Fethullah Gülen'in "Muhterem Papa Cenaplarına" yazmış olduğu mektup-Arîza'yı tahlile devam ediyoruz.

Gülen Mektubunda:

"İslâm yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan müslümanlardır. Uygun bir yerde vakitli bir gayret bu yanlış anlamanın büyük oranda azalmasına katkı sağlayabilir. Müslüman dünyası, İslâm'ın asırlarla ölçülen yanlış algılanmasını silip atacak bir diyalog imkânını bağrına basacaktır."

Yukarıdaki cümlelerin Türkçesi şudur:

"Muhterem Papa Cenapları":

Siz, İslâm'da, Teslis akîdesinde ısrar ettiğiniz için, sizi müşrik, kâfir olarak sıfatlandırmasına, müşriklerin-kâfirlerin cehennemde ebedî kalacaklarına, aslâ cennete giremiyeceklerine, Hazret-i İsa'nın çarmuha gerilmediğine-aslâ katlolunmadığı-asılmadığı inancına, Hazret-i Muhammed-Mustafa salla'llâhu aleyhi ve sellem'i Allah'ın Resûlû ve Hatemü'r-Rüsûl olduğu inancına bakmayınız, bütün bunlar İslâm'ın yanlış anlaşılan bir din olmasındadır.

"Muhterem Papa Cenapları", bize bir diyalog imkânı bağışlayın ki, asırlarla ölçülen yanlış algılamayı silip atalım."

İslâm'ın yanlış anlaşılmasına, hem de asırlarla ölçülen bir yanlışlığa kim ve kimler sebep olmuştur?

Bu sakîm mantığa göre;

İslâm'ın ilk Muhatabı, Mübeyyini, Mübelliği Hâşa Sümme Hâşa, Hazret-i Muhammed-Mustafa salla'llâhu aleyhi ve sellem Efendimiz başta olmak üzere, Hulefâ-i Râşidîn, ashab-ı Cihâr Yâr-ı Güzin, Tâbiîn, Eimme-i Müçtehidîn rıdvânul'llâh-ı Aleyhim Ecmeîn hazaratı başta olmak üzere tüm İslâm âlimleri, mürşidler, muhaddisler, müfessirler, ve her kademedeki fakîhler İslâm'ı yanlış anlatmışlardır. Bu yanlış anlatma ve anlaşılma sebebiyle Haçlı Seferleri düzenlenmiş, pek çok kan akıtılmıştır.

İslâm'ı doğru anlatan bir kahramanı yiğit çıkmış ve o'nun etrafında da İslâm'ı doğru anlayan müslümanlar vardır, Öyleyse "Ey! Papa Cenapları," bu kahramanları bir diyalog imkânı bağışlayın ki, asırlarla ölçülen yanlışlarla anlatılan ve anlaşılan İslâm'ı size, dosdoğru, sizin anlamak ve görmek istediğiniz bir tarzda anlatsınlar...

Fethullah Gülen, Mektup-Arîza'nın bir yerinde "Amacımız bu üç büyük dinin insanları arasında hoşgörü ve anlayış yoluyla bir kardeşlik te'sis etmektir. Bizler bir araya gelmek suretiyle sözde medeniyetler çatışmasının gerçekleşmesini görmek isteyen yolunu şaşırmış ve şüpheci kimseler karşı dalgakıranlar gibi, isterseniz bariyerler gibi deyin, karşı durabiliriz."

Diyalog, dinlerin kardeşliği, semâvî dinler, hak dinler, İbrâhimî dinler, geveliyip duranların en önemli argümanlmarı "Medeniyetler arasındaki çatışmayı önlemek"

Bu argüman temelden yanlıştır:

Din denilince nasılki, İslâm Dini anlaşılıyorsa, Medeniyyet denilce de diyalogcuların disiplinlerinin en başta gelen zat'ın ta'biriyle mimsiz medeniyyet değil, İslâm Medeniyyeti anlaşılmaktadır. Ehl-i Küfür, hıristiyanlar, yahûdî'ler, müşrikler, ataistler birdir, Küfür bir millettir, bütünüyle küfrün karşısında din-i İslâm ve medeniyyeti İslâm vardır...

"Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (biribirinin tarafını tutarlar) içinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez." Maide 5/51)

"Kalbinde hastalık bulunanların, "Başımıza bir felâketin gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların arasında koşuşturduklarını görürsün. Umulur ki Allah bir fetih, yahut katından bir emir getirecek de onlar, içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olacaklardır." (Mâide 5/52) (Yahudi ve hıristiyanlar müslümanların dostu olamazlar, onlar ancak birbirinin dostu olur, birbirini destekler. Zaman zaman müslümanlara yaklaşmaları, kendi menfaatları bunu gerektirdiği içindir. Müslümanların bunu unutmamaları ve kendi aralarındaki dostluğu güçlendirmeleri zarûridir. Müslümanların arasına sızan iki yüzüler, felâket tellallığı yaparak onları kâfirlere yöneltmek isterler. İman ehlinin bunlardan da sakınması gerekmektedir."

Buraya aldığımız, Mâide Sûre'sinin 51 ve 52. âyetlerinin çok dikkatle not edilmesi gerekmektedir. Çünkü bu çalışmanın ilerleyen bölümlerinde bu âyet-i Kerime'nin tefsiri (yorumu) etrafında çok durulacak başta sözünü ettiğimiz disiplinin en büyüğü olmak üzere her kademedeki diğer sapkınlara gerekli cevaplar verilecektir. Şimdilik bu kadar bir işaretle yetiniyoruz...

DİYALOG'CULAR PANİK HALİNDE!..

Son haftalarda, Azîz Milletimizin hıristiyanlık propagandası ve misyonerlik faaliyetlerinin artması karşısında gösterdiği olağanüstü infial'e, çeşitli Meslek Odalarımızın, Sendika ve sivil Cemiyet mensuplarının gösterdiği hassâsiyet ilave edilence, diyalogçuları müthiş bir şekilde panikletmiştir.

Kimler tarafından Mâlî ve fikrî olarak desteklendiği artık âşikâr olarak meydana çıkan, ellerindeki TV Kanalı ve gazeteleriyle canhıraç bir şekilde medaîaaya geçmiş bulunuyorlar.

Tarihimizin hiç bir döneminde rastlanmayan müthiş yoğunluktaki misyonerlik faaliyetlerini hafife alarak bu hususta hassâsiyet gösteren kuruluş ve yazarlar hakkında "başka maksatlar peşinde koşmak, bir kaşık suda fırtına koparmak, medeniyyetler çatışmasından dünya'yı kurtarmak için yola çıkan kahramanlara(!) iftira atmakla" itham ediyorlar. Bozacı'nın şahidi, şıracıdır." darb-ı meselinde olduğu gibi bu hususta kendilerine, siyâseten mevta durumuna düşmüş, kimi kıytırık politikacılarla, ilmî seviyesi hiç bir zaman Mızraklı İlmihâl seviyesine yükselememiş kimi emekli müezzinleri şahit göstermeye kalkıyor, bunları emirlerindeki Tv Kanalında haber saatinde, "birinci haber" olarak takdim ediyorlar. Korkunun ecele faydası yoktur, Maskeleri düşmüştür. Nereye kadar giderlerse gitsinler peşlerini bırakmayacağımız bilsinler...

Diğer taraf'tan en büyük dayanakları "Muhterem Papa Cenapları"da artık arkalarında yoktur. Müteveffâ "Muhterem Papa Cenapları" için "Rabb'in vâsi rahmetini" niyaz eden tâziyelerini bekliyorum. Eğer, takiyye yapmıyor, samîmî davranıyorsa, gazetelerinde tam sahife "Muhterem Papa Cenapları" için Fethullah Gülen'in taziyesini beklemek hakkımızdır.

Yoksa "Papa öldü, yaşasın, yeni Papa mı diyecekerdir? Göreceğiz... Hıristiyan ve yahûdî'lere, Kur'ân'dan, hadis'ten, İslâm âlimlerinden ve şuurlu, Ehl-i Sünnet mensubu müslümanlardan gelecek şirk, küfr itham ve isnadlarına karşı, Dalgakıran, bariyer olanların bugün Tsunami karşısında tutunacak dal arar hale düşmeleri ne hazîn değil mi?

(Mahût ve mâlum Mektup-Arîza'yı tahlile devam edeceğiz.)