SÜLEYMAN EFENDİ HAZRET’LERİ HAKKINDAKİ, YALAN, İFTİRA VE BUHTAN’LARA CEVAPLAR !... ( 81 )
Ahmed Erdoğan ( Reisicumhur, Muhterem, Recep Tayyip Erdoğan’ın Merhum, Muhterem Pederleri), Hazreti Üstaz’ımız, 16 Eylül 1959 tarihinde irtihal buyuruncaya kadar, va’az’ların, sohbetlerin pek sıkı bir ta’kipcisiydi. Hazreti Üstaz’ımızın irtihalinden sonra, fizikî bir irtibat intikai olmuşsa da, Hazreti Üstaz’ımıza olan hürmetinden, sevgi ve sülukundan asla vazgeçmemişti. Aynı, sevgi ve hürmeti, irtibatı eşine ve çocuklarına da aşılamıştı.Oğlu Recep Tayyip ilkokulu Kasımpaşa’da bitirdikten sonra,Kasımpaşa’da bulunan, Büyük Piyale Paşa Kur’ân Kursu’na değil de, İstanbul İmam-Hatip Okuluna vermesi, bu hususun te’yidi’dir.
Erdoğan Ailesiyle, Câmia’mız arasındaki ilk münasebetler. 1960’lı yılların ortalarıydı, İstanbul, Fatieh- Çarşambadaki Türkiye’nin en büyük İmam-Hatip Okuluydu. – Şimdiki ismi,” Recep Tayyip Erdoğan İmam- Hatip Lisesi’dir.- o devirdeki müdürü, Hayati Ülkü Bey’di. “Muhtasar İslâm Tarihi,” isimyli hacimli bir kitabı da vardı.Zaman zaman, da’veti üzerine kendisini ziyaret ederdim.Ahmed Erdoğan’ın oğlu,Recep Tayyip Erdoğan bu okulun orta kısmında talebeydi.Hayati Ülkü Bey, Makamında sohbet ediyorken, zile bastı, kapıda bekleyen hademe’ye benim duyamadığım bir şeyler söyledi. Biraz sonra, kapıdan içeriye 14-15 yaşlarında uzun boylu, çelimsiz bir genç girdi, başıyla müdürü selâmladı, Hayati Ülkü Bey, “ Mustafa Hocam, Bu genç, Süleyman Efendi Hazret’lerinin samîmî, bağlı’larından Denizci, Ahmed Erdoğan’ın oğlu, akıllı, zeki, bütün dersleri, Pekiyi derecede çalışkan bir talebemiz,” dedi.Babası, Ahmed Erdoğan’nın, Efendi Haezret’lerine ve Câmia’mıza olan yakınlığını bildiğim için, ben de bu Gence samîmî- yakın alaka gösterdim. Bu durumu,ilk temas ve münasebet olarak kabul edebiliriz.
1970’li yılların başlarındayız.Recep Tayyip Erdoğan, İmam-Hatip Lisesinden mezun olmuş,üniversal eğitimini tamamlamış, artık, Genç bir siyasetçidir; Beyoğlu Gençlik Kolları Başkanlığı, İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanlığı gibi makamlara yükselmiş, artık siyasetin tam göbeğinde bir siyasetçi...Bendeniz, Gazete İmtiyaz Sahibi, Matbaa ve Müessese Müdüryüm. Haftada bir-kaç gün, gazetea’ye geliyor, parti faaliyyetleri, mensub olduğu partinin bildiri ve beyanlarının geniş bir şekilde yayınlanması için ricada bulunuyordu.Aramızdaki yaş farkı dolaysiyle, nezaket gösteriyor,bendenize “Mustafa Ağabey,” diye hitap ediyordu.Başbakan ve Cumuhurbaşkanı olduğu yıllarda, nadiren karşılaştık, herhalde eski alışkanlık, “ Nasılsınız Mustafa Ağabey,” diye hitap etti. Esasen hangi makamda olursa olsun, tevazu’undan kişiliğinden eski dostlarına karşı vefasından hiçbir vakit vaz’geçmemiştir.Bu yıllardaki münasebetleri de, bir siyasetçi, bir gazete sahibi ve idarecisiyle münasebetler olarak değerlendirebiliriz...
Yıl, 1994 Bütün Türkiye’de Mahallî Seçimler Var. 27 Mart 1994’de yapılacak seçimlerde,Recep Tayyip Erdoğan, Refah Partisinden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olmuştu. Yakın çalışma arkadaşları bizim vasıtamızla, Devrin Büyüğü, Merhum , Beyağabey, Kemal Kacar ile görüşme talebinde bulundular ve randevu istediler. Randevu talebi memnuniyyetle kabul edildi, Randevu zamanı ve yeri karşı tarafa bildirildi. Görüşme, Çamlıca-Kısıklı’da, Hazreti Üstaz’ımızın Ziyarethanesi’nde gerçekleşti Tayyip Bey’in yanında, hafızam beni yanıltmıyorsa bir dönem Esenyurt Belediye Başkanlığı yapan, Necmi Kadıoğlu ve tanımadığım bir kişi daha vardı.Görüşme çok samîmî, sıcak bir atmosferde geçti. Tayyip Bey, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olduğunu, du’a ve himmetlerini beklediğini, seçilmesi durumunda, başta, İstanbul’un fatihi, Fatih Sultan Muhammed Han olmak üzere, Dahili sur,harici sur, bütün İstanbul Evliyasına, tabî’î, Kİ, Sahibizaman, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazret’lerine ve sizlere layık olmaya çalışacağım,” dedi. Karşılıklı du’a, muvaffakıyyet temennisiyle toplantı bitti, veda edip ayrıldılar.Bu Erdoğan ile Câmia arasında en üst seviyede ve çok ciddî neticeleri ve semereleri olan bir münasebet idi...
Seçim’ler yapıldı, Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildi. Danışmanlarından, en yakın çalışma arkadaşı Necmi Kadıoğlu’nu, teşekkür için, “ Du’a’nız ve himmetinizle Cenab-ı Hak, bizi bu zafere müyesser kıldı. Rabbimize sonsuz şükürler olsun, sizlere de ma’nevî desteğiniz için teşekkür ederiz. Bundan sonra, İstanbul’lu’ların ve sizlerin hizmetinde olacağız.Betahsis, sizin bir emriniz ve talebiniz olursa imkanlar dahilinde yerine getirileceğini ifade ile tekrar teşekkürlerini tekrar edip ayrıldılar.
1960’lı yılların başından beridir, Büyükçamlıca eteklerinde, Kısıklı’da, “ İzmir Gazinosu,” isminde bir gazino vardı.Bu gazino,Selanik’ten İzmir’e hicret etmiş AvdetÎ bir ailenindi. Kanun, Nizam Yönetmelik dinlemiyor, muayyen bir saatte müzik yayını’nı durdurması gerekirken, gece yarılarına kadar en yüksek volümde müzik yayınına devam ediyordu. Yüksek volümlü müzik sesiinden aşırı gürültü’den sadece, Kısıklı,Büyükçamlıca, Küçükçamlıca, Altûnîzâde’de, hatta Bağlarbaşında oturanlar bile rahatsız oluyorlardı. Vilayete, Belediye’ye yapılan bütün şikayetler sonuçsuz kalıyordu.Kısıklı’daki Ziyarethane’de sohbette yüksek sesle konuşur, hatim’lerde kulaklarımızı pamukla tıkardık...
Devrin Büyüğü Kemalbey Ağabey’e, Kemal Kacar Bey’e, “ Ağabey, izin verirseniz, şu İzmir Gazinosu mes’ele’sini Tayyip Bey’e ileteyim, belki yapacakları bir şeyler vardır,” dedim. “ Pek âlâ! Randevu Al, git görüş,” buyurdular.Necmi Kadıoğlu’nu aradım, Tayyip Bey ile görüşmek istediğimi söyledim, kısa bir müddet zarfında,döndü, görüşme gün ve saatiyle görüşme yerini bildirdi.İstanbul Büyükşehir Belediyesinde kendisini ziyaret ettim, İzmir Gazinosu mes’ele’sini arîz-amîk anlattım,” Mustafa Ağabey, bu hususta, arkadaşlarımla görüşürüm, yapılması gereken, yapılabilecek ne varsa hiç merak buyurmayın,yaparız, Kemal Bey Ağabey’e lütfen selâm ve hürmetlerimi iletiniz,” dedi ve makamdan ayrıldım...