“GELECEĞE NEFES” ve AĞAÇ KATLİAMI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi yerleşkesinde düzenlenen “Geleceğe Nefes, Dünyaya Nefes” fidan dikim seferberliği programında yaptığı konuşmada, son 18 yılda 5.5 milyon hektara yakın alanda ağaçlandırma ve erozyonla mücadele çalışması yaparak 5.1 milyar fidanı toprakla buluşturduklarını söylüyor, “Hedefimiz 2023 yılı sonuna kadar toplamda 7 milyar adet fidanın toprakla buluşmasını sağlamaktır” diyordu.

7 milyar fidanı toprakla buluşturmayı hedefleyen fidan dikme seferberliğinin yaşandığı günlerde, dünyanın en güzel kentlerinden biri olan istanbul’da, “budama” adı altında ağaç katliamı yapılıyordu. Küresel ısınma nedeniyle akarsuların, göllerin giderek kuruduğu bir dönemde, İstanbul’un süsü, ciğerleri olan ağaçların bilinçsizce “budanması” bir katliamdır. LÜTFEN DURDURUN BU KATLİAMI.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi yerleşkesinde düzenlenen “Geleceğe Nefes, dünyaya Nefes” fidan dikim seferberliği programına katıldı. Son 18 yılda 5.5 milyon hektara yakın alanda ağaçlandırma ve erozyonla mücadele çalışması yaparak 5.1 milyar fidanı toprakla buluşturduklarını söyledi ve “Hedefimiz 2023 yılı sonuna kadar toplamda 7 milyar adet fidanın toprakla buluşmasını sağlamaktır” dedi.

Ağaç dikmek, hem dini hem milli kültürümüzün en önemli öğütlerini oluşturur. Bir ağacı kesmenin vebali ve günahı bir insan öldürmekle eştir; “Yaş kesen baş keser” denilir. Peygamberimiz, son nefesimize kadar tohumu, fidanı toprakla buluşturma çabası içinde bulunmamızı öğütler. Çınarlar, kayınlar, elma ağaçları atalarımızın Altaylardan Avrupa içlerine uzanan coğrafyanın her köşesine attıkları imzalardır. 

Türklerde yaratılış ve köken miti ana-ata, kozmik hayat ağacına dayalı evren imajı olarak ağaca hep saygı duyulmuştur, kutsal sayılmıştır. Türk mitolojisine göre ağaçların, toprağın derinliklerine uzanan kökleriyle yer altı dünyasıyla, gökyüzüne uzanan dallarıyla da tanrıyla iletişim halinde olduğuna inanılırdı. Gövdesi de insanlık aleminin simgesiydi. Eski Türklerde daha çok tek ağaçlar ve bunlardan da çam, kayın, servi ağaçlarının kutsal sayıldığı görülmektedir.

Türk kültüründe bir de hayat ağacı motifi vardır. Hayat ağacı, yalnız ağaçtır ve evrenin omurgasıdır. Bütün ağaçlardan büyük, gösterişli ve hepsini bünyesinde taşıyan olarak kabul edilir, “Han Ağaç” ve “Hakan Ağaç” diye anılırdı. Porselen tabaklarda, cami ve türbelerin duvarlarını süsleyen çinilerde sıkça kullanılırdı. 

Türklerin inanışına göre hayat ağacı ilk insanın evi ve bütün ağaçların atasıdır. Hayat ağacının ölümle de bağı vardır, ölen kişilerin ruhları onun vasıtasıyla göğe veya yeraltına doğru yol alırdı.

Türk mitolojisine göre, Hayat Ağacı, yer ile gök yaratıldığı zamanda yaratılmıştır. Dalları ve budakları gümüşten, yaprakları altındandır. Gövdesinden ve tepesinden sarı renkte bir sıvı akmaktadır. İnsanların ilk atası Kişi / Âdem / Er Sogotoh, hayat ağacının gövdesinden ve tepesinden çıkan usareyle beslenmiştir. Ağaç, Türk köken mitolojisinin çok kullanılan bir motifidir. Eski Türk destanlarında yaratılış ve türeyiş ağaçta başlamaktadır. Türkler, yaratılış ve türeyişlerini ağaçla özdeşleştirmişlerdir.  Ağaç, Türk kozmogonisinde önemli bir yer tutar. Evreni açıklama ve anlamada en güçlü unsur ağaçtır.

AĞAÇ KATLİAMI BİZİ KÜLTÜRÜMÜZDE YOKTUR

Ağaca bu kadar saygılı milletin, her yıl kasım ayında, İstanbul gibi bir metropolde ağaç kıyımı sergilemesi utanç vericidir. 

Her yıl İstanbul’un hemen her semtinde sırtlarında bağlı bulundukları belediyelerin isimleri yazan sarı yelekler, başlarında sarı baretlerle bir ağaç katliamı operasyonu başlatırlar. 

Bu katliam halkın tepkisini adına “budama” kamuflajı altında, belediyelerin park ve bahçeler müdürlükleri eliyle yapılır. 

Ellerinde motörlü testerelerle kiralık araçların kepçelerine çıkan ehliyetsiz, ağaç budamanın nasıl yapılacağından, hangi dalların hangi boğumdan kesileceğinden bihaber kişiler, özellikle fırıncıların tercih edecekteki alt dalları insafsızca “budarlar”. 

Katledilen fırınlık alt dallar belediyelerin kamyonlarına yüklenerek biryerlere taşınır. Sorduğunuzda belediyeye verdiklerini fakirlere dağıttıklarını söylerler. Bu konunun titizlikle takip edilmesi gerekir; yapılıyor mu? Kesilen dalların nereye gittiği izlenmezse, ağaçların hepsi ayakta ölür.

Başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu olmak üzere, İstanbul’daki bütün belediye başkanlarına ve park ve bahçeler müdürlüklerine sormak isteriz: BUDAMA ALTINDA YAPILAN BU AĞAÇ KATLİAMINDAN HABERİNİZ VAR MI?

“Efendim ağaçları budamayalım mı?” denilebilir. 

Elbette budayalım, bakımlarını yapalım, ama son yıllarda ağaçlara yapılan operasyonlarının bilimsel anlamda aralama ve budamayla hiçbir ilgisi yoktur. 

İstanbul’un bütün cadde ve sokaklarını süsleyen, İstanbulluların ciğerleri olan ağaçlar, bilinçsizce ve ehil olmayan kimseler tarafından katledilmektedirler. 

İstanbul’daki hemen bütün ağaçların alt dalları özellikle hedef alınmaktadır. Her semt için kiralık kepçe bulunmadığından, çoğu semtlerde “budama” operasyonları merdivenlerle yapılmaktadır.  İstanbul’daki ağaçların insan boyunun erişebileceği yükseklikteki bütün dalları “budandığından” ağaçlar göğe doğru uzamışlardır. 

Bilinçsiz ya da özel amaca yönelik olarak “budanan” ağaçların gölge etme ve oksijen üretme yetenekleri giderek azalmaktadır. 

Bilinçsizce “budama” nedeniyle, ertesi yıllarda, kalan dalların yeterince yapraklanamaması nedeniyle ağaçlar kurumakta ve kötü niyetliler açısından “kaliteli kütüklere” dönüşmektedir. 

7 milyar fidanı toprakla buluşturmayı hedefleyen fidan dikme seferberliğinin yaşandığı günlerde, dünyanın en güzel kentlerinden biri olan istanbul’da, “budama” adı altında ağaç katliamı yapılıyordu. Küresel ısınma nedeniyle akarsuların, göllerin giderek kuruduğu bir dönemde, İstanbul’un süsü, ciğerleri olan ağaçların bilinçsizce “budanması” bir katliamdır. LÜTFEN DURDURUN BU KATLAMI.

“GELECEĞE NEFES, DÜNYAYA NEFES”

CUHURBAŞKANI ERDOĞAN: “HEDEFİMİZ 7 MİLYAR FİDANI TOPRAKLA BULUŞTURMAK” 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Geleceğe Nefes, Dünyaya Nefes” fidan dikim seferberliği dolayısıyla Yıldırım Beyazıt Üniversitesi yerleşkesinde düzenlenen törende yaptığı konuşmada, “Hedefimiz 2023 yılı sonuna kadar toplamda 7 milyar adet fidanın toprakla buluşmasını sağlamaktır” dedi. 

“İNSANLARIMIZ FİDAN DİKME BÖLGELERİNE GİDEREK BU SEFERBERLİĞE GÖNÜLDEN SAHİP ÇIKTI”

 11 Kasım gününün geçen yıl “Milli Ağaçlandırma Günü” ilan edildiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşların fidan dikme bölgelerine giderek bu seferberliğe gönülden sahip çıktığını ve yaklaşık 14 milyon fidanın toprakla buluştuğunu söyledi ve fidan dikme seferberliğinin dalga dalga diğer ülkelere yayıldığını, bu yıl ki programa; Azerbaycan’dan Bosna’ya, Malta’dan Kosova’ya, Senegal’den Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne, Libya’dan Tataristan’a dost ve kardeş 30’a yakın ülkenin destek verdiğini söyledi.

 “BİZ AĞAÇLA, ÇİÇEKLE, YEŞİLLE, TOPRAKLA DOST BİR MİLLETİZ”

 “Davetimize icabet ederek ağaç sevgisini bir seferberlik hâline dönüştüren, fidan dikimini bir ‘memleket meselesi’ olarak gören milletime buradan bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Aynı şekilde aramızda olan 60’a yakın ülkenin diplomatik temsilcilerine heyecanımızı paylaştıkları için teşekkür ediyorum.” 

“…Biz, tabiatla kardeş; ağaçla, çiçekle, yeşille, toprakla dost bir milletiz” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, halk ozanı Âşık Veysel’in “Kara Toprak” türküsünün sözlerini okuyarak, “Evet, bizim için toprak üzerinde hayatımızı idame ettirdiğimiz yer olmanın ötesinde vefalı bir dosttur, arkadaştır” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hazreti Muhammed’in de yeryüzünün imarını, tabiatın korunmasını istediğini, sadakayı cariye olarak ümmetine ağaç dikmeyi ve ekin ekmeyi tavsiye ettiğini anlatarak şunları söyledi: “Büyüklerimiz, geçerli bir sebep olmadan bir tek dalın kırılmasına, bir tek çiçeğin koparılmasına dahi razı olmazlardı. Önünden akıp giden derenin veya gürül gürül akan çeşmenin suyuyla abdest alırken bile israf etmeme hassasiyetiyle davranırlardı. Günlük hayatımızla birlikte mimarimiz de, tüm ekonomik faaliyetlerimiz de tarih boyunca hep tabiatla uyum içinde oldu.  Her canlının kendi hâlince Allah’ı zikrettiğine inanan bir medeniyetin müntesiplerinden, başka türlü bir davranış tarzı da beklenemez. Tabiatı hoyratça yok etmek, sebepsiz yere ağaca, denize, toprağa zarar vermek, Rabbimizin emanetine hıyanetlik etmektir.  Çünkü toprak olmazsa, bu dünyada yaşayacak yer bulamayacağımız gibi, öteki âleme göçtüğümüzde de yatacak yerimiz olmayacaktır.”

“TÜRKİYE ORMAN VARLIĞINI ARTIRAN NADİR ÜLKELERDEN BİRİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, genç kuşakların fidan dikme ve tabiatı koruma heveslerini diri tutmak için farklı projeleri devreye aldıklarını, ilk ve ortaokul çağındaki çocukların kendi fidanlarını yetiştirmeleri amacıyla “Tohum Ver Fidana Dönüşsün” adıyla bir proje başlattıklarını açıkladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu proje kapsamında her yıl yaklaşık 12 milyon çocuğa fidan kapları ve tohumları teslim edilerek kendi fidanlarını kendilerinin yetiştirmesini sağlayacaklarının altını çizerek, “Böylece geleceğimizin fidanı olan çocuklarımız, ilköğrenim ve ortaokul döneminde toplam 8’er fidanı yetiştirmiş olacak. 2021 yılından itibaren de millî ağaçlandırma gününde inşallah bu fidanları hep birlikte toprakla buluşturmaya başlayacağız” 

“…2002 yılında 20,8 milyon hektar olan orman varlığımızı 1,9 milyon hektar arttırarak 22,7 milyon hektara ulaştırdık. Cumhuriyet tarihinin en büyük millî ağaçlandırma seferberliğini başlattık” 

“…Hedefimiz 2023 yılı sonuna kadar toplamda 7 milyar adet fidanın toprakla buluşmasını sağlamaktır. Erozyonla mücadelede yılda ortalama 8 bin 500 hektar alanda faaliyet yürütülürken, biz bu alanı sekiz kat artışla yılda 63 bin 220 hektara çıkardık. 1970’li yıllarda her yıl ortalama 500 milyon ton toprağımız erozyonla taşınırken, bu miktarı üç kattan fazla azaltarak 154 milyon tona düşürdük. Yani her yıl, Kıbrıs Adası büyüklüğünde bir toprağı artık kaybetmiyoruz.”

DURDURUN BU KATLİAMI

7 milyar fidanı toprakla buluşturmayı hedefleyen fidan dikme seferberliğinin yaşandığı günlerde, dünyanın en güzel kentlerinden biri olan istanbul’da, “budama” adı altında ağaç katliamı yapılıyordu. Küresel ısınma nedeniyle akarsuların, göllerin giderek kuruduğu bir dönemde, İstanbul’un süsü, ciğerleri olan ağaçların bilinçsizce “budanması” bir katliamdır. LÜTFEN DURDURUN BU KATLİAMI.