Şark Meselesi / Doğu Sorunu’nda gelinen vahim, endişe verici nokta:

     Bazen rastgele gezmeyi sever, olmadık yerlere gitmeyi arzular, 

     Farklı şeyler gözlemeyi yeğlerdim.

     Yine bir gün (...) Kalesi yakınlarında geziniyordum.

     Bahçesinde çalışan birisine selâm verdim.

     Konuşmaya başladık. Meğer o zâtı muhterem çok doluymuş. 

     İçini boşaltacak yer arıyormuş. Ben de vesile olmuşum.

     “Ne güzel bahçen var.” dedim. Hay demez olaydım. 

     “Bir dokun, bin ah dinle.” kabilinden:

     “Sorma hocam!” dedi. “Buraların tadı tuzu kalmadı artık! 

     Terkedip gideceğim buralardan!”

     Deyince:

     “Hayrola n’oldu? Anlat bir yol.” dedim.

     “Hocam dedi, buralarda hayvanlarını otlatıyorlar. 

     Bazen hayvanlar bahçemize de musallat oluyor!

     Çevrili, tapulu arazimize de giriyorlar! 

     Bostanımıza çok zarar veriyorlar. 

     Çobana güzellikle dedim ki:

     ‘Dikkat et! Bir daha olmasın! Sığırlarına mukayyet ol / iyice göz kulak ol! 

     Aman bostana girmesinler! Burası tapulu mülk.’ 

     Keşke dememiş olaydım. Ne dese beğenirsiniz? ‘Az kaldı az! Buralar hep bizim olacak bizim! 

     Sizlerin topunuzu süreceğiz buralardan!’ “

     Konuştuğum kimse, yarım asır önce Karadeniz taraflarından gelip, 

     Buralara yerleşen sayılı ailelerden biriydi.

     Değerli okur! Sinsi niyet sahipleri boş durmuyor, 

     El altından saf ve masum zihinleri aldatıyor, 

     Kandırıyor ve zehirliyor.

     Sizlerin de takdir edeceği üzere, bir çobanın durup dururken böyle bir şeyi düşünmesi; 

     Bunu açık açık, dobra dobra söylemesi, akıl etmesi mümkün değil.

     Bazı kara düşünceliler, iki kardeşin yani Türklerle Kürtlerin arasını açmak; 

     Aralarına fitne, fesat ve nifak tohumları ekmek için, ellerinden geleni arkalarına koymuyorlar.

     Ama nafile, birkaç kişiyi yanıltmakla, bütün bir kitleyi aldatacaklarını sanıyorlarsa, aldanıyorlar. 

     Çünkü “Birkaç kişinin ilhadiyle, bir milletin ilhadı muhal.” olduğu gibi, 

     Birkaç kimsenin aldanmasıyla, bir milletin tamamının aldanması ve aldatılması, 

     Muhal ve imkânsız.

     Yine de sinek küçük ama, neylersiniz ki mide bulandırıyor.

     Tabii gereken teselliyi verdim. Merak etmemesini, bu işlerin yatışacağını, 

     Bu dalgalanmaların duracağını, asla buraları terketmeyi düşünmemeleri gerektiğini, 

     Dilimin döndüğü kadar anlatmaya çalıştım.

     Sanırım rahatladı. Güzel temennilerle oradan ayrıldım.

          İşte adım adım, gelinen noktalar değerli okur,

          Daha bunun emsali, inanın nice olaylar çoktur.

          Ama bilsinler o bozguncular ki, bu işin sonu yoktur.

          Türk Milleti’nin, topyekûn bunlara elbet karnı toktur.

     (20. 01. 2005)