıştık: https://www.oncevatan.com.tr/libyada-neler-oluyor-makale,48813.html 

ABD’nin, düşlediği tek kutuplu yeni dünya düzeninde Libya’nın özel bir önem olduğu biliniyor. Son dönemdeki gelişmelere paralel olarak Afrika’nın kapısı konumundaki Libya, Akdeniz coğrafyasının merkez ülkesi olmuştur. 

ABD’nin Libya konusunda görüş ve düşüncelerini, ABD’nin Avrupa ve Afrika Kuvvetleri Donanma Komutanı James Foggo, basına yaptığı bir açıklamasında, “Askeri anlamda Doğu Akdeniz, dünyanın en hareketli alanlarından biridir. Rusya bu alana da gözünü dikmiştir. Rusya burada, Kalibr seyir füzesi atma gücü olan sessiz ve modern denizaltılar konuşlandırıyor. Kilo sınıfı denizaltı Avrupa sularında her yere gidebilir ve deniz altından herhangi bir Avrupa ya da Kuzey Afrika kentlerinden birini vurabilir. Bu da, Avrupa su yollarında tetikte ve yüksek yetenekli donanma bulundurmanın önemini işaret ediyor.

İlhak altındaki Kırım’ın ve Suriye’deki liman kenti Tartus’un Rusya açısından savunma ve denizcilik merkezine dönüştüğünü belirten Foggo, “Şimdi Rusya’nın Kırım ve Tartus’ta neler yaptığını ve Libya’da müstahkem mevki kazanması durumunda oluşturabileceği tehditleri bir düşünün” diyor. Bu ifadeden de anlaşılıyor ki, tek kutuplu yeni bir dünya düzeni peşinde olan ABD, Libya konusuna ilgisiz değil. 

Libya’da yaşanan gelişmeler bağlamında yanıtı merak edilen soru şuydu: “Arap Baharı” döneminde, kaosa sürükleyip işgal ettikleri Libya’nın paylaşımı konusunda koalisyon ortaklarıyla ciddi sorunlar yaşayan ABD, Türkiye’nin, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile anlaşmalar imzalamasına, Libya’ya “askeri danışmanlık” desteği vermesine, Hafter’in önünü kesmesine neden “sessiz onay” vermektedir?

ABD’nin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni, “Uluslararası Askeri Eğitim ve Talim” programına dahil ettiğini açıklaması yukardaki sorunun yanıtıdır. Doğu Akdeniz’de yeni dengeler, yeni cepheler oluşmaktadır. Anlaşılıyor ki, İsrail’in boru hattı projesinden umudu kesen Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi ABD’nin yörüngesine girmeye karar vermişler. Doğu Akdeniz’de yeni dengeler, yeni cepheler oluşmaktadır. Doğu Akdeniz’deki ve Libya’daki son gelişmeleri bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor.

Bu gelişmeler, Türkiye’nin bazı sıkıntılar yaşamasına neden olabilir. KKTC Başbakanı Ersin Tatar, ABD’nin son kararını değerlendirirken, “ABD, Kıbrıs’taki iki halka da eşit davranmalıdır” diyordu. 

Türkiye’nin Libya’daki ataklarına örtülü destek veren ABD’nin, koltuğunun altında hangi isteklerle Türkiye’nin kapısını çalacağı merak ediliyor.

DİN KARDEŞİ ÜLKELER NE ALEMDE?

Onların Türkiye’ye karşı tutumlarının nedenini, niçinini, ABD Başkanı Trump, Suudi Kralı Selman ve Mısır’ın darbeci lideri Sissi’nin sihirli küre çevresine toplanarak çektirdikleri fotoğrafta bulabilirsiniz; falcılar bugün farklı kutuplarda, ama Osmanlı’nın mirasını paylaşma kavgası devam ediyor. Geleceklerini ABD’nin boyalı kağıtlarına,  sanal değerlerine bağlayanlar, gerçekleri ne zaman görecekler?

TÜRKİYE, “AKDENİZ’DE BEN DE VARIM” DİYOR

Libya UMH’ne her konuda destek vermeye devam ediyor. Libya’da, darbeci Hafter’in dış müttefiklerinin bölgeye yığınağını artırmasının ardından, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genel Kurmay Başkanı Org. Yaşar Güler’in Libya’yı ziyaret etmeleri, Başbakan Fayiz es Serrac ile görüştükte sonra düzenlenen basın toplantısında, “Libyalı kardeşlerimiz için yapılması gereken ne varsa yapacağız. Haklısınız, kazanacaksınız” şeklinde konuşması, Türkiye’nin Libya’ya destek konusunda ne derece kararlı olduğunun göstergesi olarak değerlendiriliyor.  

09.07.2020