Libya’da yaşanan gelişmeler bağlamında yanıtı merak edilen soru şu:

“Arap Baharı” döneminde, kaosa sürükleyip işgal ettikleri Libya’nın paylaşımı konusunda koalisyon ortaklarıyla ciddi sorunlar yaşayan ABD, Türkiye’nin, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile anlaşmalar imzalamasına, Libya’ya “askeri danışmanlık” desteği vermesine, Hafter’in önünü kesmesine neden “sessiz onay” vermektedir?

ABD’nin, Türkiye’nin Libya’daki varlığına, Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne “askeri danışmanlık” desteği vermesine sessiz kalmasının başlıca nedeni, Avrupa ülkelerini Rusya’nın doğalgazına bağımlı olmaktan kurtarıp, kendisine bağımlı duruma getirmek istemesidir. Bunun için de, Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazı İsrail, Yunanistan ve İtalya’nın yardımına gerek olmadan, en kısa zamanda Avrupa ülkelerine ulaştırması gerekiyor. Son zamanlarda Çin’e verdiği destek nedeniyle İsrail’le de arası bozulan ABD’nin, bu hedefine ulaşabilmesi için, Türkiye’nin yardımına ihtiyacı vardır. 

Türkiye’nin Libya’daki girişimlerine sessiz onay veren ABD’nin, sabıkalarını unutturabilecek hangi ödünlerle ve hangi isteklerle kapımızı çalacağını merak ediyoruz.    

Covid-19 salgını bütün dünyada can almaya devam ederken ABD’de, Paris’te sokakların neden alev alev yandığını, koronavirüsün İtalya, İngiltere ve İspanya’yı neden diğer Avrupa ülkelerinden fazla etkilediğini anlayabilmek için, perde gerisinde, küresel egemenlik konusunda mücadele eden küresel güçlerin hedeflerini görmek gerekiyor. 

ABD’de koronavirüs salgını yüzbinden fazla kişinin hayatlarını kaybetmelerine neden olurken, bütün eyaletlerde ABD halkı, ellerinde “Nefes Alamıyorum” pankartlarıyla sokaklara dökülmüş, polis tarafından hunharca öldürülen zenci vatandaşın hakkını arıyor. Polis yeterli olamayınca Başkan Trump, Savunma Bakanı Esper ile karşı karşıya gelmek pahasına, askerleri de sokağa davet etti. ABD’de olaylar durulmuyor; sokaklar alev alev.. ( Amerika Baharı mı: https://www.oncevatan.com.tr/abdde-neler-oluyor-makale,48793.html) 

Aynı günlerde, Paris sokakları da “sarı yelekliler” tarafından ateşe veriliyor, Çin’in Yeni İpekyolu’na destek veren, Avrupa Ordusu’nun kuruması konusunda ısrarcı olan Fransa cezalandırılıyor. 

Rusya, Çin ile gizli ortaklığından dolayı petrol fiyatları 20 dolarlara çekilerek cezalandırılıyor, hem koronavirüsten etkilenenlerin hem de işsizlerin sayıları hızla artıyor. 

ABD’nin, başta İngiltere, Fransa, İtalya, İsrail ve Rusya olmak üzere, Yeni İpekyolu konusunda Çin’e destek veren ülkelere gizli açık mesajlar verdiği konuşuluyor.

İsrail’de, Çin Büyükelçisi Wei, ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Telaviv’i ziyaretinin hemen ertesinde evinde ölü bulunuyordu. (Ayrıntılarını, “ABD’de Neler Oluyor?” başlıklı yazımızda anlatmıştık.) 

Şimdilerde de İtalya’nın bazı derin mesajların hedefi olduğu konuşuluyor. 

İtalya, Çin’in Yeni İpekyolu’na en büyük destek veren ülkelerden biriydi. İtalya, kuzeydeki Lombardiya bölgesinde Çin’e büyük depolama ve üretim alanları sağlamıştı. Çin burada, Avrupa’ya ihraç edeceği malları stoklayacak, hatta montaj ve üretim de yapabilecekti. İtalya ayrıca, Libya ile petrol anlaşması olan bir şirketine Çin’i de ortak etmiş ve Yeni İpekyolu nedeniyle Çin ile büyük sorunlar yaşamakta olan ABD’nin kara listesine girmişti.

Lombardiya’da yaşayan binlerce Çinli’nin yılbaşı tatilinde ülkesine gidip gelmesinden dolayı İtalya, koronavirüs salgınından ençok etkilenen ülkelerden biri olmuştu. Bölgede başlayan salgın, büyük bir hızla ülkenin güney bölgelerine yayılmıştı. Salgınla mücadele konusunda oldukça başarısız olan İtalya’nın hastanelerinden, televizyon ekranlarına yürek parçalayıcı görüntüler yansımıştı. 

ABD’nin beka sorununa dönüşen Yeni İpekyolu’na destek veren ülkeler, bir şekilde “uyarılıyorlar”. 

LİBYA’DA NELER OLUYOR?

Libya’daki gelişmeler de küresel bir felakete dönüşen Covid-19 salgınından bağımsız değil. Çünkü, Doğu Akdeniz’in derinliklerindeki hidrokarbon zenginliğinden ve Libya’nın kalitesiyle ünlü petrollerinden pay kapma yarışında olan ülkelerin öncelikli hedefleri, Covid-19 salgının neden olduğu yangını söndürmek.. Doğu Akdeniz, Libya, Avrupa Ordusu, dijital para konuları, şimdilik ikinci plana geriledi. 

Türkiye, bir taraftan Covid-19 salgını konusunda bütün dünyanın takdir ettiği bir mücadele sergilerken, diğer taraftan da Suriye, Doğu Akdeniz ve Libya konusunda, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını koruyabilmek için hamleler yapıyor. 

Libya’daki varlığımız, BM tarafından Libya’nın temsilcisi olarak tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti ile, Hafter’in, 5 Ocak’taki darbe girişiminin sonrasında  imzaladığımız kıta sahanlığına ilişkin anlaşmalara dayanıyor. Türkiye, Hafter’in paralı askerleriyle birlikte Trablus’a yürümesini, insansız hava araçlarıyla engellemişti. 

 Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) önce Trablus Uluslararası Havaalanı’nı, sonra da Başkent Trablus ve çevresini kontrol altına aldı ve Hafter ile paralı askerlerinin peşine düştü. Libya’nın peşpeşe kazandığı bu başarıların arka planındaki Türkiye’nin “askeri danışmanlık” desteğini görmezden gelmek mümkün mü?

Hafter korsanını, arkasındaki Mısır, BAE, Suudi Arabistan, Yunanistan ve Rusya desteğine rağmen tepelenmesinde, Türkiye’nin güçlü desteğinin elbette büyük rolü var. Fakat, yakın bir geçmişte, ABD öncülüğündeki Batılı koalisyon ortaklarının, önce kaosa sürükledikleri, sonra da bir kurtarıcı olarak girerek paramparça ettikleri Kaddafi’nin ülkesi konusundaki hedefleri dikkate alındığında, bazı soruların yanıtını bulmak gerekmektedir. 

İtalya eski arka bahçesi Libya’dan vazgeçmiş değildir. Elini güçlendirebilmek için, Libya ile petrol anlaşması yapmış olan şirketine Çin’i ortak etmiş, bu nedenle de ABD’nin kara listesine girmişti. 

NATO’nun Libya’yı vurma kararı aldığında, Fransa Cumhurbaşkanı Sakozy’nin, diğer koalisyon ortaklarından önce harekete geçerek, kendisini o makama taşıyan Kaddafi’nin ülkesini bombaladığı hatırlardadır. Hatta, Kaddaf’nin kayıp servetiyle ilişkili olarak, bir ara hapse giren Sarkozy, Libya’nın kalitesiyle ünlü petrol varlığına el koyabilmek için giriştiği mücadelede, ABD’nin Trablusgarp Büyükelçisi’ni öldürmekle suçlanmıştı. 

Hatırlarsanız, bir ara Rusya’nın paralı askerlerle Libya’da Hafter’e destek vermesine de sessiz kalan ABD, Hafter’in Moskova’da Türkiye ve Rusya ile masaya oturmasına da karşı çıkmıştı. Toplantı sırasında gelen bir telefonla masayı terkeden Hafter, Moskova Havaalanı’nda kendisini bekleyen CIA’in uçağı ile Polonya’ya kaçırılmıştı. (“Hafter Neden Kaçtı?”:  https://www.oncevatan.com.tr/hafter-neden-kacti-makale,47561.html

YANITI MERAK EDİLEN SORULAR

Libya’da yaşanan gelişmeler bağlamında yanıtı merak edilen soru şu:

“Arap Baharı” döneminde, kaosa sürükleyip işgal ettikleri Libya’nın paylaşımı konusunda koalisyon ortaklarıyla ciddi sorunlar yaşayan ABD, Türkiye’nin, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile anlaşmalar imzalamasına, Libya’ya “askeri danışmanlık” desteği vermesine, Hafter’in önünü kesmesine neden “sessiz onay” vermektedir?

ABD’nin, Türkiye’nin Libya’daki varlığına, Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne “askeri danışmanlık” desteği vermesine sessiz kalmasının başlıca nedeni, Avrupa ülkelerini Rusya’nın doğalgazına bağımlı olmaktan kurtarıp, kendisine bağımlı duruma getirmek istemesidir. Bunun için de, Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazı İsrail, Yunanistan ve İtalya’nın yardımına gerek olmadan, en kısa zamanda Avrupa ülkelerine ulaştırması gerekiyor. Son zamanlarda Çin’e verdiği destek nedeniyle İsrail’le de arası bozulan ABD’nin, bu hedefine ulaşabilmesi için, Türkiye’nin yardımına ihtiyacı vardır.

Açalım.. Türkiye’nin Ulusal Mutabakat Hükümeti ile imzaladığı anlaşmalar, Türkiye ile Libya arasında, uluslararası hukuk çerçevesinde bir egemenlik alanı oluşturmuştur. “Mavi Vatan” olarak anılan bu bölge, Türkiye’ye, Akdeniz’de çok önemli haklar kazandırmıştır. Bu anlaşmalar, ayrıca, Türkiye’ye, geçmişte Girit konusunda imzaladığı anlaşmaları, günün koşulları çerçevesinde yeniden gündeme getirme hakkı tanımaktadır.  (“Girit’i İstiyoruz”: https://www.oncevatan.com.tr/giriti-istiyoruz-makale,48612.html)  

ABD TÜRKİYE’NİN KAPISINI ÇALARKEN…

Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazın, Akdeniz’in derinliklerine döşenecek boru hattıyla, Girit-Yunanistan üzerinden Avrupa’ya taşınması, hem pahalı hem de zaman gerektiren bir projedir. Bu nedenle ABD, bütün karşı çıkmalarına rağmen, güney sınırları boyunca bir terör kuşağı ile kuşatmaya çalıştığı dostu, müttefiki, NATO ortağı Türkiye’nin kapısını çalmak zorundadır. Çünkü, en ekonomik yol, Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya pompalanmasıdır. 

Fakat bu boru hattı, hem Türk-Akım’a hem de TANAP’a rakip olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye, aynı pazarı hedefleyen TürkAkım ve TANAP boru hatları nedeniyle Rusya ile Azerbaycan arasında bir denge kurmaya çalışırken, ABD’nin bunlara paralel bir hat isteğine olumlu yanıt vermesi kolay değildir.

Son zamanlarda, Çin’e verdiği destek nedeniyle İsrail’le de arası bozulan ABD’nin, hava savunma sitemi ve parasını ödediği F-35 savaş uçaklarını vermediği, Rusya’dan S-400 füzeleri almaya mecbur ettiği kadim dostunun kapısını çalarken, elinin kolunun, sabıkalarını unutturacak “hediyelerle” dolu olması gerekiyor.

Türkiye’nin Libya’daki girişimlerine sessiz onay veren ABD’nin, sabıkalarını unutturabilecek hangi ödünlerle ve hangi isteklerle kapımızı çalacağını merak ediyoruz.    

NOT: Telefonunuza herhangi bir QR kod okuma programı indirip verdiğimiz barkodları okutarak ilgili yazılarımıza ulaşabilirsiniz. Telefonunuza QR kod okuma programını aşağıdaki adresten yükleyebilirsiniz: https://play.google.com/store/apps/details?id=app.qrcode&hl=tr