19 TEMMUZ 2007'DE PATLAYAN KÜRESEL KRİZ SONRASINDA 27 EKİM 2008'DE, 20 KASIM 2008'DE VE 9 MART 2009'DA OLMAK ÜZERE ÜÇ DİP YAPAN DÜNYA BORSALARI 5.5 AYDIR SOLUKSUZ YÜKSELİYOR. BU DÖNEMDE BORSAYA YATIRIM YAPANLAR YÜZDE 100-500 KAZANDILAR. BU BAŞDÖNDÜRÜCÜ YÜKSELİŞİ REEL EKONOMİ VERİLERİ ONAYLAMADIĞINDAN, KAFALARDA SORU İŞARETLERİ OLUŞUYOR: KRİZDE EN KÖTÜ GERİDE Mİ KALDI, YÜKSELİŞ GERÇEKTEN BAŞLADI MI? AMERİKA VE ALMANYA'DA OTOMOTİV SEKTÖRÜNÜ CANLANDIRMAAK AMACIYLA DÜZENLENEN "HURDAYA NAKİT" KAMPANYALARI GÖRÜNÜŞTE BAŞARILI OLMALARINA RAĞMEN, OLUMLU ETKİLERİ KAMPANYA DÖNEMİ İLE SINIRLI KALDI. "TAŞIMA SU İLE DEĞİRMEN DÖNMÜYOR". ........................................................................................ Özellikle Batılı ekonomistlerin bir öngörüde bulunabilmek için, önemli bir gösterge saydıkları hanehalkı tüketim harcamalarının, ekonomik büyümeyi yaklaşık yüzde 70 oranında etkilediği kabul edilir. Bernanke'nin, küresel krizin su yüzüne çıkmasıyla birlikte, banka kurtarama operasyonlarının yanı sıra, ekonomiyi canlandırma adına "Sıfır faiz ve sonuna kadar likidite" politikasını uygulamaya koymasının nedeni budur. FED Başkanı'nın, karşılıksız dolar basmayı da göze alarak, ekonomiye bol keseden likidite enjekte etmesinin kriz algılamasının yönünü tersine çevirmede kritik bir rol oynadığı bir gerçektir. Bernanke, bu uygulamalar sonucunda, finansal piyasalara verdiği moralle borsaları kanatlandırmayı başarmıştır. Başarmasına başarmıştır da, Dow Jones'u kriz öncesi seviyesine yalnızca 5 şirketin ( Citigroup, Fannie Mae, Freddie Mac, American International Group (AIG) ve Bank of America) hisselerinin taşıdığı, bunların da küresel kriz döneminde batma noktasına gelen ve devlet tarafından kurtarılan şirketlerin hisse senetleri olması kafaları karıştırıyor. Dow Jones işlemlerinin yüzde 35'i bu hisselerde gerçekleştirilmiş! Dünya borsalarının 5.5 aydır soluksuz bir şekilde yükselmesini, yüzde 50-500 değer kazanmasını reel ekonomi verileri onaylamıyor. Ekonomik temelllere dayanmayan likidite pompalama operasyonlarının sonunda büyük bir düş kırıklığı, yaratmasından kaygı duyuluyor. "HELİKOPTER BERNANKE"NİN BOL KESEDEN SAÇTIĞI PARALAR BEKLENEN ÖLÇÜDE CANLANMA YARATAMADI "Helikopter Bernanke" gibi ekonomiye bol keseden para pompalamanın geçici bir çözüm olduğu, yakın bir gelecekte 'enflasyon canavarını yeniden ayağa kaldırma', büyük ölçekli kamu açıkları oluşturma gibi olumsuz yan etkiler yaratacağı söyleniyor. Dünya borsalarını peşine takıp uçuşa geçen Dow Jones endeksinin gerçek yükseliş öyküsü ortaya çıktıktan sonra, söylenenleri dikkate almamak mümkün değil. Yani, özetle söylemek gerekirse, paradan para kazanma polikasını benimsemiş olan vahşi kapitalmin yeni dünya düzeninde olan biteni klasik ekonomi bilgileriyle anlayabilmek ve açıklayabilmek bazen zor olabiliyor. Örneğin, Amerika'da hanehalkı tüketim harcamalarının ekonomik büyümeyi yüzde 70 oranında etkilediği söylenir, ama kriz sonrasında harcamaları artırmak adına yapılan teşvik uygulamaları, helikopterden saçarcasına dağıtılan paralar beklenen sonucu sağlamakta yeterli olmadı. "Helikopter Bernanke"nin mesir macunu gibi saçtığı paralar mortgage sisteminin ürettiği konut stoklarını eritip konut piyasasını beklenen ölçüde canlandıramadığı gibi, batma noktasına gelen otomotiv sektörüne de umulan ölçüde can suyu sağlayamadı. Moral şu aşamada çok önemli bir faktör; karamsar olmamak gerekir, ama veriler yaratılmak istenen umudun yeşermesini desteklemiyor. "Krizde en kötü aşıldı, dipten dönüş başladı; önünde sonunda, U,V, W ya da UUU (üç U) grafiği ile de olsa dipten bir dönüş yaparak karanlık günleri şu kadar süre sonra geride bırakmış olacağız" diyebilen (Yiğit Bulut dışında) bir babayiğit ekonomist var mı? "TAŞIMA SU İLE DEĞİRMEN DÖNMEZ" Yapılan öngörülerin hemen hepsi ucu açık öngörüler. Kriz öncesinde vahşi kapitalizmin kağıt üzerinde ne miktarda sanal değer ürettiği ve bu sanal değerleri -kriz sonrasında devlet eliyle kurtarılan- yatırım bankaları üzerinden -büyük getiri vaadiyle- kimlere pazarladığı ve ne miktarda reel değeri iç ettiği bilinmediğinden, krizin ömrü konusunda ekonomistler sağlıklı bir öngörüde bulunamıyorlar. "Helikopter Bernanke"nin oluk oluk saçtığı paralar da reel ekonomiyi canlandırmada tyeterli olamıyor. Olamıyor, çünkü "Taşıma su ile değirmen dömüyor". Bakın, Amerika'da ve Almanya'da otomotiv sektörünü kurtarma adına başlatılan "Külüstüre Nakit" uygulamasının, ilk bakışta başarı gibi görülen sonuçları, kaygılarımızı nasıl doğruluyor.. Hanehalkına dağıtılacak paralarla tomobil satışları teşvik edilirse, genel ekonomik büyümenin çarklarına da bir ivme kazandırılmış olacaktı. Bu kampanya çerçevesinde, Amerika'da 700 bin eski araç trafikten çekilirken, Hazine'den 2 milyar 877 milyon dolar çıktı, ama beklenen sonuç alınamadı. "Eskiyi getir, yeniyi götür" olarak özetleyebileceğimiz bu kampanya çerçevesinde, yeni araba alanların 8-25 yaş arasındaki külüstür arabalarına 4500 dolar ödendi. Bu yolla yalnız otomotiv sektörü canlandırılmış olmayacak, ayrıca, hurdaya çıkan arabalar 100 kilometrede 14.9 litre benzin yakmalarına karşın yeni arabalar yalnızca 9.4 litre benzin yaktığından, tasarruf sağlanmış olacaktı. "Külüstüre Nakit" kampanyası çerçevesinde satılan yeni arabaların yalnızca yüzde 52'si Amerika'da üretildiği ortaya çıktı. Bu kampanyada aslan payını (yüzde 47) Japon arabaları (Toyota, Nissan ve Honda) almış. 1970'lerden sonra Amerika, paradan para kazanmak taktiği uyarınca, sermayesini büyük oranda reel ekonomiden finansal piyasalara, üretimi de emek ucuz ülkelere kaydırmış olduğundan, yerli arabaların kalitesine olan güven sarsılmıştı. "Külüstüre Nakit" kampanyası ile ilgili daha ilginç bir not düşelim.. Amerika'da bu kampanyayı büyük umutlarla uygulamaya sokan Beyaz Saray ekonomi danışmanları, stokları eritilmiş olmasından dolayı, otomotiv sektörünün canlanmasını bekliyorlardı, ama Toyota California'daki fabrikasını kapatma kararı aldığını açıkladı. Bu kararın Amerikan halkına yansıması 40 bin kişinin işsiz kalması şeklinde olacak! GELELİM ALMANYA'YA... Gelelim Almanya'ya. Almanya'da da Amerika'dakine benzer bir kampanya başlatıldı ve hanehalkına arabalarını yenileyebilmesi için 5 milyar avro dağıtıldı. Kampanyanın ilk 7 ayında 2.4 milyon araba satılmış; bu nedenle Almanya'da uygulanan kaampanyanın en başarılı canlandırma kampanyası olduğu söyleniyor. Söyleniyor, ama beklenen sonucun alındığını söyleyebilen var mı? Bu kampanya düzenlenmese imiş, Almanya'daki hanehalkı harcamaları, ilk 6 ayda, yüzde1 oranında küçülecekmiş. Kampanya ne sağlamış: Alman hanehalkı harcamaları sürede binde 1(yüzde değil, binde 1) oranında artmış! Amerika ve Almanya'da otomotiv sektörünü canlandırma amacı ile düzenlenen kampanyalar, ikinci ve üçüncü çeyrekte ekonomik büyümeye katkı sağladılar, piyasalara moral verdiler, borsaların uçurulmasında 'hikaye' olarak kullanıldılar, ama kalıcı bir etki sağlayamadılar. Kampanyaların etkisi, bir atılımlık barut gibi sınırlı kaldı. Otomotivde stoklar eritildi, ama önümüzde mevsimde otomotiv talebinde büyük bir daralma yaşanacağından, fabrikalar stoğa çalışmak durumunda kalacaklar ve moraller yine bozulacak. UFUKLAR SANILDIĞI KADAR PEMBE DEĞİL, HENÜZ. Gelişmiş ülke merkez bankaları faizlerisıfırladıklarından bu silahı kullanmalarına olanak yok. "Helikopter Bernanke" önümüzdeki dönem de aynı koltukta oturacak olamanın mesuliyeti altında "sıfır faiz ve sonuna kadar likidite" politikasını sürdürebilecek midir? Ekonomiyi canlandırma adına bugüne kadar izlediği bu politikanın, piyasaların çok duyarlı olduğu 'enflasyon canavarını canlandırma', kamu borç stoku yaratma, yeni balon şişirilmesine neden olma gibi yan etkileri olduğunu ondan iyi bilen yok. O nedenle, yeniden para saçma yerine, "Saçtığım paraların olası yan etkilerini nasıl giderebilirim?" hesaplarına dalmış olmalı. Obama'nın Bernanke'yi yeniden atama kararında, "kriz öncesi gelişmelerle kriz sonrasındaki olası sorunların arasında analitik bir bağ kurulmasının" etkili olduğu konuşuluyor. Yani, Demokrat Obama'nın Cumhuriyetçi Bernanke'ye, "Koltuk 4 yıl daha senin" demesi, "Sen yaptın, sen temizleyeceksin" şeklinde özetlenebilecek bir 'iltifat'(!). Finanasal piyasaların lokomotif görevi gördüğünü, bu piyasalardaki canlanmanın, moral açıdan, reel ekonomiyi olumlu yönde etkileyeceği umudunu yitirmiş değiliz. Fakat, ekonomik veriler, bu umudumuzu "helikopter Bernanake"nin ekomiye saçtığı paralar oranında canlandıramıyor. Bu yıl Yüzde 2.8 oranında daralacak olan dünya ekonomisi lokomotifinin (Amerika) gelecek yıl yüzde 2 oranında büyüme sağlayacağı öngörüsü umutların canlanmasında yeterli olamıyor. Çünkü, ekonomik veri grafiklerinde yukarı doğru istikrarlı bir çıkış gözlenmiyor. Bakın, Çin Merkez Bankası'nın kredi musluklarını bir bir süre kısma kararı alması, Şanghay borsasında yüzde 6.7 oranında bir düşüş yaşanmasına neden oldu. Bu düşüş, tüm dünya borsalarının gevşemesine neden oldu. Aylardır soluksuz yükselen borsalarda bir kar realizasyonu dalgasının yaşanmasından ve morallerin bozulmasından korkuluyor. Özetle, ufuklar sanıldığı kadar pembe değil, henüz.. YARIN: GELİM İMKB'YE...