Vahşi kapitalizmin oyunudur bunlar; Borçtan korkma. Paran mı yok? Kredi kartı verelim. Kefil mefil istemiyoruz. Daha çok paraya ihtiyacın var ama etraftan borç bulamıyor musun? Dert ettiğin şeye bak, üzme kendini; çünkü bizde kredin hazır. T.C kimlik numaranı yaz, … nolu telefona gönder, KREDİ CEPTE hemen kredini çek ve paranı koy cebine. Kredi kartı veya  tüketici kredi borcun mu var? sakın dert etme Biz ödeyelim; sen de bize 60 ay yada 90 aya varan vade ile ödeme yap. Yani borcu borçla krediyi kredi ile öde öde. Öde demesi kolayda bu aynen bir anafor gibi her ne hikmetse öde öde bitmez taaa ki teneşire kadar ödemeler devam eder hemde borç miktarı hiç azalmaz artarda artar...

Beyaz eşya, araba ya da ev almak istiyorsun ama nakitin mi yok? Taksit yapalım. Taksidi de mi ödeyemeyecek durumdasın? Onun da çaresi bizde: 2 ya da 4 ay taksit erteleme imkanı verelim. Bu da mı olmaz? Öyleyse şimdi al seneye ödemeye başla. Bu kadarı da olmaz mı pes doğrusu diyorsunuz? Olur, bal gibi olur. Siz dedelerinizin borcunu ödemediniz, ama bu sistem sizin borcunuzu torunlarınıza mutlaka ödetir. Yeter ki sizler tüketici olun ve sürekli tüketin ve borçlanmaya devam edin  nede olsa BORÇ YİĞİDİN KAMÇISIDIR demiş atalarımız

Üretim toplumu olmayı başaramadık Büyük Önder ATATÜRK :Türk milleti zekidir, Türk Milleti çalışkandır derken Türk halkının üreten bir toplum olduğundan emindi  O nedenle bu çalışkan millet kısa sürede dünyanın en geri, en ilkel  noktalarından adeta etrafını saran çemberlerini kıra, kıra dünya milletleri içerisinde üretici toplumlar sıralamasında en ön plana çıkmayı başarmıştı... Kapitalizmin sunduğu bu çalışmadan üretmeden kazanma ve lüks içinde yaşamak arzusu toplumumuza şu şarkı sözlerini de şarkı yaptırmıştır.

şişli'de bir apartıman
yoksa eğer halin yaman
nikel-kübik mobilyalar,
duvarda yağlı boyalar

iki tane otomobil
biri açık, biri değil
aşçı, uşak, hizmetçiler
dolu mutfak, dolu kiler

hanım gider, sen gidersin
gündüzleri çaydan çaya
gece olur, davetlisin
ya dineye ya baloya 

lüküs hayat, lüküs hayat
bak keyfine yan gel de yat
ne güzel şey oh ne rahat
yoktur eşin lüküs hayat

Ancak zaman içerisinde iktidar olan emperyal düşüncedeki çok uluslu şirketlerin çıkar odakları güzel ülkemizde üretimi ikinci plana iterek toplumu üreten değil hazırdan nemalanan RANTİYECİ bir toplum olmasına yol açtılar Köylerden başlayarak üreten toplum tüketici oldu önceden tereyağını. yoğurdunu, peynirini, yumurtasını, etini, sütünü, sucuğunu, pastırmasını, sebze ve meyvesini, turşu ve reçelini kendisi üreten köylümüz artık tüketici oldu. O da bizler gibi artık pazardan, bakkaldan, marketten ihtiyaçlarını alıyor... Kapitalizm tüketimi o kadar güzel ve planlı yaptırmakta ki ,nsanlar neyin nereye varacağının hesabını bile yapmaktan aciz kalmaktadır. Dün evinde bir televizyonu bile yokken bugün odalarda ayrı ayrı boy boy televizyonlar yer almakta. Ama yeter mi yetmez tabi ki banyoya hatta! Tuvalete de bir tane koymalıyız. Ailenizdeki herkesin birer tane cep telefonu var mı? Yok mu? Ayıp, ayıp! Derhal ayıbı sonlandırmalı ve herkese birer yeni cep telefonu almalısınız. Peki, siz hâlâ evdeki bilgisayarı ortaklaşa mı kullanıyorsunuz? Kampanyalar başladı hemen  laptop, notebook alalım evde  herkesin bilgisayarı olsun ...

Okullarımızın etraflarında değişik mekanlarda gençlerin sıkça gelip gittikleri yerlerde  Esrar eroin Kokain ekstasi gibi uyuşturucular ve sigara alkol fuhuş, kumar gibi kötü alışkanlıklarla GENÇLERİMİZİ zehirleyip uyuşturuyorlar, onların düşünme yeteneklerini ellerinden alırlarken geliştirdikleri slogan ise bellidir. HAYAT ÇOK KISA SAVAŞMAYIN  SEVİŞİN...Sönen ocaklar, işlenen cinayetler,  dağılan yuvalar, kaybolan hayatlar, solup giden hayaller asla ve asla Vahşi kapitalizmin umurunda değildir O kasasını kesesini doldurmaya bakar...   

Örgütlenme kapitalizmin izin verdiği ölçüde ve  yandaş kuruluşlarda yapılabilir. Kapitalizmin denetimi dışındaki sivil toplum örgütleri yaşama hakkına sahip değillerdir. Sözde, Demokrasi havarisi olacaksın; Demokrasi, özgürlük kavramlarını ağzından düşürmeyeceksin; ama uygulamada faşizmi ve komünizmi bile mumla aratacaksın. Bireyselliği ön plâna çıkaracaksın; Vahşi Kapitalist sisteme göre Milli, üniter devlet anlayışı ilkelliktir. Bireye önem veren, bireyi ön plâna çıkaran fedaratif yapı esas alınmalı ve uygulanmalıdır. Dünyadaki devlet sayısı yüzlerle değil binlerle ifade edilmelidir. Büyük devletler büyük lokmadır, yutmak kolay olmaz boğazına takılır; kısacası sömürmek zordur. Ufaklar ise kolay yutulan zevkli lokmalar gibidir. Globalleşmeyi savunacaksın ; Dünya ile entegre olmak gerek. İçine kapanamazsın. Entel olmalısın Senin, benim, memleketimin şirketi ya da bankası artık yok. Devletçi anlayış bitmiştir. O nedenle özelleştirme yapmalı ve varımızı yoğumuzu daha neyimiz varsa kaldıysa yabancılara yok pahasına satmalıyız. Sadece şirket değil yabancılara ev ve toprak da satmalıyız. ormanlarımız Limanlarımız Madenlerimiz  Böylece çok uluslu şirketler güzel ülkemizi istila etmeye başlarlar tıpkı EŞEĞİN KABAK KEMİRDİĞİ GİBİ kemirdikçe kemirir kemirdikçe de semirirler...

Zaman artık kıymetsizdir zamanınızı boş yere harcayabilirsiniz Bu konuda kitle iletişim araçlarıyla size yardımcı olabilirler. Örneğin, çöpçatanlık işi yapan ya da gerilimden başka seyirciye hiçbir şey kazandırmayan dizi, yarışma programlarının, pembe dizilerinin, yok yemek yok temizlik yok eşim kaç atar yarışmalarının sayılarını artırırlar. ANCAK DOĞRU DÜRÜST TIYATRO  ve  SANAT  İLE UĞRAŞMANI da istemez aydın olman bilinçlenmen onun önündeki en büyük engeldir. Sistemin bir kölesi olacaksın; Sermayenin dini, milleti olmaz. Küresel sermaye en büyük güçtür. Senin de bu güç karşısında eğilmekten başka yapabileceğin bir şey yoktur, kalmamıştır.