Yarı aydındırlar. Lebe leb kin ve husumet doludurlar. Bu tavır mason olmayan herkesedir. Hususen; millet, vatan, din, iman, bayrak, ezan, aşk sevgi, hakikat, kardeşlik, eğitim, kitap, mektep ve bunları hayatlarının gayesi yapanlar can düşmanlarıdır. Milletin önündeki bütün hal ve tavırları sahtedir. Ülkemizde bu katmerleşir. Çünkü bizdeki önde gelenleri Sabetaylardır. Genel tavırları; ezan sesinden, İstiklal Marşımızdan, Türk Müziğinin her nevinden, özellikle Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK denilmesinden ve onun mareşal üniformalı resimlerinden irkilirler. Tıpkı şeytanın “Besmeleden” ürperdiği gibi bir ruh haline bürünürler. Bunu da defalarca ve dolaylı yollarla dile getirirler. Beşinci senfoniyi, aryaları, caz müziğini ve benzerlerini dinliyor, anlıyormuş gibi yaparlar. Bir birlerin önünde taklalar atarlar. Millet bunları gözün görme mesafesinden tanır. Kimine “alafranga”, kimine “batıcı”, kimine “devrimci”, kimine “komprador”, kimine “ entel”, kimine “zibidi” kimine bilmem ne isimler takar. Bunların localıları birbirlerini tanırlar; ayakkabılarından, kravat iğnelerinden, seçtikleri “tilcik” ler den, içtikleri içkilerden, tüttürdükleri sigaralarından, müdavimi oldukları mahvillerden, analarından, babalarından, oturuşlarından, kalkışlarından, şifreli bakışlarından… Bir de kadına verdikleri değerden. Cemiyetlerinde kadına yer yoktur. Ancak en çok kadın hakları nutuklarını bunlar atarlar. Eşlerinden bile kendilerini gizlemek zorundadırlar. Mümkün olduğu kadar dost ve metres tutarlar. Bu bir bakıma onların derecelerini ifade eder. Mecmuaları, gazeteleri, görsel yayınlarında kadın bir meta gibi teşhir edilir. Bütün ahlak yasalarına karşı sürekli taarruz halindedirler. İhanet yuvası müdavimleri, eski tesirlerini kaybetmektedirler. Özellikle Anadolu yaylasında tarihin en büyük darbesini yemiş bulunuyorlar. Mazlum insanlar bunların sırtlarını dayadıkları nifak localarından korkarlardı, artık korkmuyorlar. Onların abartılmış güç gösterileri ve komediye dönüşen ritüelleri gençleri güldürür oldu. Kedi, oğlak boğazlayarak gösterdikleri acımasızlıkları mazlumların direncini ve öfkesini artırmaktan başka bir işe yaramıyor. İnsanlık bunların köhnemiş zihniyetlerinden ve loş mahfillerinde mazlumlara hazırladıkları oyunlardan iğreniyorlar. Bunlar insanlık tarihinin en kanlı ve yobaz gurubunu teşkil ederler. İleri her hareketi, insanî her davranışı anında boğarlardı. Gelişen teknoloji bunların atraksiyonlarını çeşitli yönleriyle ortaya çıkarmaktadır. Yaptıkları provokasyonlar anında elektronik dünyada dolaştırılarak oyunları ortaya koyulmaktadır. Irak’ta ağababalarının çamura saplanmasının, Türkiye’de çetelerinin çatırdamasının önemli sebeplerinden biri budur. Saç ve sakaldan ibaret lafazanları, ya da yumurta yüzlü bilim adamcıklarının demagojileri bunları millet vicdanında ebedi mahkûm olmaktan kurtaramayacaktır. Devleti yönetenler bir hususu dikkate almalı: Bunlar kanuna toslamaktan çok korkarlar. Onun için de her kanunun kendi çıkarlarına, mizaç ve meşreplerine uygun çıkması için akıl almaz yollara başvururlar. Adalete yakalarını kaptırdıkları zaman acınası mahlûklar haline gelirler. Ben başbakanın yerinde olsam bunlara birer tebrik kartı gönderirim. Ancak bu tebrik kartlarını “tebligat zarfına” benzer zarflara koyarım. Ertesi günü sızdırmazlık özelliği olan petlerdeki satış artışını gözlerinizle müşahede edeceksiniz.