Peki toplumların mutluluğu ve refahı neye bağlıdır?
Tabii ki güvene…
Maalesef biz toplum olarak güvenimizi yitirdik!
Onurumuz da kalmadı düşünce yeteneğimiz de…
Saçmalık üstüne saçmalık yaşıyoruz.
Dingo’nun Ahırı’mı burası derdi babam, evde kendi bencilliğimize göre hareket edince …
Aile toplumun en küçük modülüdür. Topluma doğru gider, sonra toplumdan geri gider. Böyle sinyaller dolaşıp dolaşıp durur. Aile bozuksa toplum bozulur, toplum bozuksa aile bozulur. Kısır döngüdür.
İçinde yaşadığımız toplum Dingo’nun Ahırı gibi oldu.
Bireyler bir yol tutturup gidiyor, kurumlar bir yol tutturup başka bir yol.
Bir seçme bile yapamıyoruz.
Adaylar aylar öncesinden görselle, sesle son günlere kadar ruhumuzu taciz etmekle kalmadılar sonra elyordamı, es kaza kazandığını zannedenler telefonlarımıza yine mesajlar yağdırmaya devam ediyorlar. Teşekkürler Türkiye… Sizlerle varız…
Neye teşekkür arkadaşlar bu rezilliğin neresi teşekkürlük?
Seçim sandıkları yanlış sayılıyor- daha abaküsü çözememişiz- Yok yakıp tuvalete attılar, yok kaçırdılar, yok elektrikler gitti…
Sonra o itiraz ediyor diğeri kazanıyor. Kazananın elinden gidiyor. YSK onu reddediyor bunu kabul ediyor.
Tam bir fiyasko!
Artık dünya ağızlarının dışında gülüyor bize…
Eeee… Nerede düşünce, nerede onur?
Artık kendimi bu toplumun bir parçası hissedemiyorum yaaa… Kendi memleketimizde yabancılaştık biribirimize…
Herkes güvensiz, herkes düşman, herkes mutsuz…
Nereye gidiyoruz bilen var mı acaba?
Birey olarak teşhislerimi de ekleyeceğim;
Ütü bozuldu, alt parçayı değiştirmek yerine ütüyü değiştireceğiz parça artık gelmiyor dediler tamam deyip kabul ettim. Arkasından elektrik süpürgesinin motoru arızalandı. Motoru değiştirmek 150 lira yerine sıfır alın 100 lira daha verin dediler… Hım dedim yeni kazanç yollarını buluyor esnaf.
Marketler de zaten hep bozuk para yoktur. Kartlar ödeme geciktirmek için teklifler teklifler 50-100 eklemek için… Manavlar ucuz gibi etiketler yapıp başına küçük yazılarla yarım kilosu yazıyor. Televizyon yayınlarını müthiş kanallar verip promosyon deyip hemen üç ayda o güzel kanalları kesip yeni teklifi geçiriyor. Elektrik, su, doğalgaz yine aynı mantık… Yok güvence bedeli, yok taksit… Site site bilmem kaç ay taksit ev satışı…
Birileri birşey çıkarıyor, itiraz yok yerse…
Evden dışarı çıkanın vay haline… Tansiyonun yükselir tıpış tıpış eve gelirsin…
Bıktıkbıktık…
Telefonumda 30 numara varsa arayan 100 kişi… Ben hiçbir numarayı tanımıyorum. Üstelik adımla hitap ediyorlar yaaa…
Aman yarabbi… O ona, o ona herkes biribirine ne geçirirse…
Yok felaket bu…
Ne kazanç, ne de bereketi kaldı…
Başka bir rezillik, habere bakın;
“Bir tecavüzü üç raporla çözemediler.”
“Tecavüz mağduru 13 yaşındaki F. S. için kötü günler yargı sürecinde de sürüyor. Mahkeme, 3 kez tecavüz raporu alan F. S.’den bir rapor daha istedi. F. S. raporu polis zoruyla alacak.”
Bu nedir ya?
Tecavüzün tahribatını mı yoksa raporlamayı mı bilmiyoruz. Hangi biri anormal?
Tecavüze mi uğradığına mı, yoksa her bir sefer de tekrar aynı acıyı yaşaması mı, üçü de beşi de farketmez mantığı taşıyan bu toplumda yaşamak mı?
Hangisi insanı derinden yaralar?
“4. kez polis zoruyla alacağız”… vermiyor mu?
Getir gaz, haniymiş tazyikli su… Onur da kim?
Tecavüzü bile raporlayamayan bir toplum güvenilir midir?
Zemberek boşaldı…
Ne demektir?
Peki… Huni ne işe yarar?