Osmanlı döneminde bazı idam hususları çok önemlidir. Özellikle de çıkan isyanlardan sonra yapılan tahkikatlar neticesinde, isyanlarda dahli olanlar idam edilirdi. Osmanlı ihaneti asla affetmezdi. Bu bağlamda ihanet eden gayrimüslim bir din adamı da olsa bu durum değişmezdi. İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi de zaman zaman yaşanan isyanlara destek olmuş ve bu bağlamda gizli görevler de bulunmuştur. Bu gizli görevlerde Osmanlı’yı içten çökertmek isteyen isyancılara ve yabancı devletlerle yapılan işbirliklerine önem vermişlerdir. Suçu ortaya çıkan en üst seviyede gayrimüslim din adamı da olsa idam kararı değişmezdi… Osmanlı Tarihi boyunca da idam edilen 3 Patrik hususu gayet önem teşkil etmektedir.

Bu Patrik idamlarının ilki IV. Murad Han döneminde yaşanmıştır. 1638 yılında idam edilen Patrik I. Kiril’in idam gerekçesi de önemlidir. O dönemde Avrupa’da yaşanan mezhep çatışmalarından dolayı büyük bir kaos yaşanmaktaydı. Özellikle Cizvitler ve Kalvinciler arasında önemli çatışmalar yaşanmaktaydı. İstanbul’da bulunan ve yeni yeni güçlenen Cizvit Tarikatı da Patrik I. Kiril’in Kalvinci olduğu konusunu yayıp, bir nevi onun idamı için Osmanlı’yı kışkırtmaya başlamıştır. Cizvitler'in yönlendirdiği İstanbul'daki Fransız ve Avusturya elçileri, Bâbıâlî'yi "Patrik'in Kalvinci olduğu" konusunda ikna ettiler ve dolayısıyla da Kiril'in başını yemeyi başardılar. Kiril, "Rum teb'a arasına dinî nifak soktuğu" iddiasıyla 1638'in 26 Haziran'ında Rumelihisar'ında asıldı ve cesedi denize atıldı.

Bir diğer Patrik idamı ise 1657 yılında gerçekleşmiştir. Şimdi Romanya taraflarındaki Eflâk'in "voyvoda"sı olan, yani Eflâk'i Bâbıâlî adına idare eden Konstantin isyan etmişti ve İstanbul'daki Ortodoks Patriği III. Parthenius'un isyanı desteklediği, hattâ Konstantin'e destek mektupları gönderdiği ortaya çıkmıştı. Zamanın sadrazamı Köprülü Mehmed Paşa emretti ve Patrik, Parmakkapı'da asıldı. Patrik III. Parthenius Vatana ihanet cezasından dolayı idam edilmişti. Bu idamda da İstanbul’da büyük bir yapılanma içinde olan Cizvitlerin dahli olduğu hususu da önemlidir. Cizvitler, Vatikan içindeki en önemli Katolik Tarikatlardan biridir. Dolayısı ile yaşanan bu iki idam vakasında da Vatikan’ın kendi çıkarlarına ters düşen Rum Ortodoksların dini liderlerini dolaylı yönden idam ettirmekten geri kalmadığı görülmektedir. Cizvit Tarikatının ne denli önemli olduğuna da bu bağlamda dikkat etmek gerekmektedir. Zira günümüzde şuan ki Papa I. Francis de Cizvit Tarikatına mensuptur.

Son olarak üçüncü idam ise çok ama çok önemlidir. 1821 yılında çıkan Yunan isyanına gizli bir şekilde destek verdiği ortaya çıkan Patrik V.  Gregorius’un Patrikhane’nin ana kapılarından biri olarak bilinen ‘’Orta Kapı’’ da asılması hadisesi halen zaman zaman gündeme gelen bir hadisedirSultan II. Mahmud, Sadrazam Benderli Ali Paşa’yı isyanı bastırmakla görevlendirir. İsyan bastırıldıktan sonra tahkikat genişletilir. İsyana adı karışanlar bir bir yakalanıp yargılanır. Ele geçen belgeler arasında Fener Rum Patriği V. Gregorius’un Rus Çarı II. Alexandr’a yazdığı “ihanet mektubu” da vardır (başka bir kayda göre, Patrik’in mektubu, Rus baskısından kaçarak İstanbul’a gelen Kırımlı Yunus Bey tarafından Sadrazam Benderli Ali Paşa’ya verilmiş, böylece Ali Paşa, gizli Rum Cemiyeti Etniki Eterya’nın varlığından ve plânlarından haberdar olmuştur) Nitekim Patriğin asılması ile sonuçlanan bu olay çok önemlidir.           

Bugün günümüzde ‘’Kin Kapısı’’ olarak da bilinen bu orta kapı, 22 Nisan 1821'de Patriğin asılmasından günümüze kadar kapalı tutulmaktadır. Ayrıca Heybeliada’daki Ruhban okulundan mezun olan papazlar o kapının önünde yemin ederler. Aynı seviyede yani Şeyhülislam seviyesinde veyahut Halife seviyesinde bir Müslüman din adamını o kapının önünde asacaklarına dair yemin etmeden diplomalarını alamazlar. Ayrıca bu gaye tahakkuk edinceye kadar çalışacaklarına dair yemin etmeden göreve başlayamazlar. Bunun yanı sıra İstanbul’da yeniden Bizans hâkimiyeti olmadan da o kapının kapalı kalacağını söylerler. Bu yüzdendir ki günümüzde hala Patrikhane Lozan’a aykırı davranarak ‘’Ekümenik’’ gibi hareket etmektedir. Sözde Ekümeniklik davasında İstanbul’da Vatikan benzeri (İtalya içinde olduğu gibi) bir oluşum yapma gayretinde çalışmaktadırlar. Sur içinde küçük ama etkili bir yeni Bizans veya Ortodoks bir yapı kurmak için önemli bazı adımlarda atılmaktadır. Son zamanlarda bu proje Vatikan tarafından da kabul gören bir projedir. Proje Papa olan I. Francis’in Katolik-Ortodoks birlikteliği kurma çabasını da yakından takip ediyoruz. Sözde Ermeni soykırımını da bu Papa’nın dile getirdiğini unutmamak lazımdır. Bu Vatikan tarihi içinde bir ilk niteliğindedir.

Kırmızı kilisenin yani Fener Rum Patrikhanesi’nin ve Patrik Bartholomeos’un son zamanlarda yaptığı faaliyetler de iyi analiz edilmelidir. ABD başkanlık seçimlerinden kısa bir süre önce ABD Dışişleri Bakanı Mıke Pompeo’nun hiçbir Türk yetkili ile görüşmeden İstanbul’a gelip sadece Patrik Bartholomeos ile görüşmesi detayı bu anlamda anlayanlar için çok şey ifade etmektedir. Patrikhane’nin ‘’Ekümeniklik’’ yönünde faaliyetleri ve gizli toplantıları artmış durumdadır. En son da kulağımıza gelen önemli bir bilgiye göre ise Patrik Bartholomeos 150 Papaz ile İstanbul’da gizli bir toplantı yaptığı yönündedir. Bu toplantıda ise Patrikhane’nin Ekümeniklik ve Doğu Hıristiyanlığı yönünde bazı planların masaya yatırıldığı önemli bilgilerdendir. (Yakın zamanda detaylarını yazacağım) Zaten son dönemde Patrik Bartholomeos da pek çok önemli toplantıda imzasını ‘’Yeni Romanın Patriği’’ Kostantinopol Patriği diye atıyor. Tüm bu hadiseleri dikkatle takip ediyor ve bu yapılanlar konusunda asıl gerçeği de sizlerin görüşüne sunuyorum…