“DAĞDAN BAKAN GÖZLER”
M. Kemal SALLI
ERZİNCAN’IN KEŞİŞ DAĞI’NIN DÜZ PARMAK SIRTI’NDA UZAYDAN DA RAHATÇA GÖRÜLEBİLEN DEVASA BİR ATATÜRK PORTRESİ VAR. BU DEVASA ATATÜRK PORTRESİNİ BİR ‘ÇILGIN TÜRK’ÜN PEŞİNE TAKILAN ÜÇBİN ASKERİN DAĞBAŞINDA KURDUKLARI FABRİKADA ÜRETTİKLERİ BOYALARLA VE ZİNCİR OLUŞTURARAK KARINCA MİSALİ TEPEYE TAŞIDIKLARI 600 TON TAŞLA OLUŞTURDUKLARINA İNANMAK GÜÇ, GÜÇ AMA TAMAMEN GERÇEK!
PROJENİN MİMARI MUSTAFA AYDEMİR, “DAĞDAN BAKAN GÖZLER” KİTABINDA, BU İNANILMAZ ÖYKÜNÜN AYRINTILARINI ANLATIYOR.
“Şu Çılgın Türkler” kitabının yazarı Turgut Özakman, Erzincan’ın Keşiş Dağları’daki Düz Parmaklar Sırtı denilen yamaca, uzaydan bile görülebilen devasa Atatürk portresinin yapılış hikayesini gazetelerden okuyunca heyecanını gizleyememiş ve “Şu Çılgın Türkler”e bir anlamlı sayfa daha eklendi” şeklinde bir not göndermiş.
Kime göndermiş?
28 yıl önce Erzincan’da vatani görevini (kısa dönem) yaptığı sırada, eğitim yaptıkları alanın etrafını çevreleyen dağların yamaçlarını bir tual gibi gören ve buraya uzaydan bile görülebilecek bir Atatürk portresi nakşetmeyi kafasına koyan ve bu muhteşem projeyi bütün aksaklıklara, bütün zorluklara rağmen hayata geçirmeyi başarabilen ‘Çılgın Türk’e, Mustafa Aydemir’e..
Kim bu Mustafa?
Bu Mustafa, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi mezunu bir ‘yüksek ressam’. Adaşının uzaydan rahatça görülebilen portresini, Erzincan’daki Keşiş Dağı’nın yamacına nakşeden bu Mustafa, Turgut Özakman’ın da belirttiği gibi, “Şu Çılgın Türkler” kitabıbının sayfaları arasından fırlamış bir ‘çılgın fırça’..
Bu Mustafa, Atatürk’ün uzaydan da görülebilecek devasa büyüklükteki portresini askerde eli kolu bağlıyken, askeri fabrikanın atıklarından dağ başında ürettiği boyalarla ve üçbin askerden oluşturduğu bir insan zinciri vasıtasıyla tepelere taşıdığı taşlarla gerçekleştiren bir “Çılgın Türk”.
“DAĞDAN BAKAN TÜRKLER”
Google Earth programı kullanarak arama yaptırırsanız, Atatürk’ün uzaydan bile rahatça görülebilen imzalı, devasa bir portresi çıkıveriyor karşınıza..
Gurur duyuyorsunuz. Kalbiniz heyecanla çarpmaya başlıyor.
Emperyalizme karşı savaş açmış ve bu savaşını zaferle taçlandırabilmiş bir çılgın Türk’ün böylesine muhteşem bir portresini kim, nasıl hayata geçirebilmiş diye merak ediyorsunuz. Araştırdığınızda karşınıza bir başka ‘çılgın Türk’, bir başka Mustafa çıkıyor: Mustafa Aydemir.
Erzincan’da kısa dönem askerliğini yaparken, eğitim yaptıkları alanın hemen üstündeki Keşiş Dağları’nın Düz Parmaklar Sırtı’na Atatürk’ün devasa bir portresini nakşetmeyi kafasına koymuş. Geceli gündüzlü çalışarak, önce ayrıntılı bir proje hazırlamış. Daha sonra da Tugay Komutanı rahmetli Hidayet Güngör’ün huzuruna çıkmış. Burada, “komutanın huzuruna çıkmış” diyoruz, ama bir erin komutanın huzuruna çıkması o kadar kolay değildir. Bu çıkışın hikayesi bile başlı başına bir film konusu.. Bu trajikomik hikayenin ayrıntılarını, bu muhteşem projenin hangi çılgınlıklar sonucunda hayata gerildiğini, Mustafa Aydemir’in “Dağdan Bakan Gözler” kitabında ayrıntıları ile okuyabilirsiniz.
Mustafa Aydemir, uzun süren bir mücadeleden sonra tugay komutanının huzuruna çıkmayı başarınca, bir solukta, Keşiş Dağı yamacına Atatürk’ün uzaydan bile rahatça görülebilecek büyüklükte konuşan bir portresini yapacağını, bunun için de tek kuruş para talep etmediğini anlatıvermiş.
“ÇOK MU ZENGİNSİN?”
Paşa bu muhteşem projenin heyecanlı tanıtımını dinledikten sonra, “Çok mu zenginsin, sen mi yapacaksın bütün bu masrafları?” demiş.
Komutan haklı. Çünkü, bu çılgın projeyi hayata geçirebilmek için tonlarca siyah, beyaz boya ve taş gerektiğini anlatıyor Mustafa Aydemir.
Komutanın merakını gidermek için, “Hayır” diyor Mustafa Aydemir, “Bu iş için gerekli bütün malzemeleri kendimiz, burada imal edeceğiz.”
Bu yanıt karşısında komutanın merakının daha da arttığını fareden Aydemir, kısaca anlatmış neyi nasıl yapacaklarını: “Yedi yıl boya imalathanesinde çalıştım komutanım, boya kimyasına yabancı değilim. Orduya ait asetilen fabrikasında karpit yakılıyor ve posası atılıyor. Biz bu posadan basit bir kimyasal işlemle, tabiat koşullarına çok dayanıklı beyaz boya imal edeceğiz.”
Komutanın meraklı sorularını Aydemir’in yanıtları izlemiş; komutan sormuş, Aydemir yanıtlamış:
“Peki, ya siyah boya?”
“Tamir atölyelerinden atılan yanık yağları mazot ve katranla harmanlayarak çok dayanıklı, işimize en uygun siyah boyayı da burada, kendi imkanlarımızla imal edeceğiz.”
“Peki burada, ‘bu iş için 600 ton taş gerekiyor’, demişsin. Nasıl taşıyacaksın bu kadar taşı oraya?”
“Tepenin çevresinde insan zinciri oluşturarak, karıncalar misali, yedi dağın taşını portrenin yapılacağı yere taşıyacağız.”
“Peki, ya bu kadar insanı nereden bulacaksın?”
“Eğitimden sonra boş kalan arkadaşlardan, gönüllülük esasına göre yararlanacağız komutanım.”
Komutan bir süre düşündükten sonra ‘Çılgın Türk’ün yüzüne bakmış ve “Başla!” demiş.
“GÜN OLDU KURT SÜRÜLERİ BASTI ÇADIRLARIMIZI..”
“Dağdan Bakan Göler”de ayrıntılarıyla okuyacağınız o heyecanlı süreci şöyle özetliyor, Mustafa Aydemir:
“Taşları, insan zinciri oluşturarak taşıdık, portrenin yapılacağı tepeye. Kolay olmadı onca ton taşı oraya taşımak. Gün oldu, kurt sürüleri bastı çadırlarımızı. Ayılarla boğuştuğumuz zamanlar oldu.. Önceleri projeye pek sıcak bakmayan Tugay Komutanı rahmetli Hidayet Güngör, 3 bin askerle destek verdi bu çılgın projeye.
Erzincan deprem bölgesi olduğu için, bazı konularda çok duyarlı daavrandık; Dağdan gelecek sel sularının resmi kaydırmaması, bozmaması için drenaj kanalları yaptık.”
Büyük fedakarlılar sonunda, uzaydan da rahatça görülebilen devasa Atatürk portresi tamamlandığında, erinden komutanına kadar bütün emeği geçenler sevgi yumağı oluşturmuşlar Keşiş Dağı’nın yamacında. Hiç kimse engel olamamış, gururla coşup taşan gözyaşlarına..
O muhteşem proje tamamlandığında, Mustafa Aydemir, kendisine verilen ‘erken terhis’ ödülünü kabul etmemiş; “Komutanımın ısrarına rağmen, bu portrenin Türk milletinin eseri olduğuna inandığımdan, altına imzamı atmadım” diyor.
‘Çılgın Türk’, “Aslında orada eğitim gören askerler ve kentte yaşayanlar üzerindeki etkisini düşünerek, hareketli ve sesli bir Atatürk portresi tasarlamıştım, ama o günkü koşullar buna izin vermedi. Fakat, asla rafa kalmış bir düşünce değildir” diyor. Birgün, hiç ummadığınız bir yerde hareketli ve konuşan bir Atatürk portresiyle karşılaşırsanız, altında imza falan aramayın; bilin ki, o da, adı Mustafa olan bir ‘Çılgın Türk’ tarafından hayata geçirilmiştir.
Mustafa Aydemir, bu muhteşem projenin inanılmaz derecede fedakarlıklarla ve akıl almaz kimyagerlik beceriyle hayata geçirilişinin öyküsünü Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları arasında çıkan “DAĞDAN BAKAN GÖZLER” adlı kitabında bütün ayrıntılarıyla anlatıyor.
Bu bazen gülerek, bazen hüzünlenerek, fakat mutlaka gurur duyarak okuyacağınız kitabı seçkin kitapçılardan ya da Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları’ndan temin edebilirsiniz.
TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI VAKFI:
Tel: 0212 511 10 06
İnternet adresi: HYPERLINK "http://www.turan.org.tr" www.turan.org.tr
...............................................
“ŞU ÇILGIN TÜRKLER”DEN BİRİ:
MUSTAFA AYDEMİR
Mustafa Aydemir, 1953 yılında Antalya’da doğmuş. 1979 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü’nden mezun olmuş. Askerliğini, 1982 yılında, Erzincan 59. Topçu Tugay Komutanlığı’nda kısa dönem er olarak yapmış. Bugün hepimizin gururu olan o uzaydan görülen devasa Atatürk portresi, Aydemir’in kısa dönem askerliği sırasında hayata geçirilmiş.
Mustafa Aydemir, aynı zamanda usta bir dalgıç. Türkiye’nin en zengin anfora koleksiyonuna sahip sualtı sevdalısı olarak tanınıyor.
Mustafa Aydemir aynı zamnda bir araştırmacı yazar. I. Dünya Savaşı’nda 4 topçu bataryası ile ilk uçak gemisi batıran topçu subayı Mustafa Ertuğrul’un yaşamını, “Ben Bir Türk Zabitiyim” adlı kitabında anlatmış.
Mustafa Aydemir’in işadamlarına yardımcı olmak amacıyla yayınladığı “Web Tasarımı Rehberi” önemli bir boşluğu dolduruyor.
...........................................
“Sanatını ister sanat, ister toplum, istersen keyfin için yap. Fotoğrafçıysan fotoğrafını yayınlatacak, yazarsan kitabını bastıracak, mimarsan iddianı dikeceksin. Ve bunları yapabilmek için belki daha çok emek harcayarak, yeteneğini veya elindeki eserlerini insanlığa sunabilme adına da ayrıca mücadele edeceksin.” Mustafa Aydemir
Yorumlar