“ AAAH! BİZİM DE BİR GAZETE’MİZ OLSAYDI!... “
Yukarıda, bu Makale’ye Serlevha yaptığım bu söz, Sahibizaman, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medâr Mürşid ve Müceddid, Süleyman Hilmi Silistrevî(K.S.) Efendi Hazretlerine aid’dir. Şöyleki, zaman zaman, Yahûdî sermaye’leriyle kurulmuş, neşriyatında, İslâm, Millet ve Devlet düşmanlığını, Milletimizin ahlakını bozma işini esas alan, çok satan gazete’lerde, İslâm’a ve müslümanlara hakaret dolu, neşriyatı her gördüğünde,” Ah! Bizim de bir Gazete’miz olsaydı da, bunlara cevab verebilseydik,” buyururlardı. Kendileri zaman zaman, devrin, Merhum, Safa Kılıçlıoğlu tarafından neşr’edilen, Yeni Sabah Gazete’sini aldırır, Haricî havâdisi, dış politika köşe’lerini okutur, dinler, dünya’da olup bitenrleri yakından ta’kib buyururdu.
Merhum, Üstad, Necip Fazıl Kısakürek, 1947’den i’tibaren, zaman zaman, günlük, zaman zaman, haftalık, zaman zaman da, 15 günlük ve aylık olarak, devrin şartlarının elverdiği ölçülerde, Büyükdoğu Gazete’sini çıkarıyordu. Hazreti Üstazımız, Muhtereme, Refikaları, Merhume, Hâce, Hafıza Valide Sultanımızın, ailesinden miras, Koşuyolundaki, 10 dönüm arazi içinde, dört katlı, Muhteşem Köşk, devrin para değeriyle 475.000 bedelle satılımış, bu meblağın böyük bir kısmı, Büyükdoğu Gazetesini devam ettirebilmesi için, Üstad Necip Fazıl kısakürek’e verilmiş, bakiyesi de Talebe-i Ulûm için harcanmıştır.
Hazreti Üstazımız, devr-i Deccâl’de, küfrün, şirk’in en şiddetli zamanında, Deccâl’e, küfre ve şirke, tek başına kıyam ettiği için, Deccâl’e küfre ve şirke kıyam edenlere, hep maddî- ma’nevî destek vermiştir.
Üstad Necip Fazıl KISAKÜREK’in Büyükdoğu’sundan başka, Merhum, Sinan Omur’un neşrettiği, yine devrin şartları müvacehesinde,Haftalık, 15 günlük ve aylık olarak çıkan, Hüradam Gazetesi vardı. Hazreti Üstazımız, maddeten ve ma’nen ona da destek verdi.
Merhum, Abdürrahim Zabsu’nun çıkardığı, yine devrin ağır şartları arasında, Haftalık, 15 günlük ve aylık olarak, “ Ehlisünnet,” Mecmuası vardı. Fırak-ı Dâlle’ye karşı, ehl-i Sünnet akidesini müdafaa zımnında üst seviyeli makale’ler neşr’ederdi. Hazreti Üstazımız onu da çok desteklemişti.
Merhum Abdullah Işıklar.( 1937- 29 Eylül 2020 Arapgir) İstanbul Üniversitesi, İktisad Fakültesi Gazetecilik Enstitü’sünde henüz talebe iuken, 04 Ekim 1957 tarihinde, Haftalık olarak, “FETİH,” Gazetesini çıkarmaya başlar. Abdullah Işıklar, “ Fetih,” Gazetesini önceleri Haftalık, daha sonraları şartların değişmesi ve ğırlaşmasıyla aylık olarak, 08 Ağustos 1964 tarihine kadar 82 sayı olarak, devam ettirmiştir. Her hafta, “ Türkçe Kur’ân Okunamaz,” gibi çok çarpıcı başlıklarla çıkan Gazete’nin, yazarları arasında, Ömer Nasûhî Bilmen, Hasan Basri Çantay, Eşref Edip gibi isimler vardı. Ali Fuad Başgil gibi dev hukukcuların görüş bildirdikleri bir gazete.
Hazreti Üstazımızın, Fetih Gazetesi ve Abdullah Işıklar’a verdiği ve va’ad ettiği maddî- ma’nevî desteği, Merhum, Abdullah Işıklar, “ TÜRKİYE’Yİ AYDINLATANLAR,” Söyleşi Kitabında şöyle anlatır: “ Fetih Gazete’sinde, “ Türkçe Kur’ân ve ezan olamaz,” diye, bir kampanya yürütüyorduk: Bu kampanya’dan Süleyman Hilmi Tunahan Merhum da son derece hoşnut olmuş, ama ben kendisini o zaman tanımıyordum. Bir gün Mehmed Arıkan ve beraberinde bir-kaç talebesini Fetih Gazete’sine göndererek beni da’vet etti. Tamam da’veti aldım, gelenler, “ bekliyorlar Efendim, şimdi bekliyor, Hocaefendi,” sizi deniliyor. Bunun üzerine çıkıp, beraberce gittik. Damadı ve talebesinden Kemal Kacar Beyin, Sakarya’da kiremit ve tuğla, İstanbul’da Kolon,- Mobilya üretiminde kullanılan şeret kolonlar,- Fabrikaları vardı. Bu Fabrikaların irtibat bürosu ve diğer Ticârî faaliyyetlerin merkezi, Bahcekapısı’nda Rasimpaşa Hanındaydı. Merkez’de büyükce bir salon. Bizleri Salon’a aldılar. Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazretleri oturuyordu. Karşısında talebelerinden, Mustafa Yeşilbursa var.( Merhum, Mustafa Yeşilbursa, Merhum, Beyağabey, Kemal Kacar’ın katibiydi.) Elini öptüm,beni selâmlayarak du’a buyurdu. Fetih Gazete’sinin kampanyasından da diğer yayınlarından da son derece memnun olduğunu ifade buyurdu. Bu arada vakit akşam ezanı vaktiydi. Ezan okununca, Efendi Hazret’leri imam, Mustafa Yeşilbursa müezzin, ben de cemaat olarak, akşam namazını kıldık.
Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazret’leri. Çamlıca’daki geniş arazinin bir kısmını satıp sana vereyim, sen de Gazete’ni daha çok bas ve dağıt! Yalnız, Türkiye’ye değil, dünya’nın dörtbir tarafına dağıt, buyurdu.
Süleyman Hilmi Efendi Hazret’leri devamla,” Ben Mustafa’ya söyledim, Gazete’den her hafta 500 nüsha, adet alacak ve bilabedel dağıtacak,” buyurdu. Sonra’dan öğrendim,ki, Efendi Hazret’lerinin, “ Mustafa,” dediği, Mustafa Yeşilbursa değil, Konyalı olarak meşhur, Konya Lezzet Lokantalarının sahibi, Merhum, Mustafa Doğanbey miş.. Merhum, Konyalı, Mustafa Doğanbey, uzun yıllar Efendi Hazret’lerinin bu ta’limatını yerine getirdi.Gazete çıktığı müddetçe, Haftalık, aylık, her nüshadan 500 adet alarak dağıttı.
Hazreti Üstazımızın Merhum, Abdullah Işıklar’a söylediği bir anahtar kelime,” Çamlıca’daki geniş arazinin bir kısmını satıp sana vereyim. Sen de Gazeteni, daha çok bas, dağıt, yalnız Türkiye’ye değil, dünyanın dörtbir tarafında dağıt!;”Hazreti Üstazımızın bu kerameti ve tasarrufu tahakkkuk etti. 07 Ağustos 1970’den i’tibaren, Evlâdı’nın çıkarmaya başladığı. 1983 yılına kadar devam eden, Ufuk Haftalık Siyâsî Gazete 5000’den fazla Abonesi vasıtasıyla, dünya’nın dörtbir tarafına dağıtılmıştı. Ufuk Haftalık Siyasî Gazete hakkında geniş tafsilat gelecek yazılarda verilecektir.
“TEKBİR,” teşebbüsü ve bize bıraktığı ağır yük... Mehmed Velid Öztürk isminde, Usta Gazeteci olduğu kendinden mervî, birisi, hiçbir gazetede dikiş tutturamamış, gazete sahibi olmak istemiş, Tabloid Boy tek yaprak, “ TEKBİR,” adıyla bir haftalık gazete çıkarmaya başlamış, her hafta, Merhum’lar, Hüseyin Kaplan, Mehmed Arıkan, Mustafa Özaltın ve Seyfeddin Alkan’dan birisinin kocaman bir resmini basmış, Cami kürsülerinde görüntülerini vermiş, va’az’larından örnekler vermiş. Merhum, Kemal Kapalan, kendisini desteklemiş, Câmia’mızın, nâşir-i Efkarı olduğu izlenimi verilmiş, Ağabey’lerden selâm söylenerek, Kardeşlerimizin abone olmasını te’min etmişler. Üçbin kadar kardeşimiz, yıllık ya da 6 aylık abone kayd’edilmiş. Fakat, bir-kaç nüsha çıktıktan sonra değirmenin su çekilmiş, peşin alınan abone paraları suyunu çktiği için, kapatılmış. Kardeşlerimiz, başta, Merhum, Kemal Kaplan olmak üzere, diğer ağabey’lere abone yapıldıkları gazete’nin akibetini soruyorlar, fakat, verilecek bir cevap yok.. Ufuk Haftalık Siyâsî Gazete’yi çıkardıktan sonra, bütün bu abonelere abonelik müddetleri sona erinceye kadar Ufuk Gazetesi gönderdik. Türk Matbuat Tarihinde, hiçbir sorumluluğumuz olmadığı halde, istismarcıların iğva ile, aldattığı, kişileri mağduriyyetten bizler kurtardık...