SÜLEYMAN EFENDİ HAZRET’LERİ HAKKINDAKİ, YALAN, İFTİRA VE BUHTAN’LARA CEVAPLAR!...  ( 55 )

Mekke Müşrik’lerinin, Resûlü, Habib-i Edibi, Muhammed- Mustafa salla’llahu aleyhi ve sellem Efendimize, bilhassa, mu’cize olarak kendisine indirilen ve teblig ettiği, Kur’ân-ı Kadim hakkındaki yalan, iftira ve buhtan’larına, henüz daha vahiy devam ediyorken,Kur’ân  âyet’leriyle, bizzat Cenab-u Hak   cevap vermiştir.

Peygamber salla’llâhu aleyhi ve sellem Efendimiz, vahiy Meleği, Cibril-ü Emin tarafından kendisine indirilen âyet’leri,Ümmetine, pek tabi’î’ki, ilk muhataplar  en yakın akrabasına, Kureyş Kabilesine tebliğ ettiğinde,aşiretinden ba’zıları, en yakınlarından amcası, Abdülmuttalip oğlu Ebû  Leheb ve diğer müşrikler,” Kur’ân âyet’leri şeytanlar tarafından kâhin’lere telkin edilen şeylerden ibarettir, Allah tarafından kendisine herhangi bir âyet indirilmediği halde, kendisi uyduruyor,bize okunanlar sahirlerin uydurduklarıdır,” tarzındaKİ   şen’î, iftira ve buhtanlarını pek çok  âyetle cevaplandırılmıştır.Kur’ân-ı Kerim’de,Şuarâ  Sûresi’nin 189. Âyet-i Kerimesine kadarki âyet’lerde, pekçok Peygamber’in kavimlerini ikazları, getirdikleri mu’cizeler ve kavimlerinin tutumları ortak çizgilerle anlatıldıktan sonra, aşağıda meâllerini vereceğimiz âyet’ler’de de,Kur’ân-ı Kerim’e tevcih edilen, yalan,iftira ve buhtanlara da,özlü reddiyelerde bulunulmuş, Hazret-i Peygamber’e  sabır ve metanetle ulvî vazifesine devam etmesi telkin buyrulmuştur. “ Muhakkak ki, o (Kur’ân) âlem’lerin Rabbi’nin indirmesidir.” “ ( Resûlüm!) Onu Rûhu’l-Emîn  ( Cebrail) uyarıcılardan olsun diye, apaçık Arap diliyle senin kalbine indirmiştir.” ^O , şüphesiz daha öncekilerin kitaplarında da vardır.”  ( Şuarâ / 26/192,193,194,195,196)  (Kur’ân’ın Haz. Muhammede indirileceği, yahut da Kur’ân’ın ma’nası, özü ve ana prensipleri önceki hak semavî  ve İlâhî kitaplarda da vardı.âyette her ikisi de anlatılmış olabilir.)

“ Benî İsrail  b.ielginlerinin onu bilmesi, onlar için bir delil değil midir?” “ Biz onu Arapça bilmeyen birisine indirseydik de, onlara o okusaydı, yine ona iman etmezlerdoi.” “  Onu günahkarların kalplerine öyle soktuk. Onun için acıklı azabı görünceye kadar ona iman etmezler.” ( Şuarâ / 26/197,198,199,200,201) ( âyette “onu” zamiri”küfür”’e  gönderilirse” Kendi günahları yüzünden- soktuğumuz küfür öyle yerleşmiştir ki,, azabı açıkça görmeden imana gelmezler,” ma’nası çıkar. Aynı zamir “ Kur’ân’”a  da  gönderilebilir. O takdirde “ Kur’ân’ı kendi dilleriyle indirdik, ma’nasını kalplerine iyice soktuk; yine de azabı görmeden iman etmezler” ma’nası kasdedilmiştir. )...

“ O’nu ( Kur’ân’ı) şeytanlar indirmedi.”  “ Bu onlara düşmez; zaten güçlerie de yetmez.” “  Şüphesiz onlar, vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır.” “ O halde sakın Allah ile beraber başka ilaha kulluk edip yalvarma, sonrü azab edilenlerden olursun.” (  Şuarâ 26/210,211,212,213)

“ Allah’ın âyet’leri sana indirildikten sonra,, artık sakın9 onlar seni bu âyet’lerden alıkoymasınlyar. Rabbi’ne da’vet et. Asla müşriklerden olma! “  “ Allah ilea birlikte başka bir ilaha tapıp yalvarma! O’ndan başka ilah yoktur. O’nun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm O’nundur ve siz ancak O’na döndürüleceksiniz...” ( Kasas/ 28/ 87,88) 

( Bu âyetlerdeki hitap esasen Hazret-i Peygamber’in şahsında bütün mü’minleredir. Maksad müşriklerin bütün ümetlerini büsbütün kırmak ve Hazret-i Peygamber’e müşriklere karşı bu konularda açık kapı bırakmamasını tavsiye etmiktir.)

“ ( Önce) en yakın akrabanı uyar.” “Sana uyan mü’minlere( merhamet) kanadını indir.” “ Şayet sana karşı gelirlerse de,ki; Ben sizin yaptıklarınızdan muhakkak ki, uzağım. “ “ Sen O mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan.” “ O ki,( gece namazda) kalktığın zaman seni görüyor. “ “ Secde edenler arasında dolaşmanı da ( görüyor).”  ( Şuarâ/26/214,215,216,217,218,219)

(  Mütekaddimîn müfessirlerden İbn-i Abbas radiya’llâhu anh’den gelen rivayete nazaran” ve tekallübeke fi’s sâcidîn” kavlinin ifade ettiği ma’na şudur: Allah senin bir Peygamber’in sulbünden diğer Peygamber’lerin sulbüne intikal ede ede nihayet bir nebî  olarak çıktığını görendir.) 

“ Çünkü her şeyi işiten, her şeyi bilen O’dur.” “ Şeytanların ise kime ineceğini size haber vereyim mi? “ “ Onlar günah’a iftiraya düşkün olan herkesin üstüne inerler.” ( Şuarâ / 26/220/221,222).

“  Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederium ki, “  “ Hiç şüphesiz, o ( Kur’ân ), çok şerefli bir elçi’nin sözüdür.” ( Hâkka / 69 /38,39,40) (Sözün asıl sahibi, şüphesiz Cenab-ı Allah’tır. Elçi ( Peygamber veya Cebrail) aracılığı ile tebliğ edildiğinden “ Söz “ elçi’ye nisbet edilmiştir.)

“ Ve o, bir şair sözü değildir. Ne de az, iman ediyorsunuz! “  “  Bir kâhin sözü de değildir (o). Ne de az düşünüyorsunuz? “  “  ( O), âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.”  “ Eğer ( Peygamber) bize atfen ba’zı sözler uydurmuş olsaydı,”  “ Elbette onu kıskıvrak yakalardık.”  “ Sonra onun can damarını koparırdık( onu yaşatmazdık).”  “ Hiçbiriniz buna mani de olamazdınız.”  “Doğrusu o ( Kur’ân), takva sahipleri için bir öğüttür.”  “ İçinizde (onu)   yalan sayanlar bulunduğunu şüphesiz bilmekteyiz.”  “ Muhakkak o, kâfirler için bir iç yarasıdır. “  “ Ve o, gerçekten kat’î   bilginin  ta kendisidir.”  “ O halde, Ulu  Rabbi’nin adını yüceltip noksanlıklardan   tenzih et. “ ( Herdaim  O’nu tesbih et,zikret! )

( Hâkka / 69/41,42,43,44,45,46,47,48,49,50,51,52) 

“ Hâla Kur’ân üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda pekçok tutarsızlık bulunurdu.” ( Nisâ 4/ 82) ( Kur’ân-ı Kerim, hem ifade bamından, hem ma’na ve hüküm bakımından tam bir bütünlük arz’etmektedir. İnsanların söylediği sözler, güzellik ve düzgünlük bakımından daima aynı olmaz-olamaz. Yazan ve söylayenin  içinde bulunduğu hal ve şartlara göre değişir. Kur’ân’ın ifade ve uslubu ise baştan sona emsalsiz bir gtzellik ve düzgünlük içindedir. Bu  sözlerin ihtiva ettiği ma’na, hüküm ve haberler de, yaratılış öncesinden ebediyyete kadar hemen hemen, her şeye temas ettiği halde    tam bir tutarlılık, bütünlük, sıhhat uyum arz’etmektedir. Yalınızca bunları düşünmek ve tesbit etmek bile, Kur’ân-ı Kerim’in insan eseri olmadığını, Allah’tan gelmiş bulunduğunu anlamaya yetecektir.)

“  Onlar Kur’ân’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli smi?  “  “ Şüphesiz ki kendilerine doğru yol belli olduktan sonra, arkalarına dönenleri, şeytan sürüklemiş ve kendilerine ümit vermiştir. “ (    Muhammed /47 /24,25,)

( Burada açık delil ve mu’cizeleri gördükten sonra, küfre vceya iki yüzlülüğe dönenlerin şeytana uyduklarına, şeytanın da böylelerine uzun ömür telkin ederek emellerini artırdığına dikkat çekilmiştir.)