Yine Gamlı Baykuş gibiyim bu Pazar…

90 lı yıllarda Etiler Polis Okulu’nun bahçe ve okul girişi ile  içeride bazı kalemlerine mimari çizgilerle katkıda bulunmuştum. Geniş bir alanda bulunan yerleşim birimlerine her girişimde disiplinin, eğitimin, sevgi ve saygının bütünleştiği bu atmosfer, evde yetiştiğim zor askeri düzenin hayatıma verdiği olumlu şekli, başarıya nasıl dönüştüğünü hatırlatıyordu. İşte birçok öğrenci de başarılı hayat yolculuklarına buradan başladı. Bu okul şehrin merkezinde ağaçlar altında, kuş cıvıltıları içinde dört yıllık bir eğitim vererek  binlerce öğrenci yetiştirdi. Tatlı sert hocalarını tanımak da ayrıca onur vericiydi.

Niye anlatıyorum bunları… 1909 da Yıldız Sarayı’nda başlayan okulun eğitimi 1966 da Etiler’de devam edip 2014 te Etiler Polis Okulu adıyla da kapandı. Yıllar içinde binaları tek tek yıkıldı. Tekrar depreme dayanıklı sağlam binalar yapılmadı.

Şehrin bu en değerli alanında- 32 bin metrekare- örneklerine sık rastlamaya başladığımız otel, AVM, ofis, rezidans projelerinin gündeme gelmesiyle geçmişteki güzel anıların izleniminin, mekanlarla birlikte perçinleşmiş değerlerinin de yok olup gitmesinin üzücü ayak sesleri. Nelere değişiyoruz biz anıları ve kökleşmiş olguları…

Harvard’ ı taşıyoruz… neden mi… otel yapacaz…

Olur mu olmaz tabii…İmkanı var mı buna hangi baş müsaade eder ki?

***

Çocukken dumanı tüten ev çizerdik, trenler çizerdik kömür dumanlarını ifade eden… geçen yıl bir öğrencinin orman çizip üzerinden dumanlar çıkmasını resmetmesini gördüm… çok üzücü. Onlar maalesef bizim çocukluğumuzun şansında değiller. Dilekler o ki; Bu yaz geçen yılın acısını tekrar yaşamayız. Ormanlar ve içindeki canlılar yanmaz.

***

Başka bir felaket haberi daha;

Sarıgerme kumsalı sit alanı olmaktan çıkarılmış. Yani Muğla-Ortaca’da SİT kesin koruma statüsündeki alanda kum zambakları artık yetişmeyecek. Bu şu demek; Turizm tesisi, yat limanı hatta madencilik bile yapılabilir.

***

Nasıl olacağını bilemediğimiz bir istilayı anımsatan şehrin her yerinde gördüğümüz siyahiler, Suriyeliler, Afganlar, Türkmenler, Özbekler ve diğerleri… Gelen diğer bir gelene, ne olacak bu memleketin hali deyip yerine sahip çıkmakta… Ruslar, İranlılar, Araplar batı kentlerimizden ev alıp araziler kapatıyormuş. Kaçak gelenlerin girişini ise, anlamak mümkün değil.

***

Rahmetli arkadaşım Murat Kürüz’ün  yıllar önce yazdığı ve sahnelenen oyunu toplu taşımalarda sık sık hatırlanıyor. Ulaşım da artık ucu bucağı kaçan fiyatlarda sık sık hatırlanmakta;

YETERSİZ BAKİYE

Kulaklarımızda hep dıttttt dıttt ve o herkesin düşman olduğu o kadın sesi…Yetersiz Bakiye… dolduruyorlar hemen boşalıyor.

Bir de yeni trend dıttt dıtttt…GEÇERSİZ KART

***

Vakıflar Genel Müdürlüğü ne istedin de boşalttın BASAD’ı. Evet ben onun dibindeki evde büyüdüm. O yıllarda Bakırköy Halkevi idi. Yıllardır Bakırköy Sanatçılar Derneği bünyesinde çeşitli etkinlikler ve sanat kursları veriliyordu. Bakırköy’ümüzde usta oyuncular, sanatçılar yetişti. Biz onlarla büyüdük. Tarık Akan, Üstün Asutay, Suna Pekuysal, Toto Karaca, Cem Karaca, Asu Maralman, Altan Erbulak, Nubar Terziyan,  Göksel Arsoy, Belgin Doruk, Ayşen Gruda,, Cihat Tamer, İskender Doğan ve niceleri…

Şimdi mi?

İstihdam bitti öğrenciler gitti… aylardır içinde hayaletler cirit atıyor… eeee noldu boşaltınız da? 

***

Bu arada TÜİK Adli İstatistik verilerine göre 2008-2016 yılları arasında kaybolan çocuk sayısı 104 bin 531 iken, bu yıl tam 11 bin 691 çocuk kaybolmuş. Kaçırılanların önemli bir bölümü kız çocuğu, bulunamıyor ve bir şekilde ölüyor. Ürkütücü!!!

***

İstanbul’da risk yüksek…

Beklenen deprem özellikle Adalar, Avcılar, Bakırköy, Beylikdüzü, Bahçelievler, Büyükçekmece, Küçükçekmece, Tuzla, Maltepe, Üsküdar, Zeytinburnu, Sultanbeyli ilçeleri depremden yoğun etkilenecekmiş. Bilmek önlemleri artırır diye yazdım.

***

Tamam bu kadar kederli habere coşup fastfood, ıvır zıvıra yani hazır gıdalara sarılmayın. Zira tuzu bol olanlar çok lezzetli. Ammaaaa…

Tuz tüketimi pek çok hastalığa da davet çıkarmakta.

Hadi yazdım rahatladım ,ben kaçtım varın siz düşünün.