BİR TARAFTA LİBYA'NIN "TATLI" PETROLLERİNİ PAYLAŞMA HESABI İÇİNDE OLAN KÜRESEL HARAMİLER, DİĞER YANDA BU HARAMİLERE ÜLKELERİNİ İŞGAL ETMELERİ İÇİN ADETA YALVARMAKTA OLAN KADDAFİ KARŞITI DİRENİŞÇİLER.. FRANSA CUMHURBAŞKANI SARKOZY'NİN LİBYA ULUSAL KONSEYİ BAŞKANI MUSTAFA ABDÜLCELİL'İ ELYSEE SARAYI'NDA KABUL EDERKEN ÇEKİLMİŞ FOTOĞRAFTAKİ YÜZ İFADELERİNİ BAŞKA TÜRLÜ OKUMAK MÜMKÜN MÜ? BİR AVUÇ FEDAİ İLE İŞGALCİLERİN ZIRHLI BİRLİKLERİ KARŞISINDA DİRENİŞ DESTANLARI YAZAN ŞEYH AHMET SUNUSİLERİN, ÖMER MUHTARLARIN TORUNLARI BU HALE Mİ DÜŞECEKLERDİ? Libya'da post modern işgalin çok ilginç bir örneği yaşanmaktadır. Her aşaması bütün ülkeler için ders olacak gelişmeler yaşanmaktadır Libya'da. Bir tarafta Libya'nın "tatlı" petrollerini paylaşma hesabı içindeki küresel haramiler, diğer yanda bu haramilere ülklerini işgal etmeleri için adeta yalvarmakta olan Kaddafi karşıtı direnişçiler.. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin Libya Ulusal Konseyi Başkanı Mustafa Abdülcelil'i Elysee Sarayı'nda kabul ederken çekilmiş fotoğraftaki yüz ifadelerini başka türlü okumak mümkün mü? Ülkelerini işgal eden eden İtalyanların zırhlı birlikleri karşısında bir avuç fedai ile direniş destanları yazan Şeyh Ahmet Sunusilerin, Ömer Muhtarların torunları bu hale mi düşeceklerdi? Libya Ulusal Konseyi Başkanı Abdülcelil'in, Fransa'nın Cezayir'de uyguladığı soykırımı, ülkelerini savunmaktan başka bir suçları olmayan milyonlarca Cezayirlinin hunharca katledilmesini unutması mümkün değil; onun gençliğinde yaşandı bu insanlık dramı. Hele İtalyanların Libya’yı işgal ettiklerinde yaşananlar nasıl unutulur? Bu tarihi gerçekleri bile bile Abdülcelil'in, Kaddafi'den kurtulmak adına, Fransızlardan ülkesini daha çok bombalamasını istemesini anlayabilmekte zorlanıyoruz. Bu durum ancak 'akıl tutulması' olarak açıklanabilir. Fransızların Cezayir'de, İtalyanların Libya'da akıttıkları kanlar henüz kurumadı.. Dün kadar yakın bir geçmişte yaşanan bu vahşetler unutuldu diyelim, dünden de yakın bir zamanda Irak'ta yaşanan ve yaşanmakta olanlar da mı ders olmuyor Abdülcelil Efendi'ye? Küresel haramilerin ülkesinde demokrasi çiçekleri açtıracağını mı umuyor, Libya Ulusal Konseyi Başkanı? LANET OLSUN! Vah zavallı Libya'm, vah!.. Libya'yı celladından merhamet bekler duruma düşürenlere lanet olsun! Libya’daki gelişmeleri sessizce seyretmekte olan GBOP kapsamındaki ülkeler, bölgede renkli, çiçekli sivil devrimler kamuflajı altında esen, estirilen bu fırtınalarının bir gün kendi ülkelerini de altüst edeceğinin hala farkında değiller mi? Libya bu duruma nasıl düştü? Libya halkıyla birlikte bütün Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülklerinde yaşanmakta olan akıl tutulmasının nedeni nedir? Dün kadar yakın bir geçmişte ve günümüzde, küresel yağmacıların, "demokrasi, özgürlük getiriyoruz" vaadi ile işgal ettikleri ülkelerde yaşanan insanlık dışı olaylar bilinmesine rağmen, tarihte güçlü direnme gelenekleri ile ünlenmiş Şeyh Ahmet Sunisilerin, Ömer Muhtarların ülkesi Libya'da insanların ülkelerine göz dikenlerden medet bekler duruma düşmeleri, aslında ders alınması gereken çok önemli bir deneyimdir. Libya'da, ibret alınması gereken bir psikolojik savaş uygulaması yaşanmaktadır. Libya'da ülkesinin petrollerine göz diken küresel emperyal güçlere karşı omuz omuza durması gereken insanlar, çok ustaca uygulanan bir toplum mühendisliği sonucunda, birbirlerinin boğazını sıkmakta, canının yarısını kendi ile katletmektedirler! Gelişen ulaşım ve iletişim teknolojilerinden yararlanılarak kontrol altına alınmak istenen ülkelerin iç dinamikleri harekete geçirilmekte, ülkeyi küresel sisteme entegre edecek yeni yönetim kadroları iktidara taşınmaktadır. Gitmekte direnen yöneticiler iç savaşlar üzerinden zayıflatılmakta, bu arada yaratılan kaos ortamı bir dış müdahaleyi gerekli ve meşru kılmaktadır. İç dinamiklerin tahrik edilmesinde yaratılan ekonomik krizler, dinsel ve etnik ayrılıklar ekseninde çıkarılan çatışmalar etkili olmaktadır. Dün Yugoslavya’da, Ukrayna’da, Gürcistan’da, Lübnan’da, Kırgızistan’da yaşanan renkli çiçekli sivil devrimlerin devamını bugün Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi kapsamındaki Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya uzanan coğrafyada (Mısır, Tunus, Sudan, Bahreyn, Yemen, Libya, Suriye…) izlemekteyiz. Derin bir ekonomik krizle sarsılan küresel emperyal sistem, yeni bir dünya düzeni üzerinden yeni bir sömürge sistemi oluşturma bağlamında gerçekleştirdiği işgalleri, dünya kamuoyuna meşru gösterecek bir gerekçe yaratabilmek için, birbirine düşürdüğü iki tarafa da silah yardımı yaparak, insanların birbirlerini daha çok öldürmelerini teşvik etmektedir. Bugün Libya’da, kardeş kavgasının daha da derinleşmesini sağlamak amacıyla insanlar, ülkeye sızan ajanlar tarafından eğitilmektedir. Bu arada, Kaddafi’ye karşı ayaklandırılan isyancılara en üst düzeyde moral destek de ihmal edilmemektedir. İsyancıların kontrolündeki Bingazi’yi ziyaret eden ABD’li Senatör John Mc Cain, Kaddafi’ye karşı savaşan isyancı birliklerinden, “Benim kahramanlarım” diye söz ediyor ve Beyaz Saray’ın isyancıları tanıması gerektiğini söylüyordu. Hatırlayacaksınız, Daho (Katar)’da gerçekleştirlen çok geniş katılımlı ‘Libya Temas Grubu’ toplantısından elde edilen en somut sonuç, Libya Geçici Konseyi’nin tanınması önerisi olmuştu. YARATILAN “DÜŞMAN KARDEŞLER” LİBYA’NIN SONUNU GETİRECEKLERDİR Libya'da aşiretler, kabileler arasına, yaraları yüzyıllar boyunca kapanmayacak 'kan davası' sokulmuştur.. Bu saatten sonra, akan kanı, Libyalıların durdurmaları mümkün değildir. Efsanevi direnme güçleriyle ünlenmiş Libya halkı, her geçen gün daha da zor duruma düşmekte ve ufuklara bakarak, "maç bitti" diyerek düdük çalacak 'hakemi' ya da ‘hakemler koalisyonunu’ beklemektedir. Libya’daki gelişmelerle ilgili yazılarımızda, yeri geldiğinde vurguladığımız gibi, Şeyh Amet Sinusi’lerin, Ömer Muhtar’ların torunları, ülkelerini işgal edecek haramileri ellerinde çiçeklerle karşılayacaklardır. Bu gerçeği dillendirmek elbette içimizi yakıyor, ama bu sayfada yayınladığımız iki fotoğraf bu acı gerçeğin çok çarpıcı belgeleridir. Birinci fotoğrafta, Kaddafi’nin gitmesini isteyen genç kız, bir yanağına Libya’nın krallık dönemi bayrağını, diğer yanağına da Fransız bayrağı resmetmiş, zafer işareti yapıyor! İkinci fotoğrafta, kendisini Elise Sarayı’nda kabul eden Fransız Cumhurbaşkanı Sarkozy’yi ülkesine davet eden Libya Ulusal Konseyi Başkanı Mustafa Abdülcelil’i görüyoruz. İki fotoğraf da, özgürlük adına ayaklanan, ayaklandırılan Libyalıların cellatlarından medet uman bir zavallı durumuna düştüklerinin resm değil midir? Libya halkının kurtarıcı bekleyişleri uzun sürmeyecek gibi görünüyor. Libya konusunda bugüne kadar perde arkasında kalmayı tercih eden ABD ile AB ve özellikle Fransa arasında derinden derine sürmekte olan Kuzey Afrika konusundaki rekabet nihayet su yüzüne çıktı. ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Washington yönetiminin, Libya’ya yönelik NATO operasyonlarında, insansız hava araçlarıyla (Predatör) destek vereceğini duyurdu. Gates’e göre, insansız hava araçları sayesinde, Kaddafi güçlerine karşı, II. Dünya Savaşı’nda Japon kamikazelerinin dalışlarına benzer şekilde, daha kesin saldırılar düzenlenebilecekmiş. İşin ilginç yanı, Tunus yönetimi bu insansız uçak kullanma kararını şiddetle eleştirirken, Libya Ulusal Geçiş Konseyi Sözcüsü Mustafa el Guerrani bu karardan son derece memnun olduklarını söylüyor. Bu arada, eski sömürgeleri Kuzey Afrika’yı yeniden paylaşmak telaşında olan AB ülkeleri, Libya’ya geniş çaplı bir kara harekatı hazırlığındalar. Bu kez NATO değil, EUFOR öne çıkacak gibi görünüyor. Pasta büyük; Libya’nın ‘tatlı’ petrollerinden pay kapabilmek için bütün Avrupa ülkeleri kolları sıvamışlar, Kaddafi’nin pes etmesini, Libya Ulusal Konseyi’nin kendilerini davet etmesini bekliyorlar. Davet gecikirse, ‘kurtarıcılar’, kendilerini davet ettirmek için iç savaşı daha da derinleştirmenin bir yolunu elbette bulacaklardır. YENİ HARİTALAR OLUŞTURULMAK İSTENİYOR Son zamanlarda Kuzey Afrika’dan Ortadoğu ülkelerine uzanan Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi (GBOP) coğrafyasında özgürlük ve demokrasi adına yaşanan hareketlilik, bölgede çok ciddi değişikler yaşanacağının işaret fişekleridir. Bu hareketliliği hangi dinamiklerin ne amaçla beslediklerini ve ülkemize uzanabilecek olası etkilerini çokiyi görmemiz gerekir. Bu coğrafyadaki masum görünümlü özgürlük isteklerini desteklerken, bölgeyi kendi çıkarlarını gerçekleştirmek adına kaosa sürüklemek isteyen emperyal güçlerin değirmenine su taşımak da var. Hedefteki ülkeleri kolayca kontrol altına alabilmek isteyen küresel güçler, bu ülkeleri bir taraftan iç savaşa sürüklerken, diğer taraftan da birbirleriyle çatışmalarını sağlamak için kışkırtmaktadırlar. Batı’nın ikiyüzlülüğünü son gelişmelerde de bütün çıplaklığı ile görmekteyiz. Cadı kazanına dönmüş ya da döndürülmüş bölgemizde, bir taraftan Bin Ali’nin, Hüsnü Mübarek’in, Muammer Kaddafi’nin, Beşar Esad’ın gönderilmesini isteyen halk hareketlerine destek verilirken, Suudi Arabistan’da, Yemen’de ve Bahreyn’de, demir yumruklu liderlerin saltanatlarını sürdürebilmeleri için, ayaklanmaları silahlı güç kullanarak bastırmaları görmezden gelinebiliyor. GAFLETE VE DALALETE DÜŞMEDEN… Türkiye, Arap dünyasında bütün şiddetiyle sürdürülmekte olan Şii-Sünni eksenli çatışmalara, sınır ötesi ortaklıklara taraf olmadan bu yangının sönmesini, söndürülmesini arzulamaktadır. Arap dünyasındaki çok boyutlu yangın durdurulamazsa, bu yangının Türkiye’yi etkilememesi mümkün değildir. Türkiye, tarihi ve kültürel bağlarından dolayı iç içe olduğu bölgedeki gelişmelerde mutlaka belirleyici rol oynamak durumundadır. Çünkü, yeni bir dünya düzeni, yeni bir siyasi harita oluşturmak isteyenlerin kafalarındaki planda, kendilerine herhangi bir konuda güçlük çıkarabilecek güçlü devletlere yer yok! Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi (GBOP)kapsamındaki ülkelerde bu salgın devam ederken, gelişmelerin on adım sonrasını görmek zorundayız. Bu salgına karşı bağışıklık sistemimizi güçlü tutmamız gerekiyor. Doğudan batıya herkes, bölgemizde oynanmakta olan oyunu ve sonunu, Irak gerçeğinde görmek zorundadır. Aklımızı başımıza toplamak ve bu oyunu mutlaka bozmak zorunda olduğumuzu, gaflete ve dalalete düşmeden görmek durumundayız. Hıyanete düşenlere, söz bir şey ifade etmez.