Gaziantep’te kültür elçimiz ve çini sanatçısı Hatice Şehnaz Baykal eğitmenliğinde 25 kadın kursiyerin ürettiği çinilerin yer aldığı ‘Cumhuriyetin 100. Yılında Üreten Gaziantep Kadınları Çini Sergisi’ açıldı.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Onat Kutlar Sahnesi’nde açılan sergide usta öğretici Hatice Şehnaz Baykal ve 25 kursiyer kadının ürettiği çini, minyatür, hat sanatı eserleri ve tablolar sergileniyor. Baykal sergide yaklaşık 750 eserin yer aldığını ifade etti.

HŞB SANAT GALERİSİ  Kültür ve Turizm Bakanlığı kültürel elçisi ve çini sanatçısı Hatice Şehnaz Baykal tarafından hayat buluyor. Çini sanatı alanında konferanslar veren, workshoplar yapan sanatçı çini sanatını en iyi şekilde icra eden galerisiyle 20 yıldır sanatseverlere hizmet vermektedir.

Hatice Şehnaz Baykal büyük şehirlerde yaptığı kültür elçiliğinin yanı sıra Gaziantep'te 4 yıldır sanatseverleri galerisinde ağırlıyor. Sanatçı HŞB Sanat Galerisi’nde geleneksel çini sanatının tanıtımı, eğitimi ve yayılmasını amaç ediniyor. Yeni nesile çini sanatının ulaşılabilir bir sanat olduğunu aşılayarak konferanslar veriyor, workshoplar düzenleyerek sergiler açıyor.

Sanatçı Hatice Şehnaz Baykal ‘Cumhuriyetin 100. Yılında üreten Gaziantep Kadınları Çini Sergisi’ açılışında yaptığı konuşmada;

‘Çini sanatı zannedildiği gibi sadece tabaktan, lale ve karanfil motiflerinden ibaret değildir. Birçok teknikleri olan çini sanatını galerimizde öğretiyor, açmış olduğumuz sergimizle de taçlandırıyoruz. 1200 yıllık tarihi olan çini sanatı, Selçuklu, minyatür, gravür, hat ve daha birçok sanatı içinde barındırmaktadır. Geleneksel çini sanatı icraatıyla ilgili çok yol kat ettiğimizi düşünüyorum. HŞB Sanat Galerisi sahibi olarak birçok şehirde hizmet verdikten sonra şu an Gaziantep'te eğitim veriyorum. Sanatseverlere çini sanatının ulaşılabilir bir sanat olduğunu ve yapılabilirliğini göstermek adına güzel adımlar atıyoruz. Bu sanata ilgi duyan ve icra etmek isteyen kişilerin daha keyifli çalıştığını görmekteyiz ve izlemekteyiz. Birbirinden değerli eserlerin ortaya çıkmasında emeği olan siz kadınlara teşekkür ediyor, kentin kültür-sanat yaşamını katkıladığınız  için mutluluğumu ifade ediyorum’ dedi.

5-10 Mart’ta HŞB Sanat Galerisi’nde açılan sergi sanatseverler tarafından büyük ilgi gördü.

ANADOLU ATEŞİ’NDEN 25. YIL ÖZEL GÖSTERİMİ

Yıllar önce İrlandalı ve Arjantinli dans topluluklarına bakıp bizim renkl folklorümüz de keşke böyle temsil edilse diye iç çekenlerin imdadına Mustafa Erdoğan yetişmişti. ‘Anadolu Ateşi’ kısa sürede bu ihtiyaca cevap vermiş ve uluslararası şöhrete kavuşmuştu. Dünyanın sayılı dans topluluklarından biri olan ‘Anadol Ateşi’ 25. yılını 2 Haziran’da Beşiktaş Stadyumu’nda gerçekleşecek özel bir gösteriyle kutlamaya hazırlanıyor. 

109 ülke, 285 şehir, 8500 gösteri ve dünya çapında büyük bir izleyici kitlesine ulaşan,  Genel Sanat Yönetmenliğini Mustafa Erdoğan’ın üstlendiği Anadolu Ateşi 25. yılını özel bir gösteriyle taçlandırmaya hazırlanıyor.  Anadolu Ateşi 2 Haziran’da ekibin eski ve yeni dansçılarıyla oluşan 500 kişilik dev kadroyla özel bir gösteri gerçekleştirecek. Bu özel gecenin özel konukları da olacak. 25. yıl özel gösterisi aynı zamanda Türkiye’de ilk kez kullanılacak teknik yöntemlerle nostaljik geçişlere sahne olacak. 

Anadolu Ateşi’nin yeni projesi İpek Yolu’ndan kesitlerde gösteride ilk kez seyirciyle buluşacak.  

SİYAD’tan ‘Kuru Otlar Üstüne’ filmine dokuz ödül

Sinema Yazarları Derneği’nin (SİYAD) yılın en iyilerini seçtiği 56. Türkiye Sineması Ödülleri’ne Nuri Bilge Ceylan’ın yönettiği “Kuru Otlar Üstüne” filmi damga vurdu. Geçen yıl Cannes’da Altın Palmiye için yarışan yapım, en iyi film, yönetmen, senaryo ödüllerinin de aralarında bulunduğu toplam dokuz ödülün sahibi oldu.

İstanbul Modern’de düzenlenen töreni Yetkin Dikinciler sundu. Gecede “Kuru Otlar Üzerine”nin iki başrol oyuncusu Merve Dizdar ve Deniz Celiloğlu en iyi kadın ve erkek ödülüne değer bulundu. Cem Davran, Zeki Demirkubuz’un “Hayat” filmindeki performansıyla yardımcı rolde en iyi erkek oyuncu seçilirken;  Cansun Küçüktürk’ün “Karanlık Gece” için yaptığı müzikler yılın en iyisi oldu.

SİYAD üyeleri ayrıca, ‘Dijital Platformlarda Gösterime Giren En İyi Yerli Film’ ödüle Belmin Söylemez’in “Ayna Ayna” filmini değer buldu. Ahmet Uluçay Umut Ödülü ise “Çilingir Sofrası”na verildi.

Ulusal uzun metraj kategorisinin yanı sıra ‘Belgesel’, ‘Kısa Belgesel’, ‘Kısa Film’ ve ‘Giovanni Scognamillo Fantastik Film Ödülü’ kategorilerinde de SİYAD heykelcikleri sahibini buldu.

Törende ayrıca Tomris Giritlioğlu ve Lale Belkıs’a onur, Necmettin Çobanoğlu’na ise emek ödülü takdim edildi. Giritlioğlu ödülünü Nur Sürer’in elinden alırken, Belkıs’a ödülü Ata Demirer tarafından verildi. Çobanoğlu’na ise sinema yazarı Burçak Evren ödülünü verdi.

BODRUM’UN SİMGESEL MEKANI ‘MAVİ BAR 40 YAŞINDA!’

Bodrum’un simgesel mekanlarından ‘Mavi Bar’ geçtiğimiz gün 40. yaşını değerli müzisyenler ve müdavimleriyle birlikte kutladı.

Geceye damgasını vuran isimler arasında Bülent Ortaçgil, Birsen Tezer, Grup Gündoğarken, Nejat Yavaşoğulları, Jehan Barbur, Neşet Ruacan, Aydın Akbulut, Batu Mutlugil, Tanju Eksek, Hami Barutçu ve Sarper Temiz yer aldı.

120 yıllık eski bodrum taş evinden dönüştürülen mekan 1984 yılında Haluk ve Faruk Şen tarafından açıldı. Sahnesiyle Türkiye’nin en küçük canlı müzik mekanı olma unvanını taşıyan Mavi Bar 40 yıldır müzik dünyasının en değerli isimlerini ağırlıyor. Birçok önemli sanatçının sahne aldığı mekan aynı estetik ve görüntüsünü koruyarak kaliteli müzik ve eğlence sunmaya devam ediyor. Mavi Bar konuklarıyla dost olan, onları isimleriyle tanıyan ve kendileri de müşterileri tarafından tanınan başarılı işletmeciler tarafından işletiliyor. Zaten bu nedenle müdavimi olan dünya müşterileri ve misafirleri bulunuyor.

Yolunuz Bodrum’a düştüğünde kulağınızın pasını sileceğiniz mekanı görmenizi şiddetle tavsiye ederim.

AYŞEGÜL ALDİNÇ’İN YENİ KİTABİ “MALUMATFURUŞ” İLK İMZA GÜNÜ  GERÇEKLEŞTİ

Ayşegül Aldinç; aşkı, dostluğu, geçmiş günleri ve magazini odağına aldığı yeni kitabında okuyuculara keyifli bir çerçeve sunuyor.

Ayşegül Aldinç, yeni kitabı Malumatfuruş'un raflarda ve online satışta yer almasının 2. haftasında 2. baskıyı yapışınun hemen ardından ilk imza günü açılışını Karadeniz'in en büyük kitap fuarı Merzifon Kİtap Fuar'ında gerçekleştirdi. Kitap standına oturduğu andan itibaren uzun kuyrukların oluştuğunu gören Ayşegül Aldinç, hem imza verdi hem de hayranlarıyla fotoğraf çektirdi.

“Malumatfuruş,” pandemi döneminde getirilen sokağa çıkma yasaklarıyla açılıyor ve tüm dünyanın tanık olduğu salgın zamanlarının resmini çiziyor. Hafta sonu günlüklerine pandemi sonrası da devam eden Aldinç, mizahı elden bırakmadan siyasetten ekonomiye, televizyon dünyasından sosyal medyaya pek çok konuya da değiniyor.

Ayşegül Aldinç’in “Malumatfuruş” kitabı okura yaşamın stresinden uzaklaşıp soluklanabileceği keyifli bir okuma vaat ediyor.

Arka Kapak

Dünyanın tüm yükünü şöyle elinizin tersiyle bir kenara itip biraz eğlenmeye ne dersiniz? Hemen endişelenmeyin canım, derdi tasayı elbet bir gün halledeceksiniz, ama şimdi mola zamanı. 

Ayşegül Aldinç, bu hayatı öyle bir yaşıyor ki bırakın bardağın dolu tarafını görmeyi, ortada su bile yokken olumlu bir yan bulup gülmeyi başarıyor. Sokağa çıkma yasağında terasta mahsur kalmalar, telefon dolandırıcıları, gökten düşen balıklar… Başına gelmeyen kalmıyor Ayşegül’ün. Fakat o yine de bana “yaz geldi” diyor ve alıyor kalemi eline, içinden geldiği gibi yazıyor.

Kâh maziye dalıp eski günleri yâd ediyor kâh anda kalıp dünyaya ayak uyduruyor. Ve nereye giderse gitsin kahkahasıyla dobralığını yanından eksik etmiyor.        

“Malumatfuruş,” yaşamı ti’ye alan kurgusu ve nahif mizah anlayışıyla pandemi, ekonomik buhran, siyasi kriz derken hat safhaya ulaşan sinir kat sayılarını bir çırpıda aşağı çekiyor.

‘BEN ESKİDEN ÇOK ÜNLÜYDÜM’ SAHNEDE

90’lı yılları nasıl bilirsiniz? Tetris, Alf, Kartel ve diğerleri. 90’lı yıllar gerçekten tatlı bir rüya mıydı yoksa bitmek bilmeyen berbat bir kabus mu? Yazar yönetmen Gökhan Eraslan’ın yeni oyunu ‘Ben Eskiden Çok Ünlüydüm’ bu sorunun etrafında şekillenen bir hikaye anlatıyor. O yıllarda çocuk yıldız olarak ünlü olmuş fakat şimdilerde hiç kimsenin hatırlamadığı bir oyuncunun gözünden geçmişe bakan oyunda Ezgi Hüyükpınar Eraslan rol alıyor.

Yazar-yönetmen Gökhan Erarslan’ın Etik Nedir’den sonra kaleme aldığı, Dilemma serisinin ikinci oyunu. Ben Eskiden Çok Ünlüydüm tıpkı ilk oyunda olduğu gibi seyirciden oyun sonunda bir muhakeme yaparak karar vermesini bekliyor ve önemli bir tartışmanın fitilini ateşliyor. 

‘Ben Eskiden Çok Ünlüydüm’ 28 Mart’ta Kadıköy Eğitim Sahnesi’nde olacak.

İSTANBUL’DA ‘DİJİTAL MÜZE’ AÇILDI

Dijital medya, sanal ve arttırılmış gerçeklik, dokunmatik ekranlar, 3 ve 4 boyutlu deneyim olanağı. Türkiye’nin en büyük sabit deneyim merkezi açıldı. İBB Kültür A.Ş. Dijital Deneyim Müzesi İstanbul Sütlüce’de hayata geçti. Müze dijital teknolojiler ve multi disiplinler yaklaşımla hazırlanan etkileşimli sergilere ev sahipliği yapmaya başladı. 2000 metrekareye yayılan müze aynı anda 400 kişi ağırlama kapasitesine sahip. Müzede kullanılan 3 ve 4 boyutlu deneyim olanağı sağlayan tüm teknolojiler için tüm yazılımlar Türk yazılımcılar tarafından gerçekleştirildi. Bu teknolojilerin başında yapay zeka, sanal gerçeklik, etkileşimli ekranlar, kızıl ötesi ve derinlik algılama sensörleri bulunuyor. 4 ana odadan oluşan müzede 6 ay boyunca hayatımızı değiştiren ve geleceğe yön veren icatların sahibi Nicola Tesla’nın serüveni sanal olarak deneyimlenebilecek. Müze 1 hafta boyunca 24 yaş ve altı gençler için ücretsiz.    

SILA’DAN KADINLAR GÜNÜNE ÖZEL ŞARKI

 Sıla, Cam şarkısını kuliste vokalistleriyle seslendirdiği acapella versiyonunu Youtube ve sosyal medyada yayınladı. Sıla, kadınlara armağanımdır dediği “Cam” Acapella’yı duygusal bir mesajla 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde sevenleriyle buluşturdu.

Mesajında eşitsizliğe ve ihlal edilen haklara dikkat çeken Sıla sözlerini Fransız yazar ve feminist filozofu Simone de Beauvoir ‘dan manidar bir alıntıyla noktaladı. 

Sıla’nın şarkısıyla beraber yayınladığı mesajı ise şöyle:

“Hakların ihlal edilmediği, eşitsizliğe maruz kalınmadığı yeni günlere hala özlem içerisindeyiz. Dünyanın birçok yerinde olumlu yollar katedildi elbette; ancak çözüme ulaşmamış sorun çok. Eğitim ve adalet desteğine her alanda olduğu gibi ihtiyacımız var. 

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bugün. 

Dünyanın önde gelen Fransız yazar ve feminist filozofu Simone de Beauvoir ‘ın cümlesiyle de noktalıyorum. 

“Kadın doğulmaz, kadın olunur””